Güveni Kötüye Kullanma ve Dolandırıcılık
Herkese iyi günler,
Hakkımda turkiye.gov.tr üzerinden baktığımda Güveni Kötüye Kullanma ve Dolandırıcılık suçlamaları ile dava açıldığını gördüm.
Kısaca olayı anlatmak gerekirse; (Mağdur M, Tanık T, Sanık S ile gösterilecektir.)
Sanık S ile Mağdur M, M'nin yeğeni vasıtası ile irtibata geçerler. M'nin kızı evlenmekten son anda vazgeçer ve evlilik için kurulan evde bulunun M'nin kızına ait eşyaları almak için Tanık T ile buluşurlar ve eşyaları teslim alırlar.
Bu teslimat sırasında M, bahse konudan ötürü maddi olarak zararı olduğunu ve bunun karşılanmasını ister. Bunun için T ile aralarında 20.000 TL'lik bir bono hazırlarlar ve tahsil edilmesi için M, bonoyu S'ye verir.
Tanık T; erkek tarafını temsilen orada bulunur ve bono erkek tarafınca ödenecektir.
Daha sonra Sanık S, Tanık T adına düzenlenen bononun tahsili için tahsil zamanından erkek tarafından S.T. ile irtibata geçer, tahsilatı yapar ve Tanık T adına düzenlenen bonoyu S.T.'yee teslim eder.
Sanık S, tahsilatı yaptığını Müşteki M'ye bildirir ve ayrı şehirlerde olduğu için bir banka hesap numarası ister. Müşteki M hesap numarasının olmadığını, parayı PT T ile yollamasını ister. PTT'de olan kuyruktan ötürü sıra gelmez ve Sanık S parayı o gün yatıramaz. Ertesi gün Sanık S, Müşteki M'nin olduğu şehre gideceği için parayı elden teslim etmeyi teklif eder, M'de kabul eder.
Akabinde S, aynı akşam bir otobüs firması ile M'nin bulunduğu şehre yola çıkar. M'nin bulunduğu şehre buluşma günü sabah saatlerinde inen Sanık S, buluşma saati 16:00 civarında olduğu için ve şehirde 2 gün kalacağı için buluşma yerine yakın bir otele kayıt yaptırır ve buluşma saatine 1 saat kalaya kadar otelde dinlenmeye çekilir.
Buluşma saatinden 1 saat önce otelden ayrılan Sanık S, 15:30 - 16:30 arasında Mağdur M ile buluşur ve ödemeyi tam ve eksiksiz olarak gerçekleştirir.
Fakat burada Mağdur M ödemeyi almadığını ve Sanık S tarafından dolandırıldığını iddia ediyor.
Şuan dava açılmış durumda ve ilk celsesi gelecek ay Asliye Ceza Mahkemesince görülecek. Fakat dava açılmadan önce hazırlıkta Sanık hiçbir suretle konu ile alakalı olarak ifadeye çağırılmadığını ve konu ile alakalı olarak ifadesinin alınmadığını söylemekte. Yani ceza davası sanığın şüpheli olarak ifadesi alınmadan açılmış bulunmakta.
Bunlara göre;
1- Sanığın hazırlıkta şüpheli olarak ifadesinin alınmadan ve deliller tam olarak toplanmadan böyle bir davanın açılması hukuken mümkün müdür? Değilse ne gibi bir itiraz yolunun izlenmesi gerekir?
2- Sanık S'nin Mağdur M'ye vekalet ettiğine dair yazılı bir ibare, sözleşme vs. nin bulunmadığından ve bahse konu bono'nun ödeme alınıp teslim edilmesi göz önünde bulunarak Güveni Kötü Kullanma suçundan bahsedilebilir mi?
3- Sanık S suçlamaları red etmekte ve delil olarak mahkemeye buluşma gününde Mağdur M'nin bulunduğu şehre gittiğini ve konakladığını; ayrıca bahse konu meblağdan çıkar sağlamadığını da halen aktif olarak çeşitli icra dairelerinde aktif olarak bulunan 6 adet icra dosyasına ödeme yapmadığını mahkemeye delil olarak sunulmasını istemektedir.
Siz değerli hukukçulara göre izlenmesi gereken yol nedir?
Saygılarımla
Hakkımda turkiye.gov.tr üzerinden baktığımda Güveni Kötüye Kullanma ve Dolandırıcılık suçlamaları ile dava açıldığını gördüm.
Kısaca olayı anlatmak gerekirse; (Mağdur M, Tanık T, Sanık S ile gösterilecektir.)
Sanık S ile Mağdur M, M'nin yeğeni vasıtası ile irtibata geçerler. M'nin kızı evlenmekten son anda vazgeçer ve evlilik için kurulan evde bulunun M'nin kızına ait eşyaları almak için Tanık T ile buluşurlar ve eşyaları teslim alırlar.
Bu teslimat sırasında M, bahse konudan ötürü maddi olarak zararı olduğunu ve bunun karşılanmasını ister. Bunun için T ile aralarında 20.000 TL'lik bir bono hazırlarlar ve tahsil edilmesi için M, bonoyu S'ye verir.
Tanık T; erkek tarafını temsilen orada bulunur ve bono erkek tarafınca ödenecektir.
Daha sonra Sanık S, Tanık T adına düzenlenen bononun tahsili için tahsil zamanından erkek tarafından S.T. ile irtibata geçer, tahsilatı yapar ve Tanık T adına düzenlenen bonoyu S.T.'yee teslim eder.
Sanık S, tahsilatı yaptığını Müşteki M'ye bildirir ve ayrı şehirlerde olduğu için bir banka hesap numarası ister. Müşteki M hesap numarasının olmadığını, parayı PT T ile yollamasını ister. PTT'de olan kuyruktan ötürü sıra gelmez ve Sanık S parayı o gün yatıramaz. Ertesi gün Sanık S, Müşteki M'nin olduğu şehre gideceği için parayı elden teslim etmeyi teklif eder, M'de kabul eder.
Akabinde S, aynı akşam bir otobüs firması ile M'nin bulunduğu şehre yola çıkar. M'nin bulunduğu şehre buluşma günü sabah saatlerinde inen Sanık S, buluşma saati 16:00 civarında olduğu için ve şehirde 2 gün kalacağı için buluşma yerine yakın bir otele kayıt yaptırır ve buluşma saatine 1 saat kalaya kadar otelde dinlenmeye çekilir.
Buluşma saatinden 1 saat önce otelden ayrılan Sanık S, 15:30 - 16:30 arasında Mağdur M ile buluşur ve ödemeyi tam ve eksiksiz olarak gerçekleştirir.
Fakat burada Mağdur M ödemeyi almadığını ve Sanık S tarafından dolandırıldığını iddia ediyor.
Şuan dava açılmış durumda ve ilk celsesi gelecek ay Asliye Ceza Mahkemesince görülecek. Fakat dava açılmadan önce hazırlıkta Sanık hiçbir suretle konu ile alakalı olarak ifadeye çağırılmadığını ve konu ile alakalı olarak ifadesinin alınmadığını söylemekte. Yani ceza davası sanığın şüpheli olarak ifadesi alınmadan açılmış bulunmakta.
Bunlara göre;
1- Sanığın hazırlıkta şüpheli olarak ifadesinin alınmadan ve deliller tam olarak toplanmadan böyle bir davanın açılması hukuken mümkün müdür? Değilse ne gibi bir itiraz yolunun izlenmesi gerekir?
2- Sanık S'nin Mağdur M'ye vekalet ettiğine dair yazılı bir ibare, sözleşme vs. nin bulunmadığından ve bahse konu bono'nun ödeme alınıp teslim edilmesi göz önünde bulunarak Güveni Kötü Kullanma suçundan bahsedilebilir mi?
3- Sanık S suçlamaları red etmekte ve delil olarak mahkemeye buluşma gününde Mağdur M'nin bulunduğu şehre gittiğini ve konakladığını; ayrıca bahse konu meblağdan çıkar sağlamadığını da halen aktif olarak çeşitli icra dairelerinde aktif olarak bulunan 6 adet icra dosyasına ödeme yapmadığını mahkemeye delil olarak sunulmasını istemektedir.
Siz değerli hukukçulara göre izlenmesi gereken yol nedir?
Saygılarımla