Taksirle bir kişinin ölümüne bir kişinin yaralanmasına neden olma 85/2
Merhabalar,
yaklaşık 4 ay önce bir yakınımız trafik kazası yaptı, kaza sonucunda ne yazıkki karşı araç sürücüsü vefat etti(Allah rahmet eylesin), yanındaki yolcu ise yaralandı. Yakınımız ve yakınımızın eşi de yaralandı, yakınımızın eşi 3 gün yoğun bakımda kaldı. Olay bölünmüş yolda, karşı iki şeritli yolun, şerit çizgilerinin çekilmesi için kapatılması neticesinde, yakınımızın şeridinin gidiş dönüşe döndüğü bölümde gerçekleşiyor. Yolun gidiş ve gelişe dönüştüğü noktaların başlangıç ve bitişinde hızın 50 km ye düşürüldüğü, sollama yapılmaması gerektiği tabelalar ile belirtilmiş, ancak, yolun geliş/gidişe döndüğü bölümlerde şeridi ayıran hiç bir engel yok, yani aralara labut v.s konmamış.
Kaza anında tutulan kaza raporlarında yakınımız hatalı solmaya yapıp, karşı tarafa kendi şeridinde çarptığı için tam kusurlu görünüyor. Karşı tarafa tali kusur verilmemiş kusursuz görünüyor. Yakınımız olaydan bir gün sonra yapılan mahkeme sonucunda ne yazıkki tutuklandı ve cezaevine konuldu. İlk mahkeme olaydan 90 gün sonraya atıldı, fezlekede Taksirle bir kişinin ölümü ve bir kişinin yaralanmasından yargılanıyor, bu da TCK 85/2 olduğu için mahmeke Ağır Ceza'da görülüyor.
Olayda tanık olan, yakınımızın eşi, karşı tarafdaki yolcu ve kazayı gören diğer araç şoförünün ifadeleri talimat ile alındı, yani bu tanıkların mahkemeye gelmesine gerek bile görülmedi.
90 gün sonra yapılan ilk duruşmaya gittiğimizde hakim dava dosyasının tam olduğunu söyledi,hatta Kaza Tutanakları Adli Tıp Kurmu İhtisas dairesine olaydan bir ay sonra tanıklar henüz ifadelerini vermeden alel acele gönderilmiş, 1 ay gibi kısa bir sürede cevap gelmiş, cevapda yakınımızın tam kusurlu olduğu onanmış. Dava günü avukatımızın yaptığı, yakınımızın davasının tutuksuz devam etmesi isteği, 3. aracın şoförünün talimat ile değil mahkemeye gelip ifade vermesi isteği ve yeniden keşif yapılması istekleri, mahkemenin seyrini değiştirmeyeceği söylenerek hakim tarafından reddedildi. Bunların üzerine savcı mütealasını sundu, avukatımızından söylediği bizim de araştırıp öğrendiğimize göre 3 ayda bir ağır ceza davasının neticelenmesi mümkün değil, ancak yakınımızın davası ilk duruşmada neticelenecekdi. Mahkemenin bu hızına bakdığımızda sanki cezasını cezaevinde çektirmek istiyorlar gibi bir hava sezinledik. Bu durumun ardından avukatımız savunma için ek süre istedi ve dava bir sonraki tarihe ertelendi. Ayrıca yakınımızın tutukluluğu da devam ediyor, mahkeme günü geldiğinde yaklaşık 4 aydır cezaevinde tutuklu bulunuyor olacak.
Benim öğrenmek istediğim bu tarz bir davanın bu kadar tabirimi mazur görün "jet Hızı" ile bitirilmeye çalışılması ilginç değil mi ? Yakınımız 66 yaşında, yaşanan bir trafik kazası, taksirle işlenmiş bir suç, zaten vicdanen kendisi yıkılmış durumda. Eşine bakacak çevrede kimse yok, çocukları başka şehirde yaşıyorlar. Bu tip durumlar dava için hafifletici bir neden olabilir mi ? TCK 85/2 nin makas aralığı 3 - 15 yıl, olayı size anlatmaya çalıştım, tutup 4-5 yıl verme ihtimalleri sizce nedir? Çünkü yine bildiğim kadarıyla yakınımız 66 yaşında olduğu için 3 yıla kadar olan cezalar ertelenebiliyor hatta taksirli suçlarda üst sınır olmaksızın cezalar adli para cezasına çevrilebiliniyor. Avukatımız bu konularda bizi elinden geldiğince aydınlatıyor, fakat başka kişilerinde değerli görüşlerine ihtiyacımız var, şimdiiden yorumlarınız için teşekkür ederim.
Selamlar , saygılar
yaklaşık 4 ay önce bir yakınımız trafik kazası yaptı, kaza sonucunda ne yazıkki karşı araç sürücüsü vefat etti(Allah rahmet eylesin), yanındaki yolcu ise yaralandı. Yakınımız ve yakınımızın eşi de yaralandı, yakınımızın eşi 3 gün yoğun bakımda kaldı. Olay bölünmüş yolda, karşı iki şeritli yolun, şerit çizgilerinin çekilmesi için kapatılması neticesinde, yakınımızın şeridinin gidiş dönüşe döndüğü bölümde gerçekleşiyor. Yolun gidiş ve gelişe dönüştüğü noktaların başlangıç ve bitişinde hızın 50 km ye düşürüldüğü, sollama yapılmaması gerektiği tabelalar ile belirtilmiş, ancak, yolun geliş/gidişe döndüğü bölümlerde şeridi ayıran hiç bir engel yok, yani aralara labut v.s konmamış.
Kaza anında tutulan kaza raporlarında yakınımız hatalı solmaya yapıp, karşı tarafa kendi şeridinde çarptığı için tam kusurlu görünüyor. Karşı tarafa tali kusur verilmemiş kusursuz görünüyor. Yakınımız olaydan bir gün sonra yapılan mahkeme sonucunda ne yazıkki tutuklandı ve cezaevine konuldu. İlk mahkeme olaydan 90 gün sonraya atıldı, fezlekede Taksirle bir kişinin ölümü ve bir kişinin yaralanmasından yargılanıyor, bu da TCK 85/2 olduğu için mahmeke Ağır Ceza'da görülüyor.
Olayda tanık olan, yakınımızın eşi, karşı tarafdaki yolcu ve kazayı gören diğer araç şoförünün ifadeleri talimat ile alındı, yani bu tanıkların mahkemeye gelmesine gerek bile görülmedi.
90 gün sonra yapılan ilk duruşmaya gittiğimizde hakim dava dosyasının tam olduğunu söyledi,hatta Kaza Tutanakları Adli Tıp Kurmu İhtisas dairesine olaydan bir ay sonra tanıklar henüz ifadelerini vermeden alel acele gönderilmiş, 1 ay gibi kısa bir sürede cevap gelmiş, cevapda yakınımızın tam kusurlu olduğu onanmış. Dava günü avukatımızın yaptığı, yakınımızın davasının tutuksuz devam etmesi isteği, 3. aracın şoförünün talimat ile değil mahkemeye gelip ifade vermesi isteği ve yeniden keşif yapılması istekleri, mahkemenin seyrini değiştirmeyeceği söylenerek hakim tarafından reddedildi. Bunların üzerine savcı mütealasını sundu, avukatımızından söylediği bizim de araştırıp öğrendiğimize göre 3 ayda bir ağır ceza davasının neticelenmesi mümkün değil, ancak yakınımızın davası ilk duruşmada neticelenecekdi. Mahkemenin bu hızına bakdığımızda sanki cezasını cezaevinde çektirmek istiyorlar gibi bir hava sezinledik. Bu durumun ardından avukatımız savunma için ek süre istedi ve dava bir sonraki tarihe ertelendi. Ayrıca yakınımızın tutukluluğu da devam ediyor, mahkeme günü geldiğinde yaklaşık 4 aydır cezaevinde tutuklu bulunuyor olacak.
Benim öğrenmek istediğim bu tarz bir davanın bu kadar tabirimi mazur görün "jet Hızı" ile bitirilmeye çalışılması ilginç değil mi ? Yakınımız 66 yaşında, yaşanan bir trafik kazası, taksirle işlenmiş bir suç, zaten vicdanen kendisi yıkılmış durumda. Eşine bakacak çevrede kimse yok, çocukları başka şehirde yaşıyorlar. Bu tip durumlar dava için hafifletici bir neden olabilir mi ? TCK 85/2 nin makas aralığı 3 - 15 yıl, olayı size anlatmaya çalıştım, tutup 4-5 yıl verme ihtimalleri sizce nedir? Çünkü yine bildiğim kadarıyla yakınımız 66 yaşında olduğu için 3 yıla kadar olan cezalar ertelenebiliyor hatta taksirli suçlarda üst sınır olmaksızın cezalar adli para cezasına çevrilebiliniyor. Avukatımız bu konularda bizi elinden geldiğince aydınlatıyor, fakat başka kişilerinde değerli görüşlerine ihtiyacımız var, şimdiiden yorumlarınız için teşekkür ederim.
Selamlar , saygılar