Alıntı:
<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote"> Ancak sayın Santor un son cümlesine çekincemi koyuyorum kendisi her nekadar hukukçu olsada ben hukukçu olmayan kişiliğimle koyuyorum bu çekinceyi. Çünkü TCK da 'Madde 126 - (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır. ' hükmü alenidir kaldıki bunun yanında bazı kamu çalışanlarından bahisle 'Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. ' hükümleride açıktır. Ve kamu çalışanlarına karşı hakaret suçu ceza arttırımını gerektiren bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısı ile 'eleman' diye bahsettiğiniz o iş yerinin aslında 'personeli' olan arkadaşınızın yünlendirme adılı kullanmadan yaptığı bu hakaretin kurumdaki algılanması 'muhatabın belli olup olmayacağı' sonucuna bizi götürür. Eğer kim ? sorusunun yanıtı o kurumda açıkça belli olursa bu kesin hakaret olacaktır gibi geliyor bana.....
<div align="right">Ekleyen: commodore1tr - 30/03/2006 : 14:10:44</div id="right">
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">
BİRİNCİSİ:kişiliğin hukukçu olması mümkün değildir, kişilik psikolojik bir kavramdır ve insan kişiliğinin meslek sahibi olması mümkün değildir. dolayısıyla "hukukçu kişilik" sözleri manasız..
İKİNCİSİ:hukukçu olmayan "kişiliğinizle" hukukçu olan birinin verdiği cevaba neye dayanarak çekince koyuyorsunuz? doktorun koyduğu teşhise doktor olmayan biri itirazda bulunabilir mi?
ÜÇÜNCÜSÜ:bütün hukuki tartışmalara girip de hukukçu olmadığınızı özellikle vurgulmak ne biçim bir çelişki? eğer hukukçu değilseniz teknik ve ayrıtılı hukuk bilgisi gerektiren konularda neden yorum yapıyorsunuz?eğer hukukçu olmadığı halde hukuk bilgisinin fazla olduğunu vurgulayarak göğüs kabartma derdindeyseniz, beni buluştırmadan bu işi yapın.
DÖRDÜNCÜSÜ:hakaret tehdit ve sövme gibi suçlarda, eğer bu suç sözle işleniyorsa mutalaka sözlerin makul oranda muhatabının belli olması gerekir. elbette ki açıkça isim vermek gerekmez ancak şüpheye yer bırakmayacak şekilde bu sözlerin kimi hedef aldığı belirli olmalıdır. mesela 40 kişilik bir sınıf için "bu sınıftaki öğrencilerden ikisi aptaldır" demek bu suçu oluşturmayacaktır. söylenen sözler hakarettir ancak muhatabı belirli değildir ve normal şartlarda takipsilik kararı verilir..ama sınıfta tek bir sarışın öğrenci varsa ve eğer "bu sınıftaki sarışın öğrenc aptaldır" dendiyse suç oluşacaktır..
çetin altan'ın mecliste yaptığı bir konuşma geldi aklıma..kürsüdeyken "bu meclistekilerin yarısı eşektir" der, birden meclis karışır herkes bağırıp çağırmaya sıralara vurmaya ve bu sözleri protesto etmeye başlar. çetin altan sessizlik çağrısı yapar ve sözlerini geri aldığını belirttikten sonra "tamam bu meclistekilerin yarısı eşek değildir" der.:)