Savcı - Avukat
Ben bir dürü formda ve reel hayatta çecremde anlatıp duruyordum. Kardeşim savcu ile avukat eşittir. Hakim karar makamı olduğundan biraz farklıdır. Bizim mahkemelerde bu iş ters savcılar neden yukarıda oturur avukatlar ve barolar neden gık demez diye ....
Kendi kendime konuştuğumu sanırdım ki meğer yanılırmışım. AB de ben gibi düşünüp bu konuda Türkiyeye baskı yaparmış ... Bakın ne olmuş ben yalçın doğanın yalancısıyım....
Savcıları indiremedik avukatları yükseltelim
YAYGARA 70 gibi. O ünlü müzikal komedi gibi. Türkiye-AB 2006 Yaygarası sanki.
Hisseli Harikalar Kumpanyası gibi. Yine o ünlü komedi gibi. Türkiye-AB Harikalar Sirki sanki.
Çatık kaşlı görüşmeler, kravatlı tutanaklar, kara kaplı kitaplar. Bunların ötesinde, Türkiye-AB sürecinde yaşanan öyle olaylar var ki, insanın gülmekten kasıkları patlıyor.
Oysa, yapılan iş, çok ciddi. Bir ülkenin siyasal ve hukuk sistemini değiştirmeye, yönetim biçimini modernleştirmeye, sosyal yaşamını yeniden biçimlendirmeye dönük.
O süreçte yaşananlardan şimdi bir örnek. Tam, Aziz Nesin#8217;lik.
FİZİKİ EŞİTLİK
Olayın ciddi boyutunda bir haber var. Türkiye, AB#8217;ye uyum sürecinde yeni bir paket hazırlıyor. Yeni düzenlemeler içinde, bir de yargı paketi bekleniyor.
İşte, şimdi tam oraya gelmişken...
AB ülkelerinde bir kural var. Mahkemelerde savcılar ve savunma avukatları, fiziki açıdan aynı düzeyde, yargıçlar biraz daha yukarda oturuyor. Batıda bunun anlamı, savcı ile avukatın eşit olması. Eşit yükseklikte oturarak, hukuk karşısında da, savcı ile avukatı eşit görmek. Bu fiziki konum ile hukuk anlayışını örtüştürmek.
Buna karşılık, bizde oturma biçimi farklı. Savcı yukarda, avukatlar aşağıda. Ne de olsa, kerim devletin yüce temsilcisi ile bir sanık avukatını aynı hizada oturtmak, atalarımızın şanına yakışmıyor. Aziz devletimizin büyüklüğüne denk düşmüyor. O nedenle, mahkemelerde savcının oturduğu yer, avukatlara göre, daha yukarda.
AB bu oturma biçiminin değişmesini, savcılarla avukatların eşit düzeyde oturmasını istiyor.
Bu fiziksel değişime ek olarak, yargıçlarla savcının mahkeme salonuna ayrı ayrı girmesini sağlayacak bir mimari istiyor. Salona girerken, yargıçlar ile savcı arasında herhangi bir diyaloğu önlemek üzere.
OTUZ MİLYON DOLAR
Cumhuriyet#8217;in kuruluşundan bu yana bizim mahkemelerde fiziksel eşitlik mantığı yok. Çünkü, bizdeki hukuk felsefesinde böyle bir eşitlik yok.
AB, yargı reformu çerçevesinde, bu tür bir fiziksel değişiklik istiyor. Fiziksel değişim yoluyla, hukukta yeni bir şekil şartı ve yeni bir hukuk felsefesi.
Hatta, bunu gerçekleştirmek üzere, AB Türkiye#8217;ye otuz milyon dolar veriyor. Otuz milyon dolarla, üç yeni mahkeme binası yapılacak. Ankara, İstanbul ve Diyarbakır#8217;da. Yargıçları biraz daha yukarda, ama savcı ve avukatları eşit düzeyde oturtan, yargıçlarla savcıyı mahkeme salonuna ayrı ayrı kapılardan getiren bir mimari. Bu üç yeni binada.
HUKUKA HAKARETTİR
Şimdi Türkiye-AB Harikalar Sirki. Enfes bir sahne. Oyun değil, gerçek.
Adalet Bakanlığı bu yeni oturma düzenine karşı çıkıyor. Karşı çıkma gerekçesi, şanlı devletimizin aziz hatırasına kadar gidiyor:
"Seksen yıllık Cumhuriyet#8217;imizde yüksekte oturan savcılarımızı aşağıya indiremeyiz. Bu savcılarımıza ve hukukumuza hakarettir. Geleneklerimize aykırıdır. Ol-maaaaaaz."
Nasıl olmaz, elin oğlu öte yanda bastırıyor, bu bir AB koşulu.
AL SANA EŞİTLİK
Eh, biz de AB#8217;ye hevesliyiz. Ne olacak şimdi oturma düzeni? Muhteşem çözüm gecikmiyor.
Savcıları aşağıya indirmektense, avukatları yukarı çıkartalım.
Eşitlikse eşitlik, al sana eşitlik. Savcı ve avukat yine eşit düzeyde olsun, ama eşitlik daha üst seviyede kurulsun.
Yoook öyle, burası Adalet Bakanlığı. Savcıları AB#8217;ye yedirmeyiz.
Şimdi Ankara, İstanbul ve Diyarbakır adliyelerine ait yeni binalar, savcılar ile avukatları eşit düzeyde oturtacak biçimde yapılıyor. Savcılar inmiyor, avukatlar yukarı çıkıyor.
Türkiye-AB Harikalar Sirki#8217;nde bir sahne daha geride kalıyor
Peki sitenin değerli avukatlar siz ne düşünüyorsunuz bu konuda ???
Kendi kendime konuştuğumu sanırdım ki meğer yanılırmışım. AB de ben gibi düşünüp bu konuda Türkiyeye baskı yaparmış ... Bakın ne olmuş ben yalçın doğanın yalancısıyım....
Savcıları indiremedik avukatları yükseltelim
YAYGARA 70 gibi. O ünlü müzikal komedi gibi. Türkiye-AB 2006 Yaygarası sanki.
Hisseli Harikalar Kumpanyası gibi. Yine o ünlü komedi gibi. Türkiye-AB Harikalar Sirki sanki.
Çatık kaşlı görüşmeler, kravatlı tutanaklar, kara kaplı kitaplar. Bunların ötesinde, Türkiye-AB sürecinde yaşanan öyle olaylar var ki, insanın gülmekten kasıkları patlıyor.
Oysa, yapılan iş, çok ciddi. Bir ülkenin siyasal ve hukuk sistemini değiştirmeye, yönetim biçimini modernleştirmeye, sosyal yaşamını yeniden biçimlendirmeye dönük.
O süreçte yaşananlardan şimdi bir örnek. Tam, Aziz Nesin#8217;lik.
FİZİKİ EŞİTLİK
Olayın ciddi boyutunda bir haber var. Türkiye, AB#8217;ye uyum sürecinde yeni bir paket hazırlıyor. Yeni düzenlemeler içinde, bir de yargı paketi bekleniyor.
İşte, şimdi tam oraya gelmişken...
AB ülkelerinde bir kural var. Mahkemelerde savcılar ve savunma avukatları, fiziki açıdan aynı düzeyde, yargıçlar biraz daha yukarda oturuyor. Batıda bunun anlamı, savcı ile avukatın eşit olması. Eşit yükseklikte oturarak, hukuk karşısında da, savcı ile avukatı eşit görmek. Bu fiziki konum ile hukuk anlayışını örtüştürmek.
Buna karşılık, bizde oturma biçimi farklı. Savcı yukarda, avukatlar aşağıda. Ne de olsa, kerim devletin yüce temsilcisi ile bir sanık avukatını aynı hizada oturtmak, atalarımızın şanına yakışmıyor. Aziz devletimizin büyüklüğüne denk düşmüyor. O nedenle, mahkemelerde savcının oturduğu yer, avukatlara göre, daha yukarda.
AB bu oturma biçiminin değişmesini, savcılarla avukatların eşit düzeyde oturmasını istiyor.
Bu fiziksel değişime ek olarak, yargıçlarla savcının mahkeme salonuna ayrı ayrı girmesini sağlayacak bir mimari istiyor. Salona girerken, yargıçlar ile savcı arasında herhangi bir diyaloğu önlemek üzere.
OTUZ MİLYON DOLAR
Cumhuriyet#8217;in kuruluşundan bu yana bizim mahkemelerde fiziksel eşitlik mantığı yok. Çünkü, bizdeki hukuk felsefesinde böyle bir eşitlik yok.
AB, yargı reformu çerçevesinde, bu tür bir fiziksel değişiklik istiyor. Fiziksel değişim yoluyla, hukukta yeni bir şekil şartı ve yeni bir hukuk felsefesi.
Hatta, bunu gerçekleştirmek üzere, AB Türkiye#8217;ye otuz milyon dolar veriyor. Otuz milyon dolarla, üç yeni mahkeme binası yapılacak. Ankara, İstanbul ve Diyarbakır#8217;da. Yargıçları biraz daha yukarda, ama savcı ve avukatları eşit düzeyde oturtan, yargıçlarla savcıyı mahkeme salonuna ayrı ayrı kapılardan getiren bir mimari. Bu üç yeni binada.
HUKUKA HAKARETTİR
Şimdi Türkiye-AB Harikalar Sirki. Enfes bir sahne. Oyun değil, gerçek.
Adalet Bakanlığı bu yeni oturma düzenine karşı çıkıyor. Karşı çıkma gerekçesi, şanlı devletimizin aziz hatırasına kadar gidiyor:
"Seksen yıllık Cumhuriyet#8217;imizde yüksekte oturan savcılarımızı aşağıya indiremeyiz. Bu savcılarımıza ve hukukumuza hakarettir. Geleneklerimize aykırıdır. Ol-maaaaaaz."
Nasıl olmaz, elin oğlu öte yanda bastırıyor, bu bir AB koşulu.
AL SANA EŞİTLİK
Eh, biz de AB#8217;ye hevesliyiz. Ne olacak şimdi oturma düzeni? Muhteşem çözüm gecikmiyor.
Savcıları aşağıya indirmektense, avukatları yukarı çıkartalım.
Eşitlikse eşitlik, al sana eşitlik. Savcı ve avukat yine eşit düzeyde olsun, ama eşitlik daha üst seviyede kurulsun.
Yoook öyle, burası Adalet Bakanlığı. Savcıları AB#8217;ye yedirmeyiz.
Şimdi Ankara, İstanbul ve Diyarbakır adliyelerine ait yeni binalar, savcılar ile avukatları eşit düzeyde oturtacak biçimde yapılıyor. Savcılar inmiyor, avukatlar yukarı çıkıyor.
Türkiye-AB Harikalar Sirki#8217;nde bir sahne daha geride kalıyor
Peki sitenin değerli avukatlar siz ne düşünüyorsunuz bu konuda ???