Dubrovnik
Yorucu bir dönemin sonunda en büyük abimin hoş bir sürpriziyle karşılaşmıştım bir Haziran sabahı…Bir yurtdışı tatili.Gerçi abim bana gelip gelmeyeceğimi sorma gereği duymadan ülke seçimini yapmış,uçak biletlerini almış ,otel rezervasyonunu da çoktan yaptırmıştı.
Evet bu tatili hak etmiştim.Bir Hırvatistan tatili.Yer Dubrovnik.Büyüleyici bir şehir.Etrafı surlarla çevrili ,Adriyatik Denizi’ne kıyısı olan,tamamen ortaçağ ın büyüleyici görüntüsüne sahip, şirin mi şirin bir kent.Gelmeden önce “Aman abi gidecek başka ülke mi bulamadık” diye içerlemiştim ama hata ettiğimin farkına görünce varmıştım:)
Herneyse…Amacım ne şehri tanıtmak ne de tatilde neler yaptığımı anlatmak.Bir akşam yemeğinde başımızdan geçen trajikomik bir olayı anlatmak istiyorum.
Dubrovnik in ,deniz manzaralı, güzel balık restoranlarından birinde akşam yemeği yiyoruz.Fazla kalabalık yok.Yanımızdaki masada 1.80 boylarında ,o slav ırkının büyüleyici güzelliği yüzlerinde eksik olmayan ,17-18 yaşlarında iki kız yemek yiyordu.Arada bir gözgöze geliyorduk.Abimde sanki onları kıskanıyormuşum gibi bana sürekli “Bir tanecik kardeşim sen onlardan daha güzelsin “diyordu:))
Derken kızlardan biri bana dönerek”Afedersiniz hanımefendi! Siz Fransalı mısınız?” dedi.
“Hayır Türk’üz” dedim.
Konuşmalarınıza istemeden kulak verdik de kullandığınız kelimeler Fransızca’ya çok benziyor dediler.Abim masamıza davet etti bayanları .Yanımıza geldiler.İsimleri İvona ve Katarina idi.İkisi de 18 yaşında ve söylediklerine göre Hırvatistan ulusal bayan voleybol takımı sporcuları ve split ekonomi üniversitesi öğrencileriydi.
On dakikalık tanışma faslından sonra ,aslında çok sinir bozucu olduğunu düşündüğüm İvona adlı kız abime ilginç bir soru sordu.
“ Beyefendi sizin ülkenizde kaç eşiniz var?” :)
Abim ve şaşkınlığımızı gizleyememiştik.Abim küçük bir tebessüm ettikten sonra, “bu soruyu benimle dalga geçmek amacıyla sormuyorsunuzdur umarım” dedi.
Hayır sözkonusu bile değil cevabını alınca,elbette 1 eşim var dedi .Siz ne sanıyordunuz!!!
Ortamın bir an gerildiğinin farkındaydım.Bayanlar ,Türkiye ‘de erkeklerin 4 eşle evlendiklerini duyduk deyince abimle tebessüm ettik.
Bir an aklıma başbakanın o Fransız gazeteciyi azarlaması aklıma gelmişti.Türkiye’ye Fransız kalmışlar.Ben de onlara” sizin Fransız vatandaşı olduğunuzu düşündüm bir an” dedim.
“Neden” dediler.Neyse,önemli değil dedim ve fazla üstelemediler.İyi geceler dileklerinde bulunup müsaade isteyerek masamızdan ayrıldılar.
Her ne kadar güzel bir tatil geçirsek de bu tarz olaylara rast geldiğim zaman söyleyecek söz bulamıyorum.Boğazıma düğümleniyor.Napalım adımız çıkmış 9 a inmiyor 8’e.Savunma psikolojisine geçmeyi de sevmiyorum.Bakalım daha neler göreceğiz.
Bu arada bu şehri imkanı olup da görmek isteyenlere kesin tavsiyemdir.Pişman olmayacaksınız:)
Evet bu tatili hak etmiştim.Bir Hırvatistan tatili.Yer Dubrovnik.Büyüleyici bir şehir.Etrafı surlarla çevrili ,Adriyatik Denizi’ne kıyısı olan,tamamen ortaçağ ın büyüleyici görüntüsüne sahip, şirin mi şirin bir kent.Gelmeden önce “Aman abi gidecek başka ülke mi bulamadık” diye içerlemiştim ama hata ettiğimin farkına görünce varmıştım:)
Herneyse…Amacım ne şehri tanıtmak ne de tatilde neler yaptığımı anlatmak.Bir akşam yemeğinde başımızdan geçen trajikomik bir olayı anlatmak istiyorum.
Dubrovnik in ,deniz manzaralı, güzel balık restoranlarından birinde akşam yemeği yiyoruz.Fazla kalabalık yok.Yanımızdaki masada 1.80 boylarında ,o slav ırkının büyüleyici güzelliği yüzlerinde eksik olmayan ,17-18 yaşlarında iki kız yemek yiyordu.Arada bir gözgöze geliyorduk.Abimde sanki onları kıskanıyormuşum gibi bana sürekli “Bir tanecik kardeşim sen onlardan daha güzelsin “diyordu:))
Derken kızlardan biri bana dönerek”Afedersiniz hanımefendi! Siz Fransalı mısınız?” dedi.
“Hayır Türk’üz” dedim.
Konuşmalarınıza istemeden kulak verdik de kullandığınız kelimeler Fransızca’ya çok benziyor dediler.Abim masamıza davet etti bayanları .Yanımıza geldiler.İsimleri İvona ve Katarina idi.İkisi de 18 yaşında ve söylediklerine göre Hırvatistan ulusal bayan voleybol takımı sporcuları ve split ekonomi üniversitesi öğrencileriydi.
On dakikalık tanışma faslından sonra ,aslında çok sinir bozucu olduğunu düşündüğüm İvona adlı kız abime ilginç bir soru sordu.
“ Beyefendi sizin ülkenizde kaç eşiniz var?” :)
Abim ve şaşkınlığımızı gizleyememiştik.Abim küçük bir tebessüm ettikten sonra, “bu soruyu benimle dalga geçmek amacıyla sormuyorsunuzdur umarım” dedi.
Hayır sözkonusu bile değil cevabını alınca,elbette 1 eşim var dedi .Siz ne sanıyordunuz!!!
Ortamın bir an gerildiğinin farkındaydım.Bayanlar ,Türkiye ‘de erkeklerin 4 eşle evlendiklerini duyduk deyince abimle tebessüm ettik.
Bir an aklıma başbakanın o Fransız gazeteciyi azarlaması aklıma gelmişti.Türkiye’ye Fransız kalmışlar.Ben de onlara” sizin Fransız vatandaşı olduğunuzu düşündüm bir an” dedim.
“Neden” dediler.Neyse,önemli değil dedim ve fazla üstelemediler.İyi geceler dileklerinde bulunup müsaade isteyerek masamızdan ayrıldılar.
Her ne kadar güzel bir tatil geçirsek de bu tarz olaylara rast geldiğim zaman söyleyecek söz bulamıyorum.Boğazıma düğümleniyor.Napalım adımız çıkmış 9 a inmiyor 8’e.Savunma psikolojisine geçmeyi de sevmiyorum.Bakalım daha neler göreceğiz.
Bu arada bu şehri imkanı olup da görmek isteyenlere kesin tavsiyemdir.Pişman olmayacaksınız:)