Cevap: Uzuv kaybı ve hayati tehlike
Şimdi sizin anlayışınız taraflı ve sığ. Çünkü ben bu suçlar konusunda yüzlerce yargıtay kararı inceledim. Hakim isabetli karar vermiş. Bu davanıza muhtemelen yargıtay 1. ceza dairesi bakacaktır. O dairenin benimsemiş olduğu bir karsten yaralama - adam öldürmeye teşebbüs ayrımı var.
Teşebbüste, kişi sizi öldürmek için elinden geleni yapar ama öldüremez. Yaralamada ise amaç yaralamadır yaralar bırakır. Mesela silahla sizi yaralayan kişi, sizi öldürmek istese alnınıza hedef alabilir, tüm şarjörü üzerinize boşaltabilir. Ama o bunu kendi iradesiyle yapmıyor sadece vücudunuza birkaç el ateş edip kaçıyorsa amacı sizi yaralamaktır, zaten öldürmek amacında olsa ortam ve imkan elverişliyken bunu yapardı. Ya da o kişinin elinde bir bıçak var (bıçak da kanunen bir silahtır.) gece vakti ıssız bir yerde sizinle kavga ediyor, sizin karnınıza 3 defa bıçağı batırıyor ve dalağınız parçalanıyor. Daha sonra kişi kendi iradesiyle saldırıya son verip oradan kaçıyor. (bu olay bizzat yaşanmış bir yargıtay kararından alıntıdır) yerel mahkeme burada dediğiniz gibi adam öldürmeye teşebbüsten hüküm kurup zanlıyı ceza yağmuruna tutuyor. Yargıtay ise, şayet sanığın bir öldürme kastı olsaydı bunu ortam ve imkan müsaitken yapardı, saldırıya birkaç darbeden sonra kendi iradesiyle son vermiştir, buradan öldürme kastının olmadığını yaralama kastının varlığını anlarız, öldürme imkanı varken bunu kendisi kullanmamıştır adam öldürmeye teşebbüsten karar verilemez diyerek yerel mahkemenin kararını bozuyor. Bence de yargıtay haklı.
diğer bir yargıtay kararında ise şu an aklıma gelen, daha önceden doğan bir dava sebebiyle iki aile arasına husumet ve düşmanlık giriyor, ailelerden biri diğer taraftan bir kişiyi öldürüp bir kaç kişiyi yaralıyor. Bunu yapan kişi her ne kadar cezalandırılsa da aradaki husumet bitmiyor. Diğer aile, öldüren tarafın babasını bir gün öldürenin dayısı ile birlikte bir yerde yakalıyor. Halkın içerisinde, ve 2 kardeş ellerindeki bıçaklarla bu iki kişiye saldırıyor ve bıçaklamaya devam ediyorlar. O civarda bulunan güvenlik güçlerinin müdahalesiyle de hemen saldırı sonlanıyor. Kişiler hapse atılıyor. yerel mahkeme burada kasten yaralamadan hüküm kuruyor, dava temyize gidiyor. Yargıtay bu davada, aradaki husumet sebebiyle töre saikinin güdüldüğünü, sanıkların ölenin intikamını almak için bıçaklama girişiminde bulundukları ve bıçak darbelerinin mağdurları yaraladığından bahsediyor ve diyor ki, burada güvenlik güçleri gelmeseydi, bu kişiler bıçaklamaya devam edip öldürmeye çalışacaklardı amaçları öldürmekti, bunu kendi istek ve imkanları haricinde yapamadıkları için burada adam öldürmeye teşebbüs vardır deyip kararı bozuyor.
Şimdi sizin olayınız artık hangisine giriyorsa yargıtay 1. ceza dairesinin tipik içtihat anlayışına göre kararı bu şekilde olacaktır. Hukuk budur. Biz sizin olayınızı detaylarıyla bilmiyoruz, ama hakimler kimseye torpil geçemezler, geçti diyelim yargıtay geçemez. Meseleye tarafsız bakamıyor olabilirsiniz ama kimseye hakaret edip zan altında bırakmanın alemi yok. Sizi ilgilen kısım kısaca yukarıdaki gibi, kendiniz düşünün, kasten yaralama mı adam öldürmeye teşebbüs mü.
Ek olarak hakim yine sizi düşündüğünden üst sınırdan ceza vermiş. Ve herhalde elinde olsa üst sınırın da üstüne çıkardı ama kanun bu kadar diyor hakim ne yapsın.