En İyi Türkü Sanatçısı
TÜRKÜLERİN EN İYİ SANATÇISI
"En iyi Türkü Ustası" nın ülkemizde kim olduğuna dair yöneltilen sorular bizleri yanlış sonuçlara götürür.Zira, Halk müziğimiz üzerine eser veren , derlemeler yapan, farklı yorumlarıyla türkülerimizi sanki yeniden yakılan nağmeler haline getiren ustalarımız vardır ve bunlar arasında "en iyi kimdir?" şeklinde bir derecelendirmeye yer yoktur.Gerçekten de Neşet Ertaş, Orta Anadolu'ya has türkü ve uzun havaları, buraların şartlarına , coğrafyasına göre hayat tarzı süren Anadolu insanını derinden etkiler.Neşet Ertaş'ı dinlerken, nerede olursa olsun Orta Anadolu'nun uçsuz bucaksız bozkırlarında dolaştığını düşlemeyen yok gibidir. O'nun ayrılığın hüznünü , kavuşmanın şenliğini böyle tablolaştıracak eserlerinden başka bir örneğe rastlamak neredeyse mümkün değildir. Hatta bilir misiniz? Bir gün rahmetli Zeki Müren'in de bulunduğu bir konser programında sahneye çıkıp meşhur "Zahidem" uzun havasını okuyan Neşet Ertaş'ın bu içli ve samimi yorumu, zaten hassas ve duygusal olan Zeki Müren'i daha da etkilemiş, alkolün etkisiyle biraz da çakırkeyf halde olan Sanat Güneşimiz Zeki Müren'e kafasını yerden yere vurdurmuştu.Buna şaşırmamak lazımdır. Gerçekten Neşet'in sazının "tezene" si farklıdır; nağmeleri farklıdır; O tek başına çalar , söyler ama, karşınızda bir orkestra olduğu fikrine kapılırsınız.
Fakat, Neşet Ertaş'ın bir Ege Türküsü'nü aynı yörenin ağzına uygun bir tavırla , icra edebileceğini söyleyemem. Memleketimizde Ege türküleri deyince karşınıza bir başka usta Tolga Çandar çıkar.O, bir zeybek havası söyleyecek de siz kendinizi efelerin arasında yarenlik eder bir biçimde hissetmeyeceksiniz; mümkün müdür?
Yine bir Musa Eroğlu'nun türkü nağmeleriyle gönüllerimize çivilediği "Mihriban" ı ya da "Sen Çamlı dağlarda gezerken" türküsünü veya diğer derleme ve eserlerini onun davudi hançeresiyle terennüm edebilen bir başka sanatkâr var mıdır?
Ya Arif Sağ'ın , O'nun öğrencisi Erdal Erzincan'ın , Tolga Sağ'ın , yakın zamanlarda yitirdiğimiz Ali Ekber Çiçek'in "Haydar Haydar !" diyerek sazlarını nasıl konuşturdukları görülmeye layık değil midir?
Hâsılı, ustalarımızın her biri tavrıyla, yorumuyla, sâzendelikleriyle farklıdır ve kıymetlidir.Onların arasında asla bir mukayese yapılamaz. İsimlerini sayamadığım Halk müziğine gönül vermiş yeni ,genç sanatkârlarımız da onları örnek almaktadırlar.Ustalarımız birkaç kelime ile yâdetmeye çalıştığım sanatçılardan ibaret değildir elbette; onları anlatma hakkını da arkadaşlara bırakıyorum.Sayılarının artmasını ümid ediyorum.
Ekrem Sencer
"En iyi Türkü Ustası" nın ülkemizde kim olduğuna dair yöneltilen sorular bizleri yanlış sonuçlara götürür.Zira, Halk müziğimiz üzerine eser veren , derlemeler yapan, farklı yorumlarıyla türkülerimizi sanki yeniden yakılan nağmeler haline getiren ustalarımız vardır ve bunlar arasında "en iyi kimdir?" şeklinde bir derecelendirmeye yer yoktur.Gerçekten de Neşet Ertaş, Orta Anadolu'ya has türkü ve uzun havaları, buraların şartlarına , coğrafyasına göre hayat tarzı süren Anadolu insanını derinden etkiler.Neşet Ertaş'ı dinlerken, nerede olursa olsun Orta Anadolu'nun uçsuz bucaksız bozkırlarında dolaştığını düşlemeyen yok gibidir. O'nun ayrılığın hüznünü , kavuşmanın şenliğini böyle tablolaştıracak eserlerinden başka bir örneğe rastlamak neredeyse mümkün değildir. Hatta bilir misiniz? Bir gün rahmetli Zeki Müren'in de bulunduğu bir konser programında sahneye çıkıp meşhur "Zahidem" uzun havasını okuyan Neşet Ertaş'ın bu içli ve samimi yorumu, zaten hassas ve duygusal olan Zeki Müren'i daha da etkilemiş, alkolün etkisiyle biraz da çakırkeyf halde olan Sanat Güneşimiz Zeki Müren'e kafasını yerden yere vurdurmuştu.Buna şaşırmamak lazımdır. Gerçekten Neşet'in sazının "tezene" si farklıdır; nağmeleri farklıdır; O tek başına çalar , söyler ama, karşınızda bir orkestra olduğu fikrine kapılırsınız.
Fakat, Neşet Ertaş'ın bir Ege Türküsü'nü aynı yörenin ağzına uygun bir tavırla , icra edebileceğini söyleyemem. Memleketimizde Ege türküleri deyince karşınıza bir başka usta Tolga Çandar çıkar.O, bir zeybek havası söyleyecek de siz kendinizi efelerin arasında yarenlik eder bir biçimde hissetmeyeceksiniz; mümkün müdür?
Yine bir Musa Eroğlu'nun türkü nağmeleriyle gönüllerimize çivilediği "Mihriban" ı ya da "Sen Çamlı dağlarda gezerken" türküsünü veya diğer derleme ve eserlerini onun davudi hançeresiyle terennüm edebilen bir başka sanatkâr var mıdır?
Ya Arif Sağ'ın , O'nun öğrencisi Erdal Erzincan'ın , Tolga Sağ'ın , yakın zamanlarda yitirdiğimiz Ali Ekber Çiçek'in "Haydar Haydar !" diyerek sazlarını nasıl konuşturdukları görülmeye layık değil midir?
Hâsılı, ustalarımızın her biri tavrıyla, yorumuyla, sâzendelikleriyle farklıdır ve kıymetlidir.Onların arasında asla bir mukayese yapılamaz. İsimlerini sayamadığım Halk müziğine gönül vermiş yeni ,genç sanatkârlarımız da onları örnek almaktadırlar.Ustalarımız birkaç kelime ile yâdetmeye çalıştığım sanatçılardan ibaret değildir elbette; onları anlatma hakkını da arkadaşlara bırakıyorum.Sayılarının artmasını ümid ediyorum.
Ekrem Sencer