Hakim/Savcılar ile Avukatlar arasındaki uçurum
Adliye koridorlarındaki gözlemlerimi, canım sıkılarak da olsa, aktarmak geldi içimden. Birşeyler yapmak, bu uçurumu kapatmak, avukatlık mesleğinin bu en önemli sorunlarından birini gidermek lazım ama nasıl... :
Şişli adliyesi asansörü, önünde, biri hamile bir bayan olan 2 avukatın olduğu bir sıra (demem o ki bekleyen herkese yer var). Bir bayan hakim, yanında bir polis memuru ile asansörün önüne geliyor. Polis memuru, hakime hanımı sıranın en önünden asansöre bindiriyor. Hakime Hanım bu durumdan son derece hoşnut. Üstelik bu dört kişilik asansöre sonuncu binen 4.kişi, aynı polis memuru tarafından, sıkışmayın isterseniz denerek nazikçe çıkartılmaya çalışılıyor.
İstanbul Aile Mahkemesi hakiminin odası. Avukat, çekişmeli olarak açtığı boşanma davasını anlaşmalı boşanmaya çevirecek. Ancak davanın özel bir durumundan dolayı hakimle görüşmesi gerekiyor. Daha cümlesinin başında yüzünü ekşitiyor hakim, "Lütfen kalemle görüşün". Avukat "Efendim diyor, bu kalem memurunun yorumlayabileceği bir husus değil". Ne var ki şu kesin yanıtı alıyor: "Ben davanın taraflarıyla görüşmüyorum. Yazılı dilekçe verin kaleme."
Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi duruşma salonunun önü. Kalem, dilekçesine havale almak isteyen avukatı hakime yönlendirmiş. Dilekçe, mübaşir vasıtası ile, 2 dava arasında hakimin önüne gidiyor. Hakim yüksek sesle çıkışıyor avukata: "Görmüyor musunuz duruşma yapıyorum burada. Duruşmalarda havale vermediğimi biliyorsunuz!" "Hayır bilmiyorum." diyor avukat. Havalesiz dilekçesini alıp çıkıyor salondan.
Şişli adliyesi asansörünün önü. Bir hakim, yanında bir memur/mübaşir ile geliyor asansörün ve tam kapı açılacakken, bir pop yıldızının korumasıymışcasına, kollarını iki yana açıp, öndeki bayan avukatı dahi sertçe itekleyip hakimi bindiriyor asansöre. Hakimin bu kabalığa hiçbir müdahalesi olmuyor.
Şişli Sulh Ceza Mahkemesi. Duruşma açılmış, hakim yazdırıyor bir yandan, "taraf vekilleri geldi... Davacı vekili.." deyip susunca, avukat, hemen tüm duruşmalarda olduğu gibi kendisine söz verildiğini zannederek söze giriyor. Hakim, yanında müvekkili de bulunan avukata bir anda bağırmaya başlıyor: "Ben size söz verdim mi?!" Avukat, "özür diliyorum ben söz verdiğinizi sandım" "Ben söz vermeden nasıl konuşursunuz, duruşma adabı vardır, ben söz vermedim! vs vs vs" Avukat, "yanlış anlama için özür diledim" diyebiliyor ancak hakimin bağırtısına son verebilmek için..
Devam edecek....
Şişli adliyesi asansörü, önünde, biri hamile bir bayan olan 2 avukatın olduğu bir sıra (demem o ki bekleyen herkese yer var). Bir bayan hakim, yanında bir polis memuru ile asansörün önüne geliyor. Polis memuru, hakime hanımı sıranın en önünden asansöre bindiriyor. Hakime Hanım bu durumdan son derece hoşnut. Üstelik bu dört kişilik asansöre sonuncu binen 4.kişi, aynı polis memuru tarafından, sıkışmayın isterseniz denerek nazikçe çıkartılmaya çalışılıyor.
İstanbul Aile Mahkemesi hakiminin odası. Avukat, çekişmeli olarak açtığı boşanma davasını anlaşmalı boşanmaya çevirecek. Ancak davanın özel bir durumundan dolayı hakimle görüşmesi gerekiyor. Daha cümlesinin başında yüzünü ekşitiyor hakim, "Lütfen kalemle görüşün". Avukat "Efendim diyor, bu kalem memurunun yorumlayabileceği bir husus değil". Ne var ki şu kesin yanıtı alıyor: "Ben davanın taraflarıyla görüşmüyorum. Yazılı dilekçe verin kaleme."
Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi duruşma salonunun önü. Kalem, dilekçesine havale almak isteyen avukatı hakime yönlendirmiş. Dilekçe, mübaşir vasıtası ile, 2 dava arasında hakimin önüne gidiyor. Hakim yüksek sesle çıkışıyor avukata: "Görmüyor musunuz duruşma yapıyorum burada. Duruşmalarda havale vermediğimi biliyorsunuz!" "Hayır bilmiyorum." diyor avukat. Havalesiz dilekçesini alıp çıkıyor salondan.
Şişli adliyesi asansörünün önü. Bir hakim, yanında bir memur/mübaşir ile geliyor asansörün ve tam kapı açılacakken, bir pop yıldızının korumasıymışcasına, kollarını iki yana açıp, öndeki bayan avukatı dahi sertçe itekleyip hakimi bindiriyor asansöre. Hakimin bu kabalığa hiçbir müdahalesi olmuyor.
Şişli Sulh Ceza Mahkemesi. Duruşma açılmış, hakim yazdırıyor bir yandan, "taraf vekilleri geldi... Davacı vekili.." deyip susunca, avukat, hemen tüm duruşmalarda olduğu gibi kendisine söz verildiğini zannederek söze giriyor. Hakim, yanında müvekkili de bulunan avukata bir anda bağırmaya başlıyor: "Ben size söz verdim mi?!" Avukat, "özür diliyorum ben söz verdiğinizi sandım" "Ben söz vermeden nasıl konuşursunuz, duruşma adabı vardır, ben söz vermedim! vs vs vs" Avukat, "yanlış anlama için özür diledim" diyebiliyor ancak hakimin bağırtısına son verebilmek için..
Devam edecek....