Boşanma ve Kadın-Erkek Eşitsizliği
Sayın Yetkili
Ben 39 yaşına gelmiş ve bu yaşıma kadar başından iki evlilik geçmiş, her evliliğinden birer erkek evladı bulunan, üniversite mezunu olarak bir bankanın halen büyük bir şubesinde çalışan, ..hayatını her okumuş insan gibi namusu ve bilgisi ile kazanmaya ve bu arada ilk evliliğimden olan dünya tatlısı oğluna bakmaya çalışan ... anlayacağınız sıradan okumuş bir Türk vatandaşıyım.
Size burada aktarmak istediğim konu ise başıma gelen, daha doğrusu pişmiş tavuğun bile başına gelemeyecek, değişen Türkiyemizin ekonomik ortamında ortaya çıkan yeni bir dolandırıcılık türü, bir yeni gelişen meslek çeşidi ile ilgilidir:
Bunu yapanlar bu işleri bulundukları konumu, çalıştıkları devlet kurumunun kimliğini kullanarak, adeta onlara sanki lütuf edilmiş görünmez bir dokunulmazlık ile ve daha önceki tecrübeleri ile de hukuktaki boşlukları, yargıyı, hakimleri kullanarak, daha doğrusu bu ülkede kanunların "ezilen!?" kadınlara hukuk alanında sağladığı !! "üstünlükleri!! " kullanarak, 'mazlum kadın' rolünü çok iyi oynayarak yapabilmekte ve bunlar esnasında her türlü çirkefliğe, kötülüğe de başvurmaktan çekinmemektedirler.
Bunları size yazmak gereğini duymam geçenlerde bir gazetede iç sayfalarda çıkan "mecliste çalışan bir çaycının meclis etiketini kullanarak insanları iş vaadiyle kandırması, paralarını alarak dolandırması " ile benzer bir olayın başıma halen mecliste çalışan ikinci eşimin ilk eşimden sonra oğlumu da kabullenerek benimle evlenmesinden sonra,
ancak iki yıla yakın evli kaldığımız süre içinde bana
evlenmeden önce yapmış olduğu ve benim hiç mi hiç haberim bulunmayan bir dünya yükü-20 milyar TL. - kredi kartları, ve kredi borçlarını ödetmesi
sadece iki ay evli kaldığı ilk evliliğinde amca oğlundan hamile kaldığı 5 aylık çocuğu aldıran ve bu yüzden boşanarak, 35 yaşına kadar yapamadığı çocuk özlemini de benimle evliliği süresinde gideren,
ve bu arada ve bu borçların ödenmesi için son vade tarihine kadar benim sevgimi, aileye olan inancımı, özlemimi kullanarak son vade günü "çocuğunun bakıcısımıyım!" diye bir bahane ile evden ayrılan ve
benim tüm birleşme çabalarıma karşılık bir de beni bıçaklatmaktan dahi çekinmeyen,[b]
..mahkeme salonunda bile hakimin önünde el, kol hareketleri yapabilen bir kadının
mecliste etiketini kullanarak yaptığı, adaleti, yargıyı dahi bu etiketi ile kullanabilmesi olayıdır.
Bu olay, belki sizce bir değer taşımayabilir, ancak sırf bu kadının kanunlarda bulunan
"evli kadının borcundan dolayı, kocanın evine haciz gider!" md. ve
"karı-koca arasında borç olmaz!" md. ile
Borçlar Kanunundaki iyiniyetle ödenen borçlar geri istenemez! ..
.. gibi dolandırıcılığa alenen kapı açan bir garip! maddelerini
.. benim gibi dolandırdığı önceki işadamı kocasından gayet iyi bildikleri için, benim bu borçları saf bir iyiniyetle, tüm bunları bilmeden ödemiş olmam ve kandırılmış olmamdadır.
Ne yazık ki! kadınlar bu ülkede kanun tarafından erkeğe göre açıkca "korunmakta" ve bu kanundaki, anayasadaki"kadın-erkek" eşitliğine, "insanların kanun önünde eşit olma" ilkesine sığmamaktadır.
Dahası, ne yazık ki! tüm bu olanlara, yaşadıklarıma, karşılaştığım çirkefliklere rağmen, bu ülkede kurulmuş Aile Mahkemesi Medeni Kanunumuzdaki "Aile Toplumun Temelidir.!" ilkesine komik :))olacak tarzda zıt bir şekilde kadının boşanma isteğini kabul etmiş ve beni bir de Manevi Tazminata mahkum etmiştir.
Ben, halen güvendiğim Yüce!! Türk Mahkemesinin ve Yargıtay!!ın onadığı bir karar yüzünden, bu kadın yüzünden girmiş olduğum bunca borcun üstüne bir de Tazminat ödemekte ve geçimini sağlamak zorunda olduğum oğlumla zor geçinmekteyim!.
Bu adaletmidir! ?. . .
Bu kadın ise hala yine büyük bir borç batağı içinde, halen kendine yeni avlar peşinde, öyle ki boşanma duruşmaları sürerken bile yine mecliste de çalışan Evli ! bir erkek arkadaşını borçlandırarak kendisinin başka bir bankadan kullandığı ve kefil olduğu fakat ödeyemediği 10 milyar TLlık borcu yüzünden boşanmakta olduğu eşinin evine utanmadan haciz göndertebilmiştir!,
.. bebek iken sadece 3 ay gördüğüm ve halen iki yaşında olan oğlumu da bana göstermeden, dahası nefretle büyüterek, benden daha fazla maaşla, ailesinin yanında sultanlar gibi yaşamaktadır.
Güvendiğim yargı beni neye mahkum etmiştir. ?!!
Kadının, meclis gibi bir kurumda her türlü yaptığı herkes tarafından,çaycısından, müdürü, ve personel başkanı tarafından bile bilindiği halde BİR ŞEY YAPILAMAMAKTADIR.!!!!
Değişen, gelişen Ülkemde Ne Garip meslekler ortaya çıkmıştır....
Sırf Evlenmeden önce yaptığı bir yığın kredi borcunu, Bankacı bir Kocaya ödetmek ve özlemini duyduğu çocuk sahibi olmak için evlenmiş ve borçları ödettikten sonra Bir Babayı çocuğundan, iki kardeşi birbirinden temelli ayıracak kadar insafsız, gözlerini sırf para bürümüş bu insanlara bu ülkede yapacak bir şey yok mudur?
İLLA Kİ! HER AKŞAM ÜLKE TELEVİZYONLARINDA GÖSTERİLEN DİZİLERDE OLDUĞU GİBİ BİZ DE HAKKIMIZI SOKAKTA SİLAHLA, MAFYA İLE Mİ ARAMAK ZORUNDAYIZ.?
BU ÜLKEDE KADINLAR GERÇEKTEN EZİLMEKTEMİDİR?.
YOKSA, HERKES AYNI KEFEYE KONMAKTA ALTTA KALANIN İSE CANI MI ÇIKMAKTADIR.
BU NASIL ADALET SİSTEMİ, BU NASIL AİLE KAVRAMI, . . NASIL BİR ADALETTİR!?.
Ben, bakmak zorunda olduğum 7 yaşında oğlumun rızkını sırf mahkemelerin adaletsizce, sırf bu kadın çocuklu diye maddi gelirine, kusuruna bakmadan verdiği bir kararın kurbanı durumundayım.! Ben, kazandığım aylık maaşımın tamamını mahkeme kararı ile her ay bu kadına gönderdiğim gibi, bu tür işleri artık meslek edinmiş böyle bir kadının, benim üzerime yıkıp gittiği onca kredi borcunun da bir de taksitlerini ödemek zorundayım.!! Geçinemiyorum..!
Bu ülkede kadın olmak varmış, .. hele bir de meclis gibi yüce bir kurumda çalışarak o etiketle her şeyi yapabiliyorsanız.
Bu kadın hala beni ve ailemi arayıp, arattırıp tehdit ve hakaret etmektedir. !!!
Ne yazık ki çalıştığım bankanın Genel Müdürlüğünde de Muhatap bulabilmiş ve benim mevkim ve kariyerimle oynamakta beni haketmediğim idari uygulamalara üst yönetimden kim olduğu belirsiz kişinin keyfiyeti ile iş hukukuna aykırı bir şekilde maruz bırakmakta, terfiimi engelleyebilmektedir.!! Bu ne rezalettir.
Adıgeçen bu kadın geçmişi ve borçluluk durumu araştırılmadan hala meclis gibi yüce olması gereken bir kurumda barınabilmektedir.
Acaba bu ülkede kanun ve adalet , zümre cinsiyet vb. ayrımı olmadan gerçekten var mıdır? . .
SAYGILARIMLA
N. G. D.
Ben 39 yaşına gelmiş ve bu yaşıma kadar başından iki evlilik geçmiş, her evliliğinden birer erkek evladı bulunan, üniversite mezunu olarak bir bankanın halen büyük bir şubesinde çalışan, ..hayatını her okumuş insan gibi namusu ve bilgisi ile kazanmaya ve bu arada ilk evliliğimden olan dünya tatlısı oğluna bakmaya çalışan ... anlayacağınız sıradan okumuş bir Türk vatandaşıyım.
Size burada aktarmak istediğim konu ise başıma gelen, daha doğrusu pişmiş tavuğun bile başına gelemeyecek, değişen Türkiyemizin ekonomik ortamında ortaya çıkan yeni bir dolandırıcılık türü, bir yeni gelişen meslek çeşidi ile ilgilidir:
Bunu yapanlar bu işleri bulundukları konumu, çalıştıkları devlet kurumunun kimliğini kullanarak, adeta onlara sanki lütuf edilmiş görünmez bir dokunulmazlık ile ve daha önceki tecrübeleri ile de hukuktaki boşlukları, yargıyı, hakimleri kullanarak, daha doğrusu bu ülkede kanunların "ezilen!?" kadınlara hukuk alanında sağladığı !! "üstünlükleri!! " kullanarak, 'mazlum kadın' rolünü çok iyi oynayarak yapabilmekte ve bunlar esnasında her türlü çirkefliğe, kötülüğe de başvurmaktan çekinmemektedirler.
Bunları size yazmak gereğini duymam geçenlerde bir gazetede iç sayfalarda çıkan "mecliste çalışan bir çaycının meclis etiketini kullanarak insanları iş vaadiyle kandırması, paralarını alarak dolandırması " ile benzer bir olayın başıma halen mecliste çalışan ikinci eşimin ilk eşimden sonra oğlumu da kabullenerek benimle evlenmesinden sonra,
ancak iki yıla yakın evli kaldığımız süre içinde bana
evlenmeden önce yapmış olduğu ve benim hiç mi hiç haberim bulunmayan bir dünya yükü-20 milyar TL. - kredi kartları, ve kredi borçlarını ödetmesi
sadece iki ay evli kaldığı ilk evliliğinde amca oğlundan hamile kaldığı 5 aylık çocuğu aldıran ve bu yüzden boşanarak, 35 yaşına kadar yapamadığı çocuk özlemini de benimle evliliği süresinde gideren,
ve bu arada ve bu borçların ödenmesi için son vade tarihine kadar benim sevgimi, aileye olan inancımı, özlemimi kullanarak son vade günü "çocuğunun bakıcısımıyım!" diye bir bahane ile evden ayrılan ve
benim tüm birleşme çabalarıma karşılık bir de beni bıçaklatmaktan dahi çekinmeyen,[b]
..mahkeme salonunda bile hakimin önünde el, kol hareketleri yapabilen bir kadının
mecliste etiketini kullanarak yaptığı, adaleti, yargıyı dahi bu etiketi ile kullanabilmesi olayıdır.
Bu olay, belki sizce bir değer taşımayabilir, ancak sırf bu kadının kanunlarda bulunan
"evli kadının borcundan dolayı, kocanın evine haciz gider!" md. ve
"karı-koca arasında borç olmaz!" md. ile
Borçlar Kanunundaki iyiniyetle ödenen borçlar geri istenemez! ..
.. gibi dolandırıcılığa alenen kapı açan bir garip! maddelerini
.. benim gibi dolandırdığı önceki işadamı kocasından gayet iyi bildikleri için, benim bu borçları saf bir iyiniyetle, tüm bunları bilmeden ödemiş olmam ve kandırılmış olmamdadır.
Ne yazık ki! kadınlar bu ülkede kanun tarafından erkeğe göre açıkca "korunmakta" ve bu kanundaki, anayasadaki"kadın-erkek" eşitliğine, "insanların kanun önünde eşit olma" ilkesine sığmamaktadır.
Dahası, ne yazık ki! tüm bu olanlara, yaşadıklarıma, karşılaştığım çirkefliklere rağmen, bu ülkede kurulmuş Aile Mahkemesi Medeni Kanunumuzdaki "Aile Toplumun Temelidir.!" ilkesine komik :))olacak tarzda zıt bir şekilde kadının boşanma isteğini kabul etmiş ve beni bir de Manevi Tazminata mahkum etmiştir.
Ben, halen güvendiğim Yüce!! Türk Mahkemesinin ve Yargıtay!!ın onadığı bir karar yüzünden, bu kadın yüzünden girmiş olduğum bunca borcun üstüne bir de Tazminat ödemekte ve geçimini sağlamak zorunda olduğum oğlumla zor geçinmekteyim!.
Bu adaletmidir! ?. . .
Bu kadın ise hala yine büyük bir borç batağı içinde, halen kendine yeni avlar peşinde, öyle ki boşanma duruşmaları sürerken bile yine mecliste de çalışan Evli ! bir erkek arkadaşını borçlandırarak kendisinin başka bir bankadan kullandığı ve kefil olduğu fakat ödeyemediği 10 milyar TLlık borcu yüzünden boşanmakta olduğu eşinin evine utanmadan haciz göndertebilmiştir!,
.. bebek iken sadece 3 ay gördüğüm ve halen iki yaşında olan oğlumu da bana göstermeden, dahası nefretle büyüterek, benden daha fazla maaşla, ailesinin yanında sultanlar gibi yaşamaktadır.
Güvendiğim yargı beni neye mahkum etmiştir. ?!!
Kadının, meclis gibi bir kurumda her türlü yaptığı herkes tarafından,çaycısından, müdürü, ve personel başkanı tarafından bile bilindiği halde BİR ŞEY YAPILAMAMAKTADIR.!!!!
Değişen, gelişen Ülkemde Ne Garip meslekler ortaya çıkmıştır....
Sırf Evlenmeden önce yaptığı bir yığın kredi borcunu, Bankacı bir Kocaya ödetmek ve özlemini duyduğu çocuk sahibi olmak için evlenmiş ve borçları ödettikten sonra Bir Babayı çocuğundan, iki kardeşi birbirinden temelli ayıracak kadar insafsız, gözlerini sırf para bürümüş bu insanlara bu ülkede yapacak bir şey yok mudur?
İLLA Kİ! HER AKŞAM ÜLKE TELEVİZYONLARINDA GÖSTERİLEN DİZİLERDE OLDUĞU GİBİ BİZ DE HAKKIMIZI SOKAKTA SİLAHLA, MAFYA İLE Mİ ARAMAK ZORUNDAYIZ.?
BU ÜLKEDE KADINLAR GERÇEKTEN EZİLMEKTEMİDİR?.
YOKSA, HERKES AYNI KEFEYE KONMAKTA ALTTA KALANIN İSE CANI MI ÇIKMAKTADIR.
BU NASIL ADALET SİSTEMİ, BU NASIL AİLE KAVRAMI, . . NASIL BİR ADALETTİR!?.
Ben, bakmak zorunda olduğum 7 yaşında oğlumun rızkını sırf mahkemelerin adaletsizce, sırf bu kadın çocuklu diye maddi gelirine, kusuruna bakmadan verdiği bir kararın kurbanı durumundayım.! Ben, kazandığım aylık maaşımın tamamını mahkeme kararı ile her ay bu kadına gönderdiğim gibi, bu tür işleri artık meslek edinmiş böyle bir kadının, benim üzerime yıkıp gittiği onca kredi borcunun da bir de taksitlerini ödemek zorundayım.!! Geçinemiyorum..!
Bu ülkede kadın olmak varmış, .. hele bir de meclis gibi yüce bir kurumda çalışarak o etiketle her şeyi yapabiliyorsanız.
Bu kadın hala beni ve ailemi arayıp, arattırıp tehdit ve hakaret etmektedir. !!!
Ne yazık ki çalıştığım bankanın Genel Müdürlüğünde de Muhatap bulabilmiş ve benim mevkim ve kariyerimle oynamakta beni haketmediğim idari uygulamalara üst yönetimden kim olduğu belirsiz kişinin keyfiyeti ile iş hukukuna aykırı bir şekilde maruz bırakmakta, terfiimi engelleyebilmektedir.!! Bu ne rezalettir.
Adıgeçen bu kadın geçmişi ve borçluluk durumu araştırılmadan hala meclis gibi yüce olması gereken bir kurumda barınabilmektedir.
Acaba bu ülkede kanun ve adalet , zümre cinsiyet vb. ayrımı olmadan gerçekten var mıdır? . .
SAYGILARIMLA
N. G. D.