Soguk ve sehirlerarasi adliyelerde vazgeçtim avuka
Soguk ve sehirlerarasi adliyelerde vazgeçtim avukat olmaktan
ve evrak çantamda haciz talimatiydi babam
ben senin benimle hacze çikabilme ihtimalini sevdim
stajyerligin çömezlik kokan ve baro kredili yillarinda
adliyelerde acemi stajlar baslardi o zaman
özlemeye basladim ögrenciligi
ve bu hasret öyle uzun sürdü ki adam gibi hasretleri özlemeye
basladim
sonra
bizim baki kurularimiz vardi
birde kahverengi siralara kopya yazma imkani....
talimat kokan arkadaslarla paylasilan ATGV araçlarinda
avukatçilik oynamaya basladik
ben borçlu oluyordum sen alacakli geri kalanlarda 3. sahislar
tükenmez kalemle masraflar yaziliyordu ajandalara ve
HUMK'a inat bir Türkçeyle
üstatlarimizdan ögrendik masraflari sisirmeyi
sultanahmete usul usul stajyer yagiyordu
ve belli saatten sonra hacze çikmamayi öneriyordu icra müdürleri
oysa hacizde hiç dayak yemedim ben
memurlarla tartisilan hukuki sorunlarim olmadi benim
topluca çikilan hacizlerdeki sair masraflari saymazsak
ve hiç yüksek prim alan stajyerler arasinda olmadim
hacizlerin ortasinda sevimli bir stajyerdim
kafamda büro hayalleri kuruyordum ama tahsilat yapamiyordum
ben avukat olabilme ihtimalimi seviyordum, ruhsat aldigim zamanda
tahsilat durumum hep zamansiz, amansizca hayal kirikligina
çeviriyordu
ben paranin dibine vurma ihtimalimi seviyordum
adli tatil adliyelere çekiyordu hacze çikacak stajyerlerin sicakligini
sonra hacze çikiyordum yenik yorgun geçmesiz muhafazalarin çare
bilmez sürgünü
ne yana baksam borçlu ve yediemin saniyordum
sultanahmetin yalanci geyigini
icralara giriyordum bir süre
yanimda oturan yasli avukatlarla yarisiyordum, maasim patronun
garantisinde
ITM'lere giriyordum
bir kalemden bir iç kaleme
Büroya yaklastikça büyüyordum
borçlularin küfürlerini basina koyuyordum sarkilarimin listesinin
korkuyordum
sonra çikiyordum bürodan
bürodan bizim eve giden ömrümün en uzun
ömrümün en kisa, ömrümün en fakir
ömrümün en sefil yolunu kosuyordum.
çünkü adam oluyordum avukat kokuyordum sonunda...
soguk ve sehirler arasi adliyelerde vazgeçtim avukat olmaktan
ve evrak çantamda haciz talimatiydi babam
ben kendi ofisimde avukat oldugum bir zamanda
ben sadece bilmek zorunda olanlarin bildigi bir talimat icrasinda
ben sadece tahsilat yapabilecegim bir haciz mahallinde
ben sadece herhangi bir müvekkil akrabanin isleriyle para kazanabilme
ihtimalini sevdim
ben kendi ofisimde avukat olabilme ihtimalimi sevdim...
ve evrak çantamda haciz talimatiydi babam
ben senin benimle hacze çikabilme ihtimalini sevdim
stajyerligin çömezlik kokan ve baro kredili yillarinda
adliyelerde acemi stajlar baslardi o zaman
özlemeye basladim ögrenciligi
ve bu hasret öyle uzun sürdü ki adam gibi hasretleri özlemeye
basladim
sonra
bizim baki kurularimiz vardi
birde kahverengi siralara kopya yazma imkani....
talimat kokan arkadaslarla paylasilan ATGV araçlarinda
avukatçilik oynamaya basladik
ben borçlu oluyordum sen alacakli geri kalanlarda 3. sahislar
tükenmez kalemle masraflar yaziliyordu ajandalara ve
HUMK'a inat bir Türkçeyle
üstatlarimizdan ögrendik masraflari sisirmeyi
sultanahmete usul usul stajyer yagiyordu
ve belli saatten sonra hacze çikmamayi öneriyordu icra müdürleri
oysa hacizde hiç dayak yemedim ben
memurlarla tartisilan hukuki sorunlarim olmadi benim
topluca çikilan hacizlerdeki sair masraflari saymazsak
ve hiç yüksek prim alan stajyerler arasinda olmadim
hacizlerin ortasinda sevimli bir stajyerdim
kafamda büro hayalleri kuruyordum ama tahsilat yapamiyordum
ben avukat olabilme ihtimalimi seviyordum, ruhsat aldigim zamanda
tahsilat durumum hep zamansiz, amansizca hayal kirikligina
çeviriyordu
ben paranin dibine vurma ihtimalimi seviyordum
adli tatil adliyelere çekiyordu hacze çikacak stajyerlerin sicakligini
sonra hacze çikiyordum yenik yorgun geçmesiz muhafazalarin çare
bilmez sürgünü
ne yana baksam borçlu ve yediemin saniyordum
sultanahmetin yalanci geyigini
icralara giriyordum bir süre
yanimda oturan yasli avukatlarla yarisiyordum, maasim patronun
garantisinde
ITM'lere giriyordum
bir kalemden bir iç kaleme
Büroya yaklastikça büyüyordum
borçlularin küfürlerini basina koyuyordum sarkilarimin listesinin
korkuyordum
sonra çikiyordum bürodan
bürodan bizim eve giden ömrümün en uzun
ömrümün en kisa, ömrümün en fakir
ömrümün en sefil yolunu kosuyordum.
çünkü adam oluyordum avukat kokuyordum sonunda...
soguk ve sehirler arasi adliyelerde vazgeçtim avukat olmaktan
ve evrak çantamda haciz talimatiydi babam
ben kendi ofisimde avukat oldugum bir zamanda
ben sadece bilmek zorunda olanlarin bildigi bir talimat icrasinda
ben sadece tahsilat yapabilecegim bir haciz mahallinde
ben sadece herhangi bir müvekkil akrabanin isleriyle para kazanabilme
ihtimalini sevdim
ben kendi ofisimde avukat olabilme ihtimalimi sevdim...