Yeni TCK madde 5'in yürürlük tarihi-memnu hakların iadesi
Hukuki.net forumlarında aşağıdaki makalenin şu bölümü dikkatimi çekti:
''... 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun 121–124.maddelerinde asıl unsur ve sonuçları, 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 416–420.maddelerinde ise
inceleme usulü düzenlenen “yasaklanmıs hakların geri verilmesi”ne iliskin
ne 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda ne de 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu’nda herhangi bir hükme yer verilmis ve buna gerekçe olarak, 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu’nda esas alınan yaptırım teorisi gereği olarak sürekli
hak yoksunluğunun benimsenmemis olması gösterilmistir. Ne var ki,
Türk Ceza Kanunu’nun Genel Hükümlerinin özel ceza kanunları ile ceza
içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanmasını öngören 5.
maddesinin yürürlüğe girmesinin ertelenmesi ve 5352 sayılı Adli Sicil
Kanunu’nun Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Anayasanın 76
ıncı maddesi ve özel kanun hükümleri saklıdır.” hükmü nedeniyle, diğer kanunlardaki
belirli bir suç veya cezaya mahkûmiyete bağlı olarak öngörülen
ve sürekli hak yoksunluğunu içeren hükümler yürürlülüğünü korumustur.İste bu asamada “yasaklanmıs hakların geri verilmesi” yolunun eksikliği
kendisini hissettirmis ve 5560 sayılı Çesitli Kanunlarda Değisiklik Yapılmasına ilişkin Kanun’un 38.maddesiyle 5352 sayılı Adli Sicil
Kanunu’na 13/A maddesi eklenmek suretiyle söz konusu kurum tekrar
düzenlenmistir.''
https://www.hukuki.net/showthread.php...Geri-Verilmesi
Yine,bir makalede şöyle denilmektedir:
''Kanun koyucu, 5237 sayılı TCK’nın yürürlüğe girmesiyle adeta yeni bir sayfa açmayı ve TCK’nın genel hükümlerini özel kanunlar bakımından da geçerli kılmayı amaçlamıştır. Bu yaklaşımın yerinde olup olmadığı elbette tartışmaya açıktır. Zira özel kanunların düzenlenmesini gerektiren nedenler, zaman zaman bu kanunların genel hükümlere ilişkin düzenlemeler bakımından TCK’dan ayrılmalarını gerektirebilir. Nitekim 765 sayılı TCK döneminde Kanunun 10. maddesi uyarınca kural, “özel kanunlarda aksine bir düzenleme olmaması halinde TCK’nın genel hükümlerinin uygulanması” şeklindeydi. 5237 sayılı TCK’da ise, 765 sayılı TCK’nın tam aksi yönünde bir sistem benimsenmiştir. Bilindiği üzere genel hükümler ile özel hükümler arasındaki ilişkide, özel hüküm tarafından ayrı bir düzenleme getirildiğinde kural, “özel hükmün önceliği” ilkesi gereğince bu hükümlerin uygulanmasıdır. Aslında TCK’nın 5. maddesinin, özel hükümlerle yapılan düzenlemelere yönelik ihtiyacı tamamen ortadan kaldırdığını söylemek de mümkün değildir. Bu durumu dikkate alan kanun koyucu ortaya çıkabilecek sakıncaları önlemek amacıyla, 31 Aralık 2008 tarihinden önce bazı özel ceza kanunlarında değişiklik yapmıştır. Böylece 1 Haziran 2005 tarihinden sonra değişen veya yürürlüğe giren kanunlar bakımından, 5. maddenin bir etkisinin olmaması sağlanmıştır. Bu şekilde genel hükümlerle çelişen düzenlemeler getirilmesi alışkanlığının yaygınlaşması sonucunda mevzuatın kısa sürede 1 Haziran 2005 tarihinden önceki karmaşık halini almasını kaçınılmazdır. Bu nedenle öğretide haklı olarak TCK’nın 5. maddesinin bir temenniyi (tavsiyeyi) yansıttığı ifade edilmektedir. Eğer kanun koyucunun TCK’nın genel hükümlerini tüm özel ceza kanunları bakımından geçerli hale getirmek gibi bir amacı ve düşüncesi olsaydı, TCK’nın 5. maddesine paralel bir düzenlemeyi Anayasa’ya eklemesi gerekirdi. Zira kanun koyucun kendi kendisine talimat vermesi mümkün değildir. Böyle bir talimatı ancak Anayasa koyucu verebilir. Bu nedenle yapılanın kanun yapma tekniğine uygun olduğunu söylemek de pek mümkün gözükmemektedir.
Zaten kanun koyucunun böyle bir amacı olmadığı, yeni çıkardığı kanunlarla koyduğu kurala aykırı düzenlemeler yapmasından anlaşılmaktadır. Bu yöntemin yine aynı kanun koyucu tarafından 5. maddenin gerekçesinde benimsenen yaklaşımla uyuşmadığı ise gayet açıktır.
Yöntem bakımından 5. maddeyle bu şekilde bir düzenleme yapmak yerine, kanun koyucunun özel kanunlarda yer alan düzenlemeleri tek tek gözden geçirmesi ve TCK ile uyumlu hale getirmesi daha yerinde bir yaklaşım olabilirdi.''
Not:
"Tck’nın 5. Maddesinin Yürürlüğe Girmesi Karşısında Tck Dışındaki Kanunlarda Yer Alan Dava Ve Ceza Zamanaşımını Durduran Nedenlerin Yürürlük Durumu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Fahri Gökçen Taner'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
http://www.turkhukuksitesi.com/makale_1107.htm
Yeni TCK'nın 5.maddesi şöyle demektedir:
''Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.''
http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html
Daha sonra yapılan değişikliklerle 5.maddenin yürürlüğü önce 31 Aralık 2006 tarihine ertelenmiştir:
http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/mevzuat/5252.htm
Tekrar yapılan bir değişiklikle de 5.maddenin yürürlüğü 31 aralık 2008 tarihine ertelenmiştir ve ''Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır'' denmiştir.
http://blog.hukukokulu.com/5252-sayili-kanun.html
http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx...evzuatIliski=0
Sonuç olarak,yeni TCK'nın 5.maddesi 1.ocak 2009'da yürürlüğe girdiğine göre 5237 sayılı yeni ceza kanununun Birinci Kitap'taki 75 maddelik GENEL HÜKÜMLER tüm kanunlar karşısında geçerli hale gelmiştir ve ''Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu (memnu) hakları kullanamaz'' hükmü de genel geçerlik kazanmıştır.
Şimdi sorularım şunlardır:
1- 5237 sayılı yeni ceza kanununun 5. maddesinin yürürlüğünün 31.aralık 2008 tarihine uzatılması nedeniyle yeni TCK'nın diğer hükümlerinin yürürlüğe girdiği 2005 yılından 31 aralık 2008 tarihleri arasında eski TCK (765 sayılı kanun) ve diğer özel ceza kanunlarının yeni TCK'ya uyumunu sağlamak için 19.12.2006 tarih ve 5560 sayılı kanunun 38. maddesiyle 5352 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinden sonra gelmek üzere 13/A maddesi eklenmiştir.
http://www.maliye.gov.tr/mm/smmudurl...n.deg.5560.htm
http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/1484.html
Bu paralelde,Adli Sicil Kanunundaki eklenen bu 13/A maddesi Yeni TCK'nın 5.maddesinin yürürlüğe gireceği 31 aralık 2008 tarihine diğer ceza kanunlarının ilgili maddelerinden doğabilecek olası mağduriyetleri gidermek için yapıldığına göre 5237 sayılı yeni ceza kanununun 5.maddesinin yürürlük tarihi olan 31 aralık 2008 tarihinde hukuken mülga olmayacak mıdır?
Dolayısıyla yeni ceza kanununun 5. maddesinin 31 aralık 2008 de yürürlüğe girmesiyle ''memnu haklar''ın da dahil olduğu ile ilk 75 madelik GENEL HÜKÜMLER tüm özel ve eski ceza kanunları hakkında da emredici olmayacak mıdır?
Bu GENEL HÜKÜMLER'e göre 2005 yılından önce mahkum olmuş ve cezası infaz olan şahısların artık ''memnu hakların iadesi'' yoluna gitmesine gerek var mıdır?
2-Böyle bir talepte bulunulsa bile geçmişte Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararında olduğu gibi kararlar verilmesi kaçınılmaz olmayacak mıdır:
''GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Hükümlü, Mahkememizin 15.11.1995 gün ve 1994/…… Karar sayılı ilamı ile TCK’nun 202, 80, 59/2, 219/son, 33, maddesi gereğince 5 sene 10 ay Ağır Hapis ve 44.959.333 Lira Para Cezası ile cezalandırıldığı, hükümlü almış olduğu Ağır Hapis cezasından dolayı 1 gün nezarette kaldığı, 2.3.1999 tarihinde cezaevine alındığı, 1.7.2001 tarihinde şartla tahliye edildiği ve 25.12.2004 tarihinde de bihakkın tahliyeye hak kazandığı, yine hükümlü almış olduğu para cezasını 26.6.2001 tarihinde ….nolu makbuzla Ceyhan Maliyesine ödeyerek infaz ettiği, 765 sayılı TCK’nun 121-122 ve 123. maddelerinde düzenlenen ve memnu haklarının iadesi usulüne 5237 sayılı TCK’nunda yer verilmeyerek belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma halinin cezanın infazının tamamlanıncaya kadar devam etmesinin benimsendiği,
Bu nedenle cezanın tamamen infaz edilmesi ile hükümlünün yasaklıklarının kendiliğinden sona ermesi nedeniyle ayrıca karar verilemesine yer olmadığına,...''
http://www.memurlar.net/haber/28999/
Özetle,yeni Ceza Kanunu'nun 5. maddesinin 1.0cak 2009 tarihinde yürürlüğe girmesiyle yeni ceza kanununun GENEL HÜKÜMLER'i tüm ceza içeren diğer kanunların ilgili maddelerini ve bunların 5237 sayılı yeni ceza kanununa uyumunu sağlamak üzere yapılmış tüm değişiklikleri de mülga ettiğine ve yeni ceza kanununun 53/2 fıkrasına göre
artık eski ceza kanunlarından doğan süresiz memnu hakların Adli Sicil Kanununun 13/A maddesine göre iade edilmesi için yargı yoluna gidilmesine gerek varmıdır?
Değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkür ediyorum..
''... 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun 121–124.maddelerinde asıl unsur ve sonuçları, 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 416–420.maddelerinde ise
inceleme usulü düzenlenen “yasaklanmıs hakların geri verilmesi”ne iliskin
ne 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda ne de 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu’nda herhangi bir hükme yer verilmis ve buna gerekçe olarak, 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu’nda esas alınan yaptırım teorisi gereği olarak sürekli
hak yoksunluğunun benimsenmemis olması gösterilmistir. Ne var ki,
Türk Ceza Kanunu’nun Genel Hükümlerinin özel ceza kanunları ile ceza
içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanmasını öngören 5.
maddesinin yürürlüğe girmesinin ertelenmesi ve 5352 sayılı Adli Sicil
Kanunu’nun Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Anayasanın 76
ıncı maddesi ve özel kanun hükümleri saklıdır.” hükmü nedeniyle, diğer kanunlardaki
belirli bir suç veya cezaya mahkûmiyete bağlı olarak öngörülen
ve sürekli hak yoksunluğunu içeren hükümler yürürlülüğünü korumustur.İste bu asamada “yasaklanmıs hakların geri verilmesi” yolunun eksikliği
kendisini hissettirmis ve 5560 sayılı Çesitli Kanunlarda Değisiklik Yapılmasına ilişkin Kanun’un 38.maddesiyle 5352 sayılı Adli Sicil
Kanunu’na 13/A maddesi eklenmek suretiyle söz konusu kurum tekrar
düzenlenmistir.''
https://www.hukuki.net/showthread.php...Geri-Verilmesi
Yine,bir makalede şöyle denilmektedir:
''Kanun koyucu, 5237 sayılı TCK’nın yürürlüğe girmesiyle adeta yeni bir sayfa açmayı ve TCK’nın genel hükümlerini özel kanunlar bakımından da geçerli kılmayı amaçlamıştır. Bu yaklaşımın yerinde olup olmadığı elbette tartışmaya açıktır. Zira özel kanunların düzenlenmesini gerektiren nedenler, zaman zaman bu kanunların genel hükümlere ilişkin düzenlemeler bakımından TCK’dan ayrılmalarını gerektirebilir. Nitekim 765 sayılı TCK döneminde Kanunun 10. maddesi uyarınca kural, “özel kanunlarda aksine bir düzenleme olmaması halinde TCK’nın genel hükümlerinin uygulanması” şeklindeydi. 5237 sayılı TCK’da ise, 765 sayılı TCK’nın tam aksi yönünde bir sistem benimsenmiştir. Bilindiği üzere genel hükümler ile özel hükümler arasındaki ilişkide, özel hüküm tarafından ayrı bir düzenleme getirildiğinde kural, “özel hükmün önceliği” ilkesi gereğince bu hükümlerin uygulanmasıdır. Aslında TCK’nın 5. maddesinin, özel hükümlerle yapılan düzenlemelere yönelik ihtiyacı tamamen ortadan kaldırdığını söylemek de mümkün değildir. Bu durumu dikkate alan kanun koyucu ortaya çıkabilecek sakıncaları önlemek amacıyla, 31 Aralık 2008 tarihinden önce bazı özel ceza kanunlarında değişiklik yapmıştır. Böylece 1 Haziran 2005 tarihinden sonra değişen veya yürürlüğe giren kanunlar bakımından, 5. maddenin bir etkisinin olmaması sağlanmıştır. Bu şekilde genel hükümlerle çelişen düzenlemeler getirilmesi alışkanlığının yaygınlaşması sonucunda mevzuatın kısa sürede 1 Haziran 2005 tarihinden önceki karmaşık halini almasını kaçınılmazdır. Bu nedenle öğretide haklı olarak TCK’nın 5. maddesinin bir temenniyi (tavsiyeyi) yansıttığı ifade edilmektedir. Eğer kanun koyucunun TCK’nın genel hükümlerini tüm özel ceza kanunları bakımından geçerli hale getirmek gibi bir amacı ve düşüncesi olsaydı, TCK’nın 5. maddesine paralel bir düzenlemeyi Anayasa’ya eklemesi gerekirdi. Zira kanun koyucun kendi kendisine talimat vermesi mümkün değildir. Böyle bir talimatı ancak Anayasa koyucu verebilir. Bu nedenle yapılanın kanun yapma tekniğine uygun olduğunu söylemek de pek mümkün gözükmemektedir.
Zaten kanun koyucunun böyle bir amacı olmadığı, yeni çıkardığı kanunlarla koyduğu kurala aykırı düzenlemeler yapmasından anlaşılmaktadır. Bu yöntemin yine aynı kanun koyucu tarafından 5. maddenin gerekçesinde benimsenen yaklaşımla uyuşmadığı ise gayet açıktır.
Yöntem bakımından 5. maddeyle bu şekilde bir düzenleme yapmak yerine, kanun koyucunun özel kanunlarda yer alan düzenlemeleri tek tek gözden geçirmesi ve TCK ile uyumlu hale getirmesi daha yerinde bir yaklaşım olabilirdi.''
Not:
"Tck’nın 5. Maddesinin Yürürlüğe Girmesi Karşısında Tck Dışındaki Kanunlarda Yer Alan Dava Ve Ceza Zamanaşımını Durduran Nedenlerin Yürürlük Durumu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Fahri Gökçen Taner'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
http://www.turkhukuksitesi.com/makale_1107.htm
Yeni TCK'nın 5.maddesi şöyle demektedir:
''Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.''
http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html
Daha sonra yapılan değişikliklerle 5.maddenin yürürlüğü önce 31 Aralık 2006 tarihine ertelenmiştir:
http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/mevzuat/5252.htm
Tekrar yapılan bir değişiklikle de 5.maddenin yürürlüğü 31 aralık 2008 tarihine ertelenmiştir ve ''Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır'' denmiştir.
http://blog.hukukokulu.com/5252-sayili-kanun.html
http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx...evzuatIliski=0
Sonuç olarak,yeni TCK'nın 5.maddesi 1.ocak 2009'da yürürlüğe girdiğine göre 5237 sayılı yeni ceza kanununun Birinci Kitap'taki 75 maddelik GENEL HÜKÜMLER tüm kanunlar karşısında geçerli hale gelmiştir ve ''Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu (memnu) hakları kullanamaz'' hükmü de genel geçerlik kazanmıştır.
Şimdi sorularım şunlardır:
1- 5237 sayılı yeni ceza kanununun 5. maddesinin yürürlüğünün 31.aralık 2008 tarihine uzatılması nedeniyle yeni TCK'nın diğer hükümlerinin yürürlüğe girdiği 2005 yılından 31 aralık 2008 tarihleri arasında eski TCK (765 sayılı kanun) ve diğer özel ceza kanunlarının yeni TCK'ya uyumunu sağlamak için 19.12.2006 tarih ve 5560 sayılı kanunun 38. maddesiyle 5352 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinden sonra gelmek üzere 13/A maddesi eklenmiştir.
http://www.maliye.gov.tr/mm/smmudurl...n.deg.5560.htm
http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/1484.html
Bu paralelde,Adli Sicil Kanunundaki eklenen bu 13/A maddesi Yeni TCK'nın 5.maddesinin yürürlüğe gireceği 31 aralık 2008 tarihine diğer ceza kanunlarının ilgili maddelerinden doğabilecek olası mağduriyetleri gidermek için yapıldığına göre 5237 sayılı yeni ceza kanununun 5.maddesinin yürürlük tarihi olan 31 aralık 2008 tarihinde hukuken mülga olmayacak mıdır?
Dolayısıyla yeni ceza kanununun 5. maddesinin 31 aralık 2008 de yürürlüğe girmesiyle ''memnu haklar''ın da dahil olduğu ile ilk 75 madelik GENEL HÜKÜMLER tüm özel ve eski ceza kanunları hakkında da emredici olmayacak mıdır?
Bu GENEL HÜKÜMLER'e göre 2005 yılından önce mahkum olmuş ve cezası infaz olan şahısların artık ''memnu hakların iadesi'' yoluna gitmesine gerek var mıdır?
2-Böyle bir talepte bulunulsa bile geçmişte Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararında olduğu gibi kararlar verilmesi kaçınılmaz olmayacak mıdır:
''GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Hükümlü, Mahkememizin 15.11.1995 gün ve 1994/…… Karar sayılı ilamı ile TCK’nun 202, 80, 59/2, 219/son, 33, maddesi gereğince 5 sene 10 ay Ağır Hapis ve 44.959.333 Lira Para Cezası ile cezalandırıldığı, hükümlü almış olduğu Ağır Hapis cezasından dolayı 1 gün nezarette kaldığı, 2.3.1999 tarihinde cezaevine alındığı, 1.7.2001 tarihinde şartla tahliye edildiği ve 25.12.2004 tarihinde de bihakkın tahliyeye hak kazandığı, yine hükümlü almış olduğu para cezasını 26.6.2001 tarihinde ….nolu makbuzla Ceyhan Maliyesine ödeyerek infaz ettiği, 765 sayılı TCK’nun 121-122 ve 123. maddelerinde düzenlenen ve memnu haklarının iadesi usulüne 5237 sayılı TCK’nunda yer verilmeyerek belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma halinin cezanın infazının tamamlanıncaya kadar devam etmesinin benimsendiği,
Bu nedenle cezanın tamamen infaz edilmesi ile hükümlünün yasaklıklarının kendiliğinden sona ermesi nedeniyle ayrıca karar verilemesine yer olmadığına,...''
http://www.memurlar.net/haber/28999/
Özetle,yeni Ceza Kanunu'nun 5. maddesinin 1.0cak 2009 tarihinde yürürlüğe girmesiyle yeni ceza kanununun GENEL HÜKÜMLER'i tüm ceza içeren diğer kanunların ilgili maddelerini ve bunların 5237 sayılı yeni ceza kanununa uyumunu sağlamak üzere yapılmış tüm değişiklikleri de mülga ettiğine ve yeni ceza kanununun 53/2 fıkrasına göre
artık eski ceza kanunlarından doğan süresiz memnu hakların Adli Sicil Kanununun 13/A maddesine göre iade edilmesi için yargı yoluna gidilmesine gerek varmıdır?
Değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkür ediyorum..