AKP'nin itirafı
Atilla Özsever, Cumhuriyet’te yayımlanan yazısında AKP’nin referandumla ilgili hazırladığı kitapçıktan örnek bir madde sunuyor ve bunun AKP için bir itiraf niteliği taşıdığını belirtiyor. Anayasa referandumuna dair kısır tartışmaların sürdüğü şu günlerde dikkatle üzerinde durulması gereken bir yazı olduğu düşüncesiyle Özsever’in, ‘Emperyalizme ‘Evet’ İtirafı’ başlıklı yazısını sizlerle paylaşıyorum:
“Doğrudan konuya girmek istiyorum. Metinde aynen şöyle yazıyor: “Kamu yararı gibi subjektif bir kavramla birçok özelleştirme kararı iptal edilmiş, böylece küresel sermayenin Türkiye’de yatırım yapması ile ilgili birçok zorluk çıkarılmıştır”. Bu ifadeler AKP’nin anayasa referandumu ile ilgili olarak hazırladığı 40 soru - 40 cevap başlıklı broşüründe yer alıyor.
Evet, yanlış duymadınız, kamu yararı adına bazı özelleştirme kararlarının iptal edilmesi üzerine küresel sermayenin yani emperyalist sermayenin yatırımlarının engellenmemesi için yargının etkisiz hale getirilmesi isteniyor. Daha açık bir ifade ile AKP, emperyalist sermayenin önündeki tüm yargısal engellerin kalkmasını amaçlıyor ve emperyalizme olan bağımlılığını da net bir biçimde “itiraf” ediyor.
Bu konu, geçen pazar günü İstanbul CUMOK’un Maltepe Belediyesi Mızrak Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantısında gündeme geldi. Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ümit Kocasakal, AKP broşürünün 40. sayfasında yer alan bu konuyu gündem getirerek küresel sermaye önündeki zorlukların tasfiye edilmek istendiğine dikkat çekti.
Aynı gün Beyoğlu’ndaki SES Tiyatrosu’nda da EMEP, ÖDP, TKP ve Halkevleri tarafından “12 Eylül Anayasası’na da, AKP Anayasası’na da Hayır” başlıklı bir toplantı düzenlendi. Toplantıyı düzenleyen kuruluşların temsilcileri ve bu toplantıya destek veren aydın ve sanatçılar, 12 Eylül’de referanduma sunulacak Anayasa Değişiklik Paketi’ne niçin “hayır” denmesinin gerekçelerini ortaya koydu.
Toplantıda söz alan Prof. Dr. İzzettin Önder de, uluslararası emperyalizmin anayasa değişiklikleri yoluyla Türkiye’yi tam anlamı ile teslim almak istediğini, emperyalist yasa ve uygulamaların iç yargı denetimine takılmadan işlerlik kazanmasının amaçlandığını vurguladı.
Görüldüğü gibi emperyalizmin, uluslararası kapitalizmin Türkiye’yi tam anlamı ile denetimine sokmak için yargı gibi son kalan kalelerin de saf dışı bırakılması amaçlanıyor. Üniversitelerin, bürokrasinin, medyanın, Silahlı Kuvvetler’in bu uluslararası projenin doğrultusunda dönüştürülmesinin yanı sıra son aşama da yüksek yargıya gelmiş gözüküyor.
İstanbul CUMOK toplantısında ilk konuşmacı olan YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan da anayasa değişikliği ile yargının denetim ve hakemlik görevini yapamaz hale getirilmek istendiğini söyledi. Ülker Tarhan, 1980 darbe anayasasıyla yargının yarı bağımlı hale getirildiğini, bu anayasa değişikliği ile de tam bağımlı olacağını ve bir parti devletinin yargı organına dönüşeceğini ifade etti.
Konunun emperyalizme ilişkisi açısından somut bir gösterge de, bu anayasa değişikliklerinin ABD ve AB tarafından desteklenmiş olmasıdır. “Demokrasi ve değişim” maskesi adı altında küresel güçler ve onların yerel aktörleri tarafından sahneye konan bu oyunun mutlaka bozulması gerekiyor…”
“Doğrudan konuya girmek istiyorum. Metinde aynen şöyle yazıyor: “Kamu yararı gibi subjektif bir kavramla birçok özelleştirme kararı iptal edilmiş, böylece küresel sermayenin Türkiye’de yatırım yapması ile ilgili birçok zorluk çıkarılmıştır”. Bu ifadeler AKP’nin anayasa referandumu ile ilgili olarak hazırladığı 40 soru - 40 cevap başlıklı broşüründe yer alıyor.
Evet, yanlış duymadınız, kamu yararı adına bazı özelleştirme kararlarının iptal edilmesi üzerine küresel sermayenin yani emperyalist sermayenin yatırımlarının engellenmemesi için yargının etkisiz hale getirilmesi isteniyor. Daha açık bir ifade ile AKP, emperyalist sermayenin önündeki tüm yargısal engellerin kalkmasını amaçlıyor ve emperyalizme olan bağımlılığını da net bir biçimde “itiraf” ediyor.
Bu konu, geçen pazar günü İstanbul CUMOK’un Maltepe Belediyesi Mızrak Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantısında gündeme geldi. Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ümit Kocasakal, AKP broşürünün 40. sayfasında yer alan bu konuyu gündem getirerek küresel sermaye önündeki zorlukların tasfiye edilmek istendiğine dikkat çekti.
Aynı gün Beyoğlu’ndaki SES Tiyatrosu’nda da EMEP, ÖDP, TKP ve Halkevleri tarafından “12 Eylül Anayasası’na da, AKP Anayasası’na da Hayır” başlıklı bir toplantı düzenlendi. Toplantıyı düzenleyen kuruluşların temsilcileri ve bu toplantıya destek veren aydın ve sanatçılar, 12 Eylül’de referanduma sunulacak Anayasa Değişiklik Paketi’ne niçin “hayır” denmesinin gerekçelerini ortaya koydu.
Toplantıda söz alan Prof. Dr. İzzettin Önder de, uluslararası emperyalizmin anayasa değişiklikleri yoluyla Türkiye’yi tam anlamı ile teslim almak istediğini, emperyalist yasa ve uygulamaların iç yargı denetimine takılmadan işlerlik kazanmasının amaçlandığını vurguladı.
Görüldüğü gibi emperyalizmin, uluslararası kapitalizmin Türkiye’yi tam anlamı ile denetimine sokmak için yargı gibi son kalan kalelerin de saf dışı bırakılması amaçlanıyor. Üniversitelerin, bürokrasinin, medyanın, Silahlı Kuvvetler’in bu uluslararası projenin doğrultusunda dönüştürülmesinin yanı sıra son aşama da yüksek yargıya gelmiş gözüküyor.
İstanbul CUMOK toplantısında ilk konuşmacı olan YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan da anayasa değişikliği ile yargının denetim ve hakemlik görevini yapamaz hale getirilmek istendiğini söyledi. Ülker Tarhan, 1980 darbe anayasasıyla yargının yarı bağımlı hale getirildiğini, bu anayasa değişikliği ile de tam bağımlı olacağını ve bir parti devletinin yargı organına dönüşeceğini ifade etti.
Konunun emperyalizme ilişkisi açısından somut bir gösterge de, bu anayasa değişikliklerinin ABD ve AB tarafından desteklenmiş olmasıdır. “Demokrasi ve değişim” maskesi adı altında küresel güçler ve onların yerel aktörleri tarafından sahneye konan bu oyunun mutlaka bozulması gerekiyor…”