Cevap: Ev sahibim çıkarmak istiyor....?
MESKEN İHTİYACI NEDENİYLE TAHLİYE ( 6570 s.k. 7/b )
Kiralayanın kendisi veya eşi veya çocukları için mesken olarak kullanma zorunluluğu doğması halinde kira süresinin bitiminde tahliye davası açabilme hakkı vardır. Ancak kiralayan açısından bu hakkın var olabilmesi için bazı unsurların oluşması gerekmektedir.
Bu unsurlardan en önemlisi ise şüphesiz konut ihtiyacının gerçek ve samimi olmasıdır. İhtiyacın gerçek ve samimi olduğunun ispatı davacıya aittir ancak delil niteliği bakımından herhangi bir sınırlama getirilmemiş olduğundan ihtiyaç her türlü delille ispat edilebilir. Zaten bu seçeneğe göre tahliye davaları her olayın kendine özgü şartları değerlendirilerek, irdelenerek karar verilmekte. Kiralayan ihtiyacın gerçek olduğunu ispattan başka ihtiyacın zorunlu ve sürekli olduğu hususunu da ispat etmek zorunda. 6570 sayılı kanun kiralayan karşı kiracıyı koruma ve onu himaye etme amacına uygun olarak hazırlandığından açılan tahliye davalarında yerinde olarak Yargıtay ihtiyacın gerçek ve samimi olmasının yanında ihtiyacın sürekli ve zorunlu olmasını da ısrarla aramıştır(Y.6.HD.,19/3/1996,2420-2645). Örneğin Yargıtay’a göre kiralananın kiralayanın işyerine yakın olması (Y.6.HD.,26/9/1995,8442-8786), kiralayanın oturulabilir boş bir meskeninin olması (Y.6.HD.,18/2/1997,1063-1227), boş konutunun davadan kısa bir süre önce yada dava sırasında kiraya verilmesi, (Y.6.HD.,10/3/1997,1943-2094), yada kiralayanın gürültülü bir semtte oturması(Y.6.HD20/9/1991,16014-10638) gibi nedenler zorunluluk olarak değerlendirilmemiştir (Y.6.HD.,20/10/1997,8081-8277). Yine madde metninde kiralayanın kendisi eşi ve çocuklarından bahsetmektedir dolayısıyla kiralayanın anne-babası, kardeşleri ya da yakın akrabaları için ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açamayacağı açıktır.
Bunun yanında kiralayanın oturduğu evini satmış olmasını (Y.6.HD.,24/11/1998,10058-10065),yazlık konut ihtiyacını(Y.6.HD.,28/4/1998,3638-3667), reşit olan bir kimsenin ayrı mesken edinme hakkın olduğunu(Y.6.HD.,6/10/1997,7127-7466), kiralayanın başkasının evinde başkalarıyla yaşamasının istenemeyeceği hususlarını gerçek ve samimi bulmuştur(Y.6.HD.,17/10/1995,9724-9995).
a- Dava Hakkı ve Husumet
Bu madde hükmüne göre dava açma hakkı kiralayana aittir. Yalnızca kuru mülkiyet hakkına sahip malik dava açamaz. Kiralanan eğer müşterek mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmaz ise bu durumda dava açma hususunun müşterek mülkiyet paydaşları arasında M.K.m.264’e göre çoğunluğun sağlanması gerekmektedir.
Dava açılmadan evvel kiracının ölmesi durumunda 6570 s.k. m. 13 göre davada husumet meskende oturmaya devam eden mirasçılara yönlendirilmelidir. Burada da eğer birden fazla kiracının olması durumunda ihtarlarda veya açılacak davada bu husus göz önüne alınmalıdır.
6570s.k. madde 7/b'nin hazırlanış biçimi her ne kadar dava açma hakkının gerçek kişilere ait olacağı kanısı uyandırsa da tüzel kişilerinde gerek tesis gerekse lojman ihtiyacı nedeniyle tahliye davası açabileceği görüşü savunulmaktadır.7 Tüzel kişilere karşı açılacak davalarda husumet tüzel kişinin temsilcisine değil tüzel kişiliğe yöneltilmelidir.
Dava açacak kişinin ayrıca M.K. hükümlerine göre reşit olmalıdır.Çünkü 6570 s.k. da sayılan tahliye nedenlerinde ispat davacıya ait olup reşit olmayan küçüğün mesken ihtiyacı olamayacağını Yargıtay kabul etmektedir (Y.6.HD.,23/2/1983,1465-1507)
b- Dava Süresi
Bu sebebe dayalı dava açma süresi yine İİK: m. 272’e göre akdin hitamından itibaren 1 ay içinde açılmalıdır. Burada ayrı bir mesele olarak mesken ihtiyacının yani akdin yenilenmeyeceği iradesinin kiracıya ne zaman bildirileceğidir.
‘’ Yerleşik içtihatlara ve İİK. 272.maddesine göre akdin hitamından itibaren bir ay içinde davanın açılması gerekir. Kira süresi ve dönemi bitmeden veya bir aylık dava açma süresi içinde akdin yenilenmeyeceğine ilişkin irade açıklaması karşı tarafa ulaşmış ise o dönemin sonuna kadar her zaman dava açılabilir.’’8
Bu bir aylık sürede dava hakkını kullanmayan kiralayanın daha sonra dava açmak istemesi halinde sözleşmenin bitmesinden önce yeni dönemde sözleşmenin uzamayacağına ilişkin iradesinin kiracıya ulaşması gerekmektedir. Böyle bir iradenin ulaşması halinde kiralayan m. 7/b,c,ç bentlerinde sayılan nedenlere dayandırdığı tahliye davasını akdin bitiminde itibaren 1 ay içinde açmak zorunda değildir. Kiralayan davasını dönem sonuna kadar her zaman açabilecektir. Burada ihtar süreyi koruyucu niteliktedir. Ancak kiralayan başka döneme ait bir ihtara dayanarak tahliye davasının süresinde açıldığını iddia edemez, yani süre kesici ihtar ancak bir dönem için geçerlidir(Y.6.HD.,16/1/1995,13260-137)
Sözleşmede akdin yeni dönem için devam etmeyeceğine ilişkin ihtarın ne zaman yapılacağı tarafların serbest iradesine göre kararlaştırılabilir. Sözleşmede böyle bir şart varsa buna uymadan çekilen ihtarın dava açma süresini korumadığı kabul edilir (HGK.,26/5/1993,81-216). Böyle bir hüküm kararlaştırılmayan sözleşmelerde ise dava açma süresi genel kural olan sözleşmenin sona ermesinden itibaren 1 aydır.
Bu sürelere uymayarak açılarak reddedilen davanın dilekçesi karşı tarafa ulaşması gereken ihbar niteliğindedir. Yani bu dilekçe davacının dönem sonuna kadar dava açma hakkını korur (Y.6.HD.,21/6/1995,6178-6380). Yine kiralayanın açtığı fakat süre yönünden reddedildiği davadan sonra ihtirazi kayıt olmadan aldığı kira parası kiralayanın dava açma hakkına halel getirmez.
Yerleşik uygulamalara göre süre kamu düzenine ilişkin sayılmış, dava şartı olduğu kabul edilmiş ve resen dikkate alınmıştır. Süre kamu düzenine ilişkin olduğundan temyiz aşamasında bile ileri sürülebilir (HGK.,1/4/1992,107-232).