Danıştay Beşinci Daire
Esas No : 1993/4987
Karar No : 1995/4271
Özet : Kurumlararası nakilde harcırahın ilgilinin yeni kurumu tarafından ödenmesi gerektiği hk.
Karar :
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : ... Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığında görevli
İsteğin Özeti : Bursa 1. İdare Mahkemesinin 30.12.1992 günlü. E:1992/28. K:1992/867 sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Hamdi Güleç
Düşüncesi : Bakılan uyuşmazlık, kurumlararası nakil yoluyla başka bir yere atanan memura 6245 sayılı Harcırah Kanununun 9/b. ve 10/1. maddeleri gereğince ödenmesi gereken daimi vazife harcırahının hangi kurum tarafından ödeneceğine ilişkin bulunmakta olup, bu hususta adı geçen yasada bir hüküm yer almamaktadır.
Ancak, kurumlararası nakil yoluyla memurun ifa ettiği kamu hizmetinden yararlanan kamu kurumu değişmiş olacağından, başka bir anlatımla memurun sunduğu hizmetten artık atandığı yeni kamu kurumu yararlanacağından, daimi vazife harcırahının da bu kurum tarafından memura ödenmesi gerekmektedir.
Bu duruma göre, ... Büyükşehir Belediyesi memurluğundan ... Büyükşehir Belediyesi memurluğuna naklen atanan davacıya ... -... arası için daimi vazife harcırahının atandığı ... Büyükşehir Belediyesince ödenmesi gerekmekte olup, aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle dava konusu işlemin iptali ve ....... arası için davacıya harcırah ödemesi yolunda verilen temyize konu kararın yukarıda belirtilen gerekçenin de eklenmesi suretiyle onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : Serap Aksoylu
Düşüncesi : ... Büyükşehir Belediyesi memurluğundan ... Büyükşehir Belediyesi memurluğuna naklen atanan davacı, sürekli görev yolluğunun ödenmesi yolundaki isteğini reddeden ... Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı işleminin iptali, yolluklarının ödenmesi isteğiyle dava açmıştır.
İdare mahkemesi, davacının Kayseri"den ayrılırken yolluklarım almadığını, ...'da göreve başlaması nedeniyle bu belediyece yolluğun ödenmesi gerektiği gerekçesiyle işlemin iptaline karar vermiştir.
657 sayılı Kanunun 62 nci maddesinde, "...Yer değiştirme suretiyle yapılan atamalarda memurlara atama emirleri tebliğ edilince yollukları, ödeme emri aranmaksızın saymanlıklarca derhal ödenir...." hükmü yer almıştır.
6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 10 uncu maddesinin 1 nci fıkrasında yurt içinde daimi bir vazifeye naklen atananlara, yeni vazife mahallerine kadar yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve yer değiştirme masrafı ödeneceği öngörülmekte, aynı Kanunun 59 ncu maddesinde de, Harcırahın memur ve hizmetlinin gidişinde ve ailenin nakli sırasında peşin olarak verileceği belirtilmektedir.
Buna göre, 6245 sayılı Kanunun sözünü ettiğimiz hükümleri uyarınca davacının görev yerinden ayrılması sırasında 657 sayılı Kanunun 62 inci maddesinin yukarıda belirttiğimiz hükmü de esas alınarak, harcırahın ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan durum karşısında, davacıya harcırahı ödemekle yükümlü olan idare ... Büyükşehir Belediyesi olmayıp, nakil emrini tebliğ ettirmekle yükümlü olan ... Büyükşehir Belediyesi olduğundan, ... Büyükşehir Belediyesine yapılan başvurunun reddine yönelik işleme karşı açılmış olan bu davanın hukuki dayanağı bulunmamaktadır.
Bu nedenle, hukuki dayanağı bulunmayan dava reddedilmek üzere, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
... Büyükşehir Belediyesinde memur olarak çalışmakta iken ... Büyükşehir Belediyesine naklen atanan davacı, ....... arası için harcırah verilmesi
isteğiyle ... Büyükşehir Belediyesine yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve ....... arası için hesaplanacak harcırahın ödenmesine hükmedilmesi
istemiyle dava açmıştır.
Bursa 1. İdare Mahkemesinin 30.12.1992 günlü, E:1992/28. K:1992/867 sayılı kararıyla; 6245 sayılı Harcırah Kanununun 10/1. maddesinde, yurtiçindeki bir göreve naklen atanan memur ve hizmetlilere harcırah verileceğinin hükme bağlandığı; olayda, davacının 15.9.1991 tarihinde ...'deki görevinden ayrılarak 16.10.1991 tarihinde ...'da göreve başladığı, kendisine ... Büyükşehir Belediyesince harcırah verilmediğinin tartışmasız olduğu: davalı ... Büyükşehir Belediyesince davacının kurumlarında fiilen birbuçuk ay çalıştığı, bu nedenle harcı-, rahmin ... Büyükşehir Belediyesince ödenmesi gerektiğinin savunulduğu: ancak davacı ...'den ilişiğini kesip ... Büyükşehir Belediyesinde göreve başladığından burada birbuçuk ay çalışmasının söz konusu Belediyece harcırahın ödemesine engel oluşturmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline. ....... arası için
hesaplanacak harcırahın tazminat olarak davacıya ödenmesine hükmedilmiştir.
Davalı idare, davacının belediyelerinde birbuçuk ay gibi çok kısa bir süre çalıştıktan sonra yeniden ... Büyükşehir Belediyesine atandığını; bu durum ve 6245 sayılı Yasada sürekli görev yolluğunun hangi kurumdan isteneceği hususunda bir hükmün bulunmadığı dikkate alındığında harcırahın ... Büyükşehir Belediyesince ödenmesinin hakkaniyete uygun olacağını öne sürmekte ve idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
6245 sayılı Harcırah Kanununda kurumlararası nakil suretiyle bir başka yere atanan memurların harcırahının hangi kurum tarafından ödeneceği hususunda herhangi bir hüküm bulunmamakta ise de, bu atama yoluyla memurun eski kurumuyla hukuki ve fiili irtibatının kesileceği, önceki kurumunda ifa ettiği kamu hizmetini bundan sonra yeni kurumunda sürdüreceği, dolayısıyla hizmetinden artık atandığı kurumun yararlanacağı açıktır. Ayrıca memurun harcırah kapsamında yer alan harcamalarının yeni kurumda göreve başlayabilmesi için yapıldığı hususu da dikkate alındığında harcırahın atandığı kurum tarafından ödenmesi hukuka ve hakkaniyet ilkesine uygun olacaktır.
Bu itibarla, ... Büyükşehir Belediyesinde memur olarak çalışmakta iken ... Büyükşehir Belediyesine naklen atanan davacıya ....... arası için .... Büyükşehir Belediyesince sürekli görev yolluğu ödenmesi gerekmekte iken, davacının bu yoldaki isteğinin reddinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteğinin reddi ile Bursa 1. İdare Mahkemesince verilen 30.12.1992 günlü. E:1992/28, K.-1992/867 sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçenin de eklenmesi suretiyle onanmasına, 21.12.1995 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Referans :
Kaynak : DKD. Sayı : 91
Dairesi Karar Yılı Karar No Esas Yılı Esas No Karar Tarihi
İKİNCİ DAİRE 2004 1601 2004 2513 17/12/2004
KARAR METNİ
ANAYASA MAHKEMESİNCE, İLGİLİ YIL BÜTÇE KANUNU'NUN KONUYA İLİŞKİN MADDESİNİN İPTALİNDEN SONRA DAVACININ SÜREKLİ GÖREV YOLLUĞUNUN ÖDENMESİ İÇİN YAPTIĞI BAŞVURUSUNUN REDDİNE İLİŞKİN İŞLEME KARŞI AÇTIĞI DAVANIN SÜRESİNDE OLDUĞUNUN KABULÜ GEREKTİĞİ HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): Milli Eğitim Bakanlığı
Karşı Taraf : ?
İsteğin Özeti : İlk defa İstanbul İli emrine Öğretmen olarak atanan davacının, yolluk verilmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 22.4.2003 günlü işlemin, 2002 yılı Mali Yılı Bütçe Kanunu'nun ilk defa veya yeniden göreve alınanlar ile bunların aile fertlerine bu nedenlerle harcırah ödenmeyeceğine ilişkin 6/g maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 22.10.2002 günlü, E:2002/138, K:2002/96 sayılı kararıyla iptal edildiği, bu durumda anılan hükmün uygulanmasına olanak olmadığı; öte yandan, davalı idarece Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesinin mümkün olmadığı ileri sürülmekte ise de, yolluk verilmesi, Bütçe Kanunundan kaynaklanan bir hak olmayıp özel bir kanun olan Harcırah Kanununa dayandığı, bu Kanunun da halen yürürlükte olması nedeniyle anılan iddiaya itibar edilemeyeceği gerekçesiyle iptali yolunda İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 31.12.2005 günlü, E:2003/710, K:2003/1659 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Ali Alpat
Düşüncesi :İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : Semra Şentürk
Düşüncesi : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/1. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu hükme bağlanmış ve Danıştayca pek çok kararda da vurgulandığı gibi 2577 sayılı Yasanın "İptal ve Tam Yargı Davaları" başlıklı 12. maddesi, idari işlemler dolayısıyla açılacak tam yargı davalarının yöntem ve süresini dört ayrı seçenek halinde düzenlemiş olup, ilgililere bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilme olanağı tanımaktadır.
Yukarıya aktarılan hükümlere ve Anayasanın 125. maddesine göre kişilerin, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı tebliğ tarihinden itibaren yasada gösterilen sürelerde dava açması Anayasal bir hak olarak tanınmıştır.
Ancak bütün idari dava türlerinde dava açabilmek süre ile sınırlandırılmış olup bu sınırlandırma idari istikrar ilkesi ve kamu düzeninin gereğidir.
Olayda, davacının yolluksuz olarak atanma işlemine karşı davasını 2577 sayılı Yasada belirtilen sürelerde açmadığı, 2002 Mali Yılı Bütçe Kanununun 6. maddesinin (g) fıkrasının Anayasa Mahkemesi kararı ile iptali üzerine idareye yaptığı başvuru sonucu açtığı anlaşılmıştır.
Ortada, iptal veya tam yargı davası açılmasını engelleyen bir durum olmaması nedeniyle, dava hakkının bulunmasına karşın, bu hakkın kullanılmayarak dava açma süresinin geçirilmesinden sonra ilgilinin başvurusunu 2577 sayılı Yasanın 10. maddesine göre değerlendirmek, dava hakkının istenildiği anda kullanılması sonucu yaratacağından idari istikrar ilkesi uyarınca bu durumun kabulüne hukuken olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununa göre süresinde açılmadığından bu durumu gözetmeden işin esası hakkında karar veren İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin işin gereği düşünüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığına bağlı olup davalı idare tarafından ileri sürülen hususlar bunlardan hiçbirisine uymamaktadır.
Öte yandan davalı idarece davanın süresinde açılmadığı öne sürülmekte ise de, açıktan atanmak suretiyle 27/9/2002 tarihinde öğretmen olarak ilk defa memuriyete başlayan davacı, atandığı tarihte yürürlükte bulunan 2002 Mali Yılı Bütçe Kanununun 6. maddesinin (g) bendindeki "ilk defa veya yeniden göreve alınanlar ile bunların aile fertlerine harcırah ödenmeyeceği ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu ile diğer mevzuatın bu fıkraya aykırı hükümlerinin uygulanamayacağı" na ilişkin açık hüküm karşısında, 6245 sayılı Harcırah Kanununun 59. maddesi çercevesinde göreve başladığı tarihten itibaren bir aylık süre içerisinde harcırah bildirimi düzenleme veya aynı süre içerisinde 2577 sayılı Yasanın 10. maddesine göre başvurma olanağına sahip değildir. Dolayısıyla davacı hakkında uygulanma olanağı olmayan 6245 sayılı Harcırah Kanununun 59 uncu maddesinin, davacının, harcırah verilmesi isteminin reddi üzerine açacağı davada dava açma süresinin hesaplanmasında dikkate alınması düşünülemez.
Bu itibarla, Anayasa Mahkemesinin 22/10/2002 günlü, E:2002/138, K:2002/96 sayılı kararıyla iptal edilen, ancak davacının açıktan atanmak suretiyle göreve başladığı 27/9/2002 tarihinde yürürlükte bulunan 2002 Mali Yılı Bütçe Kanununun 6. maddesinin (g) fıkrası uyarınca, göreve başladığı tarihten itibaren bir aylık süre içerisinde harcırah bildiriminde bulunması hukuken mümkün olmayan adıgeçenin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesine göre yaptığı 17/4/2003 günlü başvurusunun reddi üzerine 16/5/2003 tarihinde açtığı davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiğinden davalı idarenin bu iddiasına itibar edilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 31/12/2003 günlü, E: 2003/710, K:2003/1659 sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıda yapılan açıklamayla onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı üzerinde bırakılmasına, 17.12.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:109)
BŞ/ŞGK