Devlet, Verdiği Ek Dersi Geri İstiyor (Karşılıklı Mahkemeler Açıldı)
Eylül ayında çalıştığım okula gelen bakanlık müfettişi, 2008-2009 yılında, okulumuzun meslek bölümü öğrencilerinin iş yerlerindeki stajının koordinatörlüğü için öğretmenlere ödenen haftalık 12 saat ek ders ücretinin fazla olduğu kanaatine vararak, bunun yarısının geri ödenmesini istedi. Bizde müfettişin bu şifahen isteğini herhangi bir ödeme emri olmadıkça yerine getirmeyeceğimizi belirttik. Daha sonra bakanlık müfettişi Ankara’ya gittikten sonra, girişimleri sonucunda okulumuza ilköğretim müfettişi geldi ve olayı soruşturdu nihayetinde o da bize ödenen haftalık 12 saatlik ücretin 6 saatinin fazla ödendiğine karar vererek. Tüm yıl boyunca haftalık 6 saatlik ücretin geri ödenmesi yönünde görüş bildirdi. İl Milli Eğitimde, bunun üzerine ödeme emri çıkarttı ve 1.200.- lık parayı faiziyle birlikte bizden istedi. Bizde idarenin bu işleminin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle idare mahkemesine dava açtık.
İlgili yılda okulumuzda 4 meslek dersi öğretmeni ve staja giden 1 sınıf vardı. Mesleki ve Teknik Eğitim Yönetmeliği’nin 267. Maddesinin C Fıkrasındaki hükme uygun olarak her öğretmene 12’şer saat ek dersi paylaştırdık. İlgili yönetmelik okulda bir haftada öğretmenlere ödenecek ek ders ücretinin sınıf sayısı başına 48 saati geçemeyeceğini hükme bağlamaktadır.
Dava dilekçemizde bize ödenen koordinatörlük ek ders ücretinin yönetmelikler çerçevesinde ödendiğini, aynı zamanda bu ücretin fazla olduğunu düşünsek bile, ödemenin idarenin kendi tasarrufu ile yapıldığını bu yüzden 60 günlük zaman aşımı nedeniyle (Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22/12/1973 gün ve E:1968/8, K:1973/14 sayılı kararına atıf yaptım) artık bu paranın bizden tahsil edilemeyeceğini belirttik.
Ayrıca dava dilekçemizde öğrenci sayısının koordinatörlük ücretinin belirlenmesinde kıstas olarak alınamayacağını (idarenin en büyük dayanağı bu yöndedir), öğrenci sayısının ilgili yönetmeliğinin 267. Maddesinin B Fıkrasında yer aldığını ve bu fıkranın da öğretmenler arasında görevin dengeli dağıtımı ile ilgili olduğunu belirttik.
Dava dilekçemizde konuyla alakalı bütün evrakları, ek ders ücret onaylarıyla alakalı belgeleri koyduk.
Ancak bu arada Hazine adına, aleyhimize Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açıldığına dair mahkeme celbi geldi.
Haliyle aynı konuda iki mahkeme yürüyor. Birincisi bizim idarenin işleminin durdurulması için idare mahkemesine açtığımız dava, ikincisi hazinenin Sulh Hukuk Mahkemesine açtığı dava.
Bu durumda;
1- Öncelikle yukarıda izah etmeye çalıştığım konuda gerek idare, gerekse sulh hukuk mahkemesinde durumumuz ne olur?
2- Aynı konuda iki mahkemenin oluşu dava sürecini nasıl etkileyecek. Birbirinin tersi karar çıkma durumu söz konusu olur mu? Böyle bir durumda hangi mahkeme diğerinin kararına uyar(mı?).
3- Her ne kadar devlet beni hortumcu gibi gösterse de ben devletimi düşündüğüm için idare mahkemesindeki davamda bedava sendika avukatını bile tutmadım. Ancak Sulh hukuk mahkemesindeki dava için sendika avukatı ile girmem herhalde yararlı olur diye düşünüyorum.
4- Savunmamızda kullanacağımız başkaca noktalar ne olabilir?..
İlgili yılda okulumuzda 4 meslek dersi öğretmeni ve staja giden 1 sınıf vardı. Mesleki ve Teknik Eğitim Yönetmeliği’nin 267. Maddesinin C Fıkrasındaki hükme uygun olarak her öğretmene 12’şer saat ek dersi paylaştırdık. İlgili yönetmelik okulda bir haftada öğretmenlere ödenecek ek ders ücretinin sınıf sayısı başına 48 saati geçemeyeceğini hükme bağlamaktadır.
Dava dilekçemizde bize ödenen koordinatörlük ek ders ücretinin yönetmelikler çerçevesinde ödendiğini, aynı zamanda bu ücretin fazla olduğunu düşünsek bile, ödemenin idarenin kendi tasarrufu ile yapıldığını bu yüzden 60 günlük zaman aşımı nedeniyle (Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22/12/1973 gün ve E:1968/8, K:1973/14 sayılı kararına atıf yaptım) artık bu paranın bizden tahsil edilemeyeceğini belirttik.
Ayrıca dava dilekçemizde öğrenci sayısının koordinatörlük ücretinin belirlenmesinde kıstas olarak alınamayacağını (idarenin en büyük dayanağı bu yöndedir), öğrenci sayısının ilgili yönetmeliğinin 267. Maddesinin B Fıkrasında yer aldığını ve bu fıkranın da öğretmenler arasında görevin dengeli dağıtımı ile ilgili olduğunu belirttik.
Dava dilekçemizde konuyla alakalı bütün evrakları, ek ders ücret onaylarıyla alakalı belgeleri koyduk.
Ancak bu arada Hazine adına, aleyhimize Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açıldığına dair mahkeme celbi geldi.
Haliyle aynı konuda iki mahkeme yürüyor. Birincisi bizim idarenin işleminin durdurulması için idare mahkemesine açtığımız dava, ikincisi hazinenin Sulh Hukuk Mahkemesine açtığı dava.
Bu durumda;
1- Öncelikle yukarıda izah etmeye çalıştığım konuda gerek idare, gerekse sulh hukuk mahkemesinde durumumuz ne olur?
2- Aynı konuda iki mahkemenin oluşu dava sürecini nasıl etkileyecek. Birbirinin tersi karar çıkma durumu söz konusu olur mu? Böyle bir durumda hangi mahkeme diğerinin kararına uyar(mı?).
3- Her ne kadar devlet beni hortumcu gibi gösterse de ben devletimi düşündüğüm için idare mahkemesindeki davamda bedava sendika avukatını bile tutmadım. Ancak Sulh hukuk mahkemesindeki dava için sendika avukatı ile girmem herhalde yararlı olur diye düşünüyorum.
4- Savunmamızda kullanacağımız başkaca noktalar ne olabilir?..