Cevap: kız çocuğuna yardım nafakası ne zaman biter
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/7849
K. 2005/8137
T. 18.7.2005
• NAFAKA TALEBİ ( Reşit Olmasına Rağmen Üniversite Hazırlık Kursuna Giden Kız Çocuğun Babasından Nafaka Talep Hakkının Bulunduğu - Eğitim İhtiyacını Karşılayamayan Kişinin Yoksul Olduğunun Kabulü Gereği )
• EĞİTİM İHTİYAÇLARINI KARŞILAYAMAYAN REŞİT KIZ ÇOCUĞUNUN YOKSUL SAYILMASI GEREĞİ ( Babasından Yardım Nafakası Talebinde Haklı Olduğu - Davacının Lise Mezunu Olup Üniversite Hazırlık Kursuna Devam Etmesi )
• YARDIM NAFAKASI TALEBİ ( Lise Mezunu Olup Üniversite Hazırlık Kursuna Devam Eden ve Eğitim Giderlerini Karşılayamayan Reşit Kız Çocuğunun Yoksul Sayılacağı - Davalı Babanın Nafaka Ödemeye Mahkum Edilmesi Gereği )
• REŞİT KIZ ÇOCUĞUNUN EĞİTİM GİDERLERİNİ KARŞILAYAMAYACAK DURUMDA OLMASI ( Babasının Yardım Nafakası Ödeme Yükümlülüğü )
4721/m.328,364,365
2709/m.27,42
ÖZET : Davacı dilekçesinde; davalı babasının aylık 75.000.000 lira iştirak nafakası öderken, yaşının 18'i geçmesi sebebi ile nafakayı ödemediğini, kendisinin lise mezunu olup üniversiteye hazırlık kursuna katıldığını, üniversitede okumak istediğini ileri sürerek; aylık 250.000.000 lira yardım nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Somut olayda; her ne kadar, davacı reşit ve sağlıklı olması nedeniyle çalışabilir konumda ise de; yaşı itibariyle henüz öğrenim çağında olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıdaki kanun hükmünde de belirtildiği gibi eğitimi devam eden çocuğa, ana ve baba eğitimi sona erinceye kadar bakmakla yükümlüdür. Anayasa'nın 27 ve 42 maddesi uyarınca herkes, bilim ve sanatı öğrenmek, fikri ve bedeni kabiliyetlerini geliştirmek hakkına sahiptir. Günümüzdeki ağır ekonomik koşullar karşısında eğitimle çalışmayı bir arada sürdürmenin mümkün olmayacağı bir kural ve karine olarak kabul edilmelidir. Davacının, üniversitede okuma arzusu ve bu amaçla hazırlık kurslarına gitmek istemesi onun en tabii hakkıdır. Davanın açıldığı sırada bir petrol istasyonunda cüzi bir miktar maaşla çalışması geçimini temine yönelik ( zorunluluktan doğan ) bir çalışmadır. O halde, hiçbir malvarlığı ve geliri bulunmayan henüz reşit olmuş ve okuma isteğinde olan kız çocuğunun yardıma muhtaç bulunduğunun kabulü zorunludur.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı dilekçesinde; davalı babasının aylık 75.000.000 lira iştirak nafakası öderken, yaşının 18'i geçmesi sebebi ile nafakayı ödemediğini, kendisinin lise mezunu olup üniversiteye hazırlık kursuna katıldığını, üniversitede okumak istediğini ileri sürerek; aylık 250.000.000 lira yardım nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı duruşmaya katılmamış, cevap da vermemiştir.
Mahkemece, "davacının, dava öncesinden başlayarak kısmen yargılama dönemine kadar aylık 250 YTL ücretle O. Petrolde devamlı olarak 4 ay düzenli çalıştığı, düzenli gelir elde ettiği, bu işyerinden kendi isteğiyle ayrıldığı, üniversiteye hazırlık kursuna devam etmediği, annesiyle birlikte oturduğu" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 328/2. maddesine göre: "Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sone erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler." Aynı kanunun 364. maddesine göre; "Herkes, yardım etmediği taktirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür." 365. maddesinin 2. fıkrasında ise;"
Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemeleri yer almıştır.
Hukuk Genel Kurulunun 7.6.1998 gün, 1998/656;688 sayılı ilamında da; "... yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür ( eğitim ) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların" yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Somut olayda; her ne kadar, davacı reşit ve sağlıklı olması nedeniyle çalışabilir konumda ise de; yaşı itibariyle henüz öğrenim çağında olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıdaki kanun hükmünde de belirtildiği gibi eğitimi devam eden çocuğa, ana ve baba eğitimi sona erinceye kadar bakmakla yükümlüdür. Anayasa'nın 27 ve 42 maddesi uyarınca herkes, bilim ve sanatı öğrenmek, fikri ve bedeni kabiliyetlerini geliştirmek hakkına sahiptir. Günümüzdeki ağır ekonomik koşullar karşısında eğitimle çalışmayı bir arada sürdürmenin mümkün olmayacağı bir kural ve karine olarak kabul edilmelidir. Davacının, üniversitede okuma arzusu ve bu amaçla hazırlık kurslarına gitmek istemesi onun en tabii hakkıdır. Davanın açıldığı sırada bir petrol istasyonunda cüzi bir miktar maaşla çalışması geçimini temine yönelik ( zorunluluktan doğan ) bir çalışmadır. O halde, hiçbir malvarlığı ve geliri bulunmayan henüz reşit olmuş ve okuma isteğinde olan kız çocuğunun yardıma muhtaç bulunduğunun kabulü zorunludur. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş; davacının geçimi için gerekli davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.7.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.