Şehiriçi taşımacılıkta, taşıtlardaki koltuklar üzerinde zilyetlik
Saygıdeğer üyeler!
İlginç bir konuyu tartışmaya açıyorum. Umarım verimli olur.
Sadede gelecek olursam, geçenlerde İstanbul'da bir İETT otobüsünde seyahat ediyordum. Oturacak bir yer bulup hemen kapmıştım. Yorgun argın oturduğum koltukta, boş yer bulduğuma en fazla bir durak mesafesi kadar sevinebildim. Ben oturduktan bir durak sonra tontiş bir nine bindi otobüse. Ben de önlerdeyim ve tüm koltuklar dolu ve şansıma tontiş teyzenin, otobüsün dar koridorundan oturduğum koltuğa doğru ilerlediği güzergahta hiç genç birileri oturmuyordu ki ona yer versin. Neyse teyzecik "Bu yakınlarda bana yer verebilecek en müsait kişi sensin!" bakışlarıyla, biraz da bitkin, oturduğum koltuğa doğru ilerledi ve çok yakınlaştığında gözgöze geldik. Tahmin edileceği ve her vicdanlı gencin yapacağı gibi kalktım ve gülümseyerek teyzeye yerimi verdim. Otobüsün arkası boş ya, geriye doğru gitmem gerekecekti her durakta. Teyze de üç durak sonra ineceğini söyleyerek koltuğu benden devraldığı için geriye gitmek istemiyordum ve teyzenin başına dikilmiş duruyordum. İki durak sonra otobüs tıklım tıklım oldu. Muavinden geriye doğru ilerleme anonsları ardı ardına gelirken ardımdakiler geriye doğru ilerlemem için ters ters bakıyordu. Ben ısrarla bulunduğum yeri terk etmedim ki koltuğu kaptırmayayım. Nihayetinde balık istifi hale gelen otobüste tam da teyzenin ineceği durağa doğru yol almışken bir adım geri atmak zorunda kaldım ve yerime başkası geçti. Durağa geldik, teyze kalktı ve indi. Teyzenin kalktığını fırsat bilen ve az önce yerime geçen o yolcu teyzeye devrettiğim koltuğa "çöktü". Napacağımı bilemedim. "O koltuğun bir önceki zilyedi benim, uza bakayım koltuğumdan!" diyebilir miydim o adama diye düşünmedim değil o an. Tamam saçma olurdu öyle bir şey ama bu olayın hukuki boyutunu tartışmanın faydalı olacağını düşündüm ve olayı buraya taşıdım. Şimdi sizlere soruyorum sevgili üyeler:"Acaba, yukarıda anlatılan gibi bir olayda hukuken zilyetlikten bahsedilebilir mi? Yoksa doğanın vahşi kanunlarından olan 'yer, kapanındır' prensibi mi geçerlidir. Bu uzunca yazımı okuduğunuz için teşekkürlerimi sunarım. Değerli görüşlerinizi paylaşmanız dileğiyle...
İlginç bir konuyu tartışmaya açıyorum. Umarım verimli olur.
Sadede gelecek olursam, geçenlerde İstanbul'da bir İETT otobüsünde seyahat ediyordum. Oturacak bir yer bulup hemen kapmıştım. Yorgun argın oturduğum koltukta, boş yer bulduğuma en fazla bir durak mesafesi kadar sevinebildim. Ben oturduktan bir durak sonra tontiş bir nine bindi otobüse. Ben de önlerdeyim ve tüm koltuklar dolu ve şansıma tontiş teyzenin, otobüsün dar koridorundan oturduğum koltuğa doğru ilerlediği güzergahta hiç genç birileri oturmuyordu ki ona yer versin. Neyse teyzecik "Bu yakınlarda bana yer verebilecek en müsait kişi sensin!" bakışlarıyla, biraz da bitkin, oturduğum koltuğa doğru ilerledi ve çok yakınlaştığında gözgöze geldik. Tahmin edileceği ve her vicdanlı gencin yapacağı gibi kalktım ve gülümseyerek teyzeye yerimi verdim. Otobüsün arkası boş ya, geriye doğru gitmem gerekecekti her durakta. Teyze de üç durak sonra ineceğini söyleyerek koltuğu benden devraldığı için geriye gitmek istemiyordum ve teyzenin başına dikilmiş duruyordum. İki durak sonra otobüs tıklım tıklım oldu. Muavinden geriye doğru ilerleme anonsları ardı ardına gelirken ardımdakiler geriye doğru ilerlemem için ters ters bakıyordu. Ben ısrarla bulunduğum yeri terk etmedim ki koltuğu kaptırmayayım. Nihayetinde balık istifi hale gelen otobüste tam da teyzenin ineceği durağa doğru yol almışken bir adım geri atmak zorunda kaldım ve yerime başkası geçti. Durağa geldik, teyze kalktı ve indi. Teyzenin kalktığını fırsat bilen ve az önce yerime geçen o yolcu teyzeye devrettiğim koltuğa "çöktü". Napacağımı bilemedim. "O koltuğun bir önceki zilyedi benim, uza bakayım koltuğumdan!" diyebilir miydim o adama diye düşünmedim değil o an. Tamam saçma olurdu öyle bir şey ama bu olayın hukuki boyutunu tartışmanın faydalı olacağını düşündüm ve olayı buraya taşıdım. Şimdi sizlere soruyorum sevgili üyeler:"Acaba, yukarıda anlatılan gibi bir olayda hukuken zilyetlikten bahsedilebilir mi? Yoksa doğanın vahşi kanunlarından olan 'yer, kapanındır' prensibi mi geçerlidir. Bu uzunca yazımı okuduğunuz için teşekkürlerimi sunarım. Değerli görüşlerinizi paylaşmanız dileğiyle...