Dünden Bugüne Ne Değişti
Günümüzde huzurlu, insanca yaşam ortamı aradığımı, özlediğimi söylediğimde kibarca“ütopistsin” diyorlar.
1516 Yılında Thomas More adında bir İngiliz hümanist bilgin, insanca yaşam hakkının olmadığını görüyor. Huzur diyarı, düş ülkesi olan hayali bir ada yaratıyor.
“Olmayan toplum, olmayan devlet, olmayan yer” anlamında Ütopya (UTOPIA) isimli kitabında, insanca yaşamak hayalini özetle şöyle anlatıyor.
Acılar, haksızlıklar yok. Eşitlik ve özgürlük var.
Baskı, zülüm, rüşvet, kayırma, sömürü yok.
Adaleti her zaman ve her yerde sağlayan hukuk düzeni var.
Bilgi, saygı, sevgi, dürüstlük var.
Ayırım, dargınlık, kavga, savaş yok.
Barış, kardeşlik, birlik, beraberlik, huzur var.
İnsan gibi yaşamak için ne gerekiyorsa bu düşler ülkesi bu adada var.
Thomas More 500 yıl önce yazıyor, yazıyor da ne oluyor?
İnsanca yaşama hakkı arayan devlet adamı hukukçu yazar, İngiltere Kralı 8. Henry tarafından hain ilan edilerek öldürülüyor.
2800 yıl önce bir ozanın taş tablete yazdığına bakalım.
“ Heyhat…
Demek ki beni gökyüzünden alçakça, adice yaşanılan bu kederli zamana atman gerekiyormuş.
Ne bet kalmış ne de bereket.
Acı, keder ve yokluk çağı başlamış.
Çalışan, alın teri ile kazanan bin bir suçluluk içinde bocalıyor.
Kimsenin dostu yok. Saygı ve sorumluluk kaybolmuş. Herkes arıyor.
Hak yok. Hakka karşılar. İşte şimdi yırtıcı kuşlar gibi güçlüler, güçsüzlere saldırıyor.
Daha önce ya da daha sonra gelemez mi idim, ne olurdu?” Hesiodos - M.Ö.800
Bunca yıl geçtikten sonra, dürüst devlet adamı Thomas More ve Hümanist Ozan Hesiodos, günümüz dünyasında yaşanılanları yazsa idiler, ne yazarlardı?
“Nüfus, açlık, sefalet, terör, iç savaşlar, işgaller artmış…
Doğal kaynaklar tüketilmiş…
Çok az, çoğu götürüyor. Çok ta, çok azı paylaşmak için ölümüne savaşı veriyor… Güçlülerin durumu eskisinden daha çok iyileşmiş…
Haksız, haklı olmak için metot, taktik, kılık değiştirmiş…
Yolsuzluk, rüşvet, hortumlama bireysellikten ve kurumsallığa dönüşmüş...
İşsizlik artmış, yaşam şartları çok zorlaşmış, insanlar yaşamaktan bıkmış…
İnsanca yaşama hakkı hayal olmuş...
Onca yıllarda gelişen bilim ve teknoloji doğrunun yalanla, barışın savaşla acımasızca yer değiştirmelerine neden olmuş...
İnsanı ve insanlığı düşünenler bir şekilde susturuluyor olmuş…
Dünyayı insan, insanlığını da paraizm değiştirmiş…
İnsanın iç dünyasında farklı bir değişme olmamış.
İnsanca yaşayabilmenin yalnız kendinden değil, kendinden, toplumundan ve tüm insanlıktan sorumlu olmakla mümkün olabilir.”
Diye, yazacaklarını düşünüyorum.
Avni Ballıbaba
http://www.avniballibaba.com/
1516 Yılında Thomas More adında bir İngiliz hümanist bilgin, insanca yaşam hakkının olmadığını görüyor. Huzur diyarı, düş ülkesi olan hayali bir ada yaratıyor.
“Olmayan toplum, olmayan devlet, olmayan yer” anlamında Ütopya (UTOPIA) isimli kitabında, insanca yaşamak hayalini özetle şöyle anlatıyor.
Acılar, haksızlıklar yok. Eşitlik ve özgürlük var.
Baskı, zülüm, rüşvet, kayırma, sömürü yok.
Adaleti her zaman ve her yerde sağlayan hukuk düzeni var.
Bilgi, saygı, sevgi, dürüstlük var.
Ayırım, dargınlık, kavga, savaş yok.
Barış, kardeşlik, birlik, beraberlik, huzur var.
İnsan gibi yaşamak için ne gerekiyorsa bu düşler ülkesi bu adada var.
Thomas More 500 yıl önce yazıyor, yazıyor da ne oluyor?
İnsanca yaşama hakkı arayan devlet adamı hukukçu yazar, İngiltere Kralı 8. Henry tarafından hain ilan edilerek öldürülüyor.
2800 yıl önce bir ozanın taş tablete yazdığına bakalım.
“ Heyhat…
Demek ki beni gökyüzünden alçakça, adice yaşanılan bu kederli zamana atman gerekiyormuş.
Ne bet kalmış ne de bereket.
Acı, keder ve yokluk çağı başlamış.
Çalışan, alın teri ile kazanan bin bir suçluluk içinde bocalıyor.
Kimsenin dostu yok. Saygı ve sorumluluk kaybolmuş. Herkes arıyor.
Hak yok. Hakka karşılar. İşte şimdi yırtıcı kuşlar gibi güçlüler, güçsüzlere saldırıyor.
Daha önce ya da daha sonra gelemez mi idim, ne olurdu?” Hesiodos - M.Ö.800
Bunca yıl geçtikten sonra, dürüst devlet adamı Thomas More ve Hümanist Ozan Hesiodos, günümüz dünyasında yaşanılanları yazsa idiler, ne yazarlardı?
“Nüfus, açlık, sefalet, terör, iç savaşlar, işgaller artmış…
Doğal kaynaklar tüketilmiş…
Çok az, çoğu götürüyor. Çok ta, çok azı paylaşmak için ölümüne savaşı veriyor… Güçlülerin durumu eskisinden daha çok iyileşmiş…
Haksız, haklı olmak için metot, taktik, kılık değiştirmiş…
Yolsuzluk, rüşvet, hortumlama bireysellikten ve kurumsallığa dönüşmüş...
İşsizlik artmış, yaşam şartları çok zorlaşmış, insanlar yaşamaktan bıkmış…
İnsanca yaşama hakkı hayal olmuş...
Onca yıllarda gelişen bilim ve teknoloji doğrunun yalanla, barışın savaşla acımasızca yer değiştirmelerine neden olmuş...
İnsanı ve insanlığı düşünenler bir şekilde susturuluyor olmuş…
Dünyayı insan, insanlığını da paraizm değiştirmiş…
İnsanın iç dünyasında farklı bir değişme olmamış.
İnsanca yaşayabilmenin yalnız kendinden değil, kendinden, toplumundan ve tüm insanlıktan sorumlu olmakla mümkün olabilir.”
Diye, yazacaklarını düşünüyorum.
Avni Ballıbaba
http://www.avniballibaba.com/