Cevap: Göz hapsi
bu konu ile ilgili aihm kararı 
bu kararı örnek gösterip dava açabilirsiniz
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ 
  
  
  
  
  
  
  
A.D. - TÜRKİYE DAVASI 
  
  
  
  
  
  
  
(Başvuru no:29986/96) 
  
  
  
  
  
  
KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ 
  
  
  
  
  
STRAZBURG 
  
  
  
22 ARALIK 2005 
  
  
  
İşbu karar Sözleşme’nin 44 § 2. maddesinde belirtilen koşullar çerçevesinde 
kesinleşecek olup şekli bazı düzeltmelere tabi tutulabilir. 
  
  
  
Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine açılan 29986/96 başvuru no’lu davanın nedeni, 
Türk vatandaşı A.D.’nin (Başvuran) Avrupa  İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) 17 Ocak 
1996 tarihinde, Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlükleri Sözleşmesi’nin (AİHS) eski 25. 
maddesi uyarınca yapmış olduğu başvurudur. Daire Başkanı başvuranın kimliğinin 
açıklanmaması talebini yerine getirmiştir (AİHM  İçtüzüğü’nün 47§3 maddesi). Başvuran, 
İzmir Barosu avukatlarından Ali Ustundağ tarafından temsil edilmektedir. 
  
OLAYLAR   
            1967 doğumlu başvuran Edirne’de ikamet etmektedir. 
  
            Başvuran, başvurunun yapıldığı sırada, Astsubay Üstçavuş olarak silahlı kuvvetlerde 
görev yapmaktaydı. Yarbay Ö.Ç. 14 Ekim 1994 tarihinde, başvuranı emre itaatsizlikle 
suçlamış ve savunmasını sunmasını istemiştir. 
  
             Aynı tarihte, Yarbay, Askeri Ceza Kanunu’nun 171. maddesi gereğince emre 
itaatsizlikten başvuranı yirmi bir gün oda hapsi ile cezalandırmıştır. Başvuran subay ve 
astsubaylar için mevcut olan ceza ve tutuk evinde cezasını çekmiştir. 
  
            Başvuran 31 Ekim 1994 tarihinde, sözkonusu karar konusunda Tabur Komutanlığı’na 
başvuruda bulunmuş ve Yarbay’ın kendisine sözkonusu cezayı verme yetkisine itiraz etmiştir. 
Tabur Komutanlığı, 30 Kasım 1994 tarihinde, sözkonusu durumda verilen cezanın Askeri 
Ceza Kanunu’nun 171. maddesi hükümlerine uygun olduğunu belirterek başvuranın talebini 
reddetmiştir. 
  
             Oda  hapsi  kararının iptali için başvuranın açtığı dava, 26 Nisan 1995 tarihinde, 
Anayasa’nın 129. maddesi ve 1602 sayılı Askeri Yüksek  İdare Mahkemesi Kanunu’nun 21. 
maddesi gereğince askeri disiplin cezalarının yargı denetimine tabi oldukları gerekçesiyle 
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.  
  
            Başvuran tarafından yapılan kararın düzeltilmesi başvurusu, 4 Ekim 1995 tarihinde 
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından reddedilmiştir. 
  
            Başvuran 1995 yılında, askeri üstleri tarafından, askeri disiplin suçlarından birçok defa 
oda hapsiyle cezalandırılmış ve verilen sözkonusu ceza kararlarına karşı yaptığı başvurular 
reddedilmiştir. 
  
HUKUK AÇISINDAN 
  
I. AİHS’NİN 5§1 MADDESİNİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA 
  
             Başvuran, oda hapsi cezasının, AİHS’nin 5§1 maddesi uyarınca yetkili mahkeme 
tarafından değil askeri üstü tarafından verilmesinden şikayetçi olmaktadır.  
  
A. Kabul edilebilirlik Hakkında, 
  
             AİHM,  şikayetin AİHS’nin 35§3 maddesi uyarınca açıkça dayanaktan yoksun 
olmadığı sonucuna varmaktadır. Ayrıca AİHM, sözkonusu  şikayetin başka hiçbir kabul 
edilemezlik gerekçesiyle çelişmediğini belirtmektedir. Dolayısıyla  şikayeti kabul edilebilir 
ilan etmek uygun olacaktır. 
  
B. Esasa Dair 
  
             Hükümet,  5§1 maddesinin  -b  bendinin,  yasanın koyduğu bir yükümlülüğün yerine 
getirilmesini sağlamaya yönelik tutukluluk olanağı verdiğini neden göstererek ihlal iddiasına 
itiraz etmektedir. Hükümet’e göre, üstlerin  emirlerine itaat etmenin Askeri Ceza Kanunu 
tarafından öngörülen bir zorunluluk olduğundan, başvuranın tutuklu bulundurulmasının askeri 
disipline bağlı sözkonusu yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak için gereklidir.   
             AİHM, 5§1 maddesinin -b bendinde yer alan “yasanın koyduğu bir yükümlülüğü 
yerine getirilmesini sağlamak” ifadesinin, özel bir yükümlülüğün ilerde yerine getirilmesini 
sağlamak için kanunun sözkonusu kişinin tutuklu bulundurulmasına izin verdiği durumlarla 
ilgili olduğunu hatırlatmaktadır. Dolayısıyla tutukluluk, 5§1 maddesinin -b bendi bakımından 
haklı gösterilmesi için, baskıcı ya da cezalandırma amacı güden nitelikte olmamalıdır (Bkz. 
diğerleri arasında, Engel ve diğerleri-Hollanda, 8 Haziran 1976 tarihli karar, A serisi no: 22, § 
69). Bu durumda, askeri disipline riayet etmediği gerekçesiyle başvurana verilen oda hapsi 
cezası geçmiş bir durumla ilgilidir. Sözkonusu ceza baskıcı bir tutum çerçevesinde yer 
almakta ve bu maddenin -b bendi alanına girmemektedir. 
  
             AİHM, 5§1 maddesinin -a bendinin hükümlerine riayet etmek için, özgürlükten 
mahrum bırakma, yargı kararından ileri gelmelidir. Bu mahrumiyet kararı, davaya bakmak 
için gerekli yetkiye sahip, yürütmeden bağımsız ve uygun yargı teminatlarını sunan yetkili 
mahkeme tarafından verilmelidir (sözüedilen  Engel ve diğerleri). AİHM, askeri yaşam 
koşullarını göz ardı etmemektedir. Bir sivile uygulandığında özgürlükten mahrum bırakılma 
olarak değerlendirilen bir ceza yada disipline ilişkin tedbir, askere uygulandığında aynı 
niteliği taşımayabilir.  Silahlı kuvvetler bünyesindeki normal yaşam koşullarından tamamen 
ayrılan bir kısıtlama olarak ortaya çıktığında, özgürlükten mahrum bırakılma 5. madde alanına 
girmektedir. Ayrıca, sözkonusu madde, Devlet’in iç hukukunun cezai yada disiplin alanına 
giren özgürlüğü kısıtlatıcı her türlü “mahkumiyet kararına” uygulanmaktadır. 
  
            Bu  durumda, AİHM, başvuranın subay ve astsubaylara ayrılan ceza ve tutukevinde 
yirmi bir gün oda hapsi cezasını çektiğini tespit etmektedir. Dolayısıyla başvuran, AİHS’nin 5. 
maddesi bakımından özgürlüğünden yoksun bırakılmıştır. Sözkonusu tutukluluk kararı 
başvuranın askeri üstü tarafından verilmiştir. Sözkonusu askeri üstü, yetkisini askeri hiyerarşi 
içinde kullanabilmektedir ve diğer üst makamlara bağlı olduğundan bağımsız değildir. Ayrıca, 
disipline ilişkin yargılama askeri üst huzurunda yürütüldüğünden, 5§1 –a maddesinin 
gerektirdiği hukuki güvenceleri sağlamamaktadır. Sonuç itibariyle başvuranın tutukluk hali, 
“yetkili mahkemenin verdiği mahkumiyet kararından sonraki” tutukluluk niteliğini 
taşımamaktadır. 
  
            Dolayısıyla AİHS’nin 5§1 –a maddesi ihlal edilmiştir. 
  
II. AİHS’NİN 41. MADDESİNİN UYGULANMASI HAKKINDA 
  
A. Tazminat 
  
            Başvuran manevi tazminat olarak 400.000 Euro istemektedir. 
  
            AİHM, “yetkili mahkeme” tarafından mahkum edilmeden başvuranın 21 gün tutuklu 
bulundurulduğunu ve hiç kuşkusuz sözkonusu olayların başvuran için, ulusal mahkemeler 
tarafından telafi edilmeyen manevi zarara neden olduğunu belirtmektedir.   
             
AİHM, davanın değişik yönlerini gözönünde bulundurarak ve hakkaniyete uygun 
olarak 41. madde uyarınca başvurana 2.000 Euro ödenmesine karar vermiştir. 
  
B. Masraf ve Harcamalar 
               AİHM, masraf ve harcamalar hakkında, içtihadına göre bir başvuranın ancak 
gerçekliği, gerekliliği ve makul yönü ortaya konulduğu takdirde masraf ve harcamalarının 
geri ödenmesini elde edebileceğini hatırlatmaktadır ( Bkz. örneğin,  Bottazzi-İtalya, no: 
34884/97, § 30, AİHM 1999-V). Bu durumda, AİHM elinde bulunan unsurları ve yukarıda 
belirtilen kriterleri  gözönünde bulundurarak, başvurana 1.500 Euro ödenmesinin makul 
olduğuna kanaat getirmektedir.  
  
C.  Gecikme faizi 
  
AİHM, Avrupa Merkez Bankası’nın marjinal kredi kolaylıklarına uyguladığı faiz 
oranına 3 puanlık bir artışın ekleneceğini belirtmektedir. 
  
BU GEREKÇELERE DAYALI OLARAK MAHKEME OYBİRLİĞİYLE; 
  
1. Başvurunun geri kalan kısmının kabul edilebilir olduğuna; 
2. AİHS’nin 5§1 –a maddesinin ihlal edildiğine; 
3. a) Bu kararın, AİHS’nin 44§2 maddesine göre kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde 
ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL’ye çevrilmek üzere, miktara yansıtılabilecek her 
türlü vergiden muaf tutularak Savunmacı Hükümet’in başvurana, manevi tazminat için 2.000 
Euro (iki bin Euro) ve masraf ve harcamalar için 1.500 Euro (bin beş yüz Euro) ödemesine;  
b) Belirtilen süre bitiminden ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen süre için, yukarıda 
belirtilen tutara, Avrupa Merkez Bankası’nın kredi faiz oranına yüzde üç puan eklenmek 
suretiyle gecikme faizi uygulanmasına; 
  
4. Hakkaniyete uygun tazminata ilişkin diğer taleplerin reddine karar vermiştir. 
  
İşbu karar Fransızca olarak hazırlanmış ve 22 Aralık 2005 tarihinde,  İçtüzüğün 77. 
maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca yazılı olarak tebliğ edilmiştir.