TSK'daki 15 yıllık zorunlu hizmet süresi hakkında açılacak bir dava hakkında görüşleriniz
Herkese merhabalar. Türk Silahlı Kuvvetlerinde hizmet veren muvazzaf subay ve astsubaylar bilindiği üzere 15 yıl fiili olarak çalışmadıkça istifa edemezler. Uzun süredir bu konu hakkında araştırma yapıp denenmemiş bir yol arıyorum. AYİM sistesinde konu ile alakalı tüm kararları okudum.
"Anayasanın eşitlik ilkesi, aynı statüdeki bireylerin eşitliğini ifade eder, farklı statüye sahip bireylerin farklı haklara sahip olması tabiidir."
Kanunun Anayasa ile çelişen bir yönünü bulmak elbette ki akıllıca bir yoldur. Açılan davalar içerisinde bunun dışında kalan gerekçelerle açılmış davalar kolayca reddedilmiştir. Yukarıdaki ifade bir davacının ilgili kanunun Anayasanın "Eşitlik" ilkesine aykırılığını önesürerek iptalini talep etmiştir. Ancak dava kararı bu yönde verilmeyip, yukarıdaki haklı gerekçe sunulmuştur.
"Anayasanın Türk Silahlı Kuvvetlerine vermiş olduğu vazife ve TSK'nin farklı rütbe ve sınıftaki personele olan ihtiyacı, sözkonusu personelin eğitiminin aldığı süre ve yapılan masraflar göz ününe alındığında..... davanın reddine.
Yukarıdaki ifade ise, iş hukuku, bireyin zorla çalıştırılamayacı ve insan hakları kanununa dayanarak açılmış benim okumuş olduğum yaklaşık 15 davanın, kopyala yapıştır gerekçesi olmuştur.
Dava istemim;
"Anayasa'nın Ölçülülük ve Eşitlik İlkesine aykırılık"
TSK'nde hizmet veren subay ve astsubaylar farklı statüye sahip bireylerdir. Yani farklı haklara sahip olmaları Anayasaya aykırı değildir. Lojman kontenjanları, maaş farkları, görev yollukları, oyak primleri, askeri kamp öncelikleri, orduevi öncelikleri vb birçok sosyel ve maddi imkan subay statüsüne sahip personelin Anayasaya aykırı olmayan, subay ve astsubay statüsü ele alındığında her konuda subayların lehine sonuçlanan haklar mevcuttur. Subay ve astsubayların lehine, yararına bir durum söz konusu olduğunda üstün statüdeki subay avantajlı olurken, 15 yıllık zorunlu hizmet süresi gibi AYİM'nin de davacıların aleyhinde olan bir kanun maddesi olduğu inkar edilmeyen bir hususun farklı statüdeki bireylere aynı oranda uygulanması Anayasa'nın Ölçülülük ve Eşitlik ilkelerine aykırı değil midir?
.... TSK'nin farklı rütbe ve sınıfta olan personele olan ihtiyacı ve bu personelin eğitiminde geçen süre ve eğitim masrafları.....
Bu husus gözönüne alındığında ise bu kanun maddesinin bahsettiğim ilkelere aykırılığı daha da su üstüne çıkıyor. Bir pilot'un eğitim süresi askeri lise (4) + harp okulu (4) + uçuş eğitim (3-7) süreleri toplandığında 10 yılın üzerinde bir süre ve oldukça yüksek eğitim masrafı gerekmektedir. Bir doktor için askeri lise(4) + GATA (4) sürelerinin toplamı ise 8 yıldan aşağı olmamakta ve yine yüksek eğitim masrafı gerektirmektedir. Bir piyade subayın ise eğitimi askeri lise (4) + harpokulu (4) + sınıf okulu (1) de 5 ila 9 yıllık bir süre gerektirmektedir. Ancak astsubaylar ele alındığında, mevcut personel alımları incelendinde 1 yıl gibi kısa bir sürede dahi muvazzaf astsubay yetiştirilebilmektedir. Ve bu personel, doktor-pilot gibi yüksek masraf gerektiren eğitimlerden değil, teknisyenlik, eğitmenlik gibi eğitimlerden geçmektedir ve eğitim masrafları da karşılaştırılmayacak kadar düşüktür.
"Yerine tayin olduğum astsubay emekli oldu ve bu görev yeri benim ilk görev yerimdi."
TSK lerindeki personel atamaları incelendiğinde, subay görev kadrolarında teğmen-üsteğmen-yüzbaşı-binbaşı-yarbay-albay gibi rütbeler ayırtedici şekilde tanımlanmıştır. Astsubaylar için ise durum farklıdır. Astsubay çavuş-.....-Kıdemli Başçavuş rütbeleri bu görev kadrolarının tanımlarında geçmemekte, yalnıca "Astsubay" yazmaktadır. Buna en güzel örnek olarak da kendimi gösterebilirim. Ben 3 yıllık bir eğitim sürecinin ardından muvazzaf astsubay oldum ki, bu astsubay olmanın en uzun yoludur. Ardından ilk görev yerime atandım ve yerine atandığım Kıdemli Başçavuş rütbesindeki personel 25 yıllık meslek hayatının sonunda emekli oldu. Aldığım görevi en iyi biçimde hiç de zorlanmadan ve hatta aldığım taktir ve ödüllerle sicil birinciliğine yükselerek sürdürdüm.
"Astsubaylar için subaylarda olduğu gibi farklı rütbe ve tecrübede personele ihtiyaç duyulmadığı ispatlanabilir bir gerçektir."
Tüm bu durumları gözönüne alarak, muvazzaf subay ve astsubaylar için uygulanan 15 yıllık zorunlu hizmet ile ilgili kanuna hitaben, Anayasa'nın "Ölçülülük ve Eşitlik" ilkelerine aykırılığı nedeniyle, astsubaylar için zorunlu hizmet süresinin düşürülmesi istemiyle dava açmayı planlıyorum. Bu konu hakkındaki görüş ve önerilerinizi bekliyor şimdiden teşekkür ediyorum.
"2006 yılında muvazzaf astsubay ünvanını kazandım, mesleğimin 4ncü yılındayım. Tek istediğim, çok geç olmadan yeni bir meslek edinmek. Askerlik bir meslek değil, bir yaşam tarzı. Mesleğimi, vatanımı sevsem de, hayatımın ve çevremdeki insanların mesleğimin getirdiği istenmeyen neticenlerden etkilenmesini istemiyorum.Teşekkürler.
"Anayasanın eşitlik ilkesi, aynı statüdeki bireylerin eşitliğini ifade eder, farklı statüye sahip bireylerin farklı haklara sahip olması tabiidir."
Kanunun Anayasa ile çelişen bir yönünü bulmak elbette ki akıllıca bir yoldur. Açılan davalar içerisinde bunun dışında kalan gerekçelerle açılmış davalar kolayca reddedilmiştir. Yukarıdaki ifade bir davacının ilgili kanunun Anayasanın "Eşitlik" ilkesine aykırılığını önesürerek iptalini talep etmiştir. Ancak dava kararı bu yönde verilmeyip, yukarıdaki haklı gerekçe sunulmuştur.
"Anayasanın Türk Silahlı Kuvvetlerine vermiş olduğu vazife ve TSK'nin farklı rütbe ve sınıftaki personele olan ihtiyacı, sözkonusu personelin eğitiminin aldığı süre ve yapılan masraflar göz ününe alındığında..... davanın reddine.
Yukarıdaki ifade ise, iş hukuku, bireyin zorla çalıştırılamayacı ve insan hakları kanununa dayanarak açılmış benim okumuş olduğum yaklaşık 15 davanın, kopyala yapıştır gerekçesi olmuştur.
Dava istemim;
"Anayasa'nın Ölçülülük ve Eşitlik İlkesine aykırılık"
TSK'nde hizmet veren subay ve astsubaylar farklı statüye sahip bireylerdir. Yani farklı haklara sahip olmaları Anayasaya aykırı değildir. Lojman kontenjanları, maaş farkları, görev yollukları, oyak primleri, askeri kamp öncelikleri, orduevi öncelikleri vb birçok sosyel ve maddi imkan subay statüsüne sahip personelin Anayasaya aykırı olmayan, subay ve astsubay statüsü ele alındığında her konuda subayların lehine sonuçlanan haklar mevcuttur. Subay ve astsubayların lehine, yararına bir durum söz konusu olduğunda üstün statüdeki subay avantajlı olurken, 15 yıllık zorunlu hizmet süresi gibi AYİM'nin de davacıların aleyhinde olan bir kanun maddesi olduğu inkar edilmeyen bir hususun farklı statüdeki bireylere aynı oranda uygulanması Anayasa'nın Ölçülülük ve Eşitlik ilkelerine aykırı değil midir?
.... TSK'nin farklı rütbe ve sınıfta olan personele olan ihtiyacı ve bu personelin eğitiminde geçen süre ve eğitim masrafları.....
Bu husus gözönüne alındığında ise bu kanun maddesinin bahsettiğim ilkelere aykırılığı daha da su üstüne çıkıyor. Bir pilot'un eğitim süresi askeri lise (4) + harp okulu (4) + uçuş eğitim (3-7) süreleri toplandığında 10 yılın üzerinde bir süre ve oldukça yüksek eğitim masrafı gerekmektedir. Bir doktor için askeri lise(4) + GATA (4) sürelerinin toplamı ise 8 yıldan aşağı olmamakta ve yine yüksek eğitim masrafı gerektirmektedir. Bir piyade subayın ise eğitimi askeri lise (4) + harpokulu (4) + sınıf okulu (1) de 5 ila 9 yıllık bir süre gerektirmektedir. Ancak astsubaylar ele alındığında, mevcut personel alımları incelendinde 1 yıl gibi kısa bir sürede dahi muvazzaf astsubay yetiştirilebilmektedir. Ve bu personel, doktor-pilot gibi yüksek masraf gerektiren eğitimlerden değil, teknisyenlik, eğitmenlik gibi eğitimlerden geçmektedir ve eğitim masrafları da karşılaştırılmayacak kadar düşüktür.
"Yerine tayin olduğum astsubay emekli oldu ve bu görev yeri benim ilk görev yerimdi."
TSK lerindeki personel atamaları incelendiğinde, subay görev kadrolarında teğmen-üsteğmen-yüzbaşı-binbaşı-yarbay-albay gibi rütbeler ayırtedici şekilde tanımlanmıştır. Astsubaylar için ise durum farklıdır. Astsubay çavuş-.....-Kıdemli Başçavuş rütbeleri bu görev kadrolarının tanımlarında geçmemekte, yalnıca "Astsubay" yazmaktadır. Buna en güzel örnek olarak da kendimi gösterebilirim. Ben 3 yıllık bir eğitim sürecinin ardından muvazzaf astsubay oldum ki, bu astsubay olmanın en uzun yoludur. Ardından ilk görev yerime atandım ve yerine atandığım Kıdemli Başçavuş rütbesindeki personel 25 yıllık meslek hayatının sonunda emekli oldu. Aldığım görevi en iyi biçimde hiç de zorlanmadan ve hatta aldığım taktir ve ödüllerle sicil birinciliğine yükselerek sürdürdüm.
"Astsubaylar için subaylarda olduğu gibi farklı rütbe ve tecrübede personele ihtiyaç duyulmadığı ispatlanabilir bir gerçektir."
Tüm bu durumları gözönüne alarak, muvazzaf subay ve astsubaylar için uygulanan 15 yıllık zorunlu hizmet ile ilgili kanuna hitaben, Anayasa'nın "Ölçülülük ve Eşitlik" ilkelerine aykırılığı nedeniyle, astsubaylar için zorunlu hizmet süresinin düşürülmesi istemiyle dava açmayı planlıyorum. Bu konu hakkındaki görüş ve önerilerinizi bekliyor şimdiden teşekkür ediyorum.
"2006 yılında muvazzaf astsubay ünvanını kazandım, mesleğimin 4ncü yılındayım. Tek istediğim, çok geç olmadan yeni bir meslek edinmek. Askerlik bir meslek değil, bir yaşam tarzı. Mesleğimi, vatanımı sevsem de, hayatımın ve çevremdeki insanların mesleğimin getirdiği istenmeyen neticenlerden etkilenmesini istemiyorum.Teşekkürler.