Yılmaz Özdil’e karşı TRT-TMSF beslemeli Sevrciler Cephesi!
Yılmaz Özdil’e karşı TRT-TMSF beslemeli Sevrciler cephesi!
Sabahattin Önkibar
17 Nisan 2010
Yılmaz Özdil bir yazı yazdı, malum güruh ayağa kalktı. Kimileri onu Ogün Samast’a, kimileri de Miloseviç’e benzetti!
Peki Özdil ne yazdı da bu saldırılara muhatap oldu?
“Yumruk” başlıklı yazısı gerçekte bir muhasebe ya da sorgulama ki yapılan tespitler yüzde yüz doğrudur!
-Mayın döşemeye demokrasi, yumruk atmaya faşizm diyenler yok mu?
-Bu ülkenin çocuklarını öldürmeyi demokratik hak gibi gören ve sunanlar yok mu?
-İzmir-Bursa, Samsun-Trabzon hattında tehlikeli yapılanmalar var deyip, Hakkari-Diyarbakır hattında olanları görmezden, duymazdan gelenler yok mu?
-Deniz Baykal ve konvoyuna Van’da kitlesel olarak taşlarla saldırmak şiddete girmiyor mu?
Soruyorum; yukarıda sunduğumuz satırlara fikri ve vicdanı hür olan kim itiraz edebilir?
AKP yandaşı TRT-TMSF beslemeli malum yanaşma medya takımı bu ifadelerin neyine itiraz ediyor?
Yılmaz Özdil’in satırlarında Ahmet Türk’e yapılan saldırının kutsanması yok, sadece konan çifte standartlı tutumun afişe edilmesi var!
İlginç ayrıntı, o malum güruhun kurt sürüleri misali toplu saldırmalarıdır.
Bir başka husus; Ahmet Türk olayında tepkisel dışa vurumu Miloseviç çizgisinden olmak ve faşizm diye sunanların bir kez olsun vatan borcu deyip askere giden ve güneydoğuda katledilen Mehmetler için benzer bir yazıyı hiç yazmamalarıdır!
Daha sıcak bir örnek, Deniz Baykal bir hafta önce Van’da saldırıya uğramadı mı?
Soruyorum, Yılmaz Özdil’e koro halinde söven o güruhtan hangisi bu saldırıyı kaleme alıp yapılanları lanetledi?
Her şey açık ve nettir:
Onlara göre demokrasi tramvay, yani birliğe, bütünlüğe yani beraber yaşamaya karşı çıkmak, ayrıştırmaya omuz vermektir!
Lafı uzatmaya gerek yoktur!
Onlar, perde gerisindeki fillerin Türkiye’deki hortumlarıdır ve demokrasi ambalajı ile görev icra ediyorlar!
BİR İHTİMAL…
Gül, Erdoğan’a meydan okuyabilir mi?
The Economist’de ilginç bir analiz var ve Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde TayyipErdoğan’a meydan okuyabileceğini yazıyor. Bu asla ve kat’a mümkün değildir. Tayyip Erdoğan AKP tabanında ve hatta halkta Okyanus misali ise Abdullah Bey ancak kurumaya yüz tutan Tuz Gölü olabilir. Dolayısı ile Gül’ün Erdoğan’a meydan okuyabilmesi rüyasında bile mümkün olamaz! Gül’ün tek şansı Tayyip Bey’in Çankaya projesinde ama öyle, ama böyle aksama olması halidir. Son söz; Abdullah Bey neticeden çok, çok emin olmadığı takdirde Erdoğan’ın karşısına dikilmez.
SÜTRE GERİSİNDE…
TOBB AKP’ye tavır alırken,
Hisarcıklıoğlu kayıp!
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, 81 ile bağlı 365 oda ve borsa başkanı ile istişare toplantısı düzenledi. Toplantının perde gerisinde AKP’ye tepki ve hatta feveran vardı. Öyle ki yapılan ankette delegeler ülkenin en önemli sorunları sıralamasına siyasi gerginliği ve kutuplaşmayı oturttu. Buna ilave olarak Başbakan Erdoğan’ın her TOBB üyesi, bir kişiyi istihdam etsin önerisi ise yüzde 94’la reddedildi. Adana Sanayi Odası Başkanı Uğur Özgümüş, Tayyip Bey’in bu önerisine “Arabası olan herkese şoför çalıştırma mecburiyeti getirilmesi” yakıştırmasını yaptı… TOBB’da var olan fotoğraf AKP’nin bu zeminde müthiş bir zemin ve popülarite kaybetmesi şeklindeydi. Altı çizilmesi gereken ayrıntı ise, Rifat Bey’in bu toplantıda yine sütre gerisinde kalması ve AKP ile karşı karşıya gelmemek için çırpınmasıydı… Yorumumuz şudur: Hisarcıklıoğlu’nun bu tutumu ancak ve sadece korkunun eseri olabilir… Sahi Rifat Bey’i bu kadar ürküten ve korkutan şey ne olabilir acaba?
HEDEF…
Bahçeli’ye milliyetçi değil diyene bak!
Devlet Bahçeli bugünlerde AKP ve yandaşlarının boy hedefidir. Son olarak Hüseyin Çelik, Vakit Gazetesine “Bahçeli Milliyetçi değil, ulusalcı” sözlerini etti. Önce bir hususu peşinen belirtelim, Sayın Bahçeli’nin milliyetçiliğini sorgulamak Hüseyin Çelik gibi neyin milliyetçisi olduğu muğlak olanların ya da bilinmeyenlerin haddi değildir. Hüseyin Bey eğer bu densizliğini sürdürür ise, birileri de ondan mal varlığını açıklamasını ister ve akabinde evlilik kurumuna bakışını sorar! Bu sütunu izleyenler bilir, Devlet Bey’in yeterli muhalefet etmemesi hep eleştirilmiştir ama onun milliyetçiliğinin sorgulanması insaf ve izan dışıdır… Bize göre Devlet Bey’in yaptığı en doğru işlerden biri AKP’ye son süreçte takındığı net tavırdır ki, böyle bir zemin ve iklimde bu tutum, ülke bekası için hayati derecede önem arz ediyor…
Sabahattin Önkibar
17 Nisan 2010
Yılmaz Özdil bir yazı yazdı, malum güruh ayağa kalktı. Kimileri onu Ogün Samast’a, kimileri de Miloseviç’e benzetti!
Peki Özdil ne yazdı da bu saldırılara muhatap oldu?
“Yumruk” başlıklı yazısı gerçekte bir muhasebe ya da sorgulama ki yapılan tespitler yüzde yüz doğrudur!
-Mayın döşemeye demokrasi, yumruk atmaya faşizm diyenler yok mu?
-Bu ülkenin çocuklarını öldürmeyi demokratik hak gibi gören ve sunanlar yok mu?
-İzmir-Bursa, Samsun-Trabzon hattında tehlikeli yapılanmalar var deyip, Hakkari-Diyarbakır hattında olanları görmezden, duymazdan gelenler yok mu?
-Deniz Baykal ve konvoyuna Van’da kitlesel olarak taşlarla saldırmak şiddete girmiyor mu?
Soruyorum; yukarıda sunduğumuz satırlara fikri ve vicdanı hür olan kim itiraz edebilir?
AKP yandaşı TRT-TMSF beslemeli malum yanaşma medya takımı bu ifadelerin neyine itiraz ediyor?
Yılmaz Özdil’in satırlarında Ahmet Türk’e yapılan saldırının kutsanması yok, sadece konan çifte standartlı tutumun afişe edilmesi var!
İlginç ayrıntı, o malum güruhun kurt sürüleri misali toplu saldırmalarıdır.
Bir başka husus; Ahmet Türk olayında tepkisel dışa vurumu Miloseviç çizgisinden olmak ve faşizm diye sunanların bir kez olsun vatan borcu deyip askere giden ve güneydoğuda katledilen Mehmetler için benzer bir yazıyı hiç yazmamalarıdır!
Daha sıcak bir örnek, Deniz Baykal bir hafta önce Van’da saldırıya uğramadı mı?
Soruyorum, Yılmaz Özdil’e koro halinde söven o güruhtan hangisi bu saldırıyı kaleme alıp yapılanları lanetledi?
Her şey açık ve nettir:
Onlara göre demokrasi tramvay, yani birliğe, bütünlüğe yani beraber yaşamaya karşı çıkmak, ayrıştırmaya omuz vermektir!
Lafı uzatmaya gerek yoktur!
Onlar, perde gerisindeki fillerin Türkiye’deki hortumlarıdır ve demokrasi ambalajı ile görev icra ediyorlar!
BİR İHTİMAL…
Gül, Erdoğan’a meydan okuyabilir mi?
The Economist’de ilginç bir analiz var ve Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde TayyipErdoğan’a meydan okuyabileceğini yazıyor. Bu asla ve kat’a mümkün değildir. Tayyip Erdoğan AKP tabanında ve hatta halkta Okyanus misali ise Abdullah Bey ancak kurumaya yüz tutan Tuz Gölü olabilir. Dolayısı ile Gül’ün Erdoğan’a meydan okuyabilmesi rüyasında bile mümkün olamaz! Gül’ün tek şansı Tayyip Bey’in Çankaya projesinde ama öyle, ama böyle aksama olması halidir. Son söz; Abdullah Bey neticeden çok, çok emin olmadığı takdirde Erdoğan’ın karşısına dikilmez.
SÜTRE GERİSİNDE…
TOBB AKP’ye tavır alırken,
Hisarcıklıoğlu kayıp!
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, 81 ile bağlı 365 oda ve borsa başkanı ile istişare toplantısı düzenledi. Toplantının perde gerisinde AKP’ye tepki ve hatta feveran vardı. Öyle ki yapılan ankette delegeler ülkenin en önemli sorunları sıralamasına siyasi gerginliği ve kutuplaşmayı oturttu. Buna ilave olarak Başbakan Erdoğan’ın her TOBB üyesi, bir kişiyi istihdam etsin önerisi ise yüzde 94’la reddedildi. Adana Sanayi Odası Başkanı Uğur Özgümüş, Tayyip Bey’in bu önerisine “Arabası olan herkese şoför çalıştırma mecburiyeti getirilmesi” yakıştırmasını yaptı… TOBB’da var olan fotoğraf AKP’nin bu zeminde müthiş bir zemin ve popülarite kaybetmesi şeklindeydi. Altı çizilmesi gereken ayrıntı ise, Rifat Bey’in bu toplantıda yine sütre gerisinde kalması ve AKP ile karşı karşıya gelmemek için çırpınmasıydı… Yorumumuz şudur: Hisarcıklıoğlu’nun bu tutumu ancak ve sadece korkunun eseri olabilir… Sahi Rifat Bey’i bu kadar ürküten ve korkutan şey ne olabilir acaba?
HEDEF…
Bahçeli’ye milliyetçi değil diyene bak!
Devlet Bahçeli bugünlerde AKP ve yandaşlarının boy hedefidir. Son olarak Hüseyin Çelik, Vakit Gazetesine “Bahçeli Milliyetçi değil, ulusalcı” sözlerini etti. Önce bir hususu peşinen belirtelim, Sayın Bahçeli’nin milliyetçiliğini sorgulamak Hüseyin Çelik gibi neyin milliyetçisi olduğu muğlak olanların ya da bilinmeyenlerin haddi değildir. Hüseyin Bey eğer bu densizliğini sürdürür ise, birileri de ondan mal varlığını açıklamasını ister ve akabinde evlilik kurumuna bakışını sorar! Bu sütunu izleyenler bilir, Devlet Bey’in yeterli muhalefet etmemesi hep eleştirilmiştir ama onun milliyetçiliğinin sorgulanması insaf ve izan dışıdır… Bize göre Devlet Bey’in yaptığı en doğru işlerden biri AKP’ye son süreçte takındığı net tavırdır ki, böyle bir zemin ve iklimde bu tutum, ülke bekası için hayati derecede önem arz ediyor…