“Helal gıda” hukuçuları da böldü !
Helal gıda hukuçuları da böldü !
Helal Gıda standardı hukukçular arasında da tartışmalara neden oldu !
Türk Standardları Enstitüsü'nün (TSE), İslami usullere uygun hazırlanmış gıda tüketmek isteyenlerin ihtiyacını karşılamak amacıyla hazırlıklarını sürdürdüğü ''Helal Gıda'' standardı, hukukçular arasında da tartışmalara neden oldu.
Ankara Barosu Başkanı Avukat Vedat Ahsen Coşar, bu standardın çıkarılması halinde, idari yargıda iptal davası açacaklarını belirtirken, Avukat Erden Arısoy, besinlerin üzerine ''Helal Gıda'' gibi bir ibarenin yazılmasının ticaret ve rekabet kanunun gibi özel yasaların amir hükümlerine aykırı olduğunu, Av. Kemal Vuraldoğan da TSE'nin bu konuda düzenleme yapma yetkisinin bulunmadığını öne sürdü.
Konuyla ilgili A.A muhabirine değerlendirmede bulunan Coşar, Arısoy ve Vuraldoğan'ın görüşleri şöyle:
Ankara Barosu Başkanı Av. Vedat Ahsen Coşar: ''Tek tanrılı dinler bağlamında konuşuyorum. Müslüman, Hıristiyan, Yahudi standardı diye bir standart olmaz. Yalnızca uygarlık ile ilgili standart olur. Bir ürünün hijyenik olup olmadığına ilişkin standart olur. Bu tür uyarıların olmasında da fayda vardır. Ama bunu 'Müslüman standardı', 'helal standardı' şeklinde kodlamak çok yanlış. Bu toplumu böler. Çünkü her dine ve inanca sahip olan insanların duyarlı oldukları bir takım konular var.
Bu standart çıkarılırsa, biz Ankara barosu olarak idari yargıda iptali için dava açarız. Bizim baromuzda bu tip konular için oluşturulmuş kurullar var. Yurttaşlık Hakları Kurulu ve İnsan Hakları Kurulu gibi. Konuyu bu kurullarda ele alır dava açarız. Böylesi bir standart aynı zamanda bir insan hakları ihlali ve insan haklarına saygısızlıktır.'' Av. Erden Arısoy: ''Besinlerin üzerine 'Helal Gıda' gibi bir ibarenin yazılmasının, Ticaret ve Rekabetin Korunması gibi özel yasaların amir hükümlerine aykırı olduğu kanaatindeyim.
Bir çok malın üzerinde içeriği, kullanılış biçimi konusunda açıklayıcı bilgiler yer alması mümkün. Ama bir ürünün üzerine (Bu ürün Helaldir) veya (Dini vecibelere uygun hazırlanmıştır), (Günahı yoktur) gibi bir ibarenin yazılmasının bu özel yasaların hepsine aykırı olduğu kanısındayım.
Böyle bir ibarenin gıda ürünlerinin üzerinde yer alması, bu özel yasalar açısından piyasada haksız rekabet doğurur. Türkiye'de ticaretle uğraşan ve mal üretenlerin bir kısmının imalatlarının içinde domuz etide olabilir. O'nu isteyen yer, isteyen yemez. O zaman bu kişi bu gıdanın üzerine (Bu haram gıdadır) mı diye yazacak?
Biri malın üzerine (İslami usullere uygundur) yazdığında peki öbürü ne yazacak? Bir malın üzerinde (İslami usullere uygundur) ibaresi yer alırsa, bundan, üzerinde bu ibarenin yer almadığı gıdaların zımnen helal olmadığı anlamı çıkar.'' Av. Kemal Vuraldoğan: ''Türkiye'deki kamu kurumları anayasada kaynağını bulan bir yetkiyi kullanırlar. Her kamu kurumu anayasada düzenlenmesede onun dayanağı anayasada vardır. Bizim anayasamız Diyanet İşleri Başkanlığı dışında herhangi bir kuruma dinle ilgili görüş, kural belirleme, uygulama yapma yetkisi vermemiştir. Dolayısı ile TSE'nin bu konuda düzenleme yapma yetkisi yok. Şu dine uygundur, bu dine uygundur diyemez. Bu konuda standart veren veya denetim yapan heyet içinde bir din adamının yer alması da bunu değiştirmez. Bu yetki münhasıran Diyanet İşleri Başkanlığı'na aittir. Diyanet İşleri Başkanlığı'da bu konuda sadece istnirse görüş bildirebilir.
İkinci sıkıntı, şu 'helal' ifadesi ile ilgili. Neye göre Helal? İslamiyete, Hıristiyanlığa, Yahudiliğe göre mi? Eğer İslama göre hella kavramı ele alınıyorsa, bunu laiklikle bağdaştırmak çok zor. Bir işyerini din açısından sınıflandırdığınız ve diğer dinlere aynı imkanı tanımadığınız zaman, bunu laiklikle bağdaştıramazsınız.
Üçüncü sıkıntı ise yine bu konuda seçilen terim sakıncalı. Helalin zıddı haramdır. O zaman TSE'den belge almayan işyerlerinin eti haram mı? Sıkıntı bu. Bundan çıkacak anlam da bu.'' Tüketiciler Birliği Gıda Komitesi Başkanı Hüseyin Kami Büyüközer de dün yaptığı yazılı açıklamada, TSE'nin hazırlıklarını sürdürdüğü yeni standardın, ''laiklik ilkesi ve 4054 sayılı rekabetin korunması hakkındaki yasaya'' aykırı olduğunu savunmuştu.
Kaynak: https://www.hukuki.net/haber/detay.asp?id=515
Helal Gıda standardı hukukçular arasında da tartışmalara neden oldu !
Türk Standardları Enstitüsü'nün (TSE), İslami usullere uygun hazırlanmış gıda tüketmek isteyenlerin ihtiyacını karşılamak amacıyla hazırlıklarını sürdürdüğü ''Helal Gıda'' standardı, hukukçular arasında da tartışmalara neden oldu.
Ankara Barosu Başkanı Avukat Vedat Ahsen Coşar, bu standardın çıkarılması halinde, idari yargıda iptal davası açacaklarını belirtirken, Avukat Erden Arısoy, besinlerin üzerine ''Helal Gıda'' gibi bir ibarenin yazılmasının ticaret ve rekabet kanunun gibi özel yasaların amir hükümlerine aykırı olduğunu, Av. Kemal Vuraldoğan da TSE'nin bu konuda düzenleme yapma yetkisinin bulunmadığını öne sürdü.
Konuyla ilgili A.A muhabirine değerlendirmede bulunan Coşar, Arısoy ve Vuraldoğan'ın görüşleri şöyle:
Ankara Barosu Başkanı Av. Vedat Ahsen Coşar: ''Tek tanrılı dinler bağlamında konuşuyorum. Müslüman, Hıristiyan, Yahudi standardı diye bir standart olmaz. Yalnızca uygarlık ile ilgili standart olur. Bir ürünün hijyenik olup olmadığına ilişkin standart olur. Bu tür uyarıların olmasında da fayda vardır. Ama bunu 'Müslüman standardı', 'helal standardı' şeklinde kodlamak çok yanlış. Bu toplumu böler. Çünkü her dine ve inanca sahip olan insanların duyarlı oldukları bir takım konular var.
Bu standart çıkarılırsa, biz Ankara barosu olarak idari yargıda iptali için dava açarız. Bizim baromuzda bu tip konular için oluşturulmuş kurullar var. Yurttaşlık Hakları Kurulu ve İnsan Hakları Kurulu gibi. Konuyu bu kurullarda ele alır dava açarız. Böylesi bir standart aynı zamanda bir insan hakları ihlali ve insan haklarına saygısızlıktır.'' Av. Erden Arısoy: ''Besinlerin üzerine 'Helal Gıda' gibi bir ibarenin yazılmasının, Ticaret ve Rekabetin Korunması gibi özel yasaların amir hükümlerine aykırı olduğu kanaatindeyim.
Bir çok malın üzerinde içeriği, kullanılış biçimi konusunda açıklayıcı bilgiler yer alması mümkün. Ama bir ürünün üzerine (Bu ürün Helaldir) veya (Dini vecibelere uygun hazırlanmıştır), (Günahı yoktur) gibi bir ibarenin yazılmasının bu özel yasaların hepsine aykırı olduğu kanısındayım.
Böyle bir ibarenin gıda ürünlerinin üzerinde yer alması, bu özel yasalar açısından piyasada haksız rekabet doğurur. Türkiye'de ticaretle uğraşan ve mal üretenlerin bir kısmının imalatlarının içinde domuz etide olabilir. O'nu isteyen yer, isteyen yemez. O zaman bu kişi bu gıdanın üzerine (Bu haram gıdadır) mı diye yazacak?
Biri malın üzerine (İslami usullere uygundur) yazdığında peki öbürü ne yazacak? Bir malın üzerinde (İslami usullere uygundur) ibaresi yer alırsa, bundan, üzerinde bu ibarenin yer almadığı gıdaların zımnen helal olmadığı anlamı çıkar.'' Av. Kemal Vuraldoğan: ''Türkiye'deki kamu kurumları anayasada kaynağını bulan bir yetkiyi kullanırlar. Her kamu kurumu anayasada düzenlenmesede onun dayanağı anayasada vardır. Bizim anayasamız Diyanet İşleri Başkanlığı dışında herhangi bir kuruma dinle ilgili görüş, kural belirleme, uygulama yapma yetkisi vermemiştir. Dolayısı ile TSE'nin bu konuda düzenleme yapma yetkisi yok. Şu dine uygundur, bu dine uygundur diyemez. Bu konuda standart veren veya denetim yapan heyet içinde bir din adamının yer alması da bunu değiştirmez. Bu yetki münhasıran Diyanet İşleri Başkanlığı'na aittir. Diyanet İşleri Başkanlığı'da bu konuda sadece istnirse görüş bildirebilir.
İkinci sıkıntı, şu 'helal' ifadesi ile ilgili. Neye göre Helal? İslamiyete, Hıristiyanlığa, Yahudiliğe göre mi? Eğer İslama göre hella kavramı ele alınıyorsa, bunu laiklikle bağdaştırmak çok zor. Bir işyerini din açısından sınıflandırdığınız ve diğer dinlere aynı imkanı tanımadığınız zaman, bunu laiklikle bağdaştıramazsınız.
Üçüncü sıkıntı ise yine bu konuda seçilen terim sakıncalı. Helalin zıddı haramdır. O zaman TSE'den belge almayan işyerlerinin eti haram mı? Sıkıntı bu. Bundan çıkacak anlam da bu.'' Tüketiciler Birliği Gıda Komitesi Başkanı Hüseyin Kami Büyüközer de dün yaptığı yazılı açıklamada, TSE'nin hazırlıklarını sürdürdüğü yeni standardın, ''laiklik ilkesi ve 4054 sayılı rekabetin korunması hakkındaki yasaya'' aykırı olduğunu savunmuştu.
Kaynak: https://www.hukuki.net/haber/detay.asp?id=515