Düşünceye Gösterilen Saygının Yarattığı Kültür
Batı Kültüründe “EDEBİYAT” ın nasıl başladığını araştırmak düşüncesi ile bu konuda
80’li yıllar da okuduğum ilk “Eski Yunan Edebiyatı” olan kitapta;
“Kökünde insana, onun erdem ve değerlerine, özgür düşünceye gösterilen saygının
yarattığı Antik Kültürün, Batı Uygarlığının yaratılıp şekillenmesindeki rolü bugün artık herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. Batı Dünyası, insanı yücelten bu bitmez tükenmez kaynağı pek erken keşfetmiş, Orta çağdan itibaren, fakat daha geniş ölçüde Rönesans ile birlikte ona ulaşarak temel taşını yapmıştır. “Hümanizm” diye adlandırılan bu ruh,
Antik Çağ sanat ve edebiyatına yaklaşım ile başlamış ve gelişmiştir.” yazıyor
Binlerce yıl öncesinde DÜŞÜNCEYE SAYGI gösterilmesi ile yaratılan, bir toplumun duyuş
ve düşünüş birliğini sağlayan bütün değerlerin tümü olan bu kültürü günümüze taşıyan edebiyat nasıl başlyor ve gelişiyor?
Antik Çağ ile başlayan Yunan edebiyatında ilk edebi tür tanrılar adına dinsel nitelikli şiirler ile başlıyor. Destanlar, vezinli şiirler, lirizm ile devam ediyor. Uzun olanları birden fazla kişilerce ezberleniyor. Şenliklerde efsaneleri duygu ve heyecan içeren lirik şiirlerle anlatıma danslar eşlik ediyor. M.S. V. yüzyıldan sonra taştan inşa edilen tiyatrolarda trajedi şairlerinin şiirleri, şarkılar, müzik ve koro eşliğinde gösteriler ile gelişiyor.
Epik dönemin ünlü yapıtı, nicelerine esin kaynağı olduğu söylenen Homeros’un “İllias ve Odysseia” - İlyada ve Odesiya isimli gerçeği yansıtan iki kahramanlık destanı. Taş, metal, tahta üzerine yazılan, düşünce ve duyguları aktarmakta çeşitli şiir türleri
düşünceleri anlatmaya yetersiz kalana kadar yüzlerce yıl devam ediyor.
Alıntı bir şiir örneği;
Hayat nedir, altın Aphrodite’siz?
Ölsem tadamadığım gün
Gizli sevişmeleri, tatlı armağanları, vuslatı
Yalnız gençliğin çiçeklendiği çağ güzeldir
Hem erkekler hem kadınlar için
Çökünce insanı çirkin, kötü eden ihtiyarlık… “Mimnermos – M.Ö. VII. Yüzyıl”
Uzun yıllar devam eden, gelişimini tamamlayan lirizm döneminden sonra ilk önekleri ahlak üzerine olan düşünceleri ifade eden söyleşilerin tapınak duvarlarına yazılması ile NESİR başlıyor. Doğayı ve olaylarını inceleyen görüş ve çeşitli düşünceler, felsefe, matematik, tarih, coğrafya, dram ve komedi - tiyatro oyunları, vs. yazımı düzyazı ile devam ediyor.
M.S. I. yüzyılda ilk roman türü denemeler, iki sevgilinin serüvenlerini içeren ilk aşk öyküsü yazılıyor. Doğa tasvirleri içeren türler ile gelişiyor. Ortak dil ve üslup, hitabet edebi nitelik kazanıyor. Filoloji, edebi eleştiri, gramer, çeşitli türde düzyazı çalışmaları yüzyıllar devam ediyor.
İlk nesir türlerinden alıntı bir örnek,
TUZ YÜKLÜ EŞEK
Tuz yüklü bir eşek çaydan geçiyormuş, ayağı kayıp suya yuvarlanmış.
Tuz da suda eriyivermiş. Eşek kalkıp da yükünün hafiflediğini görünce ayağının kaydığına pek sevinmiş
Bir gün de sahibi o eşeğe sünger yüklemiş. Eşek yükün suda hafiflediğini öğrendi ya, çaya varır varmaz ayağı kaymış gibi kendini suya salıvermiş. Süngerler suyu çektikçe şişmiş, şişmiş, ağırlaşmış; o kadar ki eşek bir türlü kalkamamış, ölüp gitmiş.
İnsanların başına da felaketlerin çoğu kendi düzenlerinden gelir. “AISOPOS - M.Ö. VI. Yüzyıl”
(Not: O yıllarda bu yazı beni çoook etkilemişti. Yazıp bir çerçeve içersinde ofisime asmıştım.)
M.Ö. 146 da Romalılar tarafından Yunanistan’ın işgali ile Yunan edebiyatındaki edebi yapıtlar kendine özgü orijinalliğini kayıp ediyor. Taklit edebiyat türü yapıtlar başlıyor.
Yunan edebiyatı çağdaş Latin edebiyatını etkisinde kalıyor. Edebiyat, sanat ve düşünce dünyasının merkezi ROMA oluyor. Helen - Latin edebiyat yapıtları Avrupa dillerine çevriliyor. Batılı yazarları etkiliyor. İlham kaynağı oluyor. Batı kültürünün temelini oluşturuyor.
Binlerce yıl önce Anadolu toprakların da özgür düşünceye gösterilen saygının yarattığı
Antik Çağ Kültürü ile başlayan, Batı edebiyatının temeli olan Yunan ve Latin edebiyat yapıtları. Bu yapıtlar ile ülkemiz insanı 1940’lı yıllarda CAN YÜCEL’ in muhterem babası, unutulmaz hizmetleri olan, saygı ile andığım değerli insan HASAN ALİ YÜCEL’ in
girişimleri ile tanışıyor.
Geç olsa, pek çok dünya edebiyat yapıtlarının çevirilerinin bulunduğu günümüzde,
okumanın, araştırmanın, yazmanın, kendisine, ülkesine ve insanlığa yararlı olmak
isteyenler için güç olmayacağını düşünüyorum.
Avni Ballıbaba
11.10.1989
Alıntılar: “Eski Yunan Edebiyatı – Güler Çelgin- 1979, Remzi Kitapevi”
www.avniballibaba.com
80’li yıllar da okuduğum ilk “Eski Yunan Edebiyatı” olan kitapta;
“Kökünde insana, onun erdem ve değerlerine, özgür düşünceye gösterilen saygının
yarattığı Antik Kültürün, Batı Uygarlığının yaratılıp şekillenmesindeki rolü bugün artık herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. Batı Dünyası, insanı yücelten bu bitmez tükenmez kaynağı pek erken keşfetmiş, Orta çağdan itibaren, fakat daha geniş ölçüde Rönesans ile birlikte ona ulaşarak temel taşını yapmıştır. “Hümanizm” diye adlandırılan bu ruh,
Antik Çağ sanat ve edebiyatına yaklaşım ile başlamış ve gelişmiştir.” yazıyor
Binlerce yıl öncesinde DÜŞÜNCEYE SAYGI gösterilmesi ile yaratılan, bir toplumun duyuş
ve düşünüş birliğini sağlayan bütün değerlerin tümü olan bu kültürü günümüze taşıyan edebiyat nasıl başlyor ve gelişiyor?
Antik Çağ ile başlayan Yunan edebiyatında ilk edebi tür tanrılar adına dinsel nitelikli şiirler ile başlıyor. Destanlar, vezinli şiirler, lirizm ile devam ediyor. Uzun olanları birden fazla kişilerce ezberleniyor. Şenliklerde efsaneleri duygu ve heyecan içeren lirik şiirlerle anlatıma danslar eşlik ediyor. M.S. V. yüzyıldan sonra taştan inşa edilen tiyatrolarda trajedi şairlerinin şiirleri, şarkılar, müzik ve koro eşliğinde gösteriler ile gelişiyor.
Epik dönemin ünlü yapıtı, nicelerine esin kaynağı olduğu söylenen Homeros’un “İllias ve Odysseia” - İlyada ve Odesiya isimli gerçeği yansıtan iki kahramanlık destanı. Taş, metal, tahta üzerine yazılan, düşünce ve duyguları aktarmakta çeşitli şiir türleri
düşünceleri anlatmaya yetersiz kalana kadar yüzlerce yıl devam ediyor.
Alıntı bir şiir örneği;
Hayat nedir, altın Aphrodite’siz?
Ölsem tadamadığım gün
Gizli sevişmeleri, tatlı armağanları, vuslatı
Yalnız gençliğin çiçeklendiği çağ güzeldir
Hem erkekler hem kadınlar için
Çökünce insanı çirkin, kötü eden ihtiyarlık… “Mimnermos – M.Ö. VII. Yüzyıl”
Uzun yıllar devam eden, gelişimini tamamlayan lirizm döneminden sonra ilk önekleri ahlak üzerine olan düşünceleri ifade eden söyleşilerin tapınak duvarlarına yazılması ile NESİR başlıyor. Doğayı ve olaylarını inceleyen görüş ve çeşitli düşünceler, felsefe, matematik, tarih, coğrafya, dram ve komedi - tiyatro oyunları, vs. yazımı düzyazı ile devam ediyor.
M.S. I. yüzyılda ilk roman türü denemeler, iki sevgilinin serüvenlerini içeren ilk aşk öyküsü yazılıyor. Doğa tasvirleri içeren türler ile gelişiyor. Ortak dil ve üslup, hitabet edebi nitelik kazanıyor. Filoloji, edebi eleştiri, gramer, çeşitli türde düzyazı çalışmaları yüzyıllar devam ediyor.
İlk nesir türlerinden alıntı bir örnek,
TUZ YÜKLÜ EŞEK
Tuz yüklü bir eşek çaydan geçiyormuş, ayağı kayıp suya yuvarlanmış.
Tuz da suda eriyivermiş. Eşek kalkıp da yükünün hafiflediğini görünce ayağının kaydığına pek sevinmiş
Bir gün de sahibi o eşeğe sünger yüklemiş. Eşek yükün suda hafiflediğini öğrendi ya, çaya varır varmaz ayağı kaymış gibi kendini suya salıvermiş. Süngerler suyu çektikçe şişmiş, şişmiş, ağırlaşmış; o kadar ki eşek bir türlü kalkamamış, ölüp gitmiş.
İnsanların başına da felaketlerin çoğu kendi düzenlerinden gelir. “AISOPOS - M.Ö. VI. Yüzyıl”
(Not: O yıllarda bu yazı beni çoook etkilemişti. Yazıp bir çerçeve içersinde ofisime asmıştım.)
M.Ö. 146 da Romalılar tarafından Yunanistan’ın işgali ile Yunan edebiyatındaki edebi yapıtlar kendine özgü orijinalliğini kayıp ediyor. Taklit edebiyat türü yapıtlar başlıyor.
Yunan edebiyatı çağdaş Latin edebiyatını etkisinde kalıyor. Edebiyat, sanat ve düşünce dünyasının merkezi ROMA oluyor. Helen - Latin edebiyat yapıtları Avrupa dillerine çevriliyor. Batılı yazarları etkiliyor. İlham kaynağı oluyor. Batı kültürünün temelini oluşturuyor.
Binlerce yıl önce Anadolu toprakların da özgür düşünceye gösterilen saygının yarattığı
Antik Çağ Kültürü ile başlayan, Batı edebiyatının temeli olan Yunan ve Latin edebiyat yapıtları. Bu yapıtlar ile ülkemiz insanı 1940’lı yıllarda CAN YÜCEL’ in muhterem babası, unutulmaz hizmetleri olan, saygı ile andığım değerli insan HASAN ALİ YÜCEL’ in
girişimleri ile tanışıyor.
Geç olsa, pek çok dünya edebiyat yapıtlarının çevirilerinin bulunduğu günümüzde,
okumanın, araştırmanın, yazmanın, kendisine, ülkesine ve insanlığa yararlı olmak
isteyenler için güç olmayacağını düşünüyorum.
Avni Ballıbaba
11.10.1989
Alıntılar: “Eski Yunan Edebiyatı – Güler Çelgin- 1979, Remzi Kitapevi”
www.avniballibaba.com