ÜMİT öZDAĞ (YENİÇAĞ GAZETESİ 10 KASIM 2005)
Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk''ün, Gazi Paşa''nın kurmuş olduğu devlet ağır bir tasfiye saldırısı ile karşı karşıya. ABD ve AB''den "Kemalizmden vazgeçin" adı ile gelen istek ve saldırıların dile getirdiği husus aslında "Türk milli devletini tasfiye" edin anlamını taşıyor. Türkiye''ye yönelik her saldırı, Cumhuriyete yönelik her saldırı, öncelikle Atatürk''ü hedef almak zorunda. Çünkü, Cumhuriyet, milli devlet, Türk; bütün bu kavramlar Gazi Paşa ile özdeşleşmiş durumda. Birisine saldırı diğerine de saldırı anlamına geliyor.
Mustafa Kemal''e yönelik bütün bu saldırıların ortaya çıkardığı doğal sonuç ise, Türk milletinin Atatürk''ü daha iyi anlaması ve anısına, görüşmelerine, inşa ettiği milli devlete, İstiklal Savaşı''nın aziz anısına daha fazla sarılması anlamına geliyor. Bundan dolayı aradan geçen seneler içinde yaşlı veya genç Türk kimlik ve bilincinde Mustafa Kemal''in önderliğinde gerçekleştirilen İstiklal Harbi''nin önemi hızla artıyor. Mustafa Kemal Atatürk ile İstiklal Harbi''nin önder kadrosunun aziz anılarına sadakat sürekli olarak artıyor.
Mustafa Kemal Atatürk''ün çağdaşları olan isimlerin Lenin, Stalin, Hitler, Mussolini, Churchill ve diğerleri tarih kitaplarının sayfaları arasında kaybolurken, Mustafa Kemal Atatürk''ün hala güncelin, yaşamın bir parçası olmasının en önemli nedenlerinden birisi de onun oluşturduğu milli devlet yapısını tasfiye edilememekle birlikte yoğun bir saldırı altında olmasıdır.
Türkiye Cumhuriyetine yönelik Sevr tehdidi içeren tehditlerin artışının Mustafa Kemal''i anlamayı ve O''na sahip çıkmayı hızlandırdığını bir çok vesile ile gözlemledim. 1990''lı yılların başında bir akademisyen arkadaşım odasına Atatürk resmini asmayı ısrarla reddediyordu. Kendisini uzun süre ziyaret etmedim. Ve bir gün 1990''lı yılların sonunda odasına gittiğimde masasının arkasına Atatürk resmini astığını gördüğüm zaman "Hayrola, nereden çıktı bu resim?"diye takıldığım da "Üzerime çok gelme, herkes bir gün gerçeği görür" cevabını verdi.
Dün Yeni çağ gazetesinin manşetinde ve diğer gazetelerde Kara Kuvvetleri Komutanlığı''nın brövesinden Atatürk görüntüsünün çıkarıldığını okuyunca aklıma üniversitede yaşadığım bu hadise geldi. Bröve modernleşiyormuş ve bu çerçevede Atatürk Kocatepe''de silüeti çıkarılmış. "Bazıları Atatürk''ün resmini asarken, bazıları da çıkarıyorlar demek" diye düşündüm. "Modern" hale getirilen bröveden Atatürk ile birlikte Hun devletinin sembolü olan ejder, Osmanlı dönemi tuğları ve kılıç, süngü, tüfek, top, tank gibi silüetlerde çıkarılmış.
Milliyet gazetesi muhabirinin "Atatürk''ü Kocatepe''de gösteren simgenin neden çıkarıldığı" sorusuna Kara Kuvvetleri Komutanlığı yetkilileri "Öyle bakmak haksızlık olur" cevabını vermişler. Doğrusu ben bu cevaptan nasıl bakmak gerektiğini anlamadım. Onun için nasıl bakmamız gerektiğini merak ediyorum. Acaba yeni brövenin üzerinde görünmeyen bir Atatürk mü var?
Atatürk, bröveden bugün çıkarılsa da yarın nasıl olsa Atatürk''ü o brövenin ortasına "çakacak" soylu bir Türk evladı, bir Türk komutan çıkar. Bundan hiç şüphemiz yok. Atatürk''ün temsil ettiği Türk istiklali, Türk milletinin ve Türk subaylarının beyninde ve yüreğinde yaşamaya devam ediyor.
Ancak yarın 10 Kasım 2005.Atatürk''ün vefatının yıldönümü. Göğsündeki bröveden Atatürk''ü çıkaran komutan ve subaylar yarın Anıtkabir''e giderken Atatürk''ün ruhunu incittiklerini düşünmeyecekler mi? Herkes tarihe bir şekilde geçer. Bence hiçbir komutan tarihe "Atatürk''ün silüetini bröveden çıkaran komutan olarak geçmemeli." Bu hiç bir komutana şeref ve haysiyet vermez. Yanlıştan dönmek için geç olunamaz. İstiklal Savaşımızın unutulmaz önderi, Cumhuriyetimizin kurucusu, Gazi Paşa''yı, Mustafa Kemal Atatürk''ü rahmet, şükran ve minnetle anıyorum.