Boşanmak istemiyorum, eşimin eve dönmesini ve aile terapistine gitmemizi istiyorum.
Merhaba;
14 aylık evliyim. Eşim, ben ve annem birlikte yaşıyorduk. Eşimle evliliğimiz süresince karı koca ufak tefek tartışmalar dışında sorun olacak büyük bir problemimiz yoktu. Eşimin anne ve babasının habersizce misafir olarak gelmesinden sonra 10 gün içerisinde ailesinin dolduruşları sonucunda alakasız bir mevzudan çıkarttıkları tartışma sonucu eşim ailesiyle birlikte 17 şubat 2010 tarihinde evi terketti. İlerleyen günlerde dayımın eşinin ve yakın aile dostlarımızın ikna çabaları karşılıksız kaldı.
İlerleyen günlerde bulunduğum şehire gelip bir avukat tutmuşlar. Avukat anlaşmalı boşanmayı kabul ettiğim takdirde düğünde takılan altınlar karşılığı 20 bin lira talep edeceklerini aksi takdirde beni eşime karşı zorla ilişkiye girmekle suçlayacaklarını söyledi. (Böyle bir olay kesinlikle olmadı, fakat bunu ispat edebilme şansım yok çünkü odamızda yaşananlar sadece ikimizin arasında.)
Bugüne kadar eşime bir fiske dahi vurmadım, sövmedim, hakaret etmedim, aşağılamadım, aldatmadım, elimden gelen her fırsatta onu sevdiğimi söyledim, işlerimizden fırsat bulduğumuzda veya o dönemdeki maddi durumumuza göre sinemaya, tiyatroya, baleye, konsere götürdüm kendisini. Hiçbir zaman kariyerini geliştirmesine mani olmadım, aksine destek oldum. Evliliğimiz süresince sayısız seminer, kurs ve eğitime katıldı. Kendisi şu anda bir lpg firmasında sorumlu müdür olarak aylık 1650 tl maaşlı olarak sigortalı gözüküyor.
Kendi işinde olmadığı dönemlerde benim firmamda birlikte çalışıyorduk. Eş olarak her zaman o da fedakar bir eş oldu. Bunu da her zaman yüzüne ve arkasından söyledim.
Rahmetli babamla birlikte çalışmış olduğumuz dönemden babamın yanlış alım kararlarından kaynaklanan yüklü bir borç stoğum vardı ve evlenmeden önce eşime toplam borcumu açık bir şekilde belirtmiştim, tek çocuk olduğum için annemle birlikte yaşayabileceğimi annemi bir başına bırakamayacağımı söyleyerek benimle evlenmeyi bu şartlarıma rağmen kabul ediyorsa kabul etmesini istemiştim. (Bütün bu konuşmalarımızın büyük çoğunluğunun evlenmeden önce internet üzerinden yapmış olduğum chat kayıtları elimde mevcuttur.) O da bunları bilerek benimle evlenmeyi kabul etmişti.
Evlenmemizden 3 ay önce arabamı satarak ve üstüne borçlanarak yeni bir baskı makinesi aldım. Bu arada da muhtelif belediyelere iş yapıyordum. Belediyelere yapmış olduğum işlerin ödemelerini belediyelerin krize girmesinden ve seçim döneminin gelmiş olmasından zamanında alamadım ve o güne kadar dönderebildiğim borç stoğunu dönderemez oldum. Bu süreçte çeklerim yazıldı, senetlerim protesto oldu, kredilerim ve kredi kartlarım icralık oldu. İlerleyen dönemdeyse baskı makinesinin borçlarını ödemeyi bitirdim, piyasadan çeklerimi topladım. Geriye kredilerim ve kredi kartlarım kaldı. Zaman zaman bunlar için muhtelif ödemeler yapmış olmama rağmen diğer ödemelerimi hallettiğim 1 yıllık süreçte 50 binliralık kredi kartı borcum 90 bin lira, 30 binliralık kredi kartımsa 50-55 bin lira oldu. yasadan faydalanarak yapılandırdığım kartlarımın bir kısmının taksitlerini ödemeye devam ediyorum. Fakat piyasaların dengesizliğinden kaynaklı olarak taksitleri ödemekte sıkıntı yaşıyorum. Kartlardan 2si için taahhüt ihlalden icra ceza davası açıldı. birisinden ceza çıktı şu ana kadar tebligat elime ulaşmadı. diğeride taksitleri ödediğim için sürekli erteleniyor. Bütün bu zorluklara rağmen mücadeleden yılmadım ve yoğun şekilde çalışıyorum.
Yaşadığım maddi zorlukların ve sıkıntıların karşısında sığındığım, huzur bulduğum tek yer evim, yuvam. Benim hayatımda eşimden ve annemden başka kimsenin yeri yok, eşimi seviyorum ve boşanmak istemiyorum.
Eşimin evi terkettiği gün ailesinin çıkartmış olduğu tartışma sebebine gelince, 14 şubat pazar günü rahatsızlandığım için gündüz evde yattım, çalışamadım. (14 şubat günü ne çalışması diyebilirsiniz, hasta halimle bile bir hafta öncesinden programladığım bir konser organizasyonuna eşimle birlikte gittim.) Bu yüzden yetiştirmem gereken bir iş aksadı. Hafta içiyse bir müşteri işinin aksamasından dolayı tartışma çıkarttı. Müşteri gittikten sonra kayınpederimde yanımdayken ben hasta yatarken eşim ailesiyle dışarı gezmeye çıktığı için "ben hastayken elif gezeceğine gelip baskıyı yapaydı işler aksamazdı, müşteriyle de bu tartışma yaşanmazdı" diye ortaya konuştum. bunun üzerine kayınpederim "sen bizim kızımızla gezmemizi istemiyorsun, engellemeye çalışıyorsun. kızım senin kölen mi vs." şeklinde tepki gösterdi. Ve bu olayı akşam evde ben eşimin babasına hakaret etmişim, bağırmışım gibi eşime aksettirerek annesininde vermiş olduğu gazla eşimin evi terketmesine vesile oldular.
Eşimin annesi evimizde tartışmanın çıkartıldığı gün benim kişiliğime, erkekliğime, adamlığıma, annemin ve eşimin namusuna, ahlakımıza hakaret etti. Bunun karşılığındaysa ben adam gibi, adam olduğumu, işime, aşıma sahip çıktığımı söyledim. Daha sonrada zaten annemin yatak odasına geçerek tartışmaktan uzak durmaya çalıştım annemle birlikte. Biz odadayken kayınvalidem ağza alınmayacak hakaretler yağdırmaya devam ediyordu. Buna alt ve üst komşularımız binanın ses yalıtımının iyi olmamasından dolayı şahittir.
Forumunuzu incelerken aile terapisti diye bir terimin geçtiğini duydum. Mahkeme kararıyla eşimi birlikte aile terapistine gitmeye zorlayabilir miyiz? Annesinin ve babasının üzerindeki yuvamızı yıkma yönündeki yönlendirmelerini ne şekilde engelleyebilirim? Bugüne kadar benim tarafımdan arayan hiç kimse yıkıcı olmadı hep yapıcı olarak yuvamızı birleştirme yönünde adımlar attı.
Ailesi evliliğimize en başta da karşı çıkmaktaydı.
Uzun bir mesaj oldu, vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim. Ne şekilde hareket etmeliyim, bana bu konuda bir yol gösterirseniz memnun olurum.
Saygılarımla.
14 aylık evliyim. Eşim, ben ve annem birlikte yaşıyorduk. Eşimle evliliğimiz süresince karı koca ufak tefek tartışmalar dışında sorun olacak büyük bir problemimiz yoktu. Eşimin anne ve babasının habersizce misafir olarak gelmesinden sonra 10 gün içerisinde ailesinin dolduruşları sonucunda alakasız bir mevzudan çıkarttıkları tartışma sonucu eşim ailesiyle birlikte 17 şubat 2010 tarihinde evi terketti. İlerleyen günlerde dayımın eşinin ve yakın aile dostlarımızın ikna çabaları karşılıksız kaldı.
İlerleyen günlerde bulunduğum şehire gelip bir avukat tutmuşlar. Avukat anlaşmalı boşanmayı kabul ettiğim takdirde düğünde takılan altınlar karşılığı 20 bin lira talep edeceklerini aksi takdirde beni eşime karşı zorla ilişkiye girmekle suçlayacaklarını söyledi. (Böyle bir olay kesinlikle olmadı, fakat bunu ispat edebilme şansım yok çünkü odamızda yaşananlar sadece ikimizin arasında.)
Bugüne kadar eşime bir fiske dahi vurmadım, sövmedim, hakaret etmedim, aşağılamadım, aldatmadım, elimden gelen her fırsatta onu sevdiğimi söyledim, işlerimizden fırsat bulduğumuzda veya o dönemdeki maddi durumumuza göre sinemaya, tiyatroya, baleye, konsere götürdüm kendisini. Hiçbir zaman kariyerini geliştirmesine mani olmadım, aksine destek oldum. Evliliğimiz süresince sayısız seminer, kurs ve eğitime katıldı. Kendisi şu anda bir lpg firmasında sorumlu müdür olarak aylık 1650 tl maaşlı olarak sigortalı gözüküyor.
Kendi işinde olmadığı dönemlerde benim firmamda birlikte çalışıyorduk. Eş olarak her zaman o da fedakar bir eş oldu. Bunu da her zaman yüzüne ve arkasından söyledim.
Rahmetli babamla birlikte çalışmış olduğumuz dönemden babamın yanlış alım kararlarından kaynaklanan yüklü bir borç stoğum vardı ve evlenmeden önce eşime toplam borcumu açık bir şekilde belirtmiştim, tek çocuk olduğum için annemle birlikte yaşayabileceğimi annemi bir başına bırakamayacağımı söyleyerek benimle evlenmeyi bu şartlarıma rağmen kabul ediyorsa kabul etmesini istemiştim. (Bütün bu konuşmalarımızın büyük çoğunluğunun evlenmeden önce internet üzerinden yapmış olduğum chat kayıtları elimde mevcuttur.) O da bunları bilerek benimle evlenmeyi kabul etmişti.
Evlenmemizden 3 ay önce arabamı satarak ve üstüne borçlanarak yeni bir baskı makinesi aldım. Bu arada da muhtelif belediyelere iş yapıyordum. Belediyelere yapmış olduğum işlerin ödemelerini belediyelerin krize girmesinden ve seçim döneminin gelmiş olmasından zamanında alamadım ve o güne kadar dönderebildiğim borç stoğunu dönderemez oldum. Bu süreçte çeklerim yazıldı, senetlerim protesto oldu, kredilerim ve kredi kartlarım icralık oldu. İlerleyen dönemdeyse baskı makinesinin borçlarını ödemeyi bitirdim, piyasadan çeklerimi topladım. Geriye kredilerim ve kredi kartlarım kaldı. Zaman zaman bunlar için muhtelif ödemeler yapmış olmama rağmen diğer ödemelerimi hallettiğim 1 yıllık süreçte 50 binliralık kredi kartı borcum 90 bin lira, 30 binliralık kredi kartımsa 50-55 bin lira oldu. yasadan faydalanarak yapılandırdığım kartlarımın bir kısmının taksitlerini ödemeye devam ediyorum. Fakat piyasaların dengesizliğinden kaynaklı olarak taksitleri ödemekte sıkıntı yaşıyorum. Kartlardan 2si için taahhüt ihlalden icra ceza davası açıldı. birisinden ceza çıktı şu ana kadar tebligat elime ulaşmadı. diğeride taksitleri ödediğim için sürekli erteleniyor. Bütün bu zorluklara rağmen mücadeleden yılmadım ve yoğun şekilde çalışıyorum.
Yaşadığım maddi zorlukların ve sıkıntıların karşısında sığındığım, huzur bulduğum tek yer evim, yuvam. Benim hayatımda eşimden ve annemden başka kimsenin yeri yok, eşimi seviyorum ve boşanmak istemiyorum.
Eşimin evi terkettiği gün ailesinin çıkartmış olduğu tartışma sebebine gelince, 14 şubat pazar günü rahatsızlandığım için gündüz evde yattım, çalışamadım. (14 şubat günü ne çalışması diyebilirsiniz, hasta halimle bile bir hafta öncesinden programladığım bir konser organizasyonuna eşimle birlikte gittim.) Bu yüzden yetiştirmem gereken bir iş aksadı. Hafta içiyse bir müşteri işinin aksamasından dolayı tartışma çıkarttı. Müşteri gittikten sonra kayınpederimde yanımdayken ben hasta yatarken eşim ailesiyle dışarı gezmeye çıktığı için "ben hastayken elif gezeceğine gelip baskıyı yapaydı işler aksamazdı, müşteriyle de bu tartışma yaşanmazdı" diye ortaya konuştum. bunun üzerine kayınpederim "sen bizim kızımızla gezmemizi istemiyorsun, engellemeye çalışıyorsun. kızım senin kölen mi vs." şeklinde tepki gösterdi. Ve bu olayı akşam evde ben eşimin babasına hakaret etmişim, bağırmışım gibi eşime aksettirerek annesininde vermiş olduğu gazla eşimin evi terketmesine vesile oldular.
Eşimin annesi evimizde tartışmanın çıkartıldığı gün benim kişiliğime, erkekliğime, adamlığıma, annemin ve eşimin namusuna, ahlakımıza hakaret etti. Bunun karşılığındaysa ben adam gibi, adam olduğumu, işime, aşıma sahip çıktığımı söyledim. Daha sonrada zaten annemin yatak odasına geçerek tartışmaktan uzak durmaya çalıştım annemle birlikte. Biz odadayken kayınvalidem ağza alınmayacak hakaretler yağdırmaya devam ediyordu. Buna alt ve üst komşularımız binanın ses yalıtımının iyi olmamasından dolayı şahittir.
Forumunuzu incelerken aile terapisti diye bir terimin geçtiğini duydum. Mahkeme kararıyla eşimi birlikte aile terapistine gitmeye zorlayabilir miyiz? Annesinin ve babasının üzerindeki yuvamızı yıkma yönündeki yönlendirmelerini ne şekilde engelleyebilirim? Bugüne kadar benim tarafımdan arayan hiç kimse yıkıcı olmadı hep yapıcı olarak yuvamızı birleştirme yönünde adımlar attı.
Ailesi evliliğimize en başta da karşı çıkmaktaydı.
Uzun bir mesaj oldu, vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim. Ne şekilde hareket etmeliyim, bana bu konuda bir yol gösterirseniz memnun olurum.
Saygılarımla.