Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
Bir erkek olmama, bahse konu olayları çok şiddetli yaşamış olmama rağmen ne yazıkki bu konuda bir çok ebeveynin yaptığı bazı hataları yazmak durumundayım..
1- Bir çok boşanmış erkek ister istemez (inkar etse bile) çocuğunun bir ajan gibi davranmasını bekler. eski eş ve eski eşin ilişkileri konusunda bilgi akmasını ister.
2- Bir çok kadın da çocuğunun babası ile neler yaşadığını nerelere gittiğini, eski eşin giyim kuşamını, çocukla neler yaptıklarını, eski eşin hanım arkadaşını, vs merak eder. bilgi akmasını bekler
3- Birçok boşanmış erkek hafta sonunda çocuğunu alır almaz kendi anne babasına gider. Çocuğuyla kaliteli vakit geçirme kavramını, ailece bir arada olmak, yemek yemek, sarılıp uyumak yada çocuğuna oyuncaklar kıyafetler almak ve sinemaya gitmekten ibaret sayarlar. Dedeler babaanneler ısrarla çocuğun anensinin yanında ne kadar mutsuz olduğunu duymak isterler. Sessizce geçen 3 gün yerine çocukla konuşularak geçirilecek 2 saat daha verimli olacaktır bunu hesaplamazlar..
4- Birçok kadın çocuğu eve gelir gelmez sanki kimsayal üretim yapan bir fabrikadan gelmiş de dezenfekte edilmesi gerekiyormuş gibi çocuğu banyoya, elbiselerini çamaşır makinasını sokarlar. Banyo aşamasında daha önceden hiç olmadığı kadar ilgi ile neler yaptığı günü nasıl geçirdiği, nerelere gittikleri neler yedikleri sorulur.
5- Uyanık çocuklar anne - baba arasındaki bu durumu anlar anlamaz kullanmaya başlarlar.
Bunlar ne yazıkki boşanmış ebeveynler ile arada kalan çocukların yaşadıklarından basit örnekler.
Oysa ebeveynler, dedeler, nineler herşey yolunda giderken o evliliğe o birlikteliğe daha fazla özen gösterselerdi, daha fazla ilgilenselerdi, daha az müdahale edip, daha az kıskanıp, daha fazla destek olsalardı, kuru inatlaşmalar ve kısır çekişmeler yerine yapıcı, onarıcı yaklaşımlar sergilense idi, "ben deli değilim" demek yerine, "ailem için giderim elbette" diyerek psiklojik profesyonel destek almaya gönüllü olsalardı, bu gün yemyeşil bahçeleri, pembe panjurları olan evler / yuvalar hayal olmazdı..
Kesinlikle katılıyorum, iletinizi okurken işte gelişmiş bir insan, ne dediğini bilen,olması gerekenle olanı ayırt edebilen bir insan dedim durdum kendi kendime. Bunu söylemem gerekmiyor tabii ki size; ama bakış açınız hem çok sağlıklı hem de bir erkeğe en çok yakışan şekilde.
Nedense -tabirimi mazur görün- erkekler sinirli olmayı, laf sokmayı, karşı taraf olan kadına haddini bildirmeyi erkeklik, kişilik olarak görürken; karşısındakini anlamayı, dinlemeyi, empatin kurmayı,en azından bunlar için uğraşmayı kadına ait,kadınsı görüp, hatta biraz da böyle bakabilen insanlara kılıbılık vs gözüyle bakıyorlar.
1- Benim gördüğüm örnekler (sadece kendimden bahsetmiyorum) buna yakın ya da tam da bu şekilde. Sadece daha önce bir konuda bahsettiğim gibi iki üç çiftte gördüm tam tersini, arkadaş kalmamışlar, ama çocukları söz konusu olduğunda ikisi de yeni eşleri ve yeni çocuklarıyla hep beraber tatile gidiyorlar.
Onların dışında bu forumda gördüğüm, hayatımda karşılaştığımda öyle bir anlayış hakim.
2-Benim kızım henüz bütün bunlar için çok ufak, istesem de şimdilik ajan olarak kullanamam :) ama bunda da haklısınız, özellikle babanın ne yaptığını çocuktan öğrenmeye çalışmak söz konusu.
3-Bu madde hem benim durumuma hem de genele çok uygun, tebrik ederim. Başka bir konuda yine yazmıştım, genelde babalar çocukların anneleriyle mutsuz olduğunu, eğlenmediğini, annenin çocukla ilgilenmediğini söyleyip dururlar. Ama çocukla gurur duyarlar, benim kızım derler, o ilgilenilmeyen,eğitilmeyen kız ya da oğlan çocuğu başarılı olunca iftahar ederler dönüp de iyi yetiştirilmeyen, huzurlu mutlu bir çocuk böyle mi olur diye düşünmezler. Klasik çocuğun tüm kötü huyları mutlaka karşı tarafa çekmiştir.
Benim de eşim ne yazık ki bugün bu üçüncü maddenizin hepsini yapmakta; çocuğuyla yalnız vakit geçirmemekte, fazla fazla yaşına uygun olmayan oyuncaklar almakta. Eski eşim sürekli; ortak arkadaşlarımıza da tanıdıklarımıza da annesine giderken ağlıyor -aslında bebeğim neredeyse doğduğundan beri eve girerken her şekilde ağlıyor dışarda olmak istiyor patalojik bir şekilde- benimle çok mutlu,annesi ilgilenmiyor,annemi çok seviyor, onun annesini sevmiyor, zaten manyak onlar, çocuk bunu biliyor,hissediyor diyip duruyor. En komiği de ; benim ve annemin kızımla ilgilenmediğimi,yeterince sevmediğimi iddia edip sonra samimi bir şekilde başkalarına ne kadar çabuk öğreniyor, her gördüğümde daha çok öğrenmiş,daha akıllanmış, sevimli buluyorum demesi. E be adam diyorum tamam yapmadığın kalmadı, e benim de hatalarım oldu tamam, ayrılıyoruz çocuğa bak sorunları neden kaynaklanıyor,ne zaman başladı, nasıl bu kadar öğreniyor zannediyorsun diye..
4-Ben şimdiye kadar öyle bir dezenfekte çalışmasına girmedim, dikkat ettim siz yazınca ama komşulardan da arkadaşımdan da böyle davranışlar gördüm,haklısınız. Ancak ben de kızımın son zehirlenmesinin ardından artık ne yediğini soruyorum, çeşitli kusmalara ve ishale önlem olabilmek için. Ama haklısınız, çocukları böyle sıkıştırmak, kullanmak zararlı ve gereksiz.Yalnız itiraf edeyim ben de bir kaç kez; babası kızına elbise ya da oyuncak aldığında bunu babam aldı falan dediğinde, bir kaç dakika sonra benim aldığım oyuncağı da bunu da ben aldım diye gösterdiğim, benim aldığım elbiseyi giydirdiğim babasınınkini isteyince de bunu ben aldım ama dediğim oldu. Sanki bu tür oyuncaklarla, elbiselerle çocuğumu kandırıp benden soğutacakmış gibi geliyordu ilk zamanlar,sonra zamanla geçti. Şimdi o tavırlarım trajikomik geliyor mesela.
5-Aynen öyle. Kızımda henüz emareleri sadece bir iki kez gözüktü. Olabildiğince normalleşmesine çalışıyorum ama elimden geldiği kadar..
Son paragrafınız da forumda gördüğüm en iyi metinlerden,fikirlerden,tekrar tebrik ederim.Üstüne koyacak bir söz bulamıyorum,gerek de yok zaten.