Cevap: Yapı Kooperatifi süren davalar ve site yönetimi
sayın alpc
sorularınıza bilgim dahilinde maddeler halınde cevap vermeye çalıyım.
1- 3 üye hakkında ihraç kararı ve itiraz nedeniyle dava açılmış olması halen kooperatif adına 3 gayrimenkul kayıtlı olması anlamında olup bu durunda tasfiye olması yasal olarak imkansız. 2004 yılında yayınlan resmi gazete sizinde dediğiniz gibi tapular dağıtıldıktan sonra 6 ay içinde tasfiye olur denmektedir ancak tüm üyelerin tapularının verilmesi halinde şu an 3 üye her ne kadar sizce ihraç olmuş olsada yasal olarak üyelikleri devam etmektedir. ayrıca diğer zimmet davaları bitmeden kooperatifi tasfiye edemezsiniz.
22 Ekim 2004 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 25621
Sanayi ve Ticaret Bakanlığından:
1163 Sayılı Kooperatifler Kanununa Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2004/1)
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 81'inci maddesinin 2'nci fıkrasında, konut yapı kooperatiflerinin anasözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılacağı ve dağılacağı, ancak tescil tarihinden itibaren 6 ay içerisinde usulüne uygun şekilde anasözleşme değişikliği yapılarak kooperatifin amacının değiştirilmesi halinde dağılmaya ilişkin hükmün uygulanmayacağı, mahkemece veya genel kurulca tasfiye memurları seçilmediği takdirde tasfiye işlerini yönetim kurulunun yapacağı hükme bağlanmıştır.
2- kooperatifleri site yönetimlerine çevirmek mümkündür ancak yukardaki tebliğdende anlaşılacağı gibi ana sözleşmede değişiklik yapmanız gerekecek buda ancak genel kurul kararı ile mümkündür.
3- site yönetimi kurmak münkün değil demişsiniz ben bu konuya katılmıyorum şimdiye kadar bulunduğum kooperatiflerin hepsinde insanlar gayrimenkulleri kullanmaya başladığında kooperatif devam etmesine rağmen site yönetimleri kuruldu ve ortak giderler ortak olarak ödendi. ama yok biz kurmayalım kooperatif bu görevleri yerine getirsin dersenizde kooperatife üye olan olmayan fakat ortak hizmetlerden faydalanan herkesden ortak kullanım genel gider aidatı adı altında aidat belirleyebilir ve toplayabilirsiniz. kömür faturasınıda merdiven temizlik bedellerinide gider olarak gösterebilirsiniz. Bu konuyu böyle uzunca yazmamın nedeni bir çok kişi işte kooperatif üyesi olmayan gerek kat karşılıği daire sahibi olan arsa sahibi üye değil aidat alabilirmiyiz veya kiracılardan aidat alabilirmiyim diye tereddüte düşmekte ve kooperatif makbuzu ile bu paraları almak ismemektedir ancak bu durumun aşağıda vereceğim yargıtay kararındanda anlaşılacağı üzere yasaya aykırılık durumu yok. ama ben yinede site yönetimin oluşturulmasından yanayım.
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/13959
Karar: 2005/11561
Karar Tarihi: 28.11.2005
ÖZET: Ortak olmayan kimselerin kooperatif hizmetlerinden yararlandığı ölçüde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olacağı da bir gerçektir. Anılan sorumlunun temerrüt faiz oranı gibi hususlar dahil olmak üzere genel hükümlere tabi bir sorumluluktur. Bu durum karşısında, uzman bilirkişiler vasıtasıyla kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, 1163 sayılı K. Yasası ve ana sözleşme hükümleri de gözetilerek davacının ortak kabul edilip edilmeyeceğinin tespit edilmesi, ortaklık sıfatının bulunmadığının ortaya çıkması halinde yaratılan muarazanın giderilmesi, taşınmazların konumlarının ayrı ayrı değerlendirilerek yararlandığı kooperatif hizmetlerinin karşılığının tespit edilmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekir.
(818 S. K. m. 61)
Davacı vekili müvekkilinin Didim Mesut tatil köyü mevkiinde arsa vasfında taşınmazının bulunduğunu, bunlardan birinde yazlık evinin olduğunu, birtakım kişilerin kendisine aidat ödemesi gerektiğini söylediklerini, evde kullanılan elektriğinin davalı adına kayıtlı trafodan temin edildiğinin ortaya çıktığını, müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, ortak sıfatının bulunmadığını, genel kurullara katılmadığını, kimseye yetki vermediğini, taşınmazının kooperatif taşınmazının dışında olduğunu, aidat borcunu ödemediğini, elektrik borcunu ödemesine rağmen elektriğinin kesildiğini ileri sürerek davalı kooperatife üye olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının hukuki yararının bulunmadığını, üyelik aidatlarına ilişkin bir takım ödemeler yaptığını, kooperatifin tüm hizmetlerinden yararlandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Birleştirilen davanın davacısı vekili, müvekkilinin faaliyet alanında evi bulunan davalının elektrik, güvenlik, temizlik, aydınlatma vs hizmetlerinden yararlandığını, genel kurulca tespit edilen gider tutarlarından sorumlu olduğunu, 1997 yılında belirlenen tutarları ödediğini, son üç yıldan beri elektrik bedelleri hariç payına düşeni ödemediğini, icra takibi yapıldığını, itirazla durduğunu belirterek itirazın iptaline ve inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Birleştirilen davanın davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddialar, savunmalar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı-birleştirilen davanın davalısının satın almış olduğu üç adet taşınmasın, davalı-birleştirilen davanın davacısı kooperatifin yerleşim alanı bütünlüğü içinde kaldığı, elektrik, yol, su vs hizmetlerin kooperatifçe yerine getirildiği, davacının bu hizmetleri başka yerden temin etme imkanının bulunmadığı, üç arsa için 1996-1997 yıllarına ait aidat borçlarını ödediği daha sona herhangi bir ödemede bulunmadığı, bu nedenle aleyhine icra takibi başlatıldığı, ortak olsun yada olmasın yararlandığı hizmetlerin karşılığını ödemesi gerektiği, davasında hukuki yararının bulunmadığı, kendisine açılacak eda davasında bunu ileri sürülebileceği, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne, icra takibine yapmış olduğu itirazın kabulüne, inkar tazminatının reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı-birleştirilen davanın davalısı temyiz etmiştir.
1- Dava dosyasındaki belge, mahkeme gerekçesinde dayanılan delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması sebebiyle davacının aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Asıl dava, kooperatife ortak olmadığının tespit edilerek yaratılan çekişmenin giderilmesi, birleştirilen dava ise aidat ve gecikme faizi alacağının tahsiline yönelik icra takibine itirazın iptaline ilişkindir. Somut olayda davacı, kooperatif yerleşim alanında arsa vasfında üç ayrı taşınmazının bulunduğunu, bunlardan biri üzerinde yazlık konutunun yer aldığı, elektrik ve su ihtiyacını kooperatifin şebekesi üzerinden sağladığı, bir kısım ödemeler yaptığı, uyuşmazlık çıkması üzerine elektrik bağlantısının kesildiği daha sonra genel kurulda belirlenen aidat ve gecikme faizi alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı hususları dosya kapsamıyla sabittir.
Taraflar arasında çekişme, davacı-birleşen davanın davalısının ortak olup olmadığı aidat ve gecikme faizine ilişkin genel kurul kararlarından sorumlu bulunup bulunmadığı ve kooperatif hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle ifade etmek gerekir ki, dava tarihinden önce elektriği kesilen, ortak gibi hakkında icra takibi yapılan ve ortaklık sıfatı bulunmadığını ileri süren davacının böyle bir dava açmakta hukuki yararı mevcut olup, aksine yönelik mahkeme kabulü doğru değildir. Genel kurul kararları, kooperatifle ortakları arasındaki hukuki ilişkiye uygulanan kararlardır. Oy verme iptal davası açma, genel kurula katılma hakkı bulunmayan ve ortak sıfatı taşımayan kişiler bu kararlarla bağlı değildir. Dolayısıyla kooperatif hizmetlerinden yararlanan kişilerin ortak olup olmadığına bakılmaksızın genel kurulda alınan kararlardan sorumlu olacağı yönündeki gerekçe de yanlıştır. Genel kurulda belirlenen aidatlar verilen hizmetlerin maliyeti ile sınırlı olmayıp kırtasiye, yöneticilere ödenen ücretler gibi doğrudan ortaklığa bağlı giderleri de kapsamaktadır. Ancak ortak olmayan kimselerin kooperatif hizmetlerinden yararlandığı ölçüde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olacağı da bir gerçektir. Anılan sorumlunun temerrüt faiz oranı gibi hususlar dahil olmak üzere genel hükümlere tabi bir sorumluluktur. Bu durum karşısında, uzman bilirkişiler vasıtasıyla kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, 1163 sayılı K. Yasası ve ana sözleşme hükümleri de gözetilerek davacının ortak kabul edilip edilmeyeceğinin tespit edilmesi, ortaklık sıfatının bulunmadığının ortaya çıkması halinde yaratılan muarazanın giderilmesi, taşınmazların konumlarının ayrı ayrı değerlendirilerek yararlandığı kooperatif hizmetlerinin karşılığının tespit edilmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı-birleştirilen davanın davalısı yararına BOZULMASINA, 28.11.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
kolay gelsin.