Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme
Merhabalar,
Babam 21 Şubatta karıştığı ölümlü ve yaralamalı trafik kazası sonucu o tarihten beri tutuklu yargılanıyor. Geçen zaman zarfında gelen 2 bilirkişi raporuna itiraz ettik çünkü kazayı doğru olarak yansıtmıyordu ve birbirleriyle alakaları da yoktu. Kaza zonrası polislerin olay yeri fotoğraflarıyla sanıkların ifadesi çeliştiğinden 2.raporda karar mahkeme heyetine bırakıldı. Kasım ayının başındaki duruşmamızda Sayın başkan da aradaki çelişkilerin giderilmesi açısından dosyayı Ankara Karayolları Fen Heyetine gönderdi ve savcı da babamın tutuksuz yargılanmasını talep etti. Dün son duruşmamız vardı, raporumuz Ankaradan geldi, tüm eksikler giderildi, babam hakim karşısına çıktı, mütalaa okundu. İlk olarak gözüme çarpan 4 duruşmadır değişmeyen iddaa makamının değişmesi oldu. 2.si ise karşı tarafların kendileri ve avukatları mazeret dilekçesi sunarak gelmediğinden mahkeme ertelendi ve babamın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Şu gün itibariyle babam 314 gündür tutuklu yargılanmaktadır. Olay trafik kazasıdır, 1 ölü, 1 yaralı vardır, yaralı da kalıtsal bir zarar olmamasıyla birlikte tamamen iyileşmiştir. Kaza ulusal bir otobanda meydana gelmiş olup benzini ve lpgsi biten aracın istop edip 400-500 mt yani hızı kesilene kadar orta şeritte ilerleyip köprü altında tamamen durmasıyla gerçekleşmiştir. arkasındaki araçda sollama yapamayıp ondeki aracın arkasında tamamen durmuştur. Hava Sağanak yağışlı ve akşam saatleridir. Olay yeri fotoğraflarında 2 aracında dörtlülerinin yanmadığı bariz biçimde ortadadır fakat ifadelerinde ısrarla yaktıklarını ifade etmektedirler.
Affınıza sığınarak konuyla ilgili sorularım şunlardır:
1- Babam, TCK 85. maddeden yargılanmaktadır. Maddenin her iki hali de 2 yıldan başlamaktadır ve yerleşik uygulamaya göre, asgari cezadan ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır. Sizce de bu yargılama infaza dönüştürülmemiş midir?
2. Toplanacak hiçbir delil kalmamıştır. Diğer sanık vekilinin mazeret vermesi, müvekkilin tutukluluğu için gerekçe midir?
3. Uluslar arası bir otobanda köprünün altında hareketsiz durup kazaya sebebiyet verdikten sonra da “suçsuz” görülen herhalde tek ülke biz miyizdir?
4. Kazaya karışan üç araçtan ilk ikisinin sürücüsü memur, babam ise bir işçidir. Bu durum, olayın değerlendirmesinde bir farklılık yaratabilir mi? İki memur sürücünün, yolun ortasında duran araçları ile Trafik Güvenliğini İhlal Suçunu da mı işlemedikleri anlaşılamamıştır?
5. 4 kezdir devam eden bir duruşmada iddaa makamının değişmesinin ne gibi bir açıklaması vardır? Ya da bir açıklaması var mıdır?
Cevaplarınız ve yardımlarınız yolumu daha da aydınlatacaktır sayın hukukçular, şimdiden hepinize adaletli günler diler ve teşekkürlerimi iletirim... Saygılar..
Babam 21 Şubatta karıştığı ölümlü ve yaralamalı trafik kazası sonucu o tarihten beri tutuklu yargılanıyor. Geçen zaman zarfında gelen 2 bilirkişi raporuna itiraz ettik çünkü kazayı doğru olarak yansıtmıyordu ve birbirleriyle alakaları da yoktu. Kaza zonrası polislerin olay yeri fotoğraflarıyla sanıkların ifadesi çeliştiğinden 2.raporda karar mahkeme heyetine bırakıldı. Kasım ayının başındaki duruşmamızda Sayın başkan da aradaki çelişkilerin giderilmesi açısından dosyayı Ankara Karayolları Fen Heyetine gönderdi ve savcı da babamın tutuksuz yargılanmasını talep etti. Dün son duruşmamız vardı, raporumuz Ankaradan geldi, tüm eksikler giderildi, babam hakim karşısına çıktı, mütalaa okundu. İlk olarak gözüme çarpan 4 duruşmadır değişmeyen iddaa makamının değişmesi oldu. 2.si ise karşı tarafların kendileri ve avukatları mazeret dilekçesi sunarak gelmediğinden mahkeme ertelendi ve babamın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Şu gün itibariyle babam 314 gündür tutuklu yargılanmaktadır. Olay trafik kazasıdır, 1 ölü, 1 yaralı vardır, yaralı da kalıtsal bir zarar olmamasıyla birlikte tamamen iyileşmiştir. Kaza ulusal bir otobanda meydana gelmiş olup benzini ve lpgsi biten aracın istop edip 400-500 mt yani hızı kesilene kadar orta şeritte ilerleyip köprü altında tamamen durmasıyla gerçekleşmiştir. arkasındaki araçda sollama yapamayıp ondeki aracın arkasında tamamen durmuştur. Hava Sağanak yağışlı ve akşam saatleridir. Olay yeri fotoğraflarında 2 aracında dörtlülerinin yanmadığı bariz biçimde ortadadır fakat ifadelerinde ısrarla yaktıklarını ifade etmektedirler.
Affınıza sığınarak konuyla ilgili sorularım şunlardır:
1- Babam, TCK 85. maddeden yargılanmaktadır. Maddenin her iki hali de 2 yıldan başlamaktadır ve yerleşik uygulamaya göre, asgari cezadan ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır. Sizce de bu yargılama infaza dönüştürülmemiş midir?
2. Toplanacak hiçbir delil kalmamıştır. Diğer sanık vekilinin mazeret vermesi, müvekkilin tutukluluğu için gerekçe midir?
3. Uluslar arası bir otobanda köprünün altında hareketsiz durup kazaya sebebiyet verdikten sonra da “suçsuz” görülen herhalde tek ülke biz miyizdir?
4. Kazaya karışan üç araçtan ilk ikisinin sürücüsü memur, babam ise bir işçidir. Bu durum, olayın değerlendirmesinde bir farklılık yaratabilir mi? İki memur sürücünün, yolun ortasında duran araçları ile Trafik Güvenliğini İhlal Suçunu da mı işlemedikleri anlaşılamamıştır?
5. 4 kezdir devam eden bir duruşmada iddaa makamının değişmesinin ne gibi bir açıklaması vardır? Ya da bir açıklaması var mıdır?
Cevaplarınız ve yardımlarınız yolumu daha da aydınlatacaktır sayın hukukçular, şimdiden hepinize adaletli günler diler ve teşekkürlerimi iletirim... Saygılar..