Ölümden sonra kefillik devam eder mi?
İyi günler efendim;
İki dayım sahibi oldukları ticarethane de uzunca bir zamandır, farklı bankalardan ticari kredi kullanıyorlardı. Kefillerden bir tanesi dedem oluyor, diğeri de genel de beraber iş yaptıkları bir arkadaşları oluyordu. Dedem Aralık 2006 ayında 85 yaşında iken vefat etti, dayımlar da 2009 yılında iflas ettiler ve ticarethane kapatıldı. Dedemin kendi adına çekilen kredi borçlarını kredi alınırken yapılan sigortalar ödemişti ve dedemin kendi adına hiçbir borcu kalmadığını miras paylaşılmadan önce teyit etmiştik. Ancak dedemin dayımlara kefilliği nedeni ile yaklaşık üç aydır farklı bankalardan anneme borç ihtarnameleri geliyor. Dayımlardan ve bankalardan öğrendiğimize göre bu borçlar 2006 ve daha önceki yıllarda dedemin kefil yapılarak açılan ve daha sonraki yıllarda borç ödenip tekrar aynı dosyalar ile çekilen ticari kredilerden kaynaklanıyor. (2006 -2009 yılları arasında, ticarethane kapanıncaya kadar herhangi bir borç ihtarnamesi almamıştık.)Yani dedem öldükten sonra da dedemin imzasının olduğu dosyaların borcunu ödeyip, daha sonra dedemin kefil gösterildiği aynı dosyalardan daha büyük meblalı krediler alınmış nihayetinde bu kredi borçları ödenmeyince dayımlarla ve arkadaşları ile birlikte dedemin diğer iki çocuğu anneme ve teyzeme de yasal varisler olarak borç tahakkuk ettirilmeye çalışıyor. Vefat eden bir kimsenin vefatından önce attığı imza karşılığında, vefatından sonra da aynı dosyadan kefil gösterilerek alınan krediler için de kefilliği devam eder mi? Bu arada bütün dosyalarda kefillerden bir tanesi hep dayımların belirttiğim bir iş arkadaşı veya babası olmuş. Bankaların ve dayımların birlikte yaptıkları bu iş ne kadar yasal ve hiç mi suçlu değiller.
Hiç suçumuz ve haberimiz olmayan bir borçtan sorumlu tutuluyoruz. Hakkımızı yasal yolardan arayacağız ama nereden başlayacağımızı bilemiyoruz.Bu konuda görüştüğüm avukat arkadaşlar bu şekilde bir örnekle hiç karşılaşmadıklarını söylüyorlar ve haklı gözüktüğümüzü ancak davanın sonucu hakkında bir fikir yürütemeyeceklerini söylüyorlar. Acaba bu durumdan kurtulmanın bir yolu var mı? Nasıl bir yol izlemeliyiz. Kendimize dayanak alabileceğimiz hukuki düzenlemeler veya örnek davalar var mı? Şimdiden teşekkürler. Saygılar.
İki dayım sahibi oldukları ticarethane de uzunca bir zamandır, farklı bankalardan ticari kredi kullanıyorlardı. Kefillerden bir tanesi dedem oluyor, diğeri de genel de beraber iş yaptıkları bir arkadaşları oluyordu. Dedem Aralık 2006 ayında 85 yaşında iken vefat etti, dayımlar da 2009 yılında iflas ettiler ve ticarethane kapatıldı. Dedemin kendi adına çekilen kredi borçlarını kredi alınırken yapılan sigortalar ödemişti ve dedemin kendi adına hiçbir borcu kalmadığını miras paylaşılmadan önce teyit etmiştik. Ancak dedemin dayımlara kefilliği nedeni ile yaklaşık üç aydır farklı bankalardan anneme borç ihtarnameleri geliyor. Dayımlardan ve bankalardan öğrendiğimize göre bu borçlar 2006 ve daha önceki yıllarda dedemin kefil yapılarak açılan ve daha sonraki yıllarda borç ödenip tekrar aynı dosyalar ile çekilen ticari kredilerden kaynaklanıyor. (2006 -2009 yılları arasında, ticarethane kapanıncaya kadar herhangi bir borç ihtarnamesi almamıştık.)Yani dedem öldükten sonra da dedemin imzasının olduğu dosyaların borcunu ödeyip, daha sonra dedemin kefil gösterildiği aynı dosyalardan daha büyük meblalı krediler alınmış nihayetinde bu kredi borçları ödenmeyince dayımlarla ve arkadaşları ile birlikte dedemin diğer iki çocuğu anneme ve teyzeme de yasal varisler olarak borç tahakkuk ettirilmeye çalışıyor. Vefat eden bir kimsenin vefatından önce attığı imza karşılığında, vefatından sonra da aynı dosyadan kefil gösterilerek alınan krediler için de kefilliği devam eder mi? Bu arada bütün dosyalarda kefillerden bir tanesi hep dayımların belirttiğim bir iş arkadaşı veya babası olmuş. Bankaların ve dayımların birlikte yaptıkları bu iş ne kadar yasal ve hiç mi suçlu değiller.
Hiç suçumuz ve haberimiz olmayan bir borçtan sorumlu tutuluyoruz. Hakkımızı yasal yolardan arayacağız ama nereden başlayacağımızı bilemiyoruz.Bu konuda görüştüğüm avukat arkadaşlar bu şekilde bir örnekle hiç karşılaşmadıklarını söylüyorlar ve haklı gözüktüğümüzü ancak davanın sonucu hakkında bir fikir yürütemeyeceklerini söylüyorlar. Acaba bu durumdan kurtulmanın bir yolu var mı? Nasıl bir yol izlemeliyiz. Kendimize dayanak alabileceğimiz hukuki düzenlemeler veya örnek davalar var mı? Şimdiden teşekkürler. Saygılar.