Cevap: Diş hekimliğinde uzmanlık
Uzmanlık yönetmeliğine bir dava da FTR’den
Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’ne dava açan bir diğer kurum, Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimler Derneği oldu.
Yönetmelik’in klinik nörofizyoloji disiplinini düzenleyen ilgili iki maddesine yönelik Dernek itirazını değerlendiren Danıştay, maddelerden birinin ürütmesini
durdururken, diğerinde hukuka aykırı bir durum görmedi
Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’ne karşı açılan davalara bir yenisi eklendi. Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimler Derneği, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin Ek-3 sayılı çizelgesinin 33. satırı ve geçici 10. maddesinin 1. fıkrasına itiraz ederek iptalleri için mahkemeye başvurdu.
Klinik nörofizyoloji yan dalını ve bu yan dalın bağlı olduğu ana dalları düzenleyen Yönetmelik’in ilgili maddesinde fiziksel tıp ve rehabilitasyon ana dalına yer verilmemesine karşı çıkan Dernek, klinik nörofizyoloji yan dal uzmanlık belgesi verilecek uzmanlık alanları içinde fiziksel tıp ve rehabilitasyon ana dalına yer verilmediğini belirterek ilgili maddelerin ilgili bölümlerinin iptalini istedi.
Eksik düzenleme iddiası
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimler Derneğinin dava başvurusunda konuyla ilgili, “Fiziksel tıp ve rehabilitasyon ana dalının, bu ana dala ilişkin vakaların özelliği ve tedavi yöntemleri nedeniyle klinik nörofizyoloji disiplini ile yakından ilgili bulunduğu, klinik nörofizyoloji yan dalının bağlı olduğu ana dallar arasında fiziksel tıp ve rehabilitasyon ana dalına yer verilmemesinin kamu yararına aykırı olduğu; geçici 10. maddedeki eksik düzenleme nedeniyle fiziksel tıp ve rehabilitasyon alanında uzman olan tabiplerin yetkin oldukları alanda uygulama yapmasının engellendiği; bu nedenlerle düzenlemelerin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ve yürütmenin durdurulması istenilmektedir” ifadelerine yer verildi.
“Hangi maddeye itiraz edileceğini bilemem, rapor hazırlamadım”
Danıştay 8. Dairede açılan dava nedeniyle savunması alınan Başbakanlık ve Sağlık Bakanlığı, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin yargı kararlarının gözetilmesi, ilgili bilim çevrelerinden görüş alınması, dünyadaki uygulamanın izlenmesi ve bilimsel gerekliliklerin ön plana alınması suretiyle düzenlendiğini bildirdi. Ana dal-yan dal belirlenmesine ilişkin hukuki durumun 1219 sayılı Yasa ve ilgili mevzuat ile idarelere tanınmış yetki alanında ve takdir hakkı kapsamında olduğu savunulan açıklamada, “Yönetmelik’in Ek çizelgelerinde ve geçici maddelerinde yer alan düzenlemelerin ülkenin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde ve tıp alanındaki gelişmelere paralel olarak yapıldığı, ancak yeterli savunma süresi olmadığından ve hangi düzenlemelere karşı dava açılacağı bilinemeyeceğinden, yapılan düzenlemelere ilişkin bilimsel raporların henüz hazırlanamadığı” söylendi.
Mahkeme, gerekçenin temellendirilmediğini belirtti
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimler Derneğinin itirazı üzerine klinik nörofizyoloji disiplini ile ilgili açıklama yapan Danıştay 8. Daire heyeti, klinik nörofizyolojinin Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nden önce yayımlanan hiçbir tüzükte yer almadığı ve ilk kez anılan Yönetmelik’in Ek-3 sayılı çizelgesinin 33. satırında, nöroloji ana dalına bağlı iki yıl eğitim süresi olan bir yan dal olarak düzenlendiğini ifade etti.
İdari işlemlerin bir sebebe ve gerekçeye dayalı olmasının hukukun genel ilkelerinden olduğunu söyleyen mahkeme heyeti, idarelerin işlem tesis ederken kendilerine Anayasa ve yasalarla çizilen çerçeve içinde takdir hakkına sahip olduklarını; ancak, bu takdir hakkının, serbestçe kullanılanabilecek bir keyfiyeti ifade etmeyip, kamu yararı ve hizmet gerekleri açısından hukuka uygun olarak temellendirilmiş olgularla desteklenmesi gerektiğine dikkat çekti. Mahkeme konuyla ilgili, “Ülkemizdeki tıpta uzmanlık eğitimine ilişkin idari düzenlemelere ilk defa Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği ile giren ve bu nedenle diğer tıp disiplinlerine nazaran mevzuatımızda yer alması itibariyle yeni bir alan olan klinik nörofizyoloji disiplininin hangi ana dallara bağlı olacağına ilişkin düzenlemenin, salt bu konuda idarenin yetkili olması ve takdir hakkına sahip bulunması gibi kavramlarla açıklanamayacağı tartışmasız olduğundan, bu düzenlemenin, kendisini hukuka uygun kılacak bilimsel gerekçelere dayanması gerektiği açıktır. Aksi, idarenin sahip olduğu düzenleme yetkisini ve takdir hakkını yukarıda belirtilen ilkelere ve dolayısıyla hukuka uygun kullanmadığı anlamına gelecektir.” açıklamasında bulundu.
“Bilimsel gerekçe, düzenleme yapıldığında zaten vardır”
Derneğin, yürürlüğe giren Yönetmelik’in Ek-3 sayılı çizelgesinin 33. satırı ile ilgili itirazını değerlendiren mahkeme heyeti, klinik nörofizyoloji disiplininin hangi ana dallara bağlı bir yan dal olması gerektiğini belirleyecek akademik gerekliliği ortaya koyan verilerin veya bu yöndeki akademik çevrelerden alınmış bilimsel görüşlerin dikkate alınarak düzenleme yapıldığını gösterecek bilgi ve belgelerin sunulamadığını belirtti. Mahkeme, “yeterli savunma süresi olmadığından ve hangi düzenlemelere karşı dava açılacağı bilinemeyeceğinden, yapılan düzenlemelere ilişkin bilimsel raporların hazırlanamadığı” yönündeki Sağlık Bakanlığı savunmasını ise “Bilimsel gerekçe (rapor, veri) düzenlemeye temel teşkil ettiğinden düzenleme yapıldığı, sonuçlandığı anda zaten var olan bir kavramı ifade etmekte olup, düzenleme hukuk aleminde sonuç doğurup, dava konusu edildikten sonra oluşturulacak bir sebep değildir” ifadeleriyle cevaplandırarak Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin; klinik nörofizyoloji yan dalını ve bu yan dalın bağlı olduğu ana dalları düzenleyen Ek-3 sayılı çizelgesinin 33. satırında hukuka uyarlık olmadığı kararına vardı.
Dava konusu işlemin, insan hayatına doğrudan etkisi olan bir tıp alanı için uzman olacak hekimleri belirleme konusunda düzenleme yapması ve bunun eğitim kurumlarında uygulamaya konulması durumunda giderilmesi güç veya olanaksız zararlar doğuracağını belirten mahkeme, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin Ek-3 sayılı çizelgesinin 33. satırının yürütmesini durdurdu.
Geçici 10. madde itirazı reddedildi
Danıştay, Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimler Derneğinin itirazına konu olan Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin geçici 10. maddesinin 1. fıkrası konusunda ise “Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere, düzenlemede sadece istisnai bir şekilde uzmanlık belgesi verilecek olan yan dallar sayma suretiyle belirlenmiş ve hiçbir şekilde ilgili ana dallar sayma suretiyle düzenlenmemiş olup, bunun yerine “bağlı ana dalda uzman olduktan sonra” ibaresine yer verilmiştir. Bu duruma göre bazı yan dallarda, o yan dalın bağlı olduğu ana dalda uzmanlık belgesi bulunanlara, yan dala ilişkin çalışmalarını belgelemek suretiyle sınava veya ayrı bir eğitime tabi tutulmadan yan dal belgesi verilmesine ilişkin bir düzenlemeyi içeren geçici 10. maddede ana dallar sayma suretiyle belirlenmediğinden ve bu nedenle madde metninde fiziksel tıp ve rehabilitasyon ana dalına yer verilmemesine ilişkin bir eksik düzenlemenin varlığından söz edilemeyeceğinden, davanın bu kısmına yönelik olarak yürütmenin durdurulması isteminin reddi gerekmektedir” açıklamasında bulunarak Derneğin itirazını reddetti.
Klinik nörofizyoloji ilk dava değil
Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği daha önce de birçok kez dava konusu oldu. Romatoloji yan dalı düzenlemesinde bağlı bulunduğu ana dallar arasında fiziksel tıp ve rehabilitasyon ana dalına, algoloji yan dalında beyin ve sinir cerrahisi ana dalına yer verilmemesi nedeniyle mahkeme tarafından ilgili maddelerin yürütmesi durduruldu. Yapılan başka bir itiraz sonucu Danıştay, tıbbi parazitoloji ana dalının tıbbi mikrobiyoloji ana dalına bağlı iki yıllık yan dal olarak düzenlenmesi ile ilgili Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği maddesinin yürütmesini durdurdu.