Neler oluyor hayatta
Şu küresel iletişim çağında; her gün yeni bir Şok Şok Şoook!!! , Flash!!! , Son Dakika!!! haberle yatıp, yenileriyle uyanmaya alışmış bir kuşaktan olmayınca, önüme porsiyon edilen haberlere bakış ve yorumlayışımın da zamanelerden farklı olduğunu anladım. Ben eskiden kendi bireysel zararıma olsa bile, toplum yararına işler için tepki koyan kalabalıklar ile birlikte sokağa çıkardım.
Eski anılar gözümün önüne gelince "Hangi çağda yaşıyorsun, kendine gel Harun" diye kendi kendime kızdım...
En canalıcı haberler bile; pop kültürün ve tüketim toplumunun bir parçası olup, iyileri yuppii!!!, kötüleri vah vah!!! nidalarıyla karşılanıp, bir sonraki haberle derhal unutulunca, insan beyni görece olarak dumura uğramıyormuş, sezinledim.
Haberin doğru olup olmamasının değil, hoşumuza gidip gitmemesinin, haberin değerine olan fevkalade etkisinin farkına vardım.
Sokağımdaki gürültülü kavgayı duyunca, evimin balkonuna çıkıp, sonra da aşağıya inip "ayıptır çocuklar, ayrılın" demek ve kavga edenleri ayırmaya çalışmak yerine, canlı yayın araçlarından göğe yükselen ve yatak odamdaki televizyona düşen aynı kavganın görüntülerini izlemenin steril bir keyif ve gizli bir tatmin yarattığını müşahede ettim.
Son zamanlarda bu hisler içerisindeyken, bir TV haberinde, sokağa dökülmüş ve Beyaz Saray'dan Kongre Binası'na kadar yürüyen yaklaşık 2 milyon kişiyi hayretle izledim. Kızgın kalabalığın ellerindeki "Sosyalist Obama" pankartlarını ve Che posterlerini anlamlandırabilmek için gözlerimi oğuşturdum, kendi kendime çimdik attım. Uyanınca anladım ki bütün sorun sağlık sigortasından yararlanamayan 46 milyon insanın, sigortalanabilmesi için, o zemheri kalabalığın kendilerinden biraz fedakarlık yapmak istemeyişleriymiş. Gösteriyi düzenleyenler Freedomworks (Özgürlük çalışmaları) adlı liberal bir hareket ile Tea Party (Çay Partisi) isimli Hıristiyan muhafazakarlar ve sağcılardan oluşan bir organizasyonmuş.
İzlediğim bir diğer haber ise; Kanada’daki Toronto Film Festivali’nin açılışında gösterilen, yapımcılığını Oscar ödüllü Jeremy Thomas’ın yaptığı Charles Darwin’in hayatını konu alan İngiliz filmi "Yaradılış"ı ABD’de gösterime sokacak dağıtımcı bulunamaması üzerineydi.
Melih Başkan Ankara Bahçelievler 7. Caddede içki referandumu yapacakmış, Tunceli'de beyaz eşya dağıtımı yeniden başlamış, metropolün sokaklarında selde ölenler deodorant kullanımına bağlı küresel ısınma kurbanlarıymış, öyle diyor haberler...
Bense alacağımı aldım, artık takmıyorum bunları. Ne o sokaklara çıkmak öyle?!!! Haberleri izlemek, yuppi veya vah vah demek, arada bir de şarkı söylemek en doğrusu canım...
neler oluyor hayatta
bir de şu rüya gerçek olsa olsa
sabah olup uyanınca
herşey yine aynı kalsa
uzun desem uzun değil
bir yol var önümde
yeşil desem yeşil değil
beyaz bir elbise (kefenimiz olmasın da ?!!!)
Obama'dan sosyalist olur mu bilinmez ancak, bu AKP'yi Sosyalist Enternasyonal'e almayan şerefsizdir bilmiş olun...
Eski anılar gözümün önüne gelince "Hangi çağda yaşıyorsun, kendine gel Harun" diye kendi kendime kızdım...
En canalıcı haberler bile; pop kültürün ve tüketim toplumunun bir parçası olup, iyileri yuppii!!!, kötüleri vah vah!!! nidalarıyla karşılanıp, bir sonraki haberle derhal unutulunca, insan beyni görece olarak dumura uğramıyormuş, sezinledim.
Haberin doğru olup olmamasının değil, hoşumuza gidip gitmemesinin, haberin değerine olan fevkalade etkisinin farkına vardım.
Sokağımdaki gürültülü kavgayı duyunca, evimin balkonuna çıkıp, sonra da aşağıya inip "ayıptır çocuklar, ayrılın" demek ve kavga edenleri ayırmaya çalışmak yerine, canlı yayın araçlarından göğe yükselen ve yatak odamdaki televizyona düşen aynı kavganın görüntülerini izlemenin steril bir keyif ve gizli bir tatmin yarattığını müşahede ettim.
Son zamanlarda bu hisler içerisindeyken, bir TV haberinde, sokağa dökülmüş ve Beyaz Saray'dan Kongre Binası'na kadar yürüyen yaklaşık 2 milyon kişiyi hayretle izledim. Kızgın kalabalığın ellerindeki "Sosyalist Obama" pankartlarını ve Che posterlerini anlamlandırabilmek için gözlerimi oğuşturdum, kendi kendime çimdik attım. Uyanınca anladım ki bütün sorun sağlık sigortasından yararlanamayan 46 milyon insanın, sigortalanabilmesi için, o zemheri kalabalığın kendilerinden biraz fedakarlık yapmak istemeyişleriymiş. Gösteriyi düzenleyenler Freedomworks (Özgürlük çalışmaları) adlı liberal bir hareket ile Tea Party (Çay Partisi) isimli Hıristiyan muhafazakarlar ve sağcılardan oluşan bir organizasyonmuş.
İzlediğim bir diğer haber ise; Kanada’daki Toronto Film Festivali’nin açılışında gösterilen, yapımcılığını Oscar ödüllü Jeremy Thomas’ın yaptığı Charles Darwin’in hayatını konu alan İngiliz filmi "Yaradılış"ı ABD’de gösterime sokacak dağıtımcı bulunamaması üzerineydi.
Melih Başkan Ankara Bahçelievler 7. Caddede içki referandumu yapacakmış, Tunceli'de beyaz eşya dağıtımı yeniden başlamış, metropolün sokaklarında selde ölenler deodorant kullanımına bağlı küresel ısınma kurbanlarıymış, öyle diyor haberler...
Bense alacağımı aldım, artık takmıyorum bunları. Ne o sokaklara çıkmak öyle?!!! Haberleri izlemek, yuppi veya vah vah demek, arada bir de şarkı söylemek en doğrusu canım...
neler oluyor hayatta
bir de şu rüya gerçek olsa olsa
sabah olup uyanınca
herşey yine aynı kalsa
uzun desem uzun değil
bir yol var önümde
yeşil desem yeşil değil
beyaz bir elbise (kefenimiz olmasın da ?!!!)
Obama'dan sosyalist olur mu bilinmez ancak, bu AKP'yi Sosyalist Enternasyonal'e almayan şerefsizdir bilmiş olun...