Sayın Bayındır;''Arkadaşımızın ayda 4-5 gün çalışarak işleri bitirmesi karşılığında ücret tam ödeniyor ve sigortası tam yatıyor. Buna rağmen yıllık izin hakkınını ilerde kullanabilirmiyim sorusu bana ters geldi sadece'' diye yazmışsınız. Haklısınız. Ben bir süredir siteyi takip ediyorum ve inanın çok şey öğrendim. Ben yazdığımda yıllık izin konusu tartışılmakta idi. Böyle bir ayrıntıyı kendi özel durumumu net olarak bilebilmek için sordum.Yalnızca yazdıklarım düşünüldüğünde;vicdani olarak rahat olmak elbette çok mümkün değil. Fakat biraz daha açarsam veya savunma mekanizmamı çalıştırırsam, böyle bir soruyu sormamda sanırım bana birazcık hak verirsiniz. Çalıştığım işyerinde son 2-3 yıla kadar heryıl kısa aralıklarla ssk çıkışım yapılmakta idi. Tazminat haklarımın oluşmayacağı düşünülerek. Son 2-3 yılda ise herdönem çeşitli resmi evraklara (beyanname vs.) imza attığım için çıkışım yapılmamakta. Ayrıca 4-5 gün çalışarak işlerin bitmesi durumunda bana tam maaş değil yarım maaş ödenmekte.Bunun yanında;işyeri açık olduğu zaman yararlandığım ulaşım/servis ve yemek yok. Bunları kendim karşılamaktayım ve bir günlük işe gitme ulaşım bedeli 10 YTL nin üzerinde bir rakam. Ayrıca işyeri şimdiye kadar hiç bir çalışanına, işten ayrılma/ayrılmak bırakılmak zorunda kalmalarda herhangi bir tazminat ödemedi. Tavrı;çalışana butür bir ödeme yapmaktansa ''mahkemede sürünsünler, daha fazlasını avukata öderim.''şeklinde.Ben şu ara işten ayrılmayı düşünmüyorum. eğer ayrılırsam yada ayrılmak zorunda bırakılırsam,Yıllık izin konusunda nasıl bir tavır göstereceğimi açıkcası şu an kestiremiyorum. Sanırım o zamanki gelişmelere ve psikolojime bağlı.
''HAK ile VİCDAN arasında sıkışılınca nasıl davranılırın tartışmasını açmaktı maksadım.'' izin verirseniz; bu konuda birkaç şey söylemek isterim. Hak;harcanılan emeğin karşılığı olmalı. ve hak'kın korunabilmesi için yasalarla belirlenmeli. Asgari ücret'in devlet tarafından belirlenmesi bir anlamda bu demek değilmidir. Başka bir açıdan işci ile işveren arasında yapılan iş sözleşmelerindeki ücreti de işveren belirlemez mi genel olarak. Ne asgari ücret belirlemesinde nede ikili iş sözleşmelerinde, biz emeğini pazarlayanların pek bir etkisi maalesef günümüz koşullarında olamıyor. Vicdan ise daha çok ahlaki,subjektif bir yaklaşım değilmidir. Ve ahlak, yaşanılan çağa göre,sahip olunan din'e göre,içinde yaşanılan toplumsal ve ekonomik guruba göre değişkenlik göstermez mi? Yani emeğinin tam karşılığını istemek, bir çalışan için ahlaki/vicdani birşey iken, Çalışanına daha az ücret ödemek, daha çok kar yapmak, bunu istemekte işvereni veya asgari ücreti en altta tutmak isteyenleri/tutanları kendi sınıfsal konumlarına/çıkarlarına göre ahlaki yapmaz mı?
Dolayısıyla, HAK ile VİCDAN arasında sıkışılınca,her birey veya sınıf/gurup farklı tavır içine girebilirler diye düşünüyorum. Saygı ve Selamlar..