İnansan bi türlü, inanmasan daha da kötü
Sağlıklı bir bedende bile onlarca mikrop her zaman bulunur ama onların hastalık yapar derecede ortam bulmasını bağışıklık sisteminin çökmesiyle olur
ya biz bu memleketin durumunu, giderek kronikleşen biçok olumsuzluğunu
nasıl açıklayacağız?
İç ve dış mikropların bu kadar üreyip çoğalmasını niye önleyemiyoruz?.
hatta okadar çoğaldılar ki !
Ta! beynimize kadar sıçradılar.
Milletçe bağışıklık sistemizmi çöktü acaba ? .
Bence bu işte ‘’sam amcanın’’ orta parmağı var gibi;
.
‘’Sam amca’’
Üvey kardeşlerimizin kuzenleri olur,
mavi yuvarlak bilyemizin yegane kabadayısıdır.
Hep; önce o istediğini alır, artarsa sana bana kalır,
Seve, seve kabul etmiyormusun?
Keyfin bilir abi!
Öpe,öpe Dayatır……..
.
buz amca gidince uzay bile onlara kaldı.
Yorgan gitti kavga bitti. Derken olan bize oldu ha!
Halbuki İyi amca kötü amca arasında idare edip gidiyorduk ne güzel!
ah! Buz amca ah! )
ne vardı yani cıracak?
Dahada kötüsü ‘’buz amca’’ gitmeden sofrada bizim küçük bi taburemiz var dı .(sanıyorduk).. Artık taburemiz sandalye olmuştur. diye beklerken Aa! o da ne tabureyi almışlar . bizide hizmetçilerin odasına tayin etmişler;
üstelik bu kadar büyük elbiseyle dolaşamassınız. Etekleri çok büyük kırpacağız diyorlar.
Tabureyi almışlar anladık ama etek boyuna karışmaları çok gücümüzü gitti doğrusu.
Hatta söylentilere bakarsan,
Akdeniz bezinden dokunmuş tek parmaklı eldivenimizi de çıkaracakmışız ( yok devenin başı artık) diyeceğizde …
Ama nasıl?
‘’Aman şu (üç kahıdımıza) bişi olur da üretmeden geçindiğimizi herkes bilir görür rezil oluruz , borç da vermezlerse maazallah ne yer ne içeriz?’’ diye sesimizi soluğumuzu çıkaramıyoruz… ‘ ‘’Veriyorlarsa borç veriyorlar yani ne var bunda?’’ demek kolay!
Dilin kemiğimi var?
Az kaldı AB ye girdikmi her şey düzelir diyor ‘’polliyana’cılar’’ öylede güzel anlatıyorlar ki, hani yağmasalarda baya yüksek sesle gürlüyorlar…
İnansan bi türlü inanmazsan dahada kötü
‘’Bodrum gergene konutlarında’’ ay yıldızlı bir tatile çıkma ihtimalin çıkmama ihtimalinden fazlalaşıveriyor.
Halbuki, kül kedisinin ablaları gibi; bize yapmadık ayın oyun koymayan, (zenginliğimizdenmi (!) nedendir bilinmez?
bir türlü bizden de vazgeçemeyen, A vrupadaşlarımızın hor bakışlarına rağmen; ısrarla o tarafa bakamıyoruz…
‘’Adamlar bizi kapıdan kovdukça, biz bacadan gireceeez diye bağırıyoruz.
Girecez yaaav! . . Bizi kimse tutamaz… girecezzz. El kadarcıkta olsa bizde avrupalı sayılırız. Topraklarımızın çoooook büyük bir kısmının minnacık parçası avrupada delmmiii… o zaman gi-re-cezzz. Siz ne etsenizde ne yapsanızda girecez. İstesenizde istemesenizde gireceeez yolu yok .. Siz neyi ne kadar . istediğinizi söyleyin yeter Bu artık bizim onur meselemiz Viyana’yı iki defa kuşatmıştık lakin girememiştik ama hak üçtür. giremeyen çalı kuşudur.’’
Demekle AB ye alınacaksak;
altı dursun, üstü kalsın!
ayazoglum
ya biz bu memleketin durumunu, giderek kronikleşen biçok olumsuzluğunu
nasıl açıklayacağız?
İç ve dış mikropların bu kadar üreyip çoğalmasını niye önleyemiyoruz?.
hatta okadar çoğaldılar ki !
Ta! beynimize kadar sıçradılar.
Milletçe bağışıklık sistemizmi çöktü acaba ? .
Bence bu işte ‘’sam amcanın’’ orta parmağı var gibi;
.
‘’Sam amca’’
Üvey kardeşlerimizin kuzenleri olur,
mavi yuvarlak bilyemizin yegane kabadayısıdır.
Hep; önce o istediğini alır, artarsa sana bana kalır,
Seve, seve kabul etmiyormusun?
Keyfin bilir abi!
Öpe,öpe Dayatır……..
.
buz amca gidince uzay bile onlara kaldı.
Yorgan gitti kavga bitti. Derken olan bize oldu ha!
Halbuki İyi amca kötü amca arasında idare edip gidiyorduk ne güzel!
ah! Buz amca ah! )
ne vardı yani cıracak?
Dahada kötüsü ‘’buz amca’’ gitmeden sofrada bizim küçük bi taburemiz var dı .(sanıyorduk).. Artık taburemiz sandalye olmuştur. diye beklerken Aa! o da ne tabureyi almışlar . bizide hizmetçilerin odasına tayin etmişler;
üstelik bu kadar büyük elbiseyle dolaşamassınız. Etekleri çok büyük kırpacağız diyorlar.
Tabureyi almışlar anladık ama etek boyuna karışmaları çok gücümüzü gitti doğrusu.
Hatta söylentilere bakarsan,
Akdeniz bezinden dokunmuş tek parmaklı eldivenimizi de çıkaracakmışız ( yok devenin başı artık) diyeceğizde …
Ama nasıl?
‘’Aman şu (üç kahıdımıza) bişi olur da üretmeden geçindiğimizi herkes bilir görür rezil oluruz , borç da vermezlerse maazallah ne yer ne içeriz?’’ diye sesimizi soluğumuzu çıkaramıyoruz… ‘ ‘’Veriyorlarsa borç veriyorlar yani ne var bunda?’’ demek kolay!
Dilin kemiğimi var?
Az kaldı AB ye girdikmi her şey düzelir diyor ‘’polliyana’cılar’’ öylede güzel anlatıyorlar ki, hani yağmasalarda baya yüksek sesle gürlüyorlar…
İnansan bi türlü inanmazsan dahada kötü
‘’Bodrum gergene konutlarında’’ ay yıldızlı bir tatile çıkma ihtimalin çıkmama ihtimalinden fazlalaşıveriyor.
Halbuki, kül kedisinin ablaları gibi; bize yapmadık ayın oyun koymayan, (zenginliğimizdenmi (!) nedendir bilinmez?
bir türlü bizden de vazgeçemeyen, A vrupadaşlarımızın hor bakışlarına rağmen; ısrarla o tarafa bakamıyoruz…
‘’Adamlar bizi kapıdan kovdukça, biz bacadan gireceeez diye bağırıyoruz.
Girecez yaaav! . . Bizi kimse tutamaz… girecezzz. El kadarcıkta olsa bizde avrupalı sayılırız. Topraklarımızın çoooook büyük bir kısmının minnacık parçası avrupada delmmiii… o zaman gi-re-cezzz. Siz ne etsenizde ne yapsanızda girecez. İstesenizde istemesenizde gireceeez yolu yok .. Siz neyi ne kadar . istediğinizi söyleyin yeter Bu artık bizim onur meselemiz Viyana’yı iki defa kuşatmıştık lakin girememiştik ama hak üçtür. giremeyen çalı kuşudur.’’
Demekle AB ye alınacaksak;
altı dursun, üstü kalsın!
ayazoglum