Alıntı:
didem71 rumuzlu üyeden alıntı
Merhaba,
2 yıldır bir arkadaş ile beraberliğim var.Bahsi geçen arkadaş yaklaşık 5-6 yıl önce eşine boşanma davası açmış ve dava reddedilerek 3 yıllık bekleme süresine girmiştir.Fiili olarak ilk dava açıldığı tarihten bu yana kadar hiç bir şekilde bir araya gelinmemiştir.Aynı zamanda davalı şahıs bu ayrılık süresi içinde başka bir ilde memuriyetine ve ikametgahına devam etmiştir.Evlilik birliği söz konusu iken eşi tarafından asla aldatılmamıştır.Zaten ilk dava konularında böyle bir suçlama da yoktur.3 yıllık bekleme süresi dolunca arkadaşım tekrar boşanma davası açtı.Karşı taraf cevaben ben ve arkadaşımın 2 yıllık birlikteliğini ve buna istinaden de 30.000.-tl tutarında manevi tazminat talep etmiştir.Arkadaşımın üzerine kayıtlı hiçbir mal varlığı yoktur ve Haziran ayından bu yana da işsizdir.İşsiz kalmasında da en büyük sebep boşanmaya çalıştığı eşidir.İlk davada tahakkuk eden tedbir nafakasını ödeyebilmesi için ortak tek çocukları olan kızı ile bütün irtibatını ve haberleşme yollarını kesmiş ve nafakayı nereye ödeyeceğinle ilgili banka ya da başka bir kanal belirtilmemiş her defasında icra yolu ile arkadaşımın önüne çıkmıştır.Çalıştığı Şirketlere intikal eden bu durum işten çıkartılmasına ve bu anlamda da mağdur edilmesine sebep olmuştur
Bu durum da arkadaşımın hakları ve kusur derecesi nedir?Aynı zaman da eşi talep ettiği tazminatı alma hakkına ne derece sahiptir?Arkadaşım da yaşadığı iş kaybı maduriyeti sebebiyle tazminat hakkına sahipmidir?
Vereceğiniz cevaplar için Teşekkürler.
Sn. Üye,
Beraber olduğunuz ve henüz boşanma kararı kesinleşmemiş arkadaşınız aşağıda eklediğim Yargıtay Kararlarından da görüleceği üzere resmen evli bir kişidir. Bu durumda yasal eş birlikteliğinizi ıspat ederek eşinin sizinle beraberliği zina olduğu için güzel bir tazminat alır, çünki zina ağır kusurdur, 3 yıl ayrı olmasının bir önemi yoktur. Ayrıca yasal eş kişilik haklarına ve aile bütünlüğüne yönelik bu haksız saldırıdan dolayı 3. kişi olan size de manevi tazminat davası açıp sizden de güzel bir tazminat alır. Eşler evlilik birliği kurulunca 3 yıl ayrı bile olsalar birbirlerine sadakatle sorumludurlar.
Arkadaşınız yaşadığı iş kaybı mağduriyetinden dolayı eşini sorumlu tutuyorsa ona manevi tazminat davası açabilir, ancak kazanır mı bunu bilemeyiz.
-------------
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/10434
K. 2005/4506
T. 28.4.2005
• ZİNA NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT ( Dava Dışı Eşi İle Davalı Arasında Bir Yakınlaşma Bulunduğu Anlaşılmasına Göre Davacının Aile Bütünlüğüne Haksız Bir Saldırı Oluşturduğu Benimsenerek Kabulü Gereği )
• EŞİN RIZASIYLA YAPTIĞI ZİNA ( Davalının Davacının Eşinin Rızası İle De Olsa Yapması Halinde Davacının Aile Bütünlüğüne Haksız Bir Saldırı Oluşturduğu Benimsenerek Manevi Tazminat İsteminin Kabulü Gereği )
• AİLE BÜTÜNLÜĞÜNE SALDIRI ( Davalının Davacının Eşinin Rızası İle De Olsa Zina Yapması Halinde Davacının Aile Bütünlüğüne Haksız Bir Saldırı Oluşturduğu Benimsenerek Manevi Tazminat İsteminin Kabulü Gereği )
818/m.49
ÖZET: Ceza mahkemesinin gerekçesinde belirlenen olgular itibariyle, davacının eşinin rızası ile de olsa, davacının eşi ile davalı arasında bir yakınlaşma bulunduğu anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece, bu durumun davacının aile bütünlüğüne haksız bir saldırı oluşturduğu benimsenerek davacı yararına manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya uygun değildir.
DAVA: Davacı Muzaffer Gelir vekili Avukat Ahmet Canbaz tarafından, davalı Erol Gelir aleyhine 25.2.2003 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem sonucu kişilik haklarına saldırıdan dolayı manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; istemin reddine dair verilen 27.1.2004 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR: Davacı, dava dışı eşi ile davalının cinsel ilişkiye girerek zina eyleminde bulunduğunu, eşine karşı boşanma davası açtığını, davalı hakkında hazırlık soruşturması başlatıldığını, olay nedeniyle yuvasının dağıldığını, eylemin namusa yönelik yüz kızartıcı suç oluşturduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece; davacının iddia ettiği zina eylemi kabul edilse dahi boşanmaya sebep olan eylemin davacının eski eşinin zina eylemi olduğu, davalının eylemi ile davacının boşanması ve zina nedeni ile namus ve şerefinin ihlali söz konusu olmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, davalı hakkında davacının eşinin ırz ve namusuna tasaddide bulunmak suçundan cezalandırılması istemiyle açılan ceza davası sonunda; davacının eşi ile davalı arasında geçen telefon görüşmelerinin süresinin rahatsızlık boyutunu aşan uzun görüşmeler olduğu, davacının eşi ile davalı arasındaki ilişkinin rızaya dayalı olduğu kanısına varıldığı, davalının cezalandırılmasına yeterli, kesin ve inandırıcı kanıt elde edilemediğinden unsurları itibariyle oluşmayan atılı suçtan davalının beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ceza mahkemesinin gerekçesinde belirlenen olgular itibariyle, davacının eşinin rızası ile de olsa, davacının eşi ile davalı arasında bir yakınlaşma bulunduğu anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece, bu durumun davacının aile bütünlüğüne haksız bir saldırı oluşturduğu benimsenerek davacı yararına manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28.04.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
----------------------------------------
Madde 41 - Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile hak-
sız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mec-
burdur.
Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek
sebebiyet veren şahıs, kezalik o zararı tazmine mecburdur.
Madde 49 – (Değişik: 4/5/1988 - 3444/8. md.)
Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.
Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.
Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir.