Alıntı:
Burak22 rumuzlu üyeden alıntı
Merhaba. Kız arkadaşımla ve ailesiyle sorun yaşamaktayım.
Kız arkadaşımla (2006dan beri) 3 yıldır birliktelik yaşıyoruz, kız arkadaşımla 2 senedir cinsel yönden ilişki yaşamaktayız ve hiç bir şekilde zorlama, tehdit gibi unsurlar yoktur, isteğe bağlıdır. Ben 1988 Şubat doğumluyum, kız arkadaşım ise 1991 Şubat doğumlu. Geçen ay aramızda bir sorun yaşadık ve ayrıldık. Kız arkadaşımın bana attığı ve kayıtlı olan eski SMS'lerini babası tarafından okunduktan sonra olay açığa çıktı. Ve polise gideceklerini söylediler. Benim kız arkadaşımla ilgili bir sorunum yoktur ve olmamıştır.
Sizce polise gittiklerinde ne olabilir yani demek istediğim kız arkadaşımla ilişkiye girdiğimde yaşı 16 idi şuan 18i bitirmiş bulunmakta. Herhangibi bir suçlama alırmıyım veya bunun cezası ne olabilir. Yardımcı olursanız sevinirim :(
Saygılarımla.
CEVAP:
Türk Ceza Yasasının "REŞİT OLMYANLA CİNSEL İLİŞKİ" başlıklı 104.maddesinde "Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. " hükmü yer almaktadır.
Türk Ceza Yasasının "SORUŞTURULMASI VE KOVUŞTURULMASI ŞİKÂYETE BAĞLI SUÇLAR" başlıklı 73.maddesinde de " (1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
(2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.
....(4) Kovuşturma yapılabilmesi şikâyete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz." hükmü yer almaktadır.
Ceza Muhakemeleri Yasasının "SUÇUN MAĞDURU İLE ŞİKÂYETÇİNİN ÇAĞIRILMASI" başlıklı 233.maddesinde "Mağdur ile şikâyetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile çağırılıp dinlenir." hükmü yer almaktadır.
Ceza Muhakemeleri Yasasının "MAĞDUR İLE ŞİKÂYETÇİNİN DİNLENMESİ" başlıklı 236.maddesinde "(1) Mağdurun tanık olarak dinlenmesi halinde, yemin hariç, tanıklığa ilişkin hükümler uygulanır.
(2) İşlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş çocuk veya mağdur, bu suça ilişkin soruşturma veya kovuşturmada tanık olarak bir defa dinlenebilir. Maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunluluk arz eden haller saklıdır.
(3) Mağdur çocukların veya işlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş olan diğer mağdurun tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişi bulundurulur. Bunlar hakkında bilirkişilere ilişkin hükümler uygulanır." şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 26.02.2009 tarih ve 2006/17 esas, 2009/33 sayılı kararında (02.06.2009 tarih ve 27246 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan) kararında ".......onbeş yaşını doldurmuş çocukların cinsel farkındalık dönemine girmekle birlikte henüz kişiliklerinin yeterince gelişmemiş olması, başkalarıyla cinsel ilişkiye girmenin sonuçlarını yeterince kavrayacak sorumluluk duygusuna sahip olmayabilecekleri düşüncesiyle ve onların cinsel dokunulmazlıklarını korumak amacıyla getirildiği anlaşılmaktadır. Sanığın cezalandırılması açısından mağdurla aynı yaş grubunda yer alması veya reşit olması arasında fark bulunmamaktadır. Soruşturma, kovuşturma ve sonucunda sanığın cezalandırılabilmesi mağdurun şikayetine bağlı tutulmaktadır. Bu nedenle, şikayete bağlı olarak sanığın cezalandırılmasıyla şikayet yokluğu nedeniyle cezasız kalması biçiminde bir eşitlik karşılaştırması yapılamaz. Yasa koyucunun suç ve ceza siyasetine ilişkin takdiri kapsamında değerlendirilen kuralın eşitlik ilkesine aykırı bir yönü görülmemiştir.
Hukuk düzeni, kişiyi, kendisiyle ilgili belli konular üzerinde başkaları tarafından belli tasarruflarda bulunma hususunda rıza göstermeye yetkili kılabilir. Böyle bir durumda rıza, hukuka uygunluk sebebi sayılmaktadır. Ancak bunun için rızanın, ilişkin bulunduğu konu üzerinde ve hukuken tanınan sınırlar kapsamında bir tasarrufa ilişkin olması gerekir.
İtiraz konusu kurala göre suç sayılan fiilin “cebir, şiddet ve hile olmaksızın”, bir başka ifadeyle mağdurun rızasıyla işlenmesi gerekmektedir. Bundan, belli yaş grubuna dahil olanların cinsel ilişki konusundaki rızalarının geçerli kabul edilmediği, rızaya dayansa bile onbeş yaşından büyük çocukla cinsel ilişkinin suç sayıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kuralda sözü edilen rızanın hukuka uygunluk sebebi olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Türk Medeni Kanunu’nun evlenme ve velayete ilişkin hükümlerinin bu yaş grubu çocuklar açısından değerlendirilmesi de varılan bu sonucu desteklemektedir. Aynı sonuç mağdurun kim olduğuyla şikayet hakkının kime ait bulunduğuna dair iddialar açısından da geçerlidir. Düzenlemenin bu haliyle belirsizlik içermediği, sayılan hususların ilgili mevzuat hükümleriyle somut olayın özelliklerine göre yargı organları tarafından çözülebilmesine elverişli olduğu anlaşılmakla, kuralın Anayasanın 38. maddesine aykırı bir yönü de görülmemiştir. İtirazın reddi gerekir." gerekçesi ile TCK 104.maddesinin Anayasaya aykırı olmadığına karar verilmiştir.
Sonuç olarak;
1-16 yaşında ki kızın rızası hukuken geçerli değil.
2-Şikayet hakkı veliye de aittir.
3-Şikayet süresi, velininin bu suçu öğrendiği tarihten itibaren 6 aydır.
4-Karar verilirken, kızda hakim tarafından dinlenecektir.