Kamu güvenilirliğine karşı suçlar
TCK md. 252'de düzenlenen rüşvet suçu ile md. 257/3'te yer alan görevi kötüye kullanma suçu arasındaki bağlantı benzerlik fark nedir? TCK md. 257/3'tekİ düzenlemenin rüşvet ve yolsuzlukla mücadelede zafiyete neden olduğu ileri sürülmektedir Bu görüşün yerinde midir?
Zimmet suçunda etkin pişmanlık md. 248'de, rüşvet suçunda etkin pişmanlık md. 254'te düzenlenmişken, irtikap suçu için etkin pişmanlık hükümlerine yer verilmemesinin gerekçesi ne olabilir ve bu durum ceza politikası açısından yerinde midir? Zimmet suçunda soruşturma başlamadan önce ve kovuşturma başlamadan önce zimmete geçirilen malın aynen iadesi veya zararın tazmini halinde fail etkin pişmanlık indiriminden yararlanmaktadır. Burada soruşturma ve kovuşturmanın başlaması ne demektir? Bu konuda Yargıtay'ın görüşü nedir?
Görevi kötüye kullanma suçunda (md. 257/1 ve 257/2) kamunun zararına neden olma, kişilerin mağduriyetine neden olma ve kişilere haksız bir kazanç sağlama kavramları yer almaktadır. peki Bu konuda hangi ölçütler dikkate alınmalıdır? Yargıtay'ın görüşü nedir? Bunlar suçun unsuru mudur? Yoksa cezalandırılabilirlik şartımı dır? Suçun unsuru veya cezalandırılabilirlik şartı olarak kabul edilmesinin farklı hukuki sonuçları söz konusu olur mu?
yardımcı olursanız sevinirim.
Zimmet suçunda etkin pişmanlık md. 248'de, rüşvet suçunda etkin pişmanlık md. 254'te düzenlenmişken, irtikap suçu için etkin pişmanlık hükümlerine yer verilmemesinin gerekçesi ne olabilir ve bu durum ceza politikası açısından yerinde midir? Zimmet suçunda soruşturma başlamadan önce ve kovuşturma başlamadan önce zimmete geçirilen malın aynen iadesi veya zararın tazmini halinde fail etkin pişmanlık indiriminden yararlanmaktadır. Burada soruşturma ve kovuşturmanın başlaması ne demektir? Bu konuda Yargıtay'ın görüşü nedir?
Görevi kötüye kullanma suçunda (md. 257/1 ve 257/2) kamunun zararına neden olma, kişilerin mağduriyetine neden olma ve kişilere haksız bir kazanç sağlama kavramları yer almaktadır. peki Bu konuda hangi ölçütler dikkate alınmalıdır? Yargıtay'ın görüşü nedir? Bunlar suçun unsuru mudur? Yoksa cezalandırılabilirlik şartımı dır? Suçun unsuru veya cezalandırılabilirlik şartı olarak kabul edilmesinin farklı hukuki sonuçları söz konusu olur mu?
yardımcı olursanız sevinirim.