Askeri Mahkeme Kararının Temyize Gidilememesi?
Öncelikle herkese merhaba diyorum ve bu uzun yazımı okuyup yardımcı olmaya çalışan herkese çok teşekkür ediyorum...
Ben 30.01.2006 tarihinde barış gücünde şoför olarak askerliğimi yaptığım Bosna'da bir trafik kazası yaptım.2008 yılında ifade vermem için askeriyeye çağrıldım,ifademi verdim.15 Ekim 2008 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığında görüşülen davada gerekçeli hüküm verilmiş.Buna göre benden hazine zararı olan 11.609 TL'yi ödememi talep ediyorlardı.Ben bu gerekçeli hüküme bir itiraz dilekçesi yazarak duruşmalı mahkeme talebinde bulundum.Elimdeki bazı evrakları ve resimleri de bu dilekçeyle gönderdim.Çünkü kararda
Ankara Adli Tıp Grup Bşk.lığının
''sürücü sevk ve idaresindeki araçla gündüz vakti seyrederken yola gerekn dikkatini vermemiş,hızını yol,trafik,zemin,durum ve icap şartlarına ayarlamamış,ağır tonajlı araçların oluşturmuş olduğu bozuk satıha rağmen aracı tehlikeli bir şekilde sollamaya çalışmış,hızlı seyrettiği için direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle meydana gelen bu olayda dikkatsizliği,tedbirsizliği ve nizamlara aykırı hareketi ile tamamen kusurludur.Olayın gündüz vakti meydana gelmesi ve yolda görülebilir faaliyet olması,bozuk satıhta aracın nizami olarak kullanılması sırasında ayrıca her durumda sürücülerin yol,trafik,zemin,durum,icap şartlarına göre ayarlaması gerektiğinden tercümanın seyir esnasında verdiği bilginin araç komutanı tarafından sanığa iletilmesi sırasında tercümeden kaynaklanan hatalı bir durumla açıklanmasının aynı mahiyette olduğu,açıklanan bu husus karşısında sürücünün bu yere gelmeden hız azaltıp kontrollü seyretmesi gerektiğinden bu durumun kazanın oluşmasında etkisi yoktur.Sürücü tam kusurludur.Yol durumunun ve tercümeden kaynaklanan hatalı bilginin kazanın oluşumunda etkisi yoktur"
yönündeki 05 Eylül 2008 gün ve ... sayılı raporu ve tüm dosya kapsamıyla sabit görülmüştür.
şeklinde yazıyordu.
Aslında kısaca kaza şöyle oldu;
Ben önümdeki aracı takip etmem için emir aldım,önümdeki araç hızlı gidiyordu.Ford Focus marka bir aracı lasitkleri aşınmış,kilometre göstergesi bile çalışmayan bir Land Rover ile takip etmeye çalışıyordum.Hatta küçük bir ayrıntı daha;
bir ara boşnak tercüman bana "sen Türkiye'nin Schumaher'isin herhalde diye bir espiri yaptı,bende "hayır ben değilim,Schumaher O!" diyerek öndeki aracı gösterdim.
45 dakikalık bir yolculuktan sonra tercüman beni bir konu hakkında uyardı,ingilizcem yeterli gelmedi ve araç komutanım olan Türk subayımıza sordum.O'nun da ingilizcesi yeterli gelmemiş olacak ki bana yolda kasis olduğu konusunda uyardığını söyledi.Bende "kasislere yaklaştığımızda öndeki araçların yavaşlamasıyla ve stop farlarının yanmasıyla da kasislere yaklaştığımızı anlarız,o sorun olmaz dedim" Çünkü yolun ilerisini görebiliyordum,görüş açısı genişti.Fakat tercüman kasis değil yoldaki ağır tonajlı araçların meydana getirdiği asfalt çökmesiyle oluşan çukurlarla ilgili uyarmış.Bunu kazadan sonra anlayabildik.
Yolda araç komutanım olan Türk subayımızı 15'er dakikalık arayla 2 kere uyardım."Komutanım hızlı gidiyoruz,bu yolda bu hız tehlikeli" dedim.O sadece "Dikkatli git,takip et!" dedi.Ondan medet umamayınca son olarak Portekizli yüzbaşıya söyledim, O da "Geç kaldık,o yüzden hızlı gidiyoruz" dedi.Ben de emir altında takibe devam etmek zorunda kaldım.Daha sonra da bir sollama anında bozuk satıhlı zemine denk geldik ve araç kontrolden çıktı ve kaza yaptık.
İşte ben bunu mahkemeye verdiğim ifadelerde bir türlü anlatamadım.Beni sanki kafama göre gidiyormuşum gibi yargıladılar.4 tane üst rütbeli komutanın olduğu,hatta Türk subayın haricindekilerin yabancı uyruklu olduğu bir araçta ben nasıl kafama göre gidebilirim.Askerlik yapan herkes bu durumu anlar.Ben basit bir emir eriydim.
Ben verdiğim itiraz dilekçesiyle mahkemeye çıkıp elimdeki delillerle (aracın fotoğrafları,hasar gören yerleri,Litvanyalı üsteğmenin ifadesindeki "sürücünün en ufak bir hatası yoktur,en iyi sürücü bile o durumda hiçbirşey yapamazdı" yazısı) kendimi savunup adaletin yerini bulacağını umut ederken dün son karar tekrar geldi.Kararda eski dosyaya bakılmış sadece son sayfasının altına şöyle bir yazı yazılmıştı;
"İş bu hüküm Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 03.03.2009 gün ve ... sayılı müteferrik kararı ile itiraz reddedilmekle 03.03.2009 tarihinde kesinleşmiştir. 11.609.015 YTL Hazine zararının tahsiline işaret olunur 23.03.2009
Anladığımıza göre Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan sonra bu davaya Hava Kuvvetleri Komutanlığı bakmış,itirazı reddetmekle kalmamış temyiz yolunu da kapamıştı.Temyiz hakkı için bir şey yazmıyordu çünkü.
Ödeme planı aylık 193 TL lik taksitlerle 5 yıllık bir plan bile oluşturulmuş ve adıma bir hesap bile açılmış para yatırmam için.Bu durum kaçınılmaz son mu,adalet ancak buraya kadar mı?Bosna'daki araçlar sigortasızdı ve orada kaza yapan diğer araçlar şoför ve araç komutanıyla birlikte hasarı ortak karşılıyordu.Benimki sadece benim üzerime yıkılıyor.Ben vatani borcunu ödemek için ölümü bile göze alarak askere giden sıradan bir vatandaşım.Annem babam emekli ve bende asgari ücretle çalışıyorum.Verdiğim 15 ayımın yanında bir de 5 senem isteniyor.Bu benim gelecek planlarımı ve psikolojimi bozuyor.
Sizlerden ricam şimdi bu durumda temyiz hakkım olup olmayacağı ve bu duruma nasıl itiraz edebileceğimi öğrenmemde yardımcı olmanız.Bu konuda ne yapabilirim,nereye nasıl itiraz edebilirim yardımcı olursanız sevinirim.
Bu uzun yazımı zahmet verip okuyan ve bana yardımcı olmak için bildiklerini paylaşan herkese sonsuz teşekkürler...
Ben 30.01.2006 tarihinde barış gücünde şoför olarak askerliğimi yaptığım Bosna'da bir trafik kazası yaptım.2008 yılında ifade vermem için askeriyeye çağrıldım,ifademi verdim.15 Ekim 2008 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığında görüşülen davada gerekçeli hüküm verilmiş.Buna göre benden hazine zararı olan 11.609 TL'yi ödememi talep ediyorlardı.Ben bu gerekçeli hüküme bir itiraz dilekçesi yazarak duruşmalı mahkeme talebinde bulundum.Elimdeki bazı evrakları ve resimleri de bu dilekçeyle gönderdim.Çünkü kararda
Ankara Adli Tıp Grup Bşk.lığının
''sürücü sevk ve idaresindeki araçla gündüz vakti seyrederken yola gerekn dikkatini vermemiş,hızını yol,trafik,zemin,durum ve icap şartlarına ayarlamamış,ağır tonajlı araçların oluşturmuş olduğu bozuk satıha rağmen aracı tehlikeli bir şekilde sollamaya çalışmış,hızlı seyrettiği için direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle meydana gelen bu olayda dikkatsizliği,tedbirsizliği ve nizamlara aykırı hareketi ile tamamen kusurludur.Olayın gündüz vakti meydana gelmesi ve yolda görülebilir faaliyet olması,bozuk satıhta aracın nizami olarak kullanılması sırasında ayrıca her durumda sürücülerin yol,trafik,zemin,durum,icap şartlarına göre ayarlaması gerektiğinden tercümanın seyir esnasında verdiği bilginin araç komutanı tarafından sanığa iletilmesi sırasında tercümeden kaynaklanan hatalı bir durumla açıklanmasının aynı mahiyette olduğu,açıklanan bu husus karşısında sürücünün bu yere gelmeden hız azaltıp kontrollü seyretmesi gerektiğinden bu durumun kazanın oluşmasında etkisi yoktur.Sürücü tam kusurludur.Yol durumunun ve tercümeden kaynaklanan hatalı bilginin kazanın oluşumunda etkisi yoktur"
yönündeki 05 Eylül 2008 gün ve ... sayılı raporu ve tüm dosya kapsamıyla sabit görülmüştür.
şeklinde yazıyordu.
Aslında kısaca kaza şöyle oldu;
Ben önümdeki aracı takip etmem için emir aldım,önümdeki araç hızlı gidiyordu.Ford Focus marka bir aracı lasitkleri aşınmış,kilometre göstergesi bile çalışmayan bir Land Rover ile takip etmeye çalışıyordum.Hatta küçük bir ayrıntı daha;
bir ara boşnak tercüman bana "sen Türkiye'nin Schumaher'isin herhalde diye bir espiri yaptı,bende "hayır ben değilim,Schumaher O!" diyerek öndeki aracı gösterdim.
45 dakikalık bir yolculuktan sonra tercüman beni bir konu hakkında uyardı,ingilizcem yeterli gelmedi ve araç komutanım olan Türk subayımıza sordum.O'nun da ingilizcesi yeterli gelmemiş olacak ki bana yolda kasis olduğu konusunda uyardığını söyledi.Bende "kasislere yaklaştığımızda öndeki araçların yavaşlamasıyla ve stop farlarının yanmasıyla da kasislere yaklaştığımızı anlarız,o sorun olmaz dedim" Çünkü yolun ilerisini görebiliyordum,görüş açısı genişti.Fakat tercüman kasis değil yoldaki ağır tonajlı araçların meydana getirdiği asfalt çökmesiyle oluşan çukurlarla ilgili uyarmış.Bunu kazadan sonra anlayabildik.
Yolda araç komutanım olan Türk subayımızı 15'er dakikalık arayla 2 kere uyardım."Komutanım hızlı gidiyoruz,bu yolda bu hız tehlikeli" dedim.O sadece "Dikkatli git,takip et!" dedi.Ondan medet umamayınca son olarak Portekizli yüzbaşıya söyledim, O da "Geç kaldık,o yüzden hızlı gidiyoruz" dedi.Ben de emir altında takibe devam etmek zorunda kaldım.Daha sonra da bir sollama anında bozuk satıhlı zemine denk geldik ve araç kontrolden çıktı ve kaza yaptık.
İşte ben bunu mahkemeye verdiğim ifadelerde bir türlü anlatamadım.Beni sanki kafama göre gidiyormuşum gibi yargıladılar.4 tane üst rütbeli komutanın olduğu,hatta Türk subayın haricindekilerin yabancı uyruklu olduğu bir araçta ben nasıl kafama göre gidebilirim.Askerlik yapan herkes bu durumu anlar.Ben basit bir emir eriydim.
Ben verdiğim itiraz dilekçesiyle mahkemeye çıkıp elimdeki delillerle (aracın fotoğrafları,hasar gören yerleri,Litvanyalı üsteğmenin ifadesindeki "sürücünün en ufak bir hatası yoktur,en iyi sürücü bile o durumda hiçbirşey yapamazdı" yazısı) kendimi savunup adaletin yerini bulacağını umut ederken dün son karar tekrar geldi.Kararda eski dosyaya bakılmış sadece son sayfasının altına şöyle bir yazı yazılmıştı;
"İş bu hüküm Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 03.03.2009 gün ve ... sayılı müteferrik kararı ile itiraz reddedilmekle 03.03.2009 tarihinde kesinleşmiştir. 11.609.015 YTL Hazine zararının tahsiline işaret olunur 23.03.2009
Anladığımıza göre Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan sonra bu davaya Hava Kuvvetleri Komutanlığı bakmış,itirazı reddetmekle kalmamış temyiz yolunu da kapamıştı.Temyiz hakkı için bir şey yazmıyordu çünkü.
Ödeme planı aylık 193 TL lik taksitlerle 5 yıllık bir plan bile oluşturulmuş ve adıma bir hesap bile açılmış para yatırmam için.Bu durum kaçınılmaz son mu,adalet ancak buraya kadar mı?Bosna'daki araçlar sigortasızdı ve orada kaza yapan diğer araçlar şoför ve araç komutanıyla birlikte hasarı ortak karşılıyordu.Benimki sadece benim üzerime yıkılıyor.Ben vatani borcunu ödemek için ölümü bile göze alarak askere giden sıradan bir vatandaşım.Annem babam emekli ve bende asgari ücretle çalışıyorum.Verdiğim 15 ayımın yanında bir de 5 senem isteniyor.Bu benim gelecek planlarımı ve psikolojimi bozuyor.
Sizlerden ricam şimdi bu durumda temyiz hakkım olup olmayacağı ve bu duruma nasıl itiraz edebileceğimi öğrenmemde yardımcı olmanız.Bu konuda ne yapabilirim,nereye nasıl itiraz edebilirim yardımcı olursanız sevinirim.
Bu uzun yazımı zahmet verip okuyan ve bana yardımcı olmak için bildiklerini paylaşan herkese sonsuz teşekkürler...