Re: izal-i şüyu davası hk
Sn. mincekas,
1 ) anne ve 3 kardeşin borçla bir ilgisi olmadığı halde 4.kardeşin başka bir şahsa olan borcundan dolayı nasıl dava edilebiliyor ?
yasalarımız buna müsaade ediyor. bu nedenle (olayı tüm açıdan bilmem mümkün olmadığından) açılan davanın yerinde olduğunu sanıyorum.
2 ) bu davaya karşı 3 kardeşin ve annenin nasıl bir dava veya bir yol izlemesi gerekir ?
taşınmazın aynen paylaşılması mümkün ise (yani 4 dönüm bir tarla var ve her mirasçıya 1'er dönüm kalabilecek nitelikte ise) taşınmazın satılmasını değil de bölünmesini talep edebilirsiniz. aksi halde satılmasına engel olamazsınız.
satım aşamasında sizlerde ihaleye katılabilir ve bu taşınmazı bu defa siz satın alabilirsiniz. zaten sizin hisselerinize ilişkin para ödemeyeceğinizden sadece kardeşinizin payını satın almış olacaksınız. bu halde çokça bir paraya ihtiyacınız da olmayacaktır.
3) davacı taraf mahkeme ve vekalet ücretlerini ve bütün masrafların tahsilini tüm varislerden dava dilekçesinde talep etmiştir mahkeme neticelendiğinde bu ücret diğer kardeşlerden de tahsil edilir mi ?
emin olmamakla birlikte bu masrafların sizden alınmayacağı kanısındayım. bu masraflar öncelikle borçlu kardeşe düşen hissenin satım bedelinden öncelikle alınmalıdır.
4 )birde karşı tarafın ne kadar alacağının olduğu dava dilekçesinde yazmıyor bizede bilgi vermedi bunu nasıl öğrenebiliriz ( borçlu olan varisle konuşulmuyor )
izale-i şüyudan alınacak olan para alacaklının miktarını karşılamazsa diğer kardeşlerden de kalan borç alınırmı ?
kardeşinizin borcu için size başvurulması olanaklı değildir. alacaklı sadece kardeşinizin hissesine düşen kısımdan parasını alabilir. yetmediği takdirde size başvuramaz.
uzunca ama güzel bir kararı ekte sunuyorum.
esen kalın.
....
Bu tür davalarda, davayı ortak ya da paydaşlardan biri ya da bir kaçı diğer ortak ya da paydaşlara karşı açar. Davada bütün paydaş veya ortakların yer alması zorunludur. Yukarıda açıklandığı üzere dava hakkı kural olarak malik olan paydaş ya da elbirliği ortağına aittir.
Bu kuralın istisnası alacaklı durumunda olan gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerinin dava açabilmele-ridir. Mirasçılardan birinden alacağı olan gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi bu alacağın tahsili amacıyla, terekeye dâhil bulunan taşınır veya taşınmaz malların, paylaşma ya da satış suretiyle ortaklığın gide-rilmesi için dava açabilir. Böyle bir durumda davanın açılabilmesi için; borçlu mirasçının hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması, borçlu mirasçı aleyhine bir icra takibi yapılmış olması ve takibin sonuçsuz kalması gereklidir.
Dava açıldıktan sonra mahkeme, öncelikle aynen bölüştürülmenin mümkün olup olmadığını araştırır. Aynen bölünme mümkün ise, o şekilde bölünme yapar, olanak yoksa satışa karar verir ve satış bedelini payları oranında paydaşlara dağıtır. Bu haliyle dava iki safhadan oluşur. İlki paydaşlar arasındaki hu-kuksal ilişkinin aynen bölme ve satım kararı ile son verilmesi yolu ile paylaşma safhasıdır. Aynen Bö-lünmesi mümkün ise, bölünen parçaların paydaşlara tahsisi yapılır. Bu durumda dava konusu olan taşınmaza, yapılan ifraza göre yeni tapu oluşturulur. Borçlu mirasçıya düşen kısım onun adına tapuya tescil ettirilir; alacaklı onu sattırarak alacağına kavuşur.
Aynen bölünme mümkün olmadığı takdirde satış kararı verilir. Hükmün kesinleşmesi ile satış memurun-dan infazı istenir. Mahkeme satış kararı verirken satışın ne şekilde yapılacağını hüküm fıkrasında göster-mek zorundadır. Aksi bozma nedenidir. Dolayısıyla satışın ne şekilde yapılacağı konusunda kararda bir belirsizlik olmayacaktır. Satış sonunda elde edilen bedelden alacaklının alacağının tahsili yoluna gidilir.
Bu genel açıklamadan sonra borçlu mirasçıya düşen taşınmazdaki payın cebri icra yolu ile satışının müm-kün olup olmadığının da çözümlenmesi gerekir. İİK.nun 94 ve 121. maddelerinde Medeni Kanunu'nun kabul ettiği kurallara uygun hükümler kabul edilmiştir. 94 maddeye göre "ortaklardan birinin alacaklısı, yalnız borçlu ortaklığın katılma hakkını, yani tasfiye sonucunu haczettirebilir." Bunun için de borçlu orta-ğın alacaklısı, ortaklığın sona erip tasfiye edilerek borçlu ortağa düşecek tasfiye payının haczini isteyebi-lir. 121 maddeye göre de "tasfiye edilmemiş bir miras hissesinin haczi üzerine icra memuru satışın ne şekilde yapılacağını Tetkik Merciinden sorar". Maddedeki (açık arttırma ile satışa karar verebilir) şeklin-deki hükmün MK ile kabul edilmiş olan "pay satışının mümkün olmadığı" kuralını ortadan kaldıran bir hüküm niteliğinde değildir. Maddede mahcuzlar üzerindeki iştirak halindeki mülkiyet münasebetine son verilmesini sağlamak için takip alacaklısına şuyuu'nun giderilmesi davası açması yetkisini verir. Açılacak davanın sonuna kadar icra müdürü bir işlem yapamayacak, bu dava sonucunda borçluya belirli bir mal isabet etmiş ise bu mal satılarak alacaklının hakkı verilecektir. (14.4.1943 gün E:1940/48 K:1943/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı)
Böylece elbirliği mülkiyetine tabi bir malda payı bulunan borçludan alacaklı olan kişi, anlatıldığı şekilde İcra Tetkik Merciinden alacağı yetkiye dayanarak borçlunun da içinde bulunacağı tüm elbirliği ortaklarına karşı dava açıp bu davayı sonuçlandıracaktır. Buradaki dava açmak hakkı hâkime ya da başka bir kişiye tanınmamış, yalnızca mirasçıya ya da Tetkik Merciinden ortaklığın giderilmesi davasını açma yetkisini alan alacaklıya tanınmıştır.