Patron mu?
Adeta Patron, Sureta Patron… E Peki Ne Menem Patron!
Aslında patron falan değil. Ama bir müessesede yönetici veyahut sahip. E işte öyleyse patron ya!.. Bakalım öyle mi?
Önce “patron” ne demektir hatırlayalım. Patron etrafına bir biçim ve içerik veren/dayatandır, bunu isteyendir; etrafın da ona göre bir biçime girdiği ve içerik edindiği kişidir.
Burada mühim nokta, patronajdan bahsedebilinirlik. Yani, patronun istediği/isteyebileceği, beğendiği/beğenebileceği biçim ve içeriği arayıp bulan, düşünüp öneren, mevazı iştiyakla ve sitayişle icra eden bir “etraf”ın var edilmesi/oluşması ve yaşamasıdır. Virgülle sıraladıklarımızdan birinin yokluğu patronu “Adeta Patron”, diğerinin yokluğu patronu “Sureta Patron” veya “Yok Patron” durumuna sokar.
Patron, bir zamir değil de bir sıfat ibaresi olmak derekesine düşmüşse, hâlâ nasıl patronluk edebilsin ki!? Sıfatına münasip efendim, edatına münasip bir patronluk efendim.
Hepimiz “cümle bilgisi” almışızdır. Bir cümlede fiil failini gösterir. Fiilimiz, yukarıda tarif ettiğimiz tam patronaj tetabukuyla bir fail gösteriyorsa, orada özne/zamir yani patron vardır. Yok, görünen fail bir sıfat ise sureta patron ve yok eğer görünen fail bir edat ise adeta patron var demektir.
Öyleyse fiil-fail mutabakatının sarih ve muşahhas bulunamadığı durum aslında orada bir müessese yok anlamına gelmelidir. Şu halde tabela bizi yanılttığı için “müessese” var sanmaktayızdır. Müessese sanmakta ısrarın hiç yeri yoktur oysa, çünkü kabul etmeliyiz ki o tabela gerçekte bir “paravan”dır.
Öğrenmiş bulunuyoruz ki; bir müessese, patronu ve bir paravan da ya sureta patronu veyahut adeta patronu ilzam ediyormuş.
Saygılarımla,
Tahsin
Aslında patron falan değil. Ama bir müessesede yönetici veyahut sahip. E işte öyleyse patron ya!.. Bakalım öyle mi?
Önce “patron” ne demektir hatırlayalım. Patron etrafına bir biçim ve içerik veren/dayatandır, bunu isteyendir; etrafın da ona göre bir biçime girdiği ve içerik edindiği kişidir.
Burada mühim nokta, patronajdan bahsedebilinirlik. Yani, patronun istediği/isteyebileceği, beğendiği/beğenebileceği biçim ve içeriği arayıp bulan, düşünüp öneren, mevazı iştiyakla ve sitayişle icra eden bir “etraf”ın var edilmesi/oluşması ve yaşamasıdır. Virgülle sıraladıklarımızdan birinin yokluğu patronu “Adeta Patron”, diğerinin yokluğu patronu “Sureta Patron” veya “Yok Patron” durumuna sokar.
Patron, bir zamir değil de bir sıfat ibaresi olmak derekesine düşmüşse, hâlâ nasıl patronluk edebilsin ki!? Sıfatına münasip efendim, edatına münasip bir patronluk efendim.
Hepimiz “cümle bilgisi” almışızdır. Bir cümlede fiil failini gösterir. Fiilimiz, yukarıda tarif ettiğimiz tam patronaj tetabukuyla bir fail gösteriyorsa, orada özne/zamir yani patron vardır. Yok, görünen fail bir sıfat ise sureta patron ve yok eğer görünen fail bir edat ise adeta patron var demektir.
Öyleyse fiil-fail mutabakatının sarih ve muşahhas bulunamadığı durum aslında orada bir müessese yok anlamına gelmelidir. Şu halde tabela bizi yanılttığı için “müessese” var sanmaktayızdır. Müessese sanmakta ısrarın hiç yeri yoktur oysa, çünkü kabul etmeliyiz ki o tabela gerçekte bir “paravan”dır.
Öğrenmiş bulunuyoruz ki; bir müessese, patronu ve bir paravan da ya sureta patronu veyahut adeta patronu ilzam ediyormuş.
Saygılarımla,
Tahsin