Ergenekon' a Bir Bakýþ Açýsý ( Öykü)

Ýki farklý giriþ yapacaðým beðenen beðendiðini alsýn beðenmediðiniz bana kalsýn. Ýkiside iki farklý yerden ama ikiside benden iki deðiþik kitabýn giriþi....

Celal Talabani Ýdil'de bir onbaþý tarafýndan alýnmýþtý. Talabani ilk olarak onbaþý'nýn karþýsýnda hazýr ol konumuna geçerek '' Ne mutlu sizi gördüðüme komutaným'' dedi. Onbaþý þaþýrdý ama fazla bir þey demedi. Kürt lideri kaymakamla görüþecekti. Dünyada ki en kýymetli þeyi cebindeki Türkiye Cumhuriyeti Pasaportuydu... Bu sayede kendisini daha bir güvende hissediyordu. Gerçi kafasý karýþýktý Türkiye'nin kimden yana olduðu net deðildi. Saddam ABD Kürtler Türkmenler PKK hepsi içiçeydi. Türklerde herkese bir þekilde ''he''diyordu. Barzani ile papaz olacaðý gelecekte anlaþamayacaklarý o kadar belliydi ki ama Türkiye ikisinede ayný gözle bakýyor gibiydi. TSK ise hepsine kötü gözle bakýyordu. Bir þekilde kendilerini sorumlu tuttuðunu hissettiriyordu TSK...

Celal Talabani aynaya þöyle bir baktý iyiydi iyi ... saðlamdý kendine güveni tamdý malum sözleri zaten hazýrdý 35 senedir neredeyse.... Dünyanýn kabul etmediði uyduruk bir kralý havaalanýnda karþýlayan Gül' ü El Selam sarayýnda Dünyanýn yarýsý kendisini kabul etmezken Dünyaca Kabul gören ülkenin Cumhurbaþkaný'na sarýlacaktý... Tam 33 yýl sonra sarýldý da... PKK ya yine yol gösterdi ya sev ya terket der gibi tam 35 sene önceki gibi.....

Telsiz výzýltýlarý arasýnda terörist PKK nýn terörist üyelerinin konuþmalarý duyuluyordu hatta bazýlarý daha sonra TV lerden de naklen yayýnlanan bu konuþmalarda iki temel konu öne çýkýyordu. Ýhanet edenler ve yaralananlar... Gelen emir açýk ve netti.. Öldürün yok edin....91-94 arasý bu yönde enaz elli telsiz konuþmasý kaydedildi... Sýnýr ötesinde ise kayalara maðralara saklanmýþ terörist cesetleri bulundu. PKK kendisine yardým etmeyen köylüleri kaçýrdý insanlarý sindirdi. Bir günde 23 kiþinin PKK tarafýndan kaçýrýldýðý haberleri gazetelere manþet oldu...

Kayseri Ýl Jandarma Alay Komutaný Cemal Temizöz PKK itirafçýlarýnýn ifadelerine istinaden gözaltýna alýndý... PKK itirafçýsýnýn belirttiði yerde kemiklerin bulunmasý buna neden oldu. Ergenekon kapsamýnda gözaltýna alýndý albay....

Bu satýrlarýn yazarý bir çok þeye þaþýrdýðý gibi bunada þaþýrdý kaldý...

Talabani konuþuyordu ''PKK ya silah býrakacak yada Irak'ý terk edecek...'' 35 sene önceki gibi... Ama o zaman TSK TSK idi itirafçý ise terörist... Þimdi Terörist itibarlý TSK ise....

1914 yýlýnda baþlayan Dünya Savaþý ''eski Dünya'' da egemen olmak isteyen güçlerin birbiriyle savaþýdýr aslýnda. Özellikle 1700 lerden sonra Egemen güç olan Ýngiltere , Fransa, Ýtalya ile Çarlýk Rusya'sý ile Yeni egemen güç olmak isteyen Almanya ve egemenliðinin son demlerini yaþayan Osmanlý ile Avusturya Macaristan Ýmparatorluðu'nun karþý karþýya gelmesidir.

Aslýnda ''yürüyecek hali bile olmayan'' Osmanlý'nýn Almanlarýn yönlendirmesiyle ve hatta ''gaza getirmesiyle'' savaþa bodoslama dalmasýnýn öyküsü apayrýdýr ama konumuz da apayrý olduðundan bu konuya hiç deðinmeyeceðiz. Ama neticede Osmanlý kendisini bir ande savaþýn ortasýnda buluvermiþtir. Gerçeði asýl gizli gerçeði yani savaþýn en büyük nedenlerinden birisinin kendi topraklarýnýn ''bölüþülmesi'' olduðunu anladýðýnda ise çok ama çok geç olmuþtur.

''Osmanlý'' nýnda 600 yýla yakýn içinde bulunduðu '' þimdiki adýný'' ileride anacaðýmýz emperyalizm yani sömürgecilik düzeni ilerleyen ve geliþen toplumlarda rahatsýzlýk yaratan bir isim olmuþtur. 1919 akadar kendiside bir emperyalist güç olan Osmanlý'nýn bu tarihten itibaren ''sömürge olmasý'' na karþý verilen '' Kurtuluþ Savaþý'' bir kaç yönüyle bir ilktir. Emperyalist olan Osmanlý'nýn içinde 600 yýldýr ezilen topluluklarýn ''baþ kaldýrýsýdýr'' öncelikle. Yedi düvel emperyalizmiyle savaþmakla kalmamýþ aslýnda en büyük savaþý ''iç'' emperyalist olan Osmanlý'ya karþý yani Ýstanbul'a karþý yapýlmýþ olmasýdýr. Ýç ve dýþ ''emperyalizmi'' yenerek ''baðýmsýz-Ulus'' devlet olan ilk örnek olmuþtur.

1938 e kadar Türkiye sistemi çok iyi yürümüþ, 1939 1950arasý aðýr aksak ta olsa gene baþarýyla yürümüþ ancak 1950 den sonra çeþitli etkilerinde direk tesiriyle tam anlamýyla sistem '' tren raydan çýktý'' deyimini doðrularcasýna bozulmaya baþlamýþtýr.

Dünyada da bu dönem içerisinde ''sömürge ülke'' deyimide özellikle sömürgeciler tarafýndan iyice yumuþatýlmýþ ve '' geliþmekte olan ülke'' deyimi yumurtlanmýþtýr. Türkiye'de nasýl olduysa olmuþ ve birden bire ''Geliþmekte Olan Ülkeler'' sýnýfýna girivermiþtir. O gün bu gün de bir türlü geliþemediðimiz ve geliþmekte kaldýðýmýz aþikardýr. ''Her mahallede bir milyoner'' kampanyasý ile baþlayan yozlaþma maalesef o zamanki kitlelerce de anlaþýlamamýþtýr týpký þimdi ki bazý sloganlarýn anlaþýlamadýðý gibi... ''Her mahalleye bir milyonerin'' o mahallenin geri kalanýna ne gibi bir hikmeti olacaðýný kimse sorgulamamýþtýr çünkü herkes ya bu milyoner ''ben olursam'' sevdasýna düþmüþ ve bu tetikleme ile büyük deðiþim baþlamýþtýr ki buda apayrý bir öyküdür ama bunun da konumuzla ilgisi yoktur... Ancak bunun bilinmeside gereklidir diye kýsacýk özet yaptýk. Bu garip uygulama ve akýmlarla birlikte ''ulus devlet'' sarsýlmaya, laik yapý bozulmaya, sosyal devlet ''devlet için sosyalliðe'', hukuk devleti ''devlet için hukuka'' dönmeye baþlamýþtýr.

"Söylesem Etkisi Yok, Sussam Gönül Razý Deðil"

Munafigin alameti uctur: Konustugunda yalan soyler, vaad verdiginde yerine getirmez, emanet olundugunda hainlik eder.

Konuþtuðunda yalan söyler....

Türkiye'nin, Kuzey Irak'taki PKK varlýðýný sürekli gündeme getirmesine raðmen Mesut Barzani 'Örgütle iþimiz yok" diyerek.....

Vaad verdiðinde yerine getirmez

Kürt kökenli Devlet Baþkaný Celal Talabani, 'kedi-fare' oyununa baþvuruyor. Ýlk olarak PKK militanlarýnýn iadesi talebi karþýsýnda, "Bir kediyi bile vermeyiz" ifadesini kullanan Talabani, önceki gün Baðdat'a giden Dýþiþleri Bakaný Ali Babacan'a "PKK'lýlarýn iadesini dýþlamýyorum. Siz kedi bile vermeyeceðimi söyleyen haberlere aldýrmayýn" diyerek þaþkýnlýk yarattý. Ancak bu sözleri dün kamuoyuna yansýyýnca Kürt lider bu kez "PKK liderleri Kürt þehirlerinde deðil daðlarda. Yakalayýp teslim etmemiz mümkün deðil" diyerek yine çark etti.


Emanet olunduðunda hainlik eder

Bir itirafçýnýn kimliði PKK’nin Suriye’den Irak’a sýzdýrdýðý 40 kiþilik ilk militan grubu içinde yer alýr.Ardýndan örgütten kaçar.Teslim olup itirafcý olur. Yabancý bir ülkede sýðýnmacý olur.Röportajlar verir, örgütün öldürdüðü kiþileri askerin öldürdüðünü ileri sürer.

Tarih araþtýrmacýsý Gökhan Balcý, Genelkurmay arþivlerinde Mesut Barzani’nin babasý Molla Mustafa Barzani ve amcasý Barzan Þeyhi Abdüsselam’ýn 1900’lü yýllarýn baþýnda Ruslarýn desteði ile Ermeni çetelerini Türklere karþý kýþkýrttýðýnýn açýkça yer aldýðýný kaydetti.Araþtýrmalarýný “Soykýrýma Uðrayan Türkler” adlý kitabýnda toplayan Balcý, “Barzan Þeyhi Abdüsselam ve Mustafa Barzani, Ermeni çetelerini silahlandýrarak, Güneydoðu ve Doðu Anadolu’daki Türk köylerinde soykýrým ve iþkenceler yapmýþ. Barzan aþiretiyle ilgili gerçekler, Rusya devlet arþivlerinde de bulunuyor. Mustafa Barzani’nin ölümünün ardýndan aþireti yöneten oðlu Mesut Barzani’de bugün atalarýnýn gittiði yoldan ilerlemeye çalýþýyor” dedi

Bu arada Dünya'da tarih sahnesinde yerini alan yeni emperyalistlerin güçlerin halklarý çok ilginç bir biçimde ''emperyalizm'' e karþý olmuþlardýr. Tam bu nokta da ''emperyalizm''in kötü olduðunu bu ''emperyalist'' devletlerde keþfetmiþlerdir !!! Gereðini de anýnda yapmýþlardýr. Ýnsanlarda bunu anýnda benimsemiþtir ve böylece ''emperyalizm'' tarih olmuþtur!! Fakat tarih olan sadece ''emperyalizm''in adý olmuþ gereði yapýlan uygulama ile emperyalizm'in adý ''globalizm'' yada Türkçesi ile ''küreselleþme'' oluvermiþtir. Bu globalizm'in ABD ve AB ye göre olduðunu söylemeye gerek yoktur sanýrým. Bu arada güzel yurdum G-20'lere girmiþ amma bu arada ''geliþmekte Olan Ülkeler'' statüsünden kurtulamamýþtýr.

Globalizm in yada eski adýyla emperyalizmin yaþayabilmesi ve geliþebilmesi için ''iþbirlikçilere'' gerek duyulmaktadýr. Ýlgili ülkede globalizmin yerleþebilmesi için ''alt yapý'' hazýrlama görevini üstlenir bu iþbirlikçiler. Ýþte bu iþbirlikçiler sýfatlarý gereði eylemlerde bulunmaktadýrlar. Bunlar bazen ülke üst düzey töneticileri, bazen kral bazen padiþah olmakta gazeteci vakýf dernek üniversite olarak faaliyette bulunmaktadýrlar. Bu kiþiler ise savcý hakim öðretmen gazeteci yazar olabilmektedir zaman zaman. Hatta ''Osmanlý '' örneðinde açýkça görüleceði gibi ''emperyalist'' güce ''biat'' eden bazen bizzat ''yönetim'' olmakta ve ''ulusa'' sahte savaþ açmaktadýr.

Bu baðlamda deðerlendirdiðimizde iþbirlikçiler kurduklarý sivil toplum kuruluþlarý vakýf dernek özel üniversite ve medya kuruluþlarý ile toplumda etkili olmaya çalýþmakta ve olmaktadýrlar. ABD ve AB emperyalizminin yani küreselleþmesinin yayýlmasý ve geliþmesi için ''geliþmekte olan ülkeleri''etkileyip kendi yönetimlerinin altýna almakta ve bu ülkeleri yukarýda bahsettiðimiz kuruluþlar aracýlýðýyla soymaya baþlamalarýdýr. Globalistler için özellikle ''ulusalcýlýðý'' tehtit olarak gördüklerinden öncelikle bunu yok etmeyi hedef seçmiþler ve her türlü yöntemi denemeye baþlamýþlardýr. Bu konuda da güzel yurdumda özellikle dini kuruluþlarý ve partileri seçmiþlerdir kendilerine iþbirlikçi olarak... Çünkü bunlar özde ''ulusalcýlýða'' karþýdýrlar.

Dünya savaþýný takip eden kurtuluþ savaþý süresince nasýl ki iþbirlikçiler Yunan ve Ýngilizlerle iþbirliði yapmaktan çekinmemiþ ve bunlar padiþahve padiþah taraftarý kiþiler olduysa günümüzde de ABD ve AB nin güzel ülkemi bölmek için gösterdiði çabalara destek vermekten çekinmeyecekleri ve çekinmedikleri yaþadýðýmýz olaylarla son derece açýktýr.

Þimdi Sayýn Ali Sinkay'ýn araya ilave ettiði ileti hariç olmak üzere iki farklý giriþi okudunuz ilk giriþ sýra no bir deki diðer giriþ ise bundan önceki iki iletimin birleþmesidir.

Hangisini isterseniz buyurun alýn ondan sonrasýný deðiþik olarak devam edeceðim. Hangisini beðendiyseniz ona göre devam ediniz. Ama hangisinden devam ederseniz edin sonunda umarým ki birleþip ayný mecraya akacaklar buradaki umarým akýþ için deðil kendim içindir. Ýþ güç derken akýp giden gündemide yakalama sevdasýyla hiçbir konu bitmiyor ondan dedim bunu... Kaldýki konu bir iletiyle ''Ergenekon'' a girecek... biter mi.... bilemem...Ama bazý kiþiler yüzünden sadece buraya yazacaðým çünkü sinirim '' bazýlarýný'' kadýrmýyor.

10 NÝSAN ANKARA

Sabahtan beri hummalý bir çalýþma sürüyordu. Ankara'nýn muhtelif yerlerinde irili ufaklý gruplar toplanmýþ konuþup görüþ alýþveriþi yapýyor izlenecek yol hakkýnda ''ortak bir yol'' bulmaya çalýþýyordu. Kelimenin tam anlamýyla ortalýk toz dumandý. Zaten Ankara'nýn yollarý'da toz dumandý böylece hangi toz hangi tozdu karýþýyordu...

Bir kiþi vardý ki çoktan beri kafasýnda olan ''þeyi'' adým adým uygulamýþ bir yerlere gelmiþti. Þimdiyse kafasýnda ki planýn en önemli noktalarýndan birisinin hazýrlýðý yapýlýyordu. Çok doðaldý ki her kafadan farklý bir ses farklý bir yöntem vardý. Ancak asgari müþterekte herkes hemfikirdi. Çok ama çok uzun süredir düþündüðü yaklaþýk iki buçuk senedir plan aþamasýnda olan ve gene yaklaþýk bir senedir uygulamada olan ''didtemin '' en önemli dönemeçlerinden birisi ve hatta en önemlisinin hazýrlýðýydý yapýlan.

27 Aralýktan beri bunun çalýþmalarý aðýr aksak yapýlmaktaydý. 20 Mart ta ortaya çýkan durumdan sonra bu çok daha önemli bir hale gelmiþ ''zamana karþý'' yarýþ baþlamýþtý. 19 Mart ta Ankara' ya toplantý için illerde bulunan temsilcilere çaðrýda gönderilmiþti. Ýþte o gün bugün hummalý bir çalýþma sürüyordu 10 Nisan sabahýna kadar...

Kafasýnda her türlü planý yapmýþ olan kiþi konuþmalarý dinliyor müdahalede bulunmuyordu. Kiþilerin kendi iradesiyle kendisiyle ayný çizgiye gelmesini bekliyordu. Ancak daha önceki toplantýlarda alýnan kararlarýda zaman zaman anýmsatmaktan ve ''yol gösterici olmaktan '' da geri durmuyordu. Çoðunluk artýk kendisi gibi düþünmeye baþlamýþ ''iþi baþarabilecekleri'' inancý ve özgüveni herkese gelmeye baþlamýþtý.

10 Nisan Akþama doðru iþler karýþtý. Ortaya bir gariplik çýktý gelen haberlerde bunu doðrular nitelikteydi. Kafasýnda her türlü planý yapmýþ kiþi hariç büyük çoðunluk þaþkýnlýk içinde hafif korkuya kapýldýlar. Bu düzeyde tepki geldiðine göre demekki sadece '' lafta '' kalmayacak baþka yaptýrýmlarda gelecekti....

Ertesi gün ''bir takým'' uçaklarca da havadan atýlacak olan olay þuydu.

''Dünyanýn düzenini saðlayan ve kainat gününe kadar islamýn varlýðýný saðlayacak olan Halife hazretlerinin yönetimi altýnda bulunan islam beldelerinde bazý kötü niyetli insanlar, anlaþarak ve birleþerek ve kendilerine baþkan seçerek Padiþahýn sadýk tebaasýný uydurduklarý yalanlarla aldatarak ve Padiþahýn emirlerine aykýrý olarak, isyan ederek,asker toplayarak, görünüþte askerlere yiyecek ve techizat temin etmek için, gerçekte maddi çýkar saðlamak amacýyla, dini emirlere aykýrý olarak bazý vergiler koyarak

Kullarýn mallarýný ve eþyasýný gasp ederek,çapul ve yaðma ile halka zulmederek ve Osmanlý Ülkesinin bazý kasaba ve beldelerine saldýrarak, yýkarak ve tahrip ederek Padiþahýn nice masum kullarýný katlederek ve kanlarýný akýtarak ve Halife tarafýndan görevlerdirilmiþ ve ona sadýk nice sivil ve asker memur ile din görevlilerini makamlarýndan zorla azlederek ve kendi yandaþlarýný bu görevlere getirerek ve Hilafet merkezi olan Ýstanbul ile her türlü ulaþým, nakil ve haberleþme yollarýný keserek ve Devletin gönderdiði emirlerin uygulanmasýný engelleyerek ve Devlet merkezini memleketin diðer bölgelerinden ayýrarak ve Hilafet makamýnýn gücünü zayýflatmaya çalýþarak, Halifenin emirlerini dinlemeyerek Yüce Ýslam Hilafetine isyan ederek, Osmanlý Devletinin dirlik ve düzenini ve memleketin asayiþini bozmak amacýyla çok deðiþik yalan ve uydurmalarla halký isyana teþvik eden, bozguncu olduklarý açýk ve kesin olan bu bozguncu reislerinin ve yandaþlarýnýn daðýlmalarý hakkýnda Padiþah tarafýndan verilen emirleri dinlemeyerek,inat ve fesatlarýnda ýsrar ederler ise, bozgunculuklarý ve kötülükleri kesin olup Ýslamýn yüce kurallarý gereðince öldürülmeleri meþru ve farz olur mu?

Bildirilsin.

Cevap : Allah bilir ki olur.

Þeyhülislam Dürrizade Esseyid Abdullah

Bu suretle, Yüce islam hilafetinin yetkilerini elinde bulunduran müslümanlarýn adaletli imamý Halifemiz Sultan Vahidüddin Han (Hazretlerinin) etrafýnda toplanýp savaþmak amacýyla gönderilmiþ olan yüce emre uymak ve bu isyancýlarla savaþmak vacip olur mu?

Bildirilsin.

Cevap : Allah bilir ki olur.

Þeyhülislam Dürrizade Esseyid Abdullah

Bu suretle, Yüce Ýslam Halifesi tarafýndan isyancýlarla savaþmak için görevlendirilmiþ olan askerler savaþmaz ve firar ederlerse büyük günah ve suç iþlemiþ olup dünyada þiddetli cezayý ve ahirette büyük azabý (cehennemi) hak etmiþ olurlar mý?

Bildirilsin.

Cevap : Allah bilir ki olurlar.

Þeyhülislam Dürrizade Esseyid Abdullah

Bu suretle, isyancýlarla savaþma hakkýnda verilmiþ olan Padiþahýn yüce emrine uymayan bütün müslümanlar suç iþlemiþ olup, þiddetli cezayý hak etmiþe olurlar mý?

Bildirilsin.

Cevap : Allah bilir ki olurlar.

Þeyhülislam Dürrizade Esseyid Abdullah''

Ýstanbul Þeyhülislamý Olan zatý iþbirlikçi kiþi olan Dürrizade (Dürzü) Abdullah Atatürk ve arkadaþlarý için ölüm fetvasý vermekten çekinmemiþti. Ve tarih 10 Nisan 1920 idi......

Mercidabýk Savaþýndan sonra henüz tam kesin olmamakla birlikte genel kabul ile Osmanlýya geçen Hilafetin varlýðýndan beri Osmanlý halký çeþitli ''FETVA''lara alýþmýþtý. Bunlar genelde savaþ döneminde ve özellikle ''GEVUR'' ellere karþý yapýlacak harekatlarda alýnýrdý.

10 Nisan Fetvasý Siyasetin Dini Dinin siyaseti kesin kullandýðý bir belge olmuþtur. Ýþgale karþý direnen ''müslümanlarý'' ölüme mahkum eden iþgal eden ''GEVUR'' u aklayan bir garip fetvadýr.... Doðal olarak halkýmýzýn þeyhülislam makamýnýn ulvi '' din bilgisine'' inancý tartýþýlmazdý , hele hele kendileri din hakkýnda ciddi bir bilgiye sahip olmadýklarýndan dolayý vahamet dahada artmýþtý.

11 Nisan 15 Nisan arasý Ankara ciddi bir çalýþma ile bu fetva yý aþma yolunu aradý durdu . Ve sonunda Ankara Müftüsü Rýfat efendi bir çok müftü ve hocanýn da daha sonra kabul ettiði karþý fetvayý yayýmlar. O da þöyledir :

''Dünyanýn düzeninin sebebi olan Müslümanlarýn Halifesi (Allah onun azametini ve hilafetini kýyamet gününe kadar uzatsýn) hazretlerinin hilafet makamý ve saltanat merkezi olan Ýstanbul, Halife’nin rýzasý hilafýna olarak, müslümanlarýn düþmanlarý olan devletler tarafýndan fiilen iþgal edilerek Ýslam askerleri silahlarýndan soyulup bazýlarý haksýz yere öldürülerek, Hilafet merkezinin korunmasýný üstlenen, bütün istihkamlar, kaleler diðer harp vasýtalarýný zapt ve resmi muameleleri yürütme ve müslüman askerleri techize memur olan Bab-ý Ali ve Harbiye Nezaretine el konularak, halifeyi, milletin hakiki faydalarýný temin edecek tedbirler almasýndan fiilen yasaklama, sýký yönetim ilaný, Divan-ý Harpler teþkil ederek Ýngiliz kanunlarýna uygun olarak muhakeme ve cezalandýrma suretiyle Halife’nin hükmetme hakkýna müdahale ve yine Halife’nin arzusu hilafýna olarak Osmanlý memleketinin bir parçasý olan Ýzmir, Adana, Maraþ, Antep ve Urfa havalisine düþmanlar tarafýndan tecavüz edilerek, gayrimüslim vatandaþlar ile iþbirliði halinde müslümanlarý öldürüp, mallarýný soygun ve yaðma edip , namuslarýna tecavüz ederek mukaddesatlarýný tahkir ettikleri taktirde yukarýda açýklandýðý gibi harekete maruz kalan ve esir olan gayretlerini sarfetmek bütün müslümanlara farz olur mu?

Cevabý budur : Allah en iyisini bilir , OLUR (Düþman saldýrdýðý zaman onunla savaþmak herkese farzdýr.Bu durumda kadýnýn kocasýnýn izniyle , kölenin de efendisinin izniyle savaþmasý gerekir. “ Kenz ve Bezzaziye adlý eserlerde “ . Eðer bir müslüman kadýn doðuda baskýna uðrarsa batýdakilerin onu esaretten kurtarmalarý gerekir.”Bahru’r Raik adlý eserde.)

Bu þekilde hilafetin meþru haklarýný , gasbedilen gücünü geri almak ve tecavüze maruz kalan memleketleri düþmandan temizlemek için cihad edip savaþan müslümanlar dinen baði (devlete isyan etmiþ) olurlar mý?

Cevabý budur : Alah en iyisini bilir. OLMAZLAR ( isyancý diye gerçek imama itaati haksýz olarak tanýmayan müslüman gruba denir. “Mecmeu’l-Enhur adlý eserde”).

Yukarýda yazýldýðý þekilde Hilafetin gasbedilen haklarýný geri almak için , düþmanlara karþý açýlan savaþta vefat edenler þehit, hayatta kalanlar gazi olurlar mý?

Cevabý budur : Allah en iyisini bilir. OLURLAR (Þehit þunlardýr : Düþman, isyancýlar ve yol kesiciler tarafýndan öldürülenler veya ellerinde belirli bir iþaretle savaþ meydanýnda bulunanlar, bir müslümanýn bir baþka müslümaný dinen öldürmesi gerekmeyen bir konu dolayýsýyla zulmen öldürdüðü taktirde öldürülen, ayný þekilde zýmminin yine dinen öldürülmesi gerekmeyen bir konu sebebiyle bir baþkasýný öldürdüðü taktirde öldürülen þehittir. (“Zeylei adlý eserde”)

Bu þekilde cihat edip dini görevlerini yerine getiren müslümanlara karþý düþman tarafýndan müslümanlar arasýnda silah kullanýp adam öldüren kiþiler en büyük günahý iþlemiþ ve fesat çýkarmýþ olurlar mý?

Cevabý Budur : Allah en iyisini bilir. OLURLAR. (Allahü taala þöyle buyurmuþtur : “Fitne adam öldürmeden daha kötüdür. Bundan dolayý da fesatçýlar fitneye baþvurur” “ Fethül Kadir adlý eserde”).

Düþman devletlerin zorlamasý ve kandýrmasý sonucu verilen hak ve hakikat ile baðdaþmayan fetvalara müslümanlarýn baðlanmalarý ve dinen ona göre hareket etmeleri doðru olur mu?

Cevabý budur : Allah en iyisini bilir. OLMAZ. (Zorlama rýzayý yok eder! “Velvaliceyh adlý eserde”).

16 Nisan 1336 (1920)

Mehmet Rýfat (BÖREKÇÝ)

Ankara Müftüsü''

( Her iki fetvayý da burada almamýn nedeni tarihe ýþýk tutmak ve belgelemek içindir.)

Bu karþý fetvadan sonra sular biraz durulur gibi olur Ankara çalýþmasýna hýz verir. Peki istanbul durur mu? Durmaz elbet. Fetvaya karþý fetva halkýn kafasýný karýþtýrmýþtýr karýþtýrmasýna da Ýstanbul dýþýnda ki gerçek Anadolu insaný akýl ile iþgale karþý savunmanýn daha evla olduðu bilincine vardýðý gibi ilk fetvada belirtilen ''zorlamalarýn'' olmadýðýnýnda farkýnda olarak Ankara'ya sýcak bakar.

Fetvanýn Anadoluda bir iþe yaramadýðýný anlayan ve Ankara'nýn hýzla duruma el koymasýndan Ýstanbul hükümeti ve Vahidettin çok rahatsýzdýr. Hani durum hiçte bazý þarlatanlarýn dediði gibi ''vahidettin in inayeti ve rýzasýyla'' oluþmuþ gibi deðildir.

Ankara 23 Nisan 1920 de çok büyük bir adým atarak BMM sini açar. 24 Nisan da Mustafa Kemal Büyük Millet meclisinin Baþkaný seçilir. 5 Mayýs 1920 de ilk hükümet toplantýsý olur. Batý'nýn bazý güçleri ile Özellikle Rusya Ankara ya ýlýmlý bakmaktadýr.

Ýstanbul hükümeti 10 Nisan Fetvasýna da dayanarak ( Kendilerinin hazýrlattýðý fetva olduðunu umursamadan.) 11 Mayýs 1920 de Mustafa Kemal ve bazý arkadaþlarýný ölüm cezasýna çarptýrýverir. Doðal olarak bunun yürürlüðe girmesi için Memelik i Osmaniye nin baþý yani Vahidettin in onayý gerekmektedir. Yani o zamanýn deyimi ile ''FERMAN'' vermesi gereklidir. Þimdi eðer bazý dingabaklarýn savunduðu gibi Vahidettin Osmanlýnýn kurtuluþu için Mustafa Kemal i görevlendirmiþ olsa ve ona gene dingabaklarýn dediði gibi '' Aslan yeleli paþam Anadoluda harekatý baþlat Osmanlýnýn kurtuluþu elindedir'' demiþ olsa hükümetin vermiþ olduðu ölüm cezasýný onaylamamasý gerekir. Ancak padiþah önüne 24 Mayýs 1920 de gelen fermaný anýnda mühürleyerek Mustafa Kemal ve bazý arkadaþlarýnýn ölüm fermanýný yayýmlar.... O da þudur.

''Dosya Tasnifi
Harbiye-Divan-ý Harp

DOSYA No : 70

Harbiye Nezareti

Adliye-i Askeriye Dairesi

Þube :

Adet : 705

PADÝÞAH BUYRUÐU

Mehmet Vahidüddin

(ONAY)

“Kuvayý Milliye adý altýnda çýkardýklarý fitne ve fesatla, anayasaya aykýrý olarak halktan zorla para toplamak, asker almak, bunun aksine hareket edenlere iþkence ve eziyet ederek þehirleri yakýp yýkmaya kalkýþmak suretiyle iç güvenliði bozanlarýn tertipçisi olduklarý iddiasýyla haklarýnda dava açýlan, Üçüncü Ordu Müfettiþliðinden alýnarak askerlik mesleðinden çýkartýlmýþ bulunan Selanikli Mustafa Kemal Efendi, Eski yirmi yedinci fýrka kumandaný miralaylýktan emekli Ýstanbullu Kara Vasýf Bey, Eski yirminci kolordu kumandaný Mirliva Salacaklý Fuat Paþa ile Eski Vaþington elçisi ve Ankara milletvekili Midillili Alfred Rüstem ve sýhhiye eski müdürü Ýstanbullu Doktor Adnan Bey ile Üniversite Batý Edebiyatý eski öðretmeni Halide Edip Hanýmýn, ayrýntýlarý 11 Mayýs 1336 (1920) tarihli ve 20 numaralý karar tutanaðýnda yazýlý olduðu üzre, Mülkiye Ceza Kanunu’nun kýrk beþinci maddesinin birinci fýkrasý delaletiyle elli beþinci maddesinin dördüncü fýkrasý ve elli altýncý maddesi uyarýnca, sahip olduklarý askeri ve mülki rütbe ve niþanlarla, her türlü resmi ünvanlarýnýn kaldýrýlmasýna ve idamlarýna, halen firarda bulunmalarý dolayýsýyla kanun hükümleri gereðince mallarýnýn haczedilerek, usulüne göre idare ettirilmesine dair Ýstanbul bir numaralý sýkýyönetim mahkemesi tarafýndan gýyaben verilen hüküm ve karar, ele geçirildiklerinde tekrar yargýlanmak üzere tasdik edilmiþtir.

Bu Padiþah Buyruðu’nu yürütmeye Harbiye Nazýrý görevlidir.

24 Mayýs 1336 (1920)

Sadrazam ve Harbiye Nazýrý Vekili

DAMAT FERÝD''

Böylece Mustafa Kemal ve arkadaþlarý ölüm fetvasý ölüm kararý ve ölüm fermaný almýþ olmaktadýrlar. Doðal olarak Ankara Hükümeti Bu kararý ve fermaný dinlemeyeceðini belirtmiþtir...

Ýki farklý giriþide okudunuz artýk bundan sonrasýný hangisinin altýna isterseniz koyarak devam ediniz. Gerçi gidiþe göre hangisi hangisinin altýna geleceðini açýk kestireceksiniz çünkü teki tarihi roman gibi gelecek öteki günümüzde dolaþacak ama inanýlmaz gibi sonunda buluþacak ve bitecek. Ha ben bitirebilecekmiyim iþte onu bilmiyorum. Çünkü Dünya da baþka hiç bir ülke yoktur ki bizim kadar sabahtan öðlene öðlenden akþama gündem deðiþsin e bende kafama göre bunlarýda takip edip yorumluyorum birde asýl yazmak istediklerim var ki onlar bana göre inanýn daha önemli çünkü o tip yazýlar tarihe not düþmek gibi oluyor . Bunlar ise deðiþken politikanýn rüzgarýnda deðiþip duruyor... Ýþte bir þekilde gidiyor... Aslýnda akýp giden yaþamýmýzdýr oda ayrý...

Hani insan bir ''þeker'' olsa yaþam da bir ''çay''. Ýnsan yaþamý tatlandýrýyorum sanýrken sonunda anlar aslýnda çayýn onu eritip yok ettiðini... Onun gibi... Umarým bitiririm. Çünkü bitirmeme gereken yazýlarýmda var....

Ýstihbaratýn iki temel ayaðý vardýr. Ýlki Ýstihbarat öteki istihbarata karþý Koyma(ÝKK) dýr. ÝKK yý iyi iþletemeyen istediði kadar istihbarat yapsýn genelde kaybeder yada bulsa bulsa ''karþý taraf bizim tüm bilgilerimizi buluyor'' kýsmýný bulur.

Biraz tarih biraz gazla ''gelenekselleþen'' düþmanýmýz Yunanistan la iliþkilerimiz de bu iki temel üstündedir. ( Aslýnda tüm iliþkiler bu iki iliþki üstünedir. Avukat elindeki bilgiyi vermek istemez ama karþý tarafýn elindekini öðrenmek ister aynýsý...) Yunanistan Türk Askerini dinler bulmaya uðraþýr nerede ne yapýyor diye bizde tersini yaparýz üsleri nerede eðitimi nasýl gemi uçak silah durumu ne ? gibi ... Ýki ülkede bunlarý öðrenmeye kendisininkini açýk etmemeye yanýltmaya uðraþýr... Resmi aðýzdan Adalarda askerimiz yok derler amma Gambotlarý dolaþýr durur...

Þimdi bu kýsa bilginin konuyla ne ilgisi var ? Diyeceksiniz. E diyin tabiiki bana ne !!

2007 den beri Türkiye yukarda konu baþlýðý olan ''kod adý ergenekon'' davasý ile çalkalýnýp duruyor. Her ne kadar hukuka asla uygun olmasada bu dava Ergenekon olarak anýldý gitti... Hukuk bile savunmasýný hukuksuzlukla yapýyor bu konuda '' Bu ismi biz koymadýk kendileri koymuþ...'' iyiki ''yaþasýn hukuk'' dememiþler kendilerine... '' yada mutlaka hukuk'' ''Her daim Atatürk...'' gibi isimlerde koyabilirlerdi kendilerine... Acaba o zaman Önce hukuk terör örgütü diye saçma bir sözcük kullanacakmýydý bu deðerli kiþiler.... Zaten mahkeme kararý da yok ama infazý var ! iþin acýsý sadece isim olarak infaz olsa neyse hukuksuz bir infazla hapis cezasý var!!!! Hemde kendi yazýsýyla AÝHM sine uygun olarak makul tutuklama olmalý diyen savcýnýn tutuklatmalarý... makul zaman belli deðil .... Neyse bunlar gelebilrisek ileride geleceðimiz konular...

Bu forum da kiþiselleþtirmemeye özen göstereceðim en azýndan sýradan isimler asla kullanýlmayacak ... tepeden film çekmeye uðraþacaðýz... Kiþilere dalýnýnca bir taraf gereksiz yere ilgisiz birilerini savunma birileride suçlama durumunda kalýyor... Örneðin ben Veli Küçük paþa yý tanýmam sadece duymuþluðum kýsmi okumuþluðum saðdan soldan farklý duyumlarým vardýr... Onunla ilgili bir yorumlamaya dalýndýðýnda gereksiz yere ''savunucu'' veya daha acýsý hiç bir þey kesin olmadan bilinmeden medya þiþirmesiyle ''suçlayýcý'' konumda olmak istemiyorum. Onun için asla ''çok önemli'' isimler ve/veya ''olaya aktýlmayan'' isimler haricinde kimseyi anmayacaðým. Anan çýkarsa ki çýkabilir açýk ve net baþtan söyleyeyim muhattap almayacaðým. Kaldý ki bu bir ''öykü'' tadýnda olacak hani masal gibi... Kurgumsu masalýmsý belkide kurgunun gerçeðe dönmesi bilemem .....


Yaslanýn arkanýza ve istihbaratla bu iþin tezatlýðýnýn ne olduðuyla 1920 den günümüze zýplayalým haaa geriye dönmeyecekmiyiz döneceðiz..... Tekmili birden... Feto da var... Said i Kürdi de... Apayrý bir ergenekon...