Sayın ozcanbora,
Benim açımdan, bu soruya kesin olarak, (evet) veya (hayır) şeklinde kesin cevap vermek mümkün değildir. genelleme yaparak, tüm bilirkişilerin tarafsız davranamadıklarını ifâde edecek olursam; görevini lâyıkıyla yapan bilirkişilere haksızlık yapmış olurum.
Ancak genel olarak; bilirkişilik kurumunun dejenere olduğunu ve konu ile ilgili yeni yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini, düşünmekteyim.
Uygulamada gördüğüm kadarı ile; sayın hâkimlerimizin, işyoğunluğu nedeni ile, -usûlün ilgili hükümlerine de aykırı olarak,- hukuki konuda da bilirkişi görüşüne müracaat etmekte olmalarıdır. bilirkişiler de, çoğu kez, ilgili teknik konuda görüş beyânı ile kifâyet etmeleri gerektiği halde; kendiliğinden de,- hukuki konuda görüş bildirmektedirler ve kendilerini adetâ, BİR NEV'İ YARDIMCI HÂKİM gibi görmektedirler.
Bununla bilikte; hatalı bilirkişi raporları nedeni ile, iyi bir savunma ile, ilgili dâvânın yargıtay tarafından bozulmakta olduğu da, bir gerçektir.
Tatbikatta dikkatimi çeken bir diğer husus da, zaman zaman, dâvâ konusunda ehil olmayan bilirkişi heyetinin seçilmekte olmasıdır.
Örneğin, anabinada su sızıntıları nedeni ile oluşan zararın tazmini sebebi ile açmış olduğum bir dâvâda; yaptığım incelemede, bilirkişi heyet üyelerinden birisinin kadastro mühendisi, bir diğerinin de avukat olduğunu, hatalı rapor tebliğ edildiğinde fark ettiğimden; ikinci kez keşif tâlebinde bulunarak; 2 inşaat mühendisi ve bir mimardan oluşan heyeti tâyin ettirerek, (eğer rapora itiraz etmemiş olsaydım, belki de kaybetmem muhtemel olan) bir dâvâyı üç yıl süen bir mücadele sonunda ancak kazanmam mümkün olabilmiştir.
Dolayısıyla; dâvâda taraflara bu hususta da, bir çok yönlerden, önemli görevler düşmektedir.
ayrıca; bilirkişi seçilmesi, dâvânın çok uzamasına neden olduğu gibi; çoğu kez, usûl ekonomisine de uygun düşmemektedir.