Re: Görev Sorunu
Merhabalar,
İlgili kararlar aşağıdadır...
21. Hukuk Dairesi 2006/14147 E., 2006/12826 K.
• AİLE REİSLİĞİ
• HUKUKİ YARAR
"İçtihat Metni"
Davacı, tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle hukuki yararının bulunmamasına göre davalı Kurum vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine;
2-Dava, davacının ilk prim tevkifatının yapıldığı tarihi takibeden aybaşı olan 2.7.1999 tarihinden dava tarihi olan 16.5.2006 tarihi arasında 2926 sayılı Yasa'ya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkeme istemin reddine karar verilmiştir.
2926 sayılı Yasa'nın Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan Sosyal Güvenlik Kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunan kimselerden 22 yaşını doldurmuş erkeklerle, 22 yaşını doldurmuş aile reisi olan kadınların bu Kanuna göre sigortalı sayılacaklarına ilişkin 2. maddesi 24.07.2003 tarihli 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile değiştirilerek " aile reisliği" ve "22 yaş" koşulu kaldırılarak 5. madde ile "18 yaşını doldurmuş olmak" koşulu getirilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık; 4956 sayılı Yasa ile getirilen bu değişikliğin davacı yönünden uygulama alanı bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Uyuşmazlığın çözümü, sosyal güvenlik hukukunun niteliğinin incelenmesini ve yasaların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kuralların tartışılmasını gerektirmektedir.
Sosyal Güvenlik Hakkı, Anayasa ve yasalar karşısındaki konumuna göre; kullanılması zorunlu bir hak olup bu haktan vazgeçilemez, devredilemez ve kaçınılamaz. Başka bir anlatımla; sosyal güvenlik hakkı kişiye bağlı, geleceğe uzanan ve herhangi bir süre ile kısıtlanamayan temel Anayasal bir hak olup bu niteliği itibariyle diğer özel hukuk alanında yer alan kurumlarla karşılaştırılamaz ve özel hukuk kurallarıyla açıklanamaz. Sosyal Güvenlik alanında oluşuturulacak tüm kuralların, özde, sosyal hukuk devleti anlayışına uygun olması zorunludur. Sosyal hukuk devleti, niteliğinin bir gereği olarak "Sosyal Güvenlik" kavramını yaşama geçirerek somutlaştırır.
Diğer yandan, değişiklikten önce 2926 sayılı Yasa'nın 2,maddesinde kadın sigortalılar için konulmuş olan "aile reisliği" kavramı tarımda kendi adına ve hesabına çalışan kişiler arasında ayrım yaratmakta olup Anayasamızda ifadesini bulan "eşitlik" ilkesi ilede bağdaşmayan ayrımcılık içeren bir hükümdür. Kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucuda yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir.
Öte yandan; bir çok Yargıtay kararlarında da açıkça vurguladığı üzere bu tür yeni yasaların ünlü hukukçu Roubier'in açıkladığı üzere yürürlüğe girmeleri ile görülmekte olan tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği başka bir anlatımla yeni yasanın yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal tesirini göstereceği tartışmasızdır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesinden değil, zaman içerisindeki ani etkileri söz konusu olmaktadır. Esasen HUMK 578 maddesi nedeniyle Yargıtay'ın 7.12.1964 günlü Tevhidi İçtihadı ile Hukuk Genel Kurulunun 9.3.1988 gün 1987/860 Esas, 1988/232 karar sayılı kararında da bu görüşe yer verilmiştir
Uyuşmazlığa konu bu olayda hukuksal ve maddi alanda etkisini göstermiş, hukuk kuraları uyarınca tamamlanmış ve sonuçlarını doğurmuş bir kazanılmış hak söz konusu değildir. Sosyal güvenlik kurallarının tanımlanan niteliği nedeniyle lehe olan bu düzenlemenin ihtilafa uygulanması gerekmektedir.
Somut olayda davacı 10.11.1964 doğumlu olup ihtilaf konusu dönemde 2.7.1999,8.6.2000 ve 15.5.2001 tarihinde sattığı ürün bedellerinden tevkifat yoluyla prim kesintisi yapıldığı, evli olduğu, 16.5.2001-25.5.2001 tarihleri arasında SSK'na tabi zorunlu sigortalı olarak kısa süreli çalışmasının bulunduğu görülmektedir.
Yapılacak iş; davacının tarımsal faaliyetine ilişkin kayıt ve belgelerinin getirtilerek işin esasına girilerek 2926 sayılı Yasa'nın 5.,7.,9.10., ve 36. maddeleri birarada değerlendirilerek sonuca gitmektir.
Mahkemece bu hukuki olgular gözetilmeksizin davacının "aile reisi" olmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/9147
K. 2004/12677
T. 28.12.2004
DAVA : Davacı, 01.03.1987 tarihinden itibaren 2926 sayılı Yasa hükümlerine göre Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik HÖkimi Özlem Hatiboğlu tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR : Dava, 01.03.1987 tarihinden itibaren aile reisi olması nedeniyle 2926 sayılı kanuna tabi sigortalılığın geçerli olduğunun tespitine ilişkin olup, Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Öncelikle davacıya ait olduğu iddia edilen tarım sigortalılığı giriş bildirgesinde Menşur isimli bir erkeğin tescilinin yapılmış olması karşısında; anılan kimlik bilgileri ile nüfusa kayıtlı bir kişi olup olmadığının araştırılması ve varlığının saptanması halinde mahkemeye celbi bildireceği deliller de toplanmak suretiyle giriş bildirgesinin kime ait olduğu hususları açıklığa kavuşturulmalıdır.
Öte yandan 2926 sayılı kanunun 2. maddesi (4956 sayılı kanun ile değişikliği öncesinde); 22 yaşını doldurmuş aile reisi kadınların bu kanuna göre sigortalı sayılacağı düzenlemesini içermekte olup, somut olayda davacının aile reisi vasfına ne şekilde sahip olduğu hususu da yeterli şekilde araştırılmamıştır. Bu yönde; davacının kocasının nakliyecilik yaptığı ve davacının tarlaların ekimi ile ilgilendiğinin iddia edilmiş olması karşısında, davacının kocasının 1479 veya 506 sayılı kanun kapsamında sigortalılığının bulunup bulunmadığı, davacının belediye, ziraat odası, tarım kredi kooperatifi ve benzeri kuruluşlarda kaydının olup olmadığı araştırılarak ne şekilde aile reisi sıfatına sahip olduğu sorgulanmalı, aile reisi sıfatının saptanamaması halinde ise 17.12.1996 tarihinden itibaren prim ödemeleri bulunması karşısında isteğe bağlı sigortalı olup olamayacağı değerlendirilmelidir.
Açıklanan maddî ve hukukî esaslar gözetilmeksizin yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
2926 Md.2 2003 yılında değiştirlmeden önce Aile reisliği kavramı vardı.2003 değişikliğinden sonra aile reisliği kavramı kalktı. uygulamada aile reisi olarak eşi ölmüş veya bekar dul vs. bayanlar kabul ediliyordu. 2005 yılında açmış olduğumuz bir davada hakim vijdanının sesini dinledi ve müvekkil aile reisi olmamasına rağmen 1994-1999 yılları arasında Zorunlu Tarım Bağkur Sigortalısı Olduğuna karar vererek davamızı kabul etti Yargıtay 21 Hd. de ( 2006\4052 e -2006\5231 k) hükmü onadı. Müvekklilinizin fiilen aile reisliği yaptığı kendi nam ve hesabına çalıştığı yönünde delil sunabilirsiniz.