Sakarya Ağır Ceza Mahkemesinin karşılıksız çek suçu için beraat kararı
Sayın yargı üyeleri,
Sakarya Ağır Ceza Mahkemesinin kararı aşağıdaki gibidir. Bu karar Asli Ceza mahkemelerin hiyararşi bakımından üstü olan bir mahkemeden çıkmış olması bakımından bundan sonra ki kararlara nasıl bir etki eder.değerli yorumlarınızı rica ederim.Saygılar
Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,
31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı alındı,dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.
2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’
4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:
(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.
(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir
7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009
Sakarya Ağır Ceza Mahkemesinin kararı aşağıdaki gibidir. Bu karar Asli Ceza mahkemelerin hiyararşi bakımından üstü olan bir mahkemeden çıkmış olması bakımından bundan sonra ki kararlara nasıl bir etki eder.değerli yorumlarınızı rica ederim.Saygılar
Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,
31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı alındı,dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.
2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’
4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:
(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.
(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir
7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009