Alıntı:
Sn.Av.Fırat Bayıdır, o halde zaman aşımının kesilmesi bence mümkün değildir.
Örneğin borcun vadesinden itibaren 8 yıl geçmiş olsun. 8. yılda alacaklı amme idaresi borcu tespit ettiği anda geçmiş tarihli bir ödeme emri hazırlayıp tebliğ edilmiş ve tebligat borçlu tarafından alınmamış gibi gösterip zaman aşımını kesebilir.
sayın gezgin,
herhalde bunu yazarken 102. maddeyi gözardı ettiniz.
Madde 102 - Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvimi yılını takib eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.
Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.
Ana kural, 213. sayılı VUK 19. maddesinde belirtildiği üzere "vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukukî durumun tekemmülü ile doğar". Bu anlamda örneğin sizin 5. aya ait KDV beyannamesini vergi dairesine verip tahakkuk pusulası kesildiğinde vergi borcunuz doğmuştur.
Bunun ödenme zamanı ise 6. aydır.Dolayısıyla zamanaşımı 102. madde uyarınca 01.01.2006 tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır.
İdare, bu 5 yıllık süre içinde ödenmeyen KDV borcunuz için vergi dairesine bildirdiğiniz adresinize ödeme emrini tebliğe çıkarttığında zamanaşımı kesilecektir.
Bu tebligat şöyle veya böyle bir tebliğ işlemi görecektir. Ya şahsınıza tebliğ edilecektir.Ya da bildirdiğiniz adreste sizinle birlikte yaşayan aile efradından birine tebliğ edilecektir.
Ödeme emri tebliğ işleminden önce eğer adresinizi değiştirmiş ve bu yeni adresi vergi dairesine bildirmemiş iseniz, ödeme emri her halde bu adreste tebliğ edilecektir ve bu tebligat geçerlidir.
103.madde zamanaşımının kesilmesini düzenlemektedir.
Madde 103 - Aşağıdaki hallerde tahsil zamanaşımı kesilir:
1. Ödeme,
2. Haciz tatbikı,
3. Cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat.
4. Ödeme emri tebliği,
5. Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi,
6. Yukardaki 5 sırada gösterilen muamelelerden her hangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbikı veya bunlar tarafından yapılması,
7. İhtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi,
8. Amme alacağının teminata bağlanması,
9. kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi,
10. İki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi,
11. (Ek bent: 25/12/2003 - 5035 S.K./1. md.)(*) Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması.
Kesilmenin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Zamanaşımının bir bozma karariyle kesilmesi halinde zamanaşımı başlangıcı yeni vade gününün rasladığı; amme alacağının teminata bağlanması veya icranın kaza mercilerince durdurulması hallerinde zamanaşımı başlangıcı teminatın kalktığı ve durma süresinin sona erdiği tarihin rasladığı; takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günüdür.
Görüldüğüü zere ödeme emrinin tebliğ edilmiş olması zamanaşımını kesmektedir. Artık idare 5 yıllık sürede bu alacağını tahsil etmek için çeşitli işlemler yapacaktır. Bu işlemler arasında örneğin haciz yapmak isteyecektir. Bu anlamda yine örneğin bankalara haciz talimatı göndermesi işlemi de yine zamanaşımını kesecektir. 103. maddenin son paragrafını dikkatlice okuyunuz.
Tebligat işlemi, alacaklı idarenin düzenlediği ödeme emrinin PTT vasıtasıyla muhatabına tebliğini gerektirir. Zaman zaman idare kendi memurları vasıtasıyla da tebliğ işlemi yapabilmektedir. Bu anlamda resmi bir işlem olan tebligatın, sizin dediğiniz gibi tebliğe çıkartılmış ama borçlusu tarafından tebliğ alınmamış gibi göstermesi diye bir şey söz konusu olamaz.
Bütün bunlara rağmen 7201 sayılı Tebligat Kanununa aykırı bir tebligat söz konusu ise bunu iddia ve itiraz yolları ayrıdır.ve sanırım konumuzun dışındadır.
SSK alacaklarına gelince, SSK prim alacakları 8.12.1993 tarihinden sonra 6183 sayılı kanuna tabi kılınmıştır. Bu tarihten önce doğan SSK alacaklarında 6183 sayılı K. değil Borçlar K. 125. maddesi gereğince zamanaşımı 10 yıldır. Zamanaşımının kesilmesi ise yine Borçlar K. 133.m.
belirtildiği üzere
Madde 133 - Aşağıdaki hallerde müruru zaman katedilmiş (kesilmiş) olur:
1 - Borçlu borcu ikrar ettiği, hususiyle faiz veya mahsuben bir miktar para veya rehin yahut kefil verdiği takdirde.
2 - Alacaklı dava veya defi zımnında mahkemeye veya hakeme müracaatla veya icrai takibat yahut iflas masasına müdahale ile hakkını talep eylediği halde.
Böylece SSK, 10 yıllık zamanaşımı içinde zamanaşımın dolmasına 1 gün kala alacağını mahkemede dava açmak suretiyle dava ederse, zamanaşımı bu davanın sonuna kadar kesilecektir. Bı nedenle de 12 yıl sonra SSK alacağını arkadaşınızdan isteyebilir.
Ve sanırım ki burada bir yanılgınız var.
Arkadaşınıza tebliğ edilen, muhtemelen icra dairelerinden tebliğ edilen ve arkadaşınızdan SSK alacağının talep edildiği bir ödeme emri veya SSK'nun davada elde ettiği kararın icrası için icra dairesinden tebliğ ettirdiği bir icra emridir. Eğer hal böyle ise Kurum, alacağının tahsili için alacaklı olduğu dosya üzerinde yapacağı her işlem ile zamanaşımı kesilmeye devam edecektir.
Alıntı:
Benzer bir durum arkadaşımın başına geldi daire satın aldığı bir müteahhitin 12 yıl öncesinden kalma SSK borçlarını faiziyle ödemesi için ödeme emri gelmiş. Borcun vadesi üzerinden 5 yıldan fazla geçmiş
Burası ise fazlasıyla karışık. Bir müteahhitten daire satın alan arkadaşınızın, müteahhidin SSK' ya olan borçlarıyla ne ilgisi var? Biraz açarsanız anlayacağız.
Keşke sorunuzu başlangıçta daha açık sorsaydınız da bize bilmece çözdürmeseydiniz.