Alıntı:
iskenderun rumuzlu üyeden alıntı
Şekil önünden sakat olduğunu iddia ettiğiniz disiplin kurulu kararı size ne zaman verildi ve tebliği edildi? siz bu disiplin kurulu kararına karşı idare mahkemesi nezdinde dava açtımız mı? Açtıysanız bu davanın seyri ne haldedir? Bunları bilmeden yorum yapmak biraz hatalı olacak ama eğer dava açmadınız veya dava açıp da karar aleyhinize çıktı ve kesinleştiyse çeşitli ihtimaller ve dava açma zamanaşamı süresi devreye girebilecektir.
Sayın ÖNDER bey;öncelikle cevap verdiğiniz için teşekkür ederim.Uzun süredir bu sitede paylaştığınız bilgilerinizi sürekli takip ettim ve Çok şey öğrendim,bu bilgiler benim işime çok yaradı.
Disiplin kurulu kararı 31.12.2008 tarihli ve bana 21.01.2009 da tebliğ edildi.TKB başkanı şubat 2009 da görevden alındı.İdare mahkemede 02.02.2009 da dava açtım.
-İdare hukukunda geçersizlik koşulları “yokluk” ve “iptal” şeklinde çeşitli ayrımlara tabi tutulmaktadır. Mevcut durumda yetki yönünden bir hukuka aykırılık bulunmaktadır ki bu hususta da “yetki gaspı”, “yetki tecavüzü” gibi bir takım kriterler vardır. dediniz.
Bende dava dilekçemde '' İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu Usulüne uygun olarak kurulmamıştır. Çünkü 13.08.1999 gün ve 23785 sayılı RG, 1999/2505 sayılı MEB. Tebliğler dergisinde yayınlanarak yürürlüğe konulmuş olan MEB İlköğretim Müfettişleri Başkanlıkları Yönetmeliği’nin, Ek ve Değişikliklerin yapıldığı 21.07.2005 gün ve 25882 sayılı RG. 08.08.2006 gün ve 26253 sayılı RG ve 2006 Eylül ayında yayınlanan 2588 sayılı MEB. Tebliğler dergisinde, Müfettişin başkan olarak görevlendirilemeyeceği hizmet yerleri başlığı altındaki Madde 31- ‘Müfettişler, kendisi veya eşinin nüfusa kayıtlı oldukları, doğdukları veya en az on beş yıl sureyle devamlı olarak oturdukları il'de başkan olarak görevlendirilemezler.’ Denmektedir. Oysaki Teftiş Kurulu Başkanı olarak görev yapan ve İl Disiplin Kuruluna katılarak karara imza atan H.... 19.. Yılında görev yaptığı ilde doğup bu il nüfusuna kayıtlıdır. 2003 tarihinden itibaren İlköğretim Müfettişleri Başkanı olarak görev yapmaktadır. Yani mevzuata aykırı bir şekilde Teftiş Kurulu başkanlığını yürütmektedir. Bu kişinin Teftiş Kurulu Başkanı olarak görev yapamayacağı gibi, katıldığı İl MEM Disiplin Kurulu da usulüne uygun kurulmamıştır. Usulüne uygun olarak kurulmamış olan disiplin kurulunca davacıya verilen uzun süreli durdurma cezasının sekil yönünden mevzuata aykırılığı nedeni ile bozulması gerekeceği Hk. Danıştay 5.Dairesinin 18.03.1976 E.No.1974/10222 K.No:1976/1267 sayılı içtihat kararı ortadadır.''dedim .Bu durum davayı etkiler mi?
Ayrıca Şikâyet dilekçeleri 13.03.2008 ve 17.03.2008 tarihinde verilmiş,28.04.2008 tarihinde onay alınmış ve ilk ifade 09.05.2008 tarihinde alınarak soruşturmaya başlanmıştır. 657 sayılı yasanın 127.maddesinde (Değişik madde: 12.05.1982 – 2670/33 md.)zaman aşımı süreleri düzenlenmiş ve soruşturma zaman aşımı belirlenmiştir. Bu sürenin başlaması da soruşturma açmaya yetkili merciin suçu öğrenmesine müteakip 1 ay içinde soruşturma onayı verilmesine bağlanmıştır. Zira yasanın açık ifadesinde “bu fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren” ibaresi yer almaktadır.Durum böyle iken soruşturmada zaman aşımı oluşmuşmudur?Saygılar sunarım.[/QUOTE]
CEVAP;
1-Öncelikle, suçun yetkili makam tarafından öğrenilmesinden itibaren meslekten çıkarma cezası gerektirmeyen suçlarda 1 ay içinde soruşturma açılması 657 sayılı yasanın 127.maddesinin
istisnasız bir emridir.
Bazı kurumlar inceleme, gerekirse soruşturma diyerek bu 30 günlük süreyi yasal sınırlar içinde kullanmakta iken, bazı kurumlar sadece inceleme yeni ismi araştırma onayı alıp, 1 aydan uzun süre araştırıp sonra da biz şu suçu bulduk soruşturma onayı verin şeklinde çeşitli uygulamalara girdiğini görüyoruz. Ancak yasanın dediği ve çeşitli Danıştay kararlarında vurgulanan,
1 aylık süresinin soruşturma açmaya yetkili makamca cezayı gerektiren fiil veya eylemin öğrenildiği tarihten itibaren başladığı açıktır. Dolayısı ile açtığınız davada, usul yönünden bu satlığıda işlemeniz yararınıza olabilir.
Danıştay 10.Dairesinin 20/03/1991 tarih ve 1988/2495 esas, 1991/1002 sayılı kararında; “Dava ve temyiz dosyasının incelenmesinden bir yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırıldığı belirtilen hakaret
suçunun 17.5.1987 de işlendiği ve hakarete uğrayan tarafından 18.5.1987 tarihli dilekçe ile İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne başvurulduğu, dolayısıyla disiplin amiri durumunda olan Milli Eğitim Müdürünün, disiplin suçu işlendiğini bu tarihte öğrendiği, bir aylık soruşturma zamanaşımı geçirilerek Kaymakamlığın 26.6.1987 gün ve 1-316 sayılı görevlendirme yazısı ile Muhallik Tayin edildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu görevlendirme yazısının tarihi daktilo ve el yazısı ile 14.6.1987 olarak düzeltilmiş ise de, 14.6.1987 günü mesai günü olmayan pazar gününe
tekabül ettiğinden bu düzeltmeye itibar etme olanağı bulunmamaktadır.
657 sayılı yasanın 127.maddesinde yer alan zamanaşımı hükmü uyarınca soruşturma zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan dava konusu işlem bu yönüyle yasaya aykırı olup, belirtilen husus dikkate alınıp karara verilmesi gerekirken işin esası incelenip davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemektedir.” Şeklinde karar verilmiştir.
2-Yetkisiz disiplin kurulunun kararına, bu kurulun oluşumunun hukuka aykırı biçimde olduğu penceresinden baktığımızda, Yönetmeliğin geçici 3.maddesinde idareye 3 aylık süre tanındığı, bu süre içinde verilen kararların hukuka uygun olduğu ancak bu süre sonrasında verilen kararların ise hukuka aykırı olduğu düşünülebilir. En azından açılan bir davada mahkemenin takdirine bu husus sunulabilir.
Danıştay 8.Dairesinin 05.04.2005 tarih ve 2004/ 2895 esas, 2005/ 1597 sayılı kararında;
“soruşturmacının da katıldığı ve yetkisiz disiplin kurulunca verilen kararda hukuka uyarlık yoktur” şeklinde karar verilmiştir.
Danıştay 10.dairesinin 23.12.2003 tarih ve 2002/3686 esas, 2003/5922 sayılı kararında ;
İptal kararları bir idari işlemin hukuka uygun olup olmadığını denetleyen idari yargı yerinin işlemin geçerliliğini etkileyen bir sakatlık saptaması halinde, işlemin geriye yürür biçimde tesis edildiği tarih itibariyle hukuk düzeninden kalkmasını sağlayan ve kesin hüküm olabilen yargı kararlarıdır.
İptal kararları üzerine idarenin yeni bir işlem tesisini gerektiren durumlarda kesin hükmün etkisini ortadan kaldıracak biçimde işlem yapılamaz. Bazı durumlarda, iptal edilen işlemin yenilenmesi mümkündür. İdari işlemin yetki, şekil, sebep yönünden veya yeterli araştırmanın yapılmadığı gerekçesiyle iptal edilmesinde, işlemin hukuka aykırılığının giderilerek yenilenmesi hukuka aykırı sayılmayabilir.
Ancak, bu halde de iptal edilen işlem geriye yürür biçimde ve tesis edildiği tarih itibariyle hukuk düzeninden kalkmış bulunduğundan, usulüne uygun olarak ve tesis edildiği tarihte yürürlüğe girebilecek yeni bir işlem yapılması zorunlu bulunmaktadır.” Şeklinde karar verilmiştir.