Re: Kumar - boşanma - kredi borcu
Medeni Yasanın 166/1/2 ncı maddesi uyarınca Yargıtay'ın evlilik birliğinin temelinden sarsılması saydığı durumlar:
1.Müessir Fiil
2.Dayak (Dövme ve dayak ile ilgili ceza davası sonucu beklenilmelidir. Takipsizlik kararı verilmiş ise bu dosya celbedilip mutlaka incelenmeli ve doktor raporu var ve koca tarafından dövüldüğü sabit ise boşanmaya karar verilmelidir.)
3.Üvey çocukları dövme
4.Evden kovma
5.Tehtid
6.Eşe hakaret
7.Eşe ve yakınlarına hakaret(Y2HD 22.10.1991 10088/12890 sayılı kararı)
8.Onur kırıcı sözler ( Eşlerin birbirine karşı söyledikleri Ağır küfür ve hakaretler (ibne , adam olsan ......., pislik , puşt, hırsız, boynuzlu vb) sözler evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı durumlara örnek gösterilebilir)
9.Çirkin itham (İftira, dedikodu)
10.Aşağılama ve küçümseme
11.Bağımsız ev temin etmemek
12.Yatak sırlarını ifşa (Y2HD 24.10.1983 7132/7789 sayılı kararı)
13.Koca tarafından kızlığın bozulaması
14.Cinsel başarısızlık
15.Cinsel organdaki rahatsızlık (Y2HD 16.12.1986 10665/11069 sayılı kararı***) Ancak bu durum ameliyat veya tedavi ile düzelebilecek nitelikte ve eş de bu tedaviyi kabul ediyorsa boşanmaya karar verilmez (Y2HD 04.03.1986 1939/2295 sayılı kararı)
16.Cinsel ilişkiden kaçınma (Makul bir sebep yok iken)
17.Yatağı ayırma (Y2HD 10.12.1984 8710/10154)
18.Sadakatsizlik (Zina)
19.Zinaya teşebbüs
20.Başka erkeğe özlem
21.Eşin boşandığı eski eşi ile ilişkisinin sürmesi (Y2HD 23.06.1986 6083/6295)
22.Evlilik öncesi ilişkinin öğrenilmesi
23.Fuhşa teşvik
24.Kadının kusursuz olarak ırzına geçilmesi (Y2HD 01.03.1976 1414/1767 sayılı kararı)
25.Devamlı tartışma (Y2HD 30.06.1992 6143/7523 sayılı kararı)
26.Güveni sarsma (Y2HD 21.04.1992 4431/4630 sayılı kararı)
27.Kocanın cebinden habersiz para alma (Güveni sarsar) (Y2HD 12.04.1976 3033/3197 sayılı kararı)
28.Sevgi ve saygının yitirilmesi (Y2HD 26.06.1992 7227/7372 sayılı kararı)
29.Aşırı kıskançlık (Y2HD 07.04.1986 3601/3834 ; Y2HD 26.11.1985 9806/9942 ; Y2HD 24.06.1972 2-589/262 sayılı kararları)
30.Ev işleri ve kocayı ihmal etme (Y2HD 10.02.1992 1121/1339 ; Y2HD 11.12.1990 7794/12844 sayılı ilamları)
31.Alkol bağımlılığı
32.Kumar
33.Ağız kokusu
34.Israrla temizlik kurallarına uymamak
35.Yatağa çiş yapma
36.Dini inançlara saygı (Y2HD 18.09.1986 7193/7704 sayılı kararı)
37.Çalışmayıp, gelire göz koyma (Y2HD 10.02.1986 964/1247 sayılı kararı)
38.Rıza dışı yurt dışına gitmek (Y2HD 13.03.1984 2257/2386 sayılı kararı)
39.Eşlerden birisi aşırı cimri olması
40.Karı-kocanın aşırı sorumsuzluğu,(içki ve kumar düşkünü olmak ,evin zorunlu ihtiyacını almamak,iş imkanı varken tembellikten dolayı çalışmamak, Karının ise aşırı pis ve pasaklı olması,düzenli yemek yapmaması,eşinin yada çocuklarının çamaşırlarını yıkamaması vb.)
41.Davacının(kocanın) ayrı evde oturan ve arasıra ziyaretine gelen ve bakıma muhtaç olan hasta annesine davalının (karı) yardımda bulunmaması
42.İradi olmayan davranış ( Kloptamani)
-------------------------------------------------------------------------
Evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle açılacak boşanma davası
Yeni Medeni Kanunun düzenlemiş olduğu son boşanma sebebi ise, en yaygın olarak uygulanan evlilik birliğinin sarsılması suretiyle boşanmadır. Bu husus Yeni Medeni Kanunumuzda 166 ıncı maddede düzenlenmiştir. Kanun evlilik birliğinin temelinden sarsılması kavramını, eşlerin ortak hayatlarını sürdürmelerinin kendilerinden beklenemeyecek aşamaya geldiği haller şeklinde, geniş yorumlanabilen bir statüye oturtmuştur. Diğer deyişle bu maddenin yoruma açık olan, torba hüküm olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumda evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı hallerin ne olduğunu, yıllardır süregelen ve uygulanmakta olan Yargıtay içtihatları ile açıklamanın daha açık ve net olacağı kanaatindeyim. Bu hususta birkaç örnek ile bahsetmek gerekir ise:
Kumar oynamak, kocanın yüzünü tırmalama, cinsel uyum ve doyumun kurulamaması, eşini yok yere ahlaksızlıkla itham etme, cinsel ilişkiden kaçınma, evlilik birliği içinde güven duygusunu sarsan davranışlar, kocasını sevmediğini beyan etme, ev işlerini yapmaktan kaçınma, eşinin zina yapması üzerine onu dövme, başka bir kadınla ilişkisi olan eşine sürekli surette hakaret etme, sarhoş olup evin eşyalarını kırmak, uzun süre cinsel ilişki kurulamaması, aile içi şiddet, cumhuriyet karşıtı faaliyette bulunma, kayınvalide ve kayınpederin eşine kötü davranmasına engel olmama, intihara kalkışma, aşırı şekilde borçlanarak birçok icra takibinin yapılmasına meydan verme, aşırı derecede kıskançlık, evlilik sırlarını başkalarına anlatmak, eşinin erkek olmadığını söyleyerek kocasını başkaları huzurunda aşağılamak, eşini ameliyat olan annesinin ziyaretine göndermeme, eşi tarafından tehdit edilme, karşılıklı ağır hakaretler, eşini sosyal ortamdan soyutlama, sürekli olarak kavga etme, eşin altını ıslatması ve tedavi olmaya da yanaşmaması, eşinin ilk evliliğinden olan çocuğunu istemeyerek çocuğa kötü davranma, hasta olan eşine açıkça onu bakamayacağını beyan etmek, eşinin tedavisi ile ilgilenmeyerek doktor yerine üfürükçüye götürmek Yargıtay kararlarında evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı haller olarak sayılmış olup, ana başlıklar halinde kısaltarak belirtmek mümkündür. Ancak yinede yukarıdaki özet fikirleri, Yargıtay’ın görüşünü bildirdiğimiz kararlarının tam metinlerini inceleyerek değerlendirmek ve mevcut somut duruma uygunluğunu yeniden tespit etmek her zaman daha doğru olacaktır.
Ayrıca bazı hallerin sanılanın aksine, Yargıtay tarafından evlilik birliğinin sarsılması olarak sayılmadığını çeşitli kararlarda görüyoruz. Bir parçada bunlara değinmekte fayda var. Kan uyuşmazlığı, çocuk sahibi olamama, boy abdesti almamak, hoşgörü ile karşılanan olaylardan sonra eski olaylar nedeniyle açılan dava, doğurgan olmama, eşlerden birinin başka bir şehirde olan işine gidip gelmesi, bir defalık hakaret, irade dışı meydana gelen üzücü olaylar, (olayların ardından eşlerin evlilik birliğini devam ettirme iradesi gösterdikleri) evlilik birliğini sarsan olaylar, uzun süre ayrı yaşama, başka bir neden olmaksızın sadece fiili ayrılık, dava açıldıktan sonra gerçekleşen olaylar, (sadece tek bir neden olarak) yaş farkı, kadının çalışmak istemesi, kadının hastalığı nedeniyle ev işleri yapmaması, eşin kleptomani rahatsızlığı olması, diğer eşte sedef hastalığı olması, davanın devamı sırasında kurulan cinsel ilişki önceki olayların affedilmiş sayılması teşkil ettiğinden dava edilmiş olan konu, tahrik sonucu atılan tokat, yemekte bir kadınla çekilmiş olan fotoğraflar, kısır olmak gibi örnekler Yargıtay tarafından boşanma nedeni olarak sayılmamıştır. Ancak yinede belirtmek gerekir ki yukarıda özet fikirleri, Yargıtay’ın görüşünü bildirdiğimiz kararlarının tam metinlerini inceleyerek değerlendirmek ve mevcut somut duruma uygunluğunu yeniden tespit etmek her zaman daha doğru olacaktır.
Yukarıda örneklendirmiş olduğumuz evlilik birliğinin sarsılması sayılan haller bir yana, kanun ayrıca fiilen aile birliğinde taraflardan beklenen asgari edimlerin yerine getirilmediği yani sadece kağıt üzerinde süren evliliklerin de devamını mantıklı görmemiştir. Bu sebeple Yeni Medeni Kanun madde 166/2 ile, boşanma davasına itiraz hakkının kötü niyetli olarak kullanılmasının engellenmesini düzenlemiştir. Evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle açılan davada, davayı açan taraf daha çok kusurlu ise, davalının bu davaya itiraz hakkı vardır. Ancak haklı bir itiraz edilmiş olsa dahi; evlilikte, çocuklar ve taraflar yönünden korunacak değer kalmadıysa, boşanmaya karar verileceği bu madde ile düzenlenmiştir. Aksi halde itiraz, hakkın kötüye kullanılması sayılacaktır. Diğer bir deyişle evlilik birliğinin sürdürülmesinde taraflar ve çocukları için korunacak ve sürdürülecek değerler mevcut ise, davacının daha çok kusurlu olduğu hallerde, davalı itiraz etme hakkına sahip olacak ve boşanma gerçekleşmeyecektir. Ancak bu değerler yok ise, itiraz kabul edilmeyecek evlilik sonlandırılacaktır.
Kanunumuz ayrıca ortak bir boşanma hükmü getirmiştir. Bu hüküm öncelikle daha evvel açılmış ve ret ile sonuçlanmış olan boşanma davaları için uygulanacaktır. Daha önce açılmış olan boşanma davasında verilmiş olan ret kararının kesinleşmesinden itibaren geçen 3 yıllık süre zarfında, eğer taraflar ortak hayatlarını yeniden kuramadılar ise, eşlerden birinin istemi ile boşanma davası açılabilecektir. Ancak bu üç yıllık ayrılık süresinin kesintisiz olarak sürmüş olması gereklidir. Bu süre dolmadan bu sebeple dava açmak mümkün değildir.