Bilginin mağlubiyeti
bilginin mağlubiyeti.........................
biri bir gün bir kayık getirir hayatına. biner ve açılırsın uçsuz bucaksız ufuklara. yeni dünyalar keşfedersin
bildiklerin küçük bir çakıyla asırlık çınarlara şekil verir gibi ağır ağır yontulur...
ve açılırsın farkına varmadan açılırsın o ufuklara...
birgün bir bakarsın ardına; geldiğin yerden çok çoook uzaklardasın. yaşadığın süreçteki bütün öğretiler seni pişirmiştir ve sen bir kalıbın insanı olmuşssundur artık..
yola çıktığın gibi değilsindir... koca kalın bir kalem çizmiştir seni..
sen !..
işte orda durup düşünebilirsen eyer.
geldiğin yerden getirdiklerinle yenilerini bir kapta pişirebilmişssen
yaptığın yemeğin tadına doyum olmaz inan..
artık sen yeni dünyanda gerçekten birşeysindir dostum....
ancak geldiğin yerde bıraktığın; değer verdiğin herşey sana artık yabancılaşmıştır.
acılar çekerek yonttuğun tüm geçmişinden mükemmel bir heykel yapmış olsanda.
ona bakanların dünyasında bir anlam kazanamamışssa eyer....
işte mağlubiyetin can yakıcı yeri tamda burasıdır..
ama endişe duyup kendini ıssızlıklara vurma haa!...
küsüpte yanlızlığın koylarına sığınma sakın...
zira bir avuç kumu havaya fırlat bakalım.
yere ilk değen zerreyle son değen arasında kaç zaman geçecektir say bakalım...
sen yere düşen ilk zerre kabul et kendini ama sakın mağrur olma n' olur
ve aç kollarını bekle diğerlerini
sen doğru yere düşmüşssen eyer;
diğerleride hızla yanına yanı başına düşeceklerdir kuşkusuz..
evrende yaradanın avuçlarından fırlatılmış zerrelerden oluşmazmı?
hepside doğru yere düşmeyi beklerler sonunda.
doğru yerin neresi olduğu konusunda herkesin görece bir fikri vardır .
doğru dediğimiz şey izafi bir kavramdır.
aslında gerçek olan yanlıştır.
yanlışlar yaşanıldıkça doğruya giden yol kısalır..
sürtünme zamanın ham maddesidir.
açığa ısıyı ve eskimeyi çıkarır.
yaşamda işte bu iki tohumcuktan filizlenip yayılır.
sürtünme geçmişimizi inşa ederken ısı da yaşamı ortaya çıkarır
ve gelecek diye kesif bir sis çöker zihinlere
işte o gelecek ürkünç karanlık ıssız ve ölümcüldür.
geleceğe fırlatılmış o zerreler varyaa.
yanlışları ölçü yapıp doğru yere düşmeyi becerir
demek ki canlıların ham maddesi de yanlışlıklardır.
düşeceği yerse eninde sonunda doğru bir yerdir..
ayazoglum
biri bir gün bir kayık getirir hayatına. biner ve açılırsın uçsuz bucaksız ufuklara. yeni dünyalar keşfedersin
bildiklerin küçük bir çakıyla asırlık çınarlara şekil verir gibi ağır ağır yontulur...
ve açılırsın farkına varmadan açılırsın o ufuklara...
birgün bir bakarsın ardına; geldiğin yerden çok çoook uzaklardasın. yaşadığın süreçteki bütün öğretiler seni pişirmiştir ve sen bir kalıbın insanı olmuşssundur artık..
yola çıktığın gibi değilsindir... koca kalın bir kalem çizmiştir seni..
sen !..
işte orda durup düşünebilirsen eyer.
geldiğin yerden getirdiklerinle yenilerini bir kapta pişirebilmişssen
yaptığın yemeğin tadına doyum olmaz inan..
artık sen yeni dünyanda gerçekten birşeysindir dostum....
ancak geldiğin yerde bıraktığın; değer verdiğin herşey sana artık yabancılaşmıştır.
acılar çekerek yonttuğun tüm geçmişinden mükemmel bir heykel yapmış olsanda.
ona bakanların dünyasında bir anlam kazanamamışssa eyer....
işte mağlubiyetin can yakıcı yeri tamda burasıdır..
ama endişe duyup kendini ıssızlıklara vurma haa!...
küsüpte yanlızlığın koylarına sığınma sakın...
zira bir avuç kumu havaya fırlat bakalım.
yere ilk değen zerreyle son değen arasında kaç zaman geçecektir say bakalım...
sen yere düşen ilk zerre kabul et kendini ama sakın mağrur olma n' olur
ve aç kollarını bekle diğerlerini
sen doğru yere düşmüşssen eyer;
diğerleride hızla yanına yanı başına düşeceklerdir kuşkusuz..
evrende yaradanın avuçlarından fırlatılmış zerrelerden oluşmazmı?
hepside doğru yere düşmeyi beklerler sonunda.
doğru yerin neresi olduğu konusunda herkesin görece bir fikri vardır .
doğru dediğimiz şey izafi bir kavramdır.
aslında gerçek olan yanlıştır.
yanlışlar yaşanıldıkça doğruya giden yol kısalır..
sürtünme zamanın ham maddesidir.
açığa ısıyı ve eskimeyi çıkarır.
yaşamda işte bu iki tohumcuktan filizlenip yayılır.
sürtünme geçmişimizi inşa ederken ısı da yaşamı ortaya çıkarır
ve gelecek diye kesif bir sis çöker zihinlere
işte o gelecek ürkünç karanlık ıssız ve ölümcüldür.
geleceğe fırlatılmış o zerreler varyaa.
yanlışları ölçü yapıp doğru yere düşmeyi becerir
demek ki canlıların ham maddesi de yanlışlıklardır.
düşeceği yerse eninde sonunda doğru bir yerdir..
ayazoglum