HGK:Banka-üye işyeri-sorumluluk
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2001/346
Karar: 2001/344
Karar Tarihi: 11.04.2001
ÖZET: Kartı ibraz eden kişinin yetkili hamil olup olmadığını üye işyeri görevlisi tespit etmeli ve bu amaç doğrultusunda kredi kartı üzerinde yer alan imza ile müşterinin harcama belgesine attığı imzayı karşılaştırarak, benzerlik bulunmaması halinde müşterinin kartla ödeme talebini reddetmelidir. Bu işlemleri yerine getirmede üye işyeri görevlisinin özen borcu B.K. Md. 390 anlamında yerine getirilmesi gereken özendir. dahası kuşku halinde müşteriden kimlik belgesi istenebilmelidir. O nedenle, üye iş yeri kast ve ağır ihmal ile verdiği zarardan kart hamiline karşı sorumludur.
(818 S. K. m. 25, 44, 390)
Dava: Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen gün ve 4.11.1998 sayılı kararının incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 15.2.1999 gün ve 1999/359 E- 856 K. sayılı ilamı ile; (...Davacı, dava dışı G. ve T.'nin kendisine ait kredi kartını çaldıklarını, daha sonra davalıdan aldıkları mal bedelini çaldıkları kredi kartıyla ödediklerini, davalının bu alışveriş esnasında müşterilerinden kimlik belgesi sormamak suretiyle zararına neden olduğunu ileri sürerek bankaya ödemek zorunda kaldığı 141.000.000.- TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava dışı G.'nin davacının kız arkadaşı olduğunu, davacının kredi kartını G.'ye rızasıyla kullandırdığını daha sonra araları açıldığı için davacının G. hakkında hırsızlıktan dolayı suç duyurusunda bulunduğunu kendilerinin iyi niyetli olduklarını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının kredi kartını dava dışı G.'ye rızasıyla verdiği, G.'nin de kartı davacının muvafakatıyla kullandığı, davacının Borçlar Kanunu'nun 25/I maddesi gereğince kötü niyetli olduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı şirket, davacıya ait kredi kartının dava dışı G. tarafından kullanıldığını kabul etmekle birlikte bu kullanmanın davacının muvafakatıyla gerçekleştiğini savunmuştur. Bu durumda davalı şirketin, davacının anılan işleme muvafakat verdiğini yasal delillerle ispat etmesi gerekir. Toplanan delillerden davalı şirketin davacının yapılan işleme muvafakat verdiğini ispata olanak yoktur. Ne var ki davalı delil listesinin (7) sırasında "her türlü delil" demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan davalıya bu hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemenin bu hususu gözden kaçırması usule ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden : Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle; öncelikle belirtelim ki uyuşmazlık davacı kart hamili ile davalı üye işyeri arasındaki hukuksal ilişki ve gelişen somut olayın özelliği ile sınırlı olarak incelemeye alınmıştır.
Kural olarak kart hamili kredi kartını normal bir insandan beklenen dikkat ve özenle korumak zorundadır. Kredi kartının ancak üzerinde adı ve soyadı (veya ticaret unvanı) yazılı kişi tarafından kullanılabileceği çok açıktır.
Kartın başka biri tarafından kullanılmasının istenmesi halinde, kredi kartını üye işyeri kabul etmemekle yükümlüdür.
O nedenle, kartı ibraz eden kişinin yetkili hamil olup olmadığını üye işyeri görevlisi tespit etmeli ve bu amaç doğrultusunda kredi kartı üzerinde yer alan imza ile müşterinin harcama belgesine attığı imzayı karşılaştırarak, benzerlik bulunmaması halinde müşterinin kartla ödeme talebini reddetmelidir. Bu işlemleri yerine getirmede üye işyeri görevlisinin özen borcu B.K. Md. 390 anlamında yerine getirilmesi gereken özendir. dahası kuşku halinde müşteriden kimlik belgesi istenebilmelidir. O nedenle, üye iş yeri kast ve ağır ihmal ile verdiği zarardan kart hamiline karşı sorumludur.
Davalı şirket davacıya ait kredi kartının dava dışı G. tarafından kullanıldığını kabul etmekle birlikte davacının bu kullanmaya ve işlemlere onam verdiğini savunmuştur. Bu kabulü karşısında davalı onam olgusunu yazılı delille kanıtlamakla yükümlüdür. davalı anılan yazılı delile dayanmamıştır. O nedenle daire bozmasında belirtildiği şekilde davalının bu konuda sadece yemin hakkının varlığı gündeme gelir.
Ne var ki, savunmayı doğrulayan dosyadaki delil ve belgelerden, davacının dava dışı G.'yle gelişen ilişkileri içinde G.'nin kredi kartını kullanmasında kendine düşen özen borcunu ve yükümlülüklerini yerine getirmediği, o nedenle müterafik kusuru bulunduğu belirlenmiştir.
Hal böyle olunca davalının sorumluluğundan B.K. Md. 44 uyarınca indirim yapılması gerekir.
Mahkemece hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde direnme kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 11.4.2001 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2001/346
Karar: 2001/344
Karar Tarihi: 11.04.2001
ÖZET: Kartı ibraz eden kişinin yetkili hamil olup olmadığını üye işyeri görevlisi tespit etmeli ve bu amaç doğrultusunda kredi kartı üzerinde yer alan imza ile müşterinin harcama belgesine attığı imzayı karşılaştırarak, benzerlik bulunmaması halinde müşterinin kartla ödeme talebini reddetmelidir. Bu işlemleri yerine getirmede üye işyeri görevlisinin özen borcu B.K. Md. 390 anlamında yerine getirilmesi gereken özendir. dahası kuşku halinde müşteriden kimlik belgesi istenebilmelidir. O nedenle, üye iş yeri kast ve ağır ihmal ile verdiği zarardan kart hamiline karşı sorumludur.
(818 S. K. m. 25, 44, 390)
Dava: Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen gün ve 4.11.1998 sayılı kararının incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 15.2.1999 gün ve 1999/359 E- 856 K. sayılı ilamı ile; (...Davacı, dava dışı G. ve T.'nin kendisine ait kredi kartını çaldıklarını, daha sonra davalıdan aldıkları mal bedelini çaldıkları kredi kartıyla ödediklerini, davalının bu alışveriş esnasında müşterilerinden kimlik belgesi sormamak suretiyle zararına neden olduğunu ileri sürerek bankaya ödemek zorunda kaldığı 141.000.000.- TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava dışı G.'nin davacının kız arkadaşı olduğunu, davacının kredi kartını G.'ye rızasıyla kullandırdığını daha sonra araları açıldığı için davacının G. hakkında hırsızlıktan dolayı suç duyurusunda bulunduğunu kendilerinin iyi niyetli olduklarını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının kredi kartını dava dışı G.'ye rızasıyla verdiği, G.'nin de kartı davacının muvafakatıyla kullandığı, davacının Borçlar Kanunu'nun 25/I maddesi gereğince kötü niyetli olduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı şirket, davacıya ait kredi kartının dava dışı G. tarafından kullanıldığını kabul etmekle birlikte bu kullanmanın davacının muvafakatıyla gerçekleştiğini savunmuştur. Bu durumda davalı şirketin, davacının anılan işleme muvafakat verdiğini yasal delillerle ispat etmesi gerekir. Toplanan delillerden davalı şirketin davacının yapılan işleme muvafakat verdiğini ispata olanak yoktur. Ne var ki davalı delil listesinin (7) sırasında "her türlü delil" demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan davalıya bu hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemenin bu hususu gözden kaçırması usule ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden : Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle; öncelikle belirtelim ki uyuşmazlık davacı kart hamili ile davalı üye işyeri arasındaki hukuksal ilişki ve gelişen somut olayın özelliği ile sınırlı olarak incelemeye alınmıştır.
Kural olarak kart hamili kredi kartını normal bir insandan beklenen dikkat ve özenle korumak zorundadır. Kredi kartının ancak üzerinde adı ve soyadı (veya ticaret unvanı) yazılı kişi tarafından kullanılabileceği çok açıktır.
Kartın başka biri tarafından kullanılmasının istenmesi halinde, kredi kartını üye işyeri kabul etmemekle yükümlüdür.
O nedenle, kartı ibraz eden kişinin yetkili hamil olup olmadığını üye işyeri görevlisi tespit etmeli ve bu amaç doğrultusunda kredi kartı üzerinde yer alan imza ile müşterinin harcama belgesine attığı imzayı karşılaştırarak, benzerlik bulunmaması halinde müşterinin kartla ödeme talebini reddetmelidir. Bu işlemleri yerine getirmede üye işyeri görevlisinin özen borcu B.K. Md. 390 anlamında yerine getirilmesi gereken özendir. dahası kuşku halinde müşteriden kimlik belgesi istenebilmelidir. O nedenle, üye iş yeri kast ve ağır ihmal ile verdiği zarardan kart hamiline karşı sorumludur.
Davalı şirket davacıya ait kredi kartının dava dışı G. tarafından kullanıldığını kabul etmekle birlikte davacının bu kullanmaya ve işlemlere onam verdiğini savunmuştur. Bu kabulü karşısında davalı onam olgusunu yazılı delille kanıtlamakla yükümlüdür. davalı anılan yazılı delile dayanmamıştır. O nedenle daire bozmasında belirtildiği şekilde davalının bu konuda sadece yemin hakkının varlığı gündeme gelir.
Ne var ki, savunmayı doğrulayan dosyadaki delil ve belgelerden, davacının dava dışı G.'yle gelişen ilişkileri içinde G.'nin kredi kartını kullanmasında kendine düşen özen borcunu ve yükümlülüklerini yerine getirmediği, o nedenle müterafik kusuru bulunduğu belirlenmiştir.
Hal böyle olunca davalının sorumluluğundan B.K. Md. 44 uyarınca indirim yapılması gerekir.
Mahkemece hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde direnme kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 11.4.2001 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.