Hukuk ve ÇELİŞKİLER - hayat!!!
1-) İnternet muhtelif web sitelerinde mevcut görüntülerimin dolaştığını öğrenmem üzerine "bilişim sistemi kullanılarak özel hayatı/mahremiyetin ağır ihlali" konulu 01.05.2008 tarihinde cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundum.
2-) Yazılı ibraz ettiğim suç duyurumun ve savcılıkça alınan ifademin ardından tamamen kendi çabam ile tespit ettiğim bir kısım web site adreslerinden (suç duyurusu ekinde de hem web adresleri hem de ilgili içeriğe erişimin engellenmesi talebim mevcut) öncelikle ilgili içeriğe erişimin engellenmesini, ilaveten suça konu içeriği barındıran sair web adreslerinin tespiti ve diğer yasal işlemlerin yapılmasını defaten sözlü, akabinde yazılı olarak savcılıktan talep etmem üzerine 16.05.2008 tarihinde sadece benim tespit ettiğim web adreslerine erişimin engellenmesi kararı Sulh Ceza Hakimliğince verildi.
3-) 16.05.2008 tarihli bu karar saat 19.00 civarı hazır olduğundan Telekominikasyon Daire Başkanlığına hem faks hem de uyap vasıtası ile savcılıkça ulaştırıldı. Ancak hem hafta sonu hem de resmi bayram tatilinin akabinde 22.05.2008 tarihinde halen Telekominikasyon Daire Başkanlığı sözkonusu kararın ellerine henüz geçtiği, ilgili personelin ise henüz görevde olmadığı bilgisinden başka bir bilgi vermedi.
5-) 27/Mayıs/2008 tarihinde Savcılığın Telekominikasyon Daire Başkanlığı'nı sözkonusu erişimin engelleme kararının uygulanmadığından bahisle yazılı tekidine rağmen halen tedbir kararlarının uygulanmaması üzerine Telekominikasyon Daire Başkanlığı içinde ayrıca suç duyurusunda bulundum.
6-) 03.06.2008 tarihinde Telekominikasyon Daires Başkanlığından bir yazı Savcılığı'na intikal etti. İçeriği;
*İlgili erişim engelleme kararında mevcut web sitelerinin 2 tanesinin yer sağlayıcısının yurt içi kaynaklı olduğu ve bu web sitelerine erişim engelleme kararının uygulanması için gerekli talimatın verildiği,
*Diğer web sitelerinin ise yurt dışı kaynaklı olduğu; erişim engelleme kararının uygulanabilirliği konusunda tereddüt yaşandığı; bu kararın ilgili web sitelerine mi, yoksa alt alan adları ile içeriğe ulaşımı sağlanan sahifelerine mi uygulanacağını,,, savcılıktan bu konuda verilecek talimata göre Telekominikasyon Daire Başkanlığının ivedilikle işlem yapacağı... şeklindedir.
7-) Savcılık aynı gün faks ve e-imza ile anılan kararda mevcut web sitelerine erişimin tamamen engellenmesi talimatını vermiştir. Kaldı ki; Sulh Ceza Mahkemesinin erişimin engelleme kararında da bu durum zaten açıkça belirtilmiştir.
8-) Bila.06.2008 tarihli Telekominikasyon Daire Başkanlığı cevabi yazısında ise; http://www.tib.gov.tr/yonetmelik_detay7.html ten bahisle;
"Yapılan inceleme sonucunda, bahse konu yurt dışı sitelerin yer sağlayıcısı olarak faaliyet gösteren kişiliklerin, Telekominikasyon Kurumu tarafından hazırlanan "erişim sağlayıcılara ve yer sağlayıcılara faaliyet belgesi verilmesine ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmelik" hükümleri uyarınca "faaliyet belgesi" sahibi olmadığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte Telekominikasyon Kurumu tarafından hazırlanan "erişim sağlayıcılara ve yer sağlayıcılara faaliyet belgesi verilmesine ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelik"le, faaliyet belgesi almak içn başvuru süresi 24/07/2008 tarihine kadar uzatıldığından halilhazırda idari bir yaptırım uygulaması sözkonusu değildir."" erişimin engellenmesi kararının bu safhada uygulanmayacağı Savcılığa bildirilmiştir.
9-) Bu süreçte savcılık (suç duyurumdan 1.5 ay sonra) şikayetçi olduğum eski eşimin ifadesini aldı. Pek tabii ki şüpheli iddiayı reddetti. İfadesinde; müşteki ile 2 yıl önce boşandıklarını 3 yıldır da hiç görüşmediğini beyan etmiş. Savcılık bu beyanın eğriliği ve doğruluğu ile ilgili hiçbir araştırma yapmadı.
10-) Erişim engelleme kararlarını 24.07.2008 tarihine kadar Telekominikasyon Daire Başkanlığı resmen ve açık bir dille uygulamayacağı bildirmesi üzerine; tekrar Savcılığa yazılı müracaatım oldu, anayasal haklarım ile 'ruhsatlandırma' gibi bir düzenlenin çakışamayacağını, çakışsa dahi 'kamu kurum ve kuruluşları ile yargı' için tercihe şayan olanın anayasal hakkım olan 'özel hayatımın muhafazası/ özel hayatıma yapılan müdahalenin önlenmesi' olduğunu ve bu durumun, geçen sürecin (sözkonusu suçun internet ortamında gerçekleştiğinin dikkate alındığında) mağduriyetimi geri dönüşsüz ve kalıcı olarak hızla arttırdığını belirttim.
11-) Savcı akabinde her ne kadar kendi görsel kanaati ile sözkonusu görüntülerdeki kişinin ben olduğuma dair bir şüphe taşımasa da; bu durumun tespitinin gerektiğini, bu konuda İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bilişim Şubesi ile görüştüğünü ve bir müzekkere yazacağını, şahsen ilgili şubeye gidip kimlik tespitimi yaptırmamı istedi. Üstelik artık ivedilikle hareket edilme zarureti doğduğunu ertesi günün hafta sonu olmasının bir sıkıntı doğurmayacağını ilgili şube de tespitin yapılacağını belirtti.
12-) Ayrıyeten internette mevcut olan görüntüleri mümkünse bir cd ye kaydetmemi, cd yi ve dosya suretini İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bilişim Şubesine göndereceklerini;
* sözkonusu görüntüleri barındıran internet sitelerinin tespitini
* internette dolaşan en eski tarihli uploud veya içeriğin bu ortama dahil
edilme zamanını, web sitesini, bu mümkün değilse en eski tarihli
ulaşılabilecek web site yayın tarihini (zira içerik özellikle muhtelif forum
ve blog web adreslerinde dolaşmakta)
* içeriği sisteme dahil eden içerik sağlayıcılarının kimlik ve adres bilgilerini
* içeriği barındıran erişim sağlayıcıların kimlik ve adres bilgilerini (içeriği
barındıran web siteleri genel konu ve tematik tercih olarak bu içerik ve
benzeri içerikleri benimsemiş, hatta sadece bu tür içerikler barındıran
adreslerdir)
* suça konu içerik ile ilgili her türlü teknik soruşturma ve takibatı
talep edeceğini belirtmiş, bunun üzerine kendim 'kendime ait bu görüntüleri internetten indirdim, cd yi oluşturdum,' savcılığa teslim ettim. Savcılığın benden bunu istemesi üzerine derhal aynı gün cd yi ulaştırdığım tarih ise Temmuz ayının son haftasıdır.
12-) 24.07.2008 den sonra da erişimin engellenmesi kararı Telekominikasyon Daire Başkanlığı'nca savcılığın tekidlerine rağmen uygulanmamıştır.
13-) Ağustos ayı içinde pek çok web adresinde kendi araştırmam neticesinde tespit ettiğim görüntülerim ile ilgili tekrar yazılı müracaatım üzerine savcılık ve sulh ceza mahkemesi hakimliğinden ikinci bir erişimin engellenmesi kararı verilmiştir.
14-) Telekominikasyon Daire Başkanlığı birkaç hafta sonra 'işbu erişimin engellenmesi kararının içeriği barındıran web sitelerine mi yoksa web sitelerinin alt alan adları belirtilen sahifelerine mi uygulanacağının anlaşılamadığını, bu konuya savcılığın açıklık getirmesini, kaldı ki; erişimin engellenmesi kararlarının yetersiz inceleme neticesinde alınması halinde risk ve külfet doğurduğunu' belirten bir yazı ile cevap vermiştir.
15-) Savcılık bu yazıya HALEN BİR CEVAP VERMEMİŞTİR.
16-) Kimlik tespiti için temmuz sonunda hem de derhal cumartesi günü İstanbul'a kolum mühürlü olarak müzekkere ekinde gittim, ilgili şubede 4 adet polis memuru (erkek) karşımda bir pc de görüntüleri izlediler,,, dikkatlice hem beni hem görüntüleri incelediler, akabinde savcılığın bunu niye kendilerinden istediğini anlamadıklarını, zaten haftasonu olduğunu, getirdiğim müzekkereyi de zaten ilgili birim kime havale edecekse (ki bu asayiş bürosu da olabilirmiş) oranın işlem yapabileceğini açıkladılar.
18-) Hem ekinde şahsımın bulunduğu müzekkere ve hem de savcılık tarafından gönderilen yukarıda belirttiğim konularda araştırma isteyen cd ve suret dosya İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nce Asayiş Şube 'ye havale edildi.
Şube raporunu Ekim ayı başında soruşturma dosyasına gönderdi.
Raporda dosya ile ilgili cd nin oluşturulma tarihi ile bir takım sayılardan oluşan teknik raporu vardı. Sözkonusu cd incelenmişti, görsel kanaate göre görüntüler gizli çekim, muhtemel windows movie marker vb. bir program ile üzerinde çalışılmış, sesler bozulmuş, kesilmiş kırpılmış, görüntülerin barındırdığı iki kişiden kadın olanının bilgisiz, erkeğin ise yüzünü özellikle gizlemiş, dolayısıyla iddia da belirtildiği gibi erkeğin bilgisinde ve kötü niyetli bir bir biçimde çekim gerçekleştiği kanaatine varıldığı, google'ye ilgili rumuz yazıldığında yüzlerce sahife açıldığı, ama bunların hangilerinin bu görüntüler hangilerinin başka görüntüler oludğunun tespitinin yapılmadığı, yapılamayacağı bildirilmiştir. Başka da hiçbir kimlik bilgisi, adres bilgisi, web adres tespiti vs. yoktur.
19-) Emniyet Müdürlüğü'nün kimlik tespitini yap(a)maması üzerine; savcılık araştırma neticesinde; adli tıpta bu tespitin yapılacağını, bu konuda bir yazı yazdıklarını, zarfa tekrar bir cd koyacaklarını, 2 adet fotoğrafım ve şahsım ekinde adli tıbba gitmem gerektiğini belirtti.
Ben de gittim, artık ramazan ayı idi; üstelik günlerden cuma idi,,, cuma namazını müteakip ben ve benim gibi bekleyen onlarca kişinin evraklarını adli tıp evrak kayıt bürosunda almaya başladılar. Akabinde yine uzun bir süre bekledim, sonunda beni çağırdılar ve adli tıbba müracaatın belli bir prosedürü olduğunu, öncelikle dosyanın onaylı suretinin kuruma ulaştırılması gerektiğini, akabinde randevu alınması gerektiğini; bu halde talebin yerine getirilmesinin mümkün olmadığını hem sözlü hem de savcılığa hitaben yazılan ve tarafıma teslim edilen yazı içeriğinde belirttiler.
20-) Tüm prosedür yerine getirilip, randevu da kasım ayı sonuna alındıktan sonra randevu tarihinde adli tıbba tekrar gittim. İlgili uzmana ulaştım, kendisi bir çok resmimi çekti. Bu arada keşke görüntünün kendisi de olsa idi, printscreen den tespitten daha kolay olurdu dedi. Böylece; savcılıktan gönderilen dosyaya eklenen cd nin yanlış cd olduğu (bu cd Telekominikasyon Daire Başkanlığından defalarca şikayetçi olduğum dilekçelerden biri eki olan ve web sitelerinde halihazırda görüntülerin dolaştığını printscreen olarak tespit ettiğim ve savcılığında incelemesini, müdahil olmasını istediğim cd idi) ortaya çıktı. Uzmana görüntülerin halen web sitelerinde olduğunu, dosyada erişim engelleme kararlarında mevcut herhangi bir web adresinde bu görüntüler ile kimliğimi tespit edebileceğini yalvarmaya yakın bir ses tonu ile istedimse de; bunun mümkün olmadığını, savcılığın cd den bunu istediğini, cd deki çekimlerin de kötü olduğunu dedi, başka birşey demedi. Kendisine hemen doğru cd yi elden getirebileceğimi belirttim. Buna yanaştı, savcılığa durumu özetleyen bir yazı yazdı ve ben geri döndüm. İki gün sonra; doğru cd yi barındıran 5 mühürlü bir zarf ve mühürlü şahsım ile adli tıpta idim. Zarfı evrak kayda bıraktıktan sonra tekrar uzun uzun bekledim, bir süre sonra bilgi istediğim de öğrendim ki; adli tıpta tekrar bir yazı hazırlanıyordu ve cd bez torba içinde soğuk mühürlü olarak gönderilmeli idi....
21-) Nihayetinde cd ve ben prosedürler yerine getirilmiş bir biçimde ilgili uzmana ulaştık. Tekrar onlarca fotoğrafım çekildi, bu esnada iki uzman birlikte idi,,, çapraz sorguya benzer bir sürü soruya da cevap verdim. Artık Kasım ayı bitmek üzere idi...
22-) Halen Adli Tıp tan herhangi bir rapor, tespit vs. en küçük bir ses, haber gelmemiştir.
23-) Savcılık kimlik tespitinin sonucunu beklemektedir.
24-) Tespit ettiğim ve haklarında iki adet erişimin engellenmesi kararı bulunan Forum sitelerinin sayaçlarına göre görüntülerimi bu süreçte asgari 10.000 kişi izledi.
25-) Aylar içinde pekçok web sitesi kapatıldı/açıldı/kapatıldı/açılmadı.... da hayatımı ve mahremiyetimi baştan sona altüst eden görüntülerimi barındıran web sitelerine mahkeme kararlarına rağmen müdahale edilmedi...
26-) Bu süreçte yüzlerce adult site gezmek, bu sitelerde görüntülerim olup olmadığını tespit etmek zorunda kaldığımda şunu farkettim ki; son derece kolay ulaşılabilir biçimde; son derece çok sayıda Türkiye vatandaşlarının kendi yatak odalarında yahut mahremlerinde çekim yaptıklarını ve özellikle bunları barındıran pekçok forum sitesinin olduğunu..., ve pekçoğunun da 'liseli' ibaresi ile sistemlere dahil edildiğini (liseli demek 18 yaş altı demek birisi liselinin kaç yaşında olduğunu Telekominikasyon Daires Başkanına söylemeli) diğer görüntülerin de özellik 'gizli çekim' ibaresi ile forumlarda kategorilendiğini,,,, bunlarla da hiç bir anayasal kurumu ilgilendirilmediğini keşfettim.... Ayrıca sanırım erişim engelleme kararlarına konu olan web siteleri 'ruhsatlan'dırılmışlardı.., zira 24.07.2008 den sonra da kapatılmadılar.
Dolayısıyla Telekominikasyon Daire Başkanlığı, dolayısıyla TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ ruhsatlandırdığı web sitelerine ilelebet gömülmüş Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarının yaşam hakkı kadar elzem ve gerekli mahremiyetleriyle değil,,, bilakis ruhsatlar ve getirileriyle alakalanmaktadır.
Hatta bu ve benzeri erişim engelleme kararlarını uyguladığı takdirde ruhsata konu web sitesi de kalmayacağı açıktır,,, zira bu web sitelerinin barındırdığı yegane içerikler bu ve benzerlerinden ibarettir.
Üstelik 3.6.2008 tarihli Telekominikasyon Daire Başkanlığı yazısında 'yurt içi kaynaklı' iki web sitesine konu ile ilgili talimat verildiği belirtilmiştir. Akabinde Telekominikasyon Daire Başkanlığı'nın kararları uygulamadığı üzerine savcılığa sunduğum her dilekçe de; bu sitelerin görüntüleri HALEN SİTELERİNDE BARINDIRDIKLARI tarafımdan ihbar şikayet edildiği gibi; ikinci erişim engelleme kararında da aynı sitelere yer verilmiş ve Telekominikasyon Daire Başkanlığı bu web sitelerinde dahi içeriği kaldırmaya ya muvaffak olamamış ya da talepkar olmamıştır. Siteler halen açık; içerik halen ziyaretçisinin gözleri önünde mevcuttur.
27-) Bugün 5 Ocak... Benim doğum günüm.... Hiçbir doğum günümde bu kadar acıtan bir geçmişe dönüp bakmamıştım. Bu doğum günümde izlediğim film şeridinin karelerinde insana dair, inanca dair, güvene dair, hayata dair yitirdiğim o kadar çok şey var ki; sanırım kalan ömrüm bana onları geri vermeye de yetmeyecek....
Tüm süreç bundan ibarettir. Sözkonusu görüntülere gelince; tahminen 2004 veya 2005 yılında hiçbir bilgim olmadan eşim tarafından çekilmiş, törpülenmiş, kendi yüzünü hem çekim açısını bildiğinden hem de bir miktar da çekilen görüntü de yapılan müdahaleler sonucu gizleyebildiği görüntülerdir. Ve kendi ulaştığım en eski internette içeriğin dolaşıma sunulduğu tarih olan 14.12.2005 tarihi de boşanma davamızın 2. celsesi ile aynı tarihtir, ancak bu tarihten önce de dolaştığını tahmin etmekteyim, zira bu tarihi barındıran forum sitesine yüklü rar dosyası açıldığında rar kaydı daha eski bir tarihi vermektedir. Çekim de evlilik yaşamımızda kullandığımız konutun yatak odasıdır.
Eşimin kimlik tespitine savcılık hali hazırda gerek görmemiştir.
Telekominikasyon Daire Başkanlığı hakkında yaptığım suç duyurusu/duyuruları halen dosya içinde öylece bekliyorlar. Üstelik kendi kanaatime göre savcılığın benim talebim olmaksızın, re'sen mahkeme kararının uygulanması konusunda takipçi ve müdahil olması gerekirdi.
Halen içeriği barındıran ve rant elde eden/etmiş olan web siteleri veya içerik sağlayıcıları ile ilgili hiçbir bilgiye savcılık ulaşmamış, ulaşmaya da teşebbüs etmemiştir.
Vaziyet bu halde iken; yapılabilecekler nedir? Hukuken!!!!!!!!!!!
2-) Yazılı ibraz ettiğim suç duyurumun ve savcılıkça alınan ifademin ardından tamamen kendi çabam ile tespit ettiğim bir kısım web site adreslerinden (suç duyurusu ekinde de hem web adresleri hem de ilgili içeriğe erişimin engellenmesi talebim mevcut) öncelikle ilgili içeriğe erişimin engellenmesini, ilaveten suça konu içeriği barındıran sair web adreslerinin tespiti ve diğer yasal işlemlerin yapılmasını defaten sözlü, akabinde yazılı olarak savcılıktan talep etmem üzerine 16.05.2008 tarihinde sadece benim tespit ettiğim web adreslerine erişimin engellenmesi kararı Sulh Ceza Hakimliğince verildi.
3-) 16.05.2008 tarihli bu karar saat 19.00 civarı hazır olduğundan Telekominikasyon Daire Başkanlığına hem faks hem de uyap vasıtası ile savcılıkça ulaştırıldı. Ancak hem hafta sonu hem de resmi bayram tatilinin akabinde 22.05.2008 tarihinde halen Telekominikasyon Daire Başkanlığı sözkonusu kararın ellerine henüz geçtiği, ilgili personelin ise henüz görevde olmadığı bilgisinden başka bir bilgi vermedi.
5-) 27/Mayıs/2008 tarihinde Savcılığın Telekominikasyon Daire Başkanlığı'nı sözkonusu erişimin engelleme kararının uygulanmadığından bahisle yazılı tekidine rağmen halen tedbir kararlarının uygulanmaması üzerine Telekominikasyon Daire Başkanlığı içinde ayrıca suç duyurusunda bulundum.
6-) 03.06.2008 tarihinde Telekominikasyon Daires Başkanlığından bir yazı Savcılığı'na intikal etti. İçeriği;
*İlgili erişim engelleme kararında mevcut web sitelerinin 2 tanesinin yer sağlayıcısının yurt içi kaynaklı olduğu ve bu web sitelerine erişim engelleme kararının uygulanması için gerekli talimatın verildiği,
*Diğer web sitelerinin ise yurt dışı kaynaklı olduğu; erişim engelleme kararının uygulanabilirliği konusunda tereddüt yaşandığı; bu kararın ilgili web sitelerine mi, yoksa alt alan adları ile içeriğe ulaşımı sağlanan sahifelerine mi uygulanacağını,,, savcılıktan bu konuda verilecek talimata göre Telekominikasyon Daire Başkanlığının ivedilikle işlem yapacağı... şeklindedir.
7-) Savcılık aynı gün faks ve e-imza ile anılan kararda mevcut web sitelerine erişimin tamamen engellenmesi talimatını vermiştir. Kaldı ki; Sulh Ceza Mahkemesinin erişimin engelleme kararında da bu durum zaten açıkça belirtilmiştir.
8-) Bila.06.2008 tarihli Telekominikasyon Daire Başkanlığı cevabi yazısında ise; http://www.tib.gov.tr/yonetmelik_detay7.html ten bahisle;
"Yapılan inceleme sonucunda, bahse konu yurt dışı sitelerin yer sağlayıcısı olarak faaliyet gösteren kişiliklerin, Telekominikasyon Kurumu tarafından hazırlanan "erişim sağlayıcılara ve yer sağlayıcılara faaliyet belgesi verilmesine ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmelik" hükümleri uyarınca "faaliyet belgesi" sahibi olmadığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte Telekominikasyon Kurumu tarafından hazırlanan "erişim sağlayıcılara ve yer sağlayıcılara faaliyet belgesi verilmesine ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelik"le, faaliyet belgesi almak içn başvuru süresi 24/07/2008 tarihine kadar uzatıldığından halilhazırda idari bir yaptırım uygulaması sözkonusu değildir."" erişimin engellenmesi kararının bu safhada uygulanmayacağı Savcılığa bildirilmiştir.
9-) Bu süreçte savcılık (suç duyurumdan 1.5 ay sonra) şikayetçi olduğum eski eşimin ifadesini aldı. Pek tabii ki şüpheli iddiayı reddetti. İfadesinde; müşteki ile 2 yıl önce boşandıklarını 3 yıldır da hiç görüşmediğini beyan etmiş. Savcılık bu beyanın eğriliği ve doğruluğu ile ilgili hiçbir araştırma yapmadı.
10-) Erişim engelleme kararlarını 24.07.2008 tarihine kadar Telekominikasyon Daire Başkanlığı resmen ve açık bir dille uygulamayacağı bildirmesi üzerine; tekrar Savcılığa yazılı müracaatım oldu, anayasal haklarım ile 'ruhsatlandırma' gibi bir düzenlenin çakışamayacağını, çakışsa dahi 'kamu kurum ve kuruluşları ile yargı' için tercihe şayan olanın anayasal hakkım olan 'özel hayatımın muhafazası/ özel hayatıma yapılan müdahalenin önlenmesi' olduğunu ve bu durumun, geçen sürecin (sözkonusu suçun internet ortamında gerçekleştiğinin dikkate alındığında) mağduriyetimi geri dönüşsüz ve kalıcı olarak hızla arttırdığını belirttim.
11-) Savcı akabinde her ne kadar kendi görsel kanaati ile sözkonusu görüntülerdeki kişinin ben olduğuma dair bir şüphe taşımasa da; bu durumun tespitinin gerektiğini, bu konuda İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bilişim Şubesi ile görüştüğünü ve bir müzekkere yazacağını, şahsen ilgili şubeye gidip kimlik tespitimi yaptırmamı istedi. Üstelik artık ivedilikle hareket edilme zarureti doğduğunu ertesi günün hafta sonu olmasının bir sıkıntı doğurmayacağını ilgili şube de tespitin yapılacağını belirtti.
12-) Ayrıyeten internette mevcut olan görüntüleri mümkünse bir cd ye kaydetmemi, cd yi ve dosya suretini İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bilişim Şubesine göndereceklerini;
* sözkonusu görüntüleri barındıran internet sitelerinin tespitini
* internette dolaşan en eski tarihli uploud veya içeriğin bu ortama dahil
edilme zamanını, web sitesini, bu mümkün değilse en eski tarihli
ulaşılabilecek web site yayın tarihini (zira içerik özellikle muhtelif forum
ve blog web adreslerinde dolaşmakta)
* içeriği sisteme dahil eden içerik sağlayıcılarının kimlik ve adres bilgilerini
* içeriği barındıran erişim sağlayıcıların kimlik ve adres bilgilerini (içeriği
barındıran web siteleri genel konu ve tematik tercih olarak bu içerik ve
benzeri içerikleri benimsemiş, hatta sadece bu tür içerikler barındıran
adreslerdir)
* suça konu içerik ile ilgili her türlü teknik soruşturma ve takibatı
talep edeceğini belirtmiş, bunun üzerine kendim 'kendime ait bu görüntüleri internetten indirdim, cd yi oluşturdum,' savcılığa teslim ettim. Savcılığın benden bunu istemesi üzerine derhal aynı gün cd yi ulaştırdığım tarih ise Temmuz ayının son haftasıdır.
12-) 24.07.2008 den sonra da erişimin engellenmesi kararı Telekominikasyon Daire Başkanlığı'nca savcılığın tekidlerine rağmen uygulanmamıştır.
13-) Ağustos ayı içinde pek çok web adresinde kendi araştırmam neticesinde tespit ettiğim görüntülerim ile ilgili tekrar yazılı müracaatım üzerine savcılık ve sulh ceza mahkemesi hakimliğinden ikinci bir erişimin engellenmesi kararı verilmiştir.
14-) Telekominikasyon Daire Başkanlığı birkaç hafta sonra 'işbu erişimin engellenmesi kararının içeriği barındıran web sitelerine mi yoksa web sitelerinin alt alan adları belirtilen sahifelerine mi uygulanacağının anlaşılamadığını, bu konuya savcılığın açıklık getirmesini, kaldı ki; erişimin engellenmesi kararlarının yetersiz inceleme neticesinde alınması halinde risk ve külfet doğurduğunu' belirten bir yazı ile cevap vermiştir.
15-) Savcılık bu yazıya HALEN BİR CEVAP VERMEMİŞTİR.
16-) Kimlik tespiti için temmuz sonunda hem de derhal cumartesi günü İstanbul'a kolum mühürlü olarak müzekkere ekinde gittim, ilgili şubede 4 adet polis memuru (erkek) karşımda bir pc de görüntüleri izlediler,,, dikkatlice hem beni hem görüntüleri incelediler, akabinde savcılığın bunu niye kendilerinden istediğini anlamadıklarını, zaten haftasonu olduğunu, getirdiğim müzekkereyi de zaten ilgili birim kime havale edecekse (ki bu asayiş bürosu da olabilirmiş) oranın işlem yapabileceğini açıkladılar.
18-) Hem ekinde şahsımın bulunduğu müzekkere ve hem de savcılık tarafından gönderilen yukarıda belirttiğim konularda araştırma isteyen cd ve suret dosya İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nce Asayiş Şube 'ye havale edildi.
Şube raporunu Ekim ayı başında soruşturma dosyasına gönderdi.
Raporda dosya ile ilgili cd nin oluşturulma tarihi ile bir takım sayılardan oluşan teknik raporu vardı. Sözkonusu cd incelenmişti, görsel kanaate göre görüntüler gizli çekim, muhtemel windows movie marker vb. bir program ile üzerinde çalışılmış, sesler bozulmuş, kesilmiş kırpılmış, görüntülerin barındırdığı iki kişiden kadın olanının bilgisiz, erkeğin ise yüzünü özellikle gizlemiş, dolayısıyla iddia da belirtildiği gibi erkeğin bilgisinde ve kötü niyetli bir bir biçimde çekim gerçekleştiği kanaatine varıldığı, google'ye ilgili rumuz yazıldığında yüzlerce sahife açıldığı, ama bunların hangilerinin bu görüntüler hangilerinin başka görüntüler oludğunun tespitinin yapılmadığı, yapılamayacağı bildirilmiştir. Başka da hiçbir kimlik bilgisi, adres bilgisi, web adres tespiti vs. yoktur.
19-) Emniyet Müdürlüğü'nün kimlik tespitini yap(a)maması üzerine; savcılık araştırma neticesinde; adli tıpta bu tespitin yapılacağını, bu konuda bir yazı yazdıklarını, zarfa tekrar bir cd koyacaklarını, 2 adet fotoğrafım ve şahsım ekinde adli tıbba gitmem gerektiğini belirtti.
Ben de gittim, artık ramazan ayı idi; üstelik günlerden cuma idi,,, cuma namazını müteakip ben ve benim gibi bekleyen onlarca kişinin evraklarını adli tıp evrak kayıt bürosunda almaya başladılar. Akabinde yine uzun bir süre bekledim, sonunda beni çağırdılar ve adli tıbba müracaatın belli bir prosedürü olduğunu, öncelikle dosyanın onaylı suretinin kuruma ulaştırılması gerektiğini, akabinde randevu alınması gerektiğini; bu halde talebin yerine getirilmesinin mümkün olmadığını hem sözlü hem de savcılığa hitaben yazılan ve tarafıma teslim edilen yazı içeriğinde belirttiler.
20-) Tüm prosedür yerine getirilip, randevu da kasım ayı sonuna alındıktan sonra randevu tarihinde adli tıbba tekrar gittim. İlgili uzmana ulaştım, kendisi bir çok resmimi çekti. Bu arada keşke görüntünün kendisi de olsa idi, printscreen den tespitten daha kolay olurdu dedi. Böylece; savcılıktan gönderilen dosyaya eklenen cd nin yanlış cd olduğu (bu cd Telekominikasyon Daire Başkanlığından defalarca şikayetçi olduğum dilekçelerden biri eki olan ve web sitelerinde halihazırda görüntülerin dolaştığını printscreen olarak tespit ettiğim ve savcılığında incelemesini, müdahil olmasını istediğim cd idi) ortaya çıktı. Uzmana görüntülerin halen web sitelerinde olduğunu, dosyada erişim engelleme kararlarında mevcut herhangi bir web adresinde bu görüntüler ile kimliğimi tespit edebileceğini yalvarmaya yakın bir ses tonu ile istedimse de; bunun mümkün olmadığını, savcılığın cd den bunu istediğini, cd deki çekimlerin de kötü olduğunu dedi, başka birşey demedi. Kendisine hemen doğru cd yi elden getirebileceğimi belirttim. Buna yanaştı, savcılığa durumu özetleyen bir yazı yazdı ve ben geri döndüm. İki gün sonra; doğru cd yi barındıran 5 mühürlü bir zarf ve mühürlü şahsım ile adli tıpta idim. Zarfı evrak kayda bıraktıktan sonra tekrar uzun uzun bekledim, bir süre sonra bilgi istediğim de öğrendim ki; adli tıpta tekrar bir yazı hazırlanıyordu ve cd bez torba içinde soğuk mühürlü olarak gönderilmeli idi....
21-) Nihayetinde cd ve ben prosedürler yerine getirilmiş bir biçimde ilgili uzmana ulaştık. Tekrar onlarca fotoğrafım çekildi, bu esnada iki uzman birlikte idi,,, çapraz sorguya benzer bir sürü soruya da cevap verdim. Artık Kasım ayı bitmek üzere idi...
22-) Halen Adli Tıp tan herhangi bir rapor, tespit vs. en küçük bir ses, haber gelmemiştir.
23-) Savcılık kimlik tespitinin sonucunu beklemektedir.
24-) Tespit ettiğim ve haklarında iki adet erişimin engellenmesi kararı bulunan Forum sitelerinin sayaçlarına göre görüntülerimi bu süreçte asgari 10.000 kişi izledi.
25-) Aylar içinde pekçok web sitesi kapatıldı/açıldı/kapatıldı/açılmadı.... da hayatımı ve mahremiyetimi baştan sona altüst eden görüntülerimi barındıran web sitelerine mahkeme kararlarına rağmen müdahale edilmedi...
26-) Bu süreçte yüzlerce adult site gezmek, bu sitelerde görüntülerim olup olmadığını tespit etmek zorunda kaldığımda şunu farkettim ki; son derece kolay ulaşılabilir biçimde; son derece çok sayıda Türkiye vatandaşlarının kendi yatak odalarında yahut mahremlerinde çekim yaptıklarını ve özellikle bunları barındıran pekçok forum sitesinin olduğunu..., ve pekçoğunun da 'liseli' ibaresi ile sistemlere dahil edildiğini (liseli demek 18 yaş altı demek birisi liselinin kaç yaşında olduğunu Telekominikasyon Daires Başkanına söylemeli) diğer görüntülerin de özellik 'gizli çekim' ibaresi ile forumlarda kategorilendiğini,,,, bunlarla da hiç bir anayasal kurumu ilgilendirilmediğini keşfettim.... Ayrıca sanırım erişim engelleme kararlarına konu olan web siteleri 'ruhsatlan'dırılmışlardı.., zira 24.07.2008 den sonra da kapatılmadılar.
Dolayısıyla Telekominikasyon Daire Başkanlığı, dolayısıyla TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ ruhsatlandırdığı web sitelerine ilelebet gömülmüş Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarının yaşam hakkı kadar elzem ve gerekli mahremiyetleriyle değil,,, bilakis ruhsatlar ve getirileriyle alakalanmaktadır.
Hatta bu ve benzeri erişim engelleme kararlarını uyguladığı takdirde ruhsata konu web sitesi de kalmayacağı açıktır,,, zira bu web sitelerinin barındırdığı yegane içerikler bu ve benzerlerinden ibarettir.
Üstelik 3.6.2008 tarihli Telekominikasyon Daire Başkanlığı yazısında 'yurt içi kaynaklı' iki web sitesine konu ile ilgili talimat verildiği belirtilmiştir. Akabinde Telekominikasyon Daire Başkanlığı'nın kararları uygulamadığı üzerine savcılığa sunduğum her dilekçe de; bu sitelerin görüntüleri HALEN SİTELERİNDE BARINDIRDIKLARI tarafımdan ihbar şikayet edildiği gibi; ikinci erişim engelleme kararında da aynı sitelere yer verilmiş ve Telekominikasyon Daire Başkanlığı bu web sitelerinde dahi içeriği kaldırmaya ya muvaffak olamamış ya da talepkar olmamıştır. Siteler halen açık; içerik halen ziyaretçisinin gözleri önünde mevcuttur.
27-) Bugün 5 Ocak... Benim doğum günüm.... Hiçbir doğum günümde bu kadar acıtan bir geçmişe dönüp bakmamıştım. Bu doğum günümde izlediğim film şeridinin karelerinde insana dair, inanca dair, güvene dair, hayata dair yitirdiğim o kadar çok şey var ki; sanırım kalan ömrüm bana onları geri vermeye de yetmeyecek....
Tüm süreç bundan ibarettir. Sözkonusu görüntülere gelince; tahminen 2004 veya 2005 yılında hiçbir bilgim olmadan eşim tarafından çekilmiş, törpülenmiş, kendi yüzünü hem çekim açısını bildiğinden hem de bir miktar da çekilen görüntü de yapılan müdahaleler sonucu gizleyebildiği görüntülerdir. Ve kendi ulaştığım en eski internette içeriğin dolaşıma sunulduğu tarih olan 14.12.2005 tarihi de boşanma davamızın 2. celsesi ile aynı tarihtir, ancak bu tarihten önce de dolaştığını tahmin etmekteyim, zira bu tarihi barındıran forum sitesine yüklü rar dosyası açıldığında rar kaydı daha eski bir tarihi vermektedir. Çekim de evlilik yaşamımızda kullandığımız konutun yatak odasıdır.
Eşimin kimlik tespitine savcılık hali hazırda gerek görmemiştir.
Telekominikasyon Daire Başkanlığı hakkında yaptığım suç duyurusu/duyuruları halen dosya içinde öylece bekliyorlar. Üstelik kendi kanaatime göre savcılığın benim talebim olmaksızın, re'sen mahkeme kararının uygulanması konusunda takipçi ve müdahil olması gerekirdi.
Halen içeriği barındıran ve rant elde eden/etmiş olan web siteleri veya içerik sağlayıcıları ile ilgili hiçbir bilgiye savcılık ulaşmamış, ulaşmaya da teşebbüs etmemiştir.
Vaziyet bu halde iken; yapılabilecekler nedir? Hukuken!!!!!!!!!!!