Alıntı:
cancanem rumuzlu üyeden alıntı
Bir öğrencinin bir yazılıdan aldığı notunu e okul sistemine girmediğim için bir günlük aylıktan kesme cezası aldım.Girilmeyen not 15 puan ve öğrencinin ortalamasını değiştirmiyor.Ayrıca kasıtlı olarak yapılan bir durum değil e okulda kaydettiğimi düşünüyordum fakat sistem yoğunluğundan dolayı sistem notu kaydetmemiş.Müfettiş teftişi sırasında durumu fark ettim.4357 sayılı kanunun 7.maddesinin b bendine göre ceza vermişler;yani öğrenci maduriyeti nedeniyle;fakat girilmeyen not öğrencinin ortalamasını değiştirmiyor.Bu durumda idare mahkemesine açılan davanın sonucu ne olur.Cezanın iptali söz konusu mudur?
1-4357 sayılı yasanın 7/b.maddesinde “Vazifelerini yapmadıkları ve yapanlara güçlük çıkardıkları, onların çalışma isteklerini sözleri ve hareketleriyle kırdıkları, okulu veya talebeyi herhangi bir şekilde zarara uğrattıkları sabit olanlara fiillerinin mahiyet ve derecesine göre birinci defasında bir günlükten üç günlüğe ve ikinci defasında üç günlükten on beş günlüğe kadar ücret veya maaş kesilmek cezası verilir. Üç günlüğe kadar olan cezaya itiraz olunamaz. Bu ceza hem maaş hem de ücret alanların yalnız maaşlarından kesilir.” Hükmü yer almaktadır.
2-Yasanın 7/b.maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, “okulu veya talebeyi herhangi bir şekilde zarara uğrattıkları sabit olanlara” ceza verilmesi mümkündür. Vazifesinin hiç yapılması veya eksik yapılması madde hükmüne göre yeterli değil, aynı zamanda okul veya öğrenci açısından DOĞMUŞ bir zararın olması ve bunun disiplin cezasına ilişkin kararda vurgulanmış olması zorundur.
3-Disiplin cezalarının gerekçeli olarak kaleme alınması zorunludur.
Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren ve tüm Memurları kapsayan, özel yönetmeliklerinde aykırı hükümler taşıyamayacağı Disiplin Kurulları Ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin “Kararların Yazılması” başlıklı 14.maddesinde de “Kararlar, karar tarihini izleyen 7 gün içinde, gerekçeli olarak ve oybirliği veya oy çokluğu ile alındığı da belli edilmek suretiyle raportörler tarafından yazılır, Başkan ve üyelerce imzalanır.” Hükmü yer almaktadır.
Bazı özel Yönetmelikler de benzer hükümler yer almaktadır. Örneğin, Emniyet Teşkilatı Disiplin Kurullarının Çalışma Esas Ve Yöntemlerine İlişkin Yönetmeliğin “Kararın Zaptı ve Yazımı” başlıklı 12.maddesinde “Disiplin Kurulunca verilen karar, toplantı esnasında, özet halinde gündemin "karar" hanesine yazılır ve toplantıya katılan başkan ve üyelerce imzalanır.
Gerekçeli karar, toplantıdan sonra, raportör tarafından, en kısa sürede hazırlanır ve aynı şekilde imzalanır.” Hükmü yer almaktadır.
Gerek genel yönetmelik, gerekse de özel yönetmelik hükümlerine ve hukuka açıkça aykırı olarak, gerekçesiz biçimde yazılarak hazırlandığı gözetilerek, öncelikle bu açıdan dava konusu kararın usul yönünden iptali gerekmektedir.
Gerekçesizlik, gerekçenin sadece hiç yazılmamış olması demek değildir. “Yazılmış olan gerekçelerin yetersiz kalması veya kalıplaşmış formüle ifadelerden ibaret olması yani sözde (görünürde) gerekçe anlamına geldiğinden, gerekçesizlik olarak kabul edilmektedir.”( Hukuk Yargılamasında Hüküm ve Gerekçeli Karar-Mehmet Akif TUTUMLU, Şekçin Yayıncılık San.ve Tic.A.Ş. Birinci Baskı, sf. 65)
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.05.2002 tarih ve 6-95/252 sayılı kararında, gerekçesiz karar verilmesinin kesin bozma nedeni olduğu belirtilmiştir.
“Gerekçede olayın aydınlatılmasına yetecek ölçüde delillerin irdelenmesi, sabit sayılan vaka ile sonuç arasında zorunlu olan mantıki bağın gösterilmiş olmasının gerektiği yargı kararlarında vurgulanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel kurulunun 08.01.1958 tarih ve 1/1-1 sayılı kararında da “delillerin ayrı ayrı değerlendirilip, niçin kabul edildiğinin ve ya niçin red edildiğinin belirtilmeden, sadece “Toplanan Delillere Göre” şeklinde ifade ile kurulan hükmün gerekçesiz sayılacağı belirtilmiştir.”( Hukuk Yargılamasında Hüküm ve Gerekçeli Karar-Mehmet Akif TUTUMLU, Şekçin Yayıncılık San.ve Tic.A.Ş. Birinci Baskı, sf. 68)
Yüksek Adli Yargı Mercilerini ve yerel mahkemeleri bağlayan bu durumun, idareyi bağlamayacağı düşünülmez. Zira idarenin de yukarıda belirtilen her iki yönetmeliğin açık hükümleri dairesinde gerekçeli karar vermesi zorunludur. İdare hukukunda farklı bir gerekçe tanımı olmadığından, gerekçe ile ilgili açıklamaların idari hukuki içinde geçerli bulunduğunun kabulü gerekir.
4-Danıştay 12. Dairesinin 04.07.2005 tarih ve E:2002/4822, K:2005/2793 sayılı kararında da (DD: S.101, s.350) “Usule uygun yapılmayan soruşturma sonucu davacıya verilen kademe ilerlemesinin durdurulması cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı” açıkça belirtilmiştir.
5-Anayasamızın “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40.maddesinin 4709 sayılı yasanın 16.maddesi ile değişik 2.fıkrasında “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” Hükmü yer almaktadır.
Dava konusu yapılacak disiplin cezasına ilişkin karar incelendiğinde, bu karara karşı hangi kanun yollarına başvurulabileceği ve hangi mercilere ve ne kadar süre içinde bu başvuruların yapılabileceğinin kararda Anayasal zorunluluğa rağmen belirtilmediği ve Anayasanın bu hükmünün çiğnendiğinin anlaşılması halinde, açılacak dava dilekçesinde bu hususunda özelikle belirtilmesi faydalı olacaktır.
Bu kuralın ihlali, Anayasayı ihlal anlamına geleceği ve idari işlemi sakatladığı kadar, ilgililerin cezai sorumluğunun da doğmasına sebep olabilecektir. Zira sizin zarara neden olmasa da yapmadığınız veya eksik yaptığınız bir görev nedeni ile cezalandırılmanızı ön gören mantık çok açık ve net Anaya kuraları uygulamama gibi bir duruma düşmüş olacaktır.
6-4357 sayılı yasanın 7/b.maddesinde idari itiraz yolunun kapalı olduğu belirtilmiştir. Bu durumda sizin yapmanız gereken, bu cezanın tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içinde idare mahkemesi nezdinde iptal davası açarak hakkınızı aramak olacaktır.